Giriş
Yargılamanın nihai amacı, uyuşmazlığı esastan çözerek taraflar arasındaki hukuki belirsizliği sona erdirmektir. Bu sürecin en kritik aşaması ise mahkemelerin verdiği nihai karar olan "hüküm"dür. Ancak her ne kadar hüküm yargılamayı sonlandıran bir karar olsa da, bazı durumlarda hükmün hukuki sonuç doğurmadığı yani "etkisiz" olduğu haller ortaya çıkabilmektedir.
Hukuk muhakemesi bakımından "hüküm" yargılamanın sona erdiği duruşmada verilen nihai karardır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 294. Maddesinin 1. fıkrasında "mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir"hükmü yer almaktadır. Doktrinde de hüküm "anlaşmazlığı esastan çözen, davayı kesin şekilde sonuçlandırarak, hâkimin o işten el çekmesini gerektiren nihai nitelikli karar" olarak tanımlanmaktadır.1 Bu tanım gereği, yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai kararın hüküm olduğu anlaşılmaktadır. Uygulamada her ne kadar karar ve hüküm terimlerinin birbirinin ikamesi olarak kullanıldığı görülse de, teknik olarak farklı anlamlara sahiptirler: Hüküm ile nizaya son verilir, her hüküm bir karardır, ancak her karar bir hüküm değildir.2 Bu ayrım özellikle "etkisiz hüküm" kavramının değerlendirilmesinde önem kazanmaktadır. Her hüküm, davayı nihai olarak sonuçlandırırken, bazen hüküm çeşitli nedenlerle etkisiz hale gelebilir. Bu durumda, her ne kadar hüküm verilmiş olsa da hukuken bağlayıcı sonuçlar doğurmayabilir. Aşağıda, etkisiz hükmün özellikleri, benzer kavramlardan farkları ve bu kavram çerçevesinde ortaya çıkan hukuki sonuçlar ele alınacaktır.
Etkisiz Hükmün Özellikleri ve Benzer Kavramlardan Farkları
Hükmün var olması için kanunda yer alan unsurların tam olması gerekir. Bu noktada hükmü veren mahkemenin kanuna ve hukuka uygun kurulmuş olması ve verilen hükmün alenileşmesi önem arz etmektedir. Bu özellikleri taşımayan kararlar sakat olmakla beraber yargılama hukuku bakımından tam anlamıyla karar sayılamazlar. Bu neticeyi görünüşte (yok) hüküm ve etkisiz hüküm doğurabilir.
Görünüşte hükümde hükmün dış alemde mevcut sayılmasını gerektiren unsurları eksiktir. Bir diğer deyişle, şeklen bir hüküm var olsa da gerçekte hüküm niteliğinde değillerdir. Görünüşte hüküm iki şekilde ortaya çıkabilir: Mahkeme olarak kabul edilmeyen bir organ tarafından verilmesi ve tefhim edilmemesi. Böyle bir kararın meydana gelmesi halinde hiçbir etki doğmaz. Bu hükümlerin yoklukları resen dikkate alınır. Bu neticede mahkeme olmayan bir organın verdiği karar pek ala tekrar dava edilebilir. Ancak hukuka uygun bir mahkeme tarafından verilen karar tefhim edilmemiş ise yargılamanın sona ermediği anlaşılacaktır. Dolayısıyla bu halde yeni bir dava açılamayacaktır. Her iki halde de bu hükümlerin icra edilebilirliği söz konusu olmayacaktır. Doktrinde savunulan görüşlerden biri görünüşte hükme karşı bu hükmün ortadan kaldırılması için kanun yoluna başvurulabileceğidir.3 Ancak bir başka görüş ise mevcut olmayan bir hükmün ortadan kaldırılması da mümkün olmayacaktır.4 Tarafların yok hüküm iddiasını ileri sürmesi halinde mahkeme bu konuda mutlaka bir karar vermelidir. Mahkeme ancak tarafların iddiasını reddederse hüküm nihai nitelikte olacağından hükmün yok niteliğinde olmadığı yönündeki karar bakımından verilen karara karşı kanun yoluna başvurulabilir. Aksi takdirde hükmün yok niteliğinde olduğuna dair verilen karar ara karar niteliğinde olacaktır.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin, 2023/6360E. 2024/2592K. sayılı ve 28.3.2024 tarihli kararında kanuna ve hukuka uygun mahkeme tarafından verilme özelliğine ilişkin önemli bir örnek teşkil etmektedir:
