ARTICLE
14 October 2025

KURGAN yazıları üzerine değerlendirmeler

B
BDO TURKIYE (DENET YEMINLI MALI MUSAVIRLIK A.S.)

Contributor

BDO Turkiye is an audit and consultancy firm offering professional services in: audit, tax, accounting and advisory service lines. Our main objective since day one is to be a reliable consultant to our clients, and offer the most beneficial solutions appropriate to their needs, with the help of close collaboration.
Vergi Denetim Kurulu ("VDK") son dönemlerdeki uygulamalarıyla mali gündemi belirliyor. Beyanname gözetim programı, yüksek gelir grupları gözetim programı...
Turkey Tax
BDO TURKIYE (DENET YEMINLI MALI MUSAVIRLIK A.S.) are most popular:
  • within Immigration, Government and Public Sector topic(s)

Vergi Denetim Kurulu (“VDK”) son dönemlerdeki uygulamalarıyla mali gündemi belirliyor. Beyanname gözetim programı, yüksek gelir grupları gözetim programı, vergi davalarına görüş bildirme projesi derken, VDK'nın en son uygulaması KURGAN yazılarıyla karşımıza çıkan sahte belgeyle mücadele gözetim programı oldu.

KURGAN kuruluş gözetimli analizin kısaltması. Bizzat VDK tarafından kurgulanan ve yapay zeka temelli çalışan bir risk analiz sistemi olarak duyuruldu. VDK tarafından paylaşılan bilgilere göre, vergisel risk içerebileceği düşünülen işlemlerin daha etkin bir şekilde ve işlem yapıldıktan kısa süre içerisinde tespit edilmesini amaçlıyor. VDK'nın ulaşabildiği veri havuzlarındaki işlemleri veri analitiğini kullanarak anlık olarak tarıyor, cari veriler ile çalışıyor ve işlem riskini ölçüyor.

KURGAN aslında sadece sahte belge risklerini tespit etmek amacıyla kurgulanan bir sistem değil. Emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak yapılan işlemlerin tespiti gibi daha bir çok açıdan riskli olabileceği değerlendirilen işlemlerin bu sistemle erkenden tespit edilmesi amaçlanıyor.

Bununla birlikte, VDK bu sistemi ilk olarak sahte belgeyle mücadele stratejisi çerçevesinde kullanmak üzere kamuoyunun karşısına çıkardı. Bu kapsamda geçtiğimiz haftalarda çok sayıda mükellefe yazılar göndererek, bu yazılarda belirtilen mükelleflerden olan alışlara dair bazı bilgiler istedi. Yazıların gönderilmesinden hemen sonra da mükellef ve meslek mensuplarına uygulamayı daha iyi anlatabilmek için “1 Ekim 2025 Sahte Belgeyle Mücadele Stratejisi - Kuruluş Gözetimli Analiz (KURGAN) Rehberi”ni (“Rehber”)duyurdu.

Bu yazılar sonrasında KURGAN'a dair tartışmalar başladı. Bu tartışmalar,KURGAN'ın yasal altyapısının olmadığından tutun da, hakkında bilgi istenen mükelleflerin ticari itibarlarının zedelendiğine kadar çok geniş yelpazede halen sürüyor. Amacına yönelik bir itiraz olmasa da, yarattığı belirsizlik ve riskler dolayısıyla bu yazılar kamoyunda yoğun olarak eleştiriliyor.

KURGAN Rehberi

Öncelikle Rehber'in VDK'nın sahte belgeyle mücadele stratejisini ve bu anlamda yapmak istediklerini derli toplu bir şekilde anlatmayı başardığını söylemeliyim. Rehber'den benim anladıklarım şunlar:

1. KURGAN aslında VDK'nın sahte belgeyle mücadele için belirlediği bütüncül stratejinin sadece bir bileşeni. Bu strateji, mevzuat değişikliği, risk analizi, organizasyonel değişiklik, sinyalleme, inceleme, raporlama ve mükellef algısı gibi pek çok politika bileşeninden oluşuyor. Yoksa salt KURGAN ile sahte belge bitirilecek diye bir iddia ortada yok. Bu bileşenlerin her biri Rehber'de detaylı olarak açıklanıyor.

2. Sorunun mucizevi ve tek kalemde sonuç alınabilecek bir çözümünün olmadığını, buna karşın çok kapsamlı ve çok yönlü tedbirler zinciri ile beraber güçlü bir stratejinin uygulanması gerektiğinin VDK da farkında. Bu nedenle, yeni dönem politika ve stratejisinin bu gerçeklik göz önünde bulundurularak oluşturulmaya çalışıldığı ifade ediliyor.