“Anılan madde hükümleri uyarınca, somut olayda bozmaya uyulup uyulmayacağı konusunda ve sonucuna göre işin esası hakkında karar verme yetkisi İlk Derece Mahkemesine aittir. Bölge Adliye Mahkemesince bu husus gözetilmeden yargılamaya devamla hüküm kurulması doğru olmayıp verilen karar yok hükmündedir.” 5
Etkisiz hüküm yok hükümden farklı olarak bir kararın sahip olması gereken temel unsurlara sahiptir. Ancak çeşitli sebeplerden ötürü bu hükmün doğurması beklenen etki tamamen veya kısmen doğmaz. Eğer hükmün sadece bazı etkileri doğmamış, diğerleri doğmaya devam ediyorsa böyle bir karara “sınırlı etkili hüküm” denir; hiçbir etkisi doğmuyorsa bu durumda karar tamamen etkisiz hüküm olarak nitelendirilir. Örneğin, bir mahkeme hükmü maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmiyor ama şekli anlamda kesinleşmiş olup icra edilebiliyorsa, bu sınırlı etkili bir hükümdür. Buna karşılık, verilen karar ne şekli ne de maddi anlamda kesin hüküm oluşturuyor ve icra kabiliyeti de yoksa, tamamen etkisiz bir hüküm söz konusudur.6
Nitekim 11.11.2013 tarihli Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, 2012/27120 E., 2013/24065 K. sayılı kararında da etkisiz hükmün tanımı aşağıdaki gibi yapılmıştır:
“Hükmün mevcut sayılması için kanuna ve hukuka uygun şekilde kurulmuş bir mahkeme tarafından belirli şekilde verilen ve alenileşen kararın bulunması gerekir. Bu niteliği taşımayan karar yok hükmündedir. Etkisiz hükümde ise bir karar bulunmaktadır, ancak kararın temel unsurlarında bir sakatlık mevcuttur. Bu kararlar bir kararın taşıması gerekli etkiyi göstermezler. Taraf sıfatına yokluğuna sonuç bağlanan durumlar, tarafın davadan önce veya sonra ölmesi etkisiz kararlara örnek gösterilebilir.”7
Yok hükümden farklı olarak etkisiz hüküm hallerinin tespiti için belli kriterler bulunmamaktadır. Bu sebeple bu hallerden sadece bazı örnekler sayılacaktır8:
- Dokunulmazlığı olan bir kişi aleyhine verilen karar,
- Mevcut olmayan bir taraf hakkında verilen karar,
- Hükmün tavzih yoluyla giderilemeyecek bir şekilde belirsiz olması, (örneğin çelişkili maddeler içeren hüküm; ancak hükmün karar ve gerekçe kısmının çelişkili olması etkisiz hükmü değildir.)
- Gerçekte var olmayan bir hukuki ilişkinin karara bağlanması,
- Derdest olmayan bir davada verilen hüküm,
- Anayasa'nın 2. Maddesine aykırı verilen hüküm,
- İcrası objektif olarak ve mutlak şekilde imkânsız olan hüküm9.
Etkisiz hüküm normal bir hükmün doğurması gereken etkiyi doğurmaz. Hükmün etkisizliği her zaman ileri sürülebilir. Kararın yargılama giderlerine ilişkin kısmı, kural olarak geçerli bir hüküm gibi sonuç doğurur. Ancak, kararın etkisiz hüküm niteliğinde olmasına sebep olan durum, taraf sıfatı bulunmayan bir kişi hakkında hüküm verilmesi ise, bu durumda yargılama giderlerine ilişkin kısım da hukuki sonuç doğurmaz. Nitekim böyle bir halde giderlere ilişkin kısmın var olmayan bir kişi tarafından ödenmesi beklenemeyeceğinde kararın o kısmı da etkisiz olacaktır.
Etkisiz hükme karşı kanun yoluna başvurulabilir çünkü bu kararda yargılama tamamlanmıştır ve mahkeme kendi verdiği kararla bağlı olacaktır.
Maddi kesinlik ile icra edilebilirliğin aynı anda vücut bulmadığı hallerde sınırlı etkili hüküm söz konusudur. Eğer sınırlı etkili bir hüküm söz konusu ise hükmün geçerli kısımları etkisini koruyup diğer kısımları etkisiz hüküm niteliğinde olabilir.10
Nihai olarak ağır usul hataları içeren ve maddi hukuka aykırılıkları bulunan bir hüküm kendiliğin etkisiz olmaz. Böyle bir hükmün etkisi hala söz konusu olup ancak kendisi hatalı olacağından şartları bulunması koşuluyla yargılamanın iadesi yoluna başvurulabilecektir. Ancak etkisiz bir hükme karşı yargılamanın iadesi mümkün olmayacaktır.11
Sonuç
Türk hukukunda etkisiz hüküm, hukuka uygun şekilde kurulmuş ve şeklen geçerli bir mahkeme hükmünün, bazı özel durumlar nedeniyle beklenen hukuki etkilerini gösterememesi halini ifade etmektedir. Etkisiz hüküm kavramı, yok hüküm kavramından farklıdır; zira yok hükümde karar, bir hükmün temel geçerlilik şartlarını taşımamakta ve hukuken hiç doğmamış sayılmaktadır. Etkisiz hüküm ise geçerli bir hükmün varlığını kabul etmekle birlikte, hükmün sonuçlarının tamamen veya kısmen gerçekleşmemesi durumunu ifade eder. Bu nedenle, etkisiz hükümlerin tespiti ve ortadan kaldırılması, genellikle kanun yolu denetimiyle mümkün olmaktadır.
Footnotes
1. Pekcanıtez, Atalay, Özekes, a.g.e., s.492; Kuru, USUL C.III, s.3005; Önen, YARGILAMA, s.267; Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku, C.I-II, İstanbul, 1999, s.801. (YARGILAMA)
2. Belgesay, HÜKÜM, s.170.
3. Alangoya, H. Y., Yıldırım, M. K., & Deren-Yıldırım, N. (2011). Medeni Usul Hukuku Esasları (8. baskı). İstanbul: Yetkin Yayınları, s.487.
4. Pekcanıtez, s.2049
5. https://www.lexpera.com.tr/ictihat/yargitay/1-hukuk-dairesi-e-2023-6360-k-2024-2592-t-28-3-2024
6. Yılmaz, E. (2018). Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi (2. cilt). Ankara: Yetkin Yayınları, s.240.
7. https://www.lexpera.com.tr/ictihat/yargitay/22-hukuk-dairesi-e-2012-27120-k-2013-24065-t-11-11-2013
8. Tanrısever, S., Hanağası, E., Karar ve Hüküm. Ankara Üniversitesi Açık Ders Malzemeleri.
9. Etkisiz hükme örnek Yargıtay Kararı- 8. HD., E. 2013/20997 K. 2015/6619 T. 23.3.2015 Yargıtay kararı“Talep yokken hükmetmiş ise, bunun yaptırımı “etkisiz hüküm” sayılmadır. Etkisizliğin her zaman bir tespit hükmüyle veya kanun yolu denetimiyle ortadan kaldırılması mümkündür. O halde, boşanma mahkemesinin davacının mal rejiminin tasfiyesine bağlı hakkından vazgeçmiş olduğuna ilişkin hükmü bir etkisiz hüküm niteliğindedir. Davacı bu davayla katılım alacağı talep ettiğine göre; bu talebinin içinde etkisizliğin tespit edilmesi talebinin mevcut sayılması gerekir. Kaldı ki, feragatin açık ve kesin bir şekilde yapılması gerektiğinden (HMK.m.309/4); davacının boşanma davasındaki mal varlığına ilişkin hak talep etmediğine ilişkin beyanına bir feragat kimliği de verilemez.O halde, boşanma mahkemesinin davacının katılma alacağına ilişkin hükmü, etkisiz hüküm niteliğinde olduğundan; Mahkemece davacının mal rejiminin tasfiyesi bağlamındaki katılma alacağı talebine ilişkin davasının esasına girilerek, taraf delillerinin toplanması ve gerçekleşecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. Durum böyleyken; Mahkemece davacının bu hakkından feragat etmiş olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş olması isabetli olmamıştır. Hükmün açıkladığım yönde işlem ve inceleme yapılmak üzere bozulması gerektiğini düşünüyor; Değerli çoğunluğun onama kararına katılmıyorum.” https://www.lexpera.com.tr/ictihat/yargitay/8-hukuk-dairesi-e-2013-20997-k-2015-6619-t-23-3-2015
10. Pekcanıtez s.2053
11. Köroğlu, A. (2020). Medeni usul hukuku bakımından ortaklığın giderilmesi davası/yargılamanın iadesi açısından ortaklığın giderilmesi davası. On İki Levha Yayıncılık, s.309.
The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.