3. KURGAN sistemi kendi algoritmasıyla riskli olduğu düşünülen işlemleri tespit edebiliyor. Ancak bu işlemlere ait belgelerin kanuni defterlere kaydedilip kaydedilmediği, beyanlara dâhil edilip edilmediği veya düzeltme beyannamesi verilip verilmediği gibi durumları bu aşamada henüz tespit edemiyor. O yüzden, bu durumlar KURGAN açısından mutabakat riskleri olarak tanımlanıyor.

4. VDK KURGAN yazılarıyla, bu sistemin tespit ettiği riskli işlemler için aslında mükelleflerle mutabakat yapılarak bu mutabakat risklerinin giderilmesini amaçlıyor. Yani bu işlemler yasal defterlerde kayıtlı mı, yoksa düzeltilmiş mi bunu öğrenmek istiyor. Dolayısıyla bu yazılar, incelemeye başlama yazısı veya izaha davet yazısı mahiyetinde değil. VUK'un 148 inci maddesi uyarınca VDK'nın ve vergi müfettişlerinin yetkisi dahilinde olan bilgi isteme yazıları. Müfettişlerce gönderilen yazılarda da zaten bu açıkça yazıyor.

5. VDK bu yazıları “sinyalleme”, diğer deyişle riskli işlemler hakkında mükelleflerin önceden bilgilendirilmesi olarak tanımlıyor. Sinyalleme ile, hem mükelleflere önceden riskli olduğu değerlendirilen işlemleri hakkında bilgi vermeyi ve hem de zaten düzeltilmiş veya mükellefçe kendiliğinden düzeltilecek olan işlemlerin gereksiz yere incelemeye yönlendirilmesi ve VDK iş gücünün verimsiz işlere sevk edilmesini önlemeyi amaçlıyor.

6. Rehberin soru-cevap kısmındaKURGAN yazılarına verilecek cevaplar açısından da önemli açıklamalar ve yönlendirmeler var.

Bu yazıları alan mükelleflerden;

--Eğer bu alımlarının riskli olduğunu değerlendiriyorlarsa, kayıt ve beyanlarını düzeltmeleri ve cevap yazılarıyla bundan VDK'yı bilgilendirmeleri,

 --Eğer bu alımlarının gerçek olduğu ve herhangi bir risk içermediğini değerlendiriyorlarsa, olası bir incelemede sunulmak üzere işlemlerin gerçekliğine yönelik tüm dellileri toplamaları

bekleniyor.

Dolayısıyla, yazılarda mükelleflere düzeltme yapmaya yönelik herhangi bir yönlendirme yapılmıyor ve mutlaka düzeltme yapmaları şeklinde bir talepte bulunulmuyor. Mükellefler bu tercihte serbest bırakılıyor. Sadece bu işlemlerin riskli olabileceği ön bilgisi paylaşılarak kendi değerlendirmelerini yapmaları isteniyor.

7. Bu sinyalleme yazılarına rağmen düzeltme yapmayan mükellefler nezdinde yapılacak incelemelerde “bilerek kullanmanın esas olduğundan” yola çıkılarak doğrudan suç duyurusunda bulunulup 3 kat vergi ziyaı cezasının önerilmesinin söz konusu olmadığı, aksine mükelleflerin masumiyet karinesinin korunması ve adil muamele görmelerinin temin edilmesi amacıyla 18.04.2025 tarihli SMYİB Kullanma ve 160/A İncelemelerine Yönelik Genelge'nin hazırlandığı, bu Genelge'de 13 net kriter belirlendiği ve müfettişlerin bu incelemelerde 306 sıra no'lu VUK Genel Tebliği ile birlikte bu 13 objektif kritere göre değerlendirme yaparak karar verecekleri vurgulanıyor.

8. Rehberde benim çok önemli gördüğüm başka bir bilgi daha var. Alıcıların KURGAN yazılarına cevap verirken, bu cevapların satıcılar nezdinde yürütülecek denetimlerde kullanılacağını göz önünde bulundurmaları gerektiği belirtiliyor. Bu cevapların risk analiz sisteminin bir girdisi olarak kullanılacağı, alıcılar nezdinde bir denetim ihtiyacı olup olmadığının buna göre belirleneceği ve satıcılar nezdinde yürütülen incelemelerde düzenlenen raporlara ekleneceği, böylece satıcılarla ilgili olarak vergi müfettişlerinin kanaatinin oluşmasında delil teşkil edeceği ifade ediliyor.

KURGAN yazılarına verilecek cevaplar

9. KURGAN yazılarına verilecek cevaplar satıcılar nezdinde yürütülecek incelemelerde kullanılacağından, bu cevaplar konusunda hassas davranılması gerektiğini düşünüyorum.

Bence şirket bünyesindeki araştırmalar detaylı olarak yapıldıktan sonra;

a) Mal veya hizmetin alındığı biliniyor ancak belgenin mal veya hizmeti sağlayana ait olduğuna dair şüphe varsa; KDV beyanları düzeltilmeli ve cevap yazıyla bu durum bilgi isteme yazısını yazan vergi müfettişine iletilmelidir. Eğer belge konusu mal veya hizmet gerçekten alınmışsa kurumlar vergisi yönünden bir düzeltmeye gerek olmaz. Kurumlar vergisi yönünden bir düzeltme mal veya hizmetin hiç alınmadığının ikrarı olarak yorumlanabileceğinden, bundan kaçınılması gerekir. 18.04.2025 tarihli Genelge'de yer verilen belgeye dayanak olarak kayıtlara yansıtılan tutarların maliyet ve gider olarak kabul edilmediği durumlarda bu belgenin kasten ve bilerek kullanıldığının kabul edileceği açıklamasının sonuçları iyi değerlendirilmelidir.

b) Mal veya hizmetin alındığı biliniyor ve belgenin mal veya hizmeti sağlayana ait olduğu konusunda şüphe yoksa; herhangi bir düzeltme yapılmasına gerek bulunmuyor. Rehberde de bu durumda mükelleflerden bir düzeltme beklenmiyor, sadece olası bir incelemede sunulmak üzere alışların gerçekliğine yönelik delillerin toplanması isteniyor. Eğer alışı tevsik noktasında bir sıkıntı görülüyorsa, o zaman ihtiyatlı davranılarak KDV düzeltmesi değerlendirilebilir.

10. Cevap yazıları risk analiz sistemine girdi ve satıcılar nezdindeki incelemelerde delil olarak kullanılacağından, VDK'nın da gerçek ve belgelendirilebilir alışlara yönelik ihtiyaten düzeltme yapılmasını isteyeceğini pek düşünmüyorum. Çünkü risk analiz sisteminin başarısı gelen cevap yazılarının doğru olmasına bağlı. Hatalı cevaplar sistemi ve satıcılar nezdindeki vergi inceleme raporlarını yanlış sonuçlara yönlendirecektir. O yüzden, cevap yazılarında mümkün olduğunca gerçek durumla uyumlu yanıtlar verilmesinin uygun olacağı kanaatindeyim.

11. Mükelleflere gönderilen yazılarda, yazı ekindeki tablonun doldurulması ve satıcılardan alınan belgelerin yasal defterlere işlenip işlenmediği, beyannamelerde indirim konusu yapılıp yapılmadığı veya indirim konusu yapıldıysa indirim konusu yapılan tutarların düzeltme beyannamesi ile indirimlerden çıkarılıp çıkarılmadığına yönelik bilgiler isteniyor. Bununla birlikte, yazılarla ilgili görevlendirilen vergi müfettişleri yazı konusu alışlara yönelik ek açıklamaları ve alışı tevsik eden belgeleri çoğunlukla kabul ediyorlar. Bu nedenle cevap yazılarında, doldurulması istenen tablo ile birlikte alışların gerçekliğine yönelik ek açıklamaların yapılmasını ve alışları tevsik edici belgelerin paylaşılmasını da öneriyorum.

Rehbere dair değerlendirmelerim

Rehber'deki açıklamalara ve benimsenen uygulamaya yönelik görüşlerimi de ayrıca ifade etmek isterim.

Öncelikle olumlu kısımlardan başlayayım.

1. VDK'nın sahte belgeyle mücadele anlamında ortaya koyduğu bu stratejinin kıymetli olduğunu ve her kesimce prensip olarak desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum.

2. Teknolojik değişim ve dönüşümün kaçınılmaz olduğu ve her alanı etkilediği bu dönemlerde, vergi incelemelerinin ve vergi inceleme süreçlerinin bundan etkilenmemesi elbette beklenemez. Bu anlamda, VDK'nın bu teknolojileri yoğun olarak kullanmaya başlaması bence eleştiriden ziyade alkışı hak ediyor.

3. VDK süreçlerinde sadece teknolojiyi kullanmıyor; aynı zamanda mükellef davranışlarını da yönetmeye çalışıyor. Bu amaçla davranışsal iktisattaki “nudge” teorisinikendi süreçlerine dahil etmeye çalışıyor.

Davranışsal iktisat alanında Thaler ve Sunstein tarafından geliştirilen nudge (Türkçe'ye genellikle “dürtme” olarak çevriliyor) teorisi, bireylerin seçim özgürlüklerini ortadan kaldırmaksızın, seçim mimarisinin belirli biçimlerde yapılandırılması yoluyla onların kendi uzun vadeli çıkarları doğrultusunda davranmalarını teşvik etmeyi hedefleyen bir teori.

VDK diğer gözetim programlarında olduğu gibi, KURGAN yazılarında da aslında mükelleflere bir ön hatırlatma yaparak ve tercihlerinin olası sonuçlarını göstererek onların daha rasyonel karar almalarını sağlamaya çalışıyor. Bu uygulama tam bir nudge örneği olarak karşımıza çıkıyor.

4. Bu yeni süreçte VDK'nın angarya oluşturmamak kaydıyla mükelleflerden bilgi talep etmesinde bir yanlışlık görmüyorum. Bunu yeni dönemin rutini olarak görmek durumundayız.O yüzden, VDK'dan her yazı geldiğinde bundan şikayet etmenin bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Sahada hissedilmeyen bir denetimin caydırıcı olabilmesi mümkün olmaz. Bu açıdan KURGAN yazılarının veya bunun gibi diğer yazıların (gözetim programı yazıları vs) sadece gönderilmiş olmasından kaynaklı olarak VDK'ya bir eleştiri yapılmasını doğru bulmuyorum.

KURGAN yazılarına yönelik eleştirilerime gelince:

5. Mükelleflerin vegi incelemelerinde daha önce yaşamış oldukları kötü tecrübeler var. Mükellefler bir kere vergi incelemesine girdiklerinde bu sürecin adil ve hukuka uygun bir şekilde yürüteleceğine dair şüphe duyuyorlar. Bu nedenle pek çok mükellef, bir yanlışı olduğundan değil, sırf vergi incelemesine girmemek için beyannamelerini düzeltmeyi ve vergi ödemeyi göz alıyor.

Sahte belge kullanma gibi vergi suçu kapsamına giren bir konu da söz konusu olunca bu şüpheler yerini stres ve endişeye bırakıyor. Kamuoyundaki KURGAN'a yönelik eleştirilerin temel nedeni de bence bu durum. Yoksa hukuka uygun bir inceleme yapılacağı yönünde bir kuşku olmasa, bu eleştirilerin önemli bir kısmı yapılmazdı diye düşünüyorum.

Dolayısıyla, eğer sahte belgeyle mücadele stratejisinde dürüst mükelleflerin desteğini almak ve başarılı olmak istiyorsa, VDK'nın bu incelemelerde mükelleflerin haklarına riayet edileceğine dair daha somut adımlarla mükellefleri ikna etmesi gerekir kanaatindeyim.

6. Mükelleflere bugüne kadar haklarında düzenleme raporu veya tespiti bulunanlardanyaptıkları alımlar dolayısıylabu tür yazılar gider ve mükellefler de satıcılar hakkında böyle bir tespit olduğundan, genellikle beyannamelerini düzeltmeyi tercih ederlerdi.

KURGAN yazılarıyla birlikte ilk defa, hakkında sahte belge düzenleme konusunda tespit olmayan ancak bu yönde şüphe bulunan mükelleflerden yapılan alımlar riskli olabileceği değerlendirilerek alıcı mükelleflere bildirildi. Yukarıda belirtmeye çalıştığım ortamla birleşince, bu yazıları alan bazı mükellefler bu tedarikçileriyle çalışmayı doğrudan sonlandırmayı tercih ettiler.

VDK'nın yapmak istediği şey belki de kısmen budur, bilemiyorum. Yani alıcılar tedarikçilerini seçerken daha dikkatli davranırlar ve şüpheli olanları tercih etmezlerse, doğal seçilim yoluyla sadece dürüst mükellefler ticari faaliyetlerine devam edebilir ve sahte belge bu suretle ortadan kalkar diye düşünmüş olabilirler.

Rehberden anlaşıldığına göre, yazılarda işlemleri riskli olduğu belirlenen satıcı mükellefler risk analiz, merkez inceleme havuzu, daire başkanlığı havuzu, cari inceleme ve rapor değerlendirme gibi denetim evrelerinde bulunan mükelleflerden oluşuyor. Peki ama şüpheli olduğu değerlendirilen bu mükelleflerin yapılan incelemeler sonucunda sahte belge düzenleyicisi olmadığı anlaşılırsa ne olacak? İdarenin şüphe üzerine bir mükellefin ticari itibarına zarar verebilecek uygulamalardan kaçınması gerekir. Kamu yararı için yapılsa bile, böyle bir sonucun ortaya çıkmaması için VDK'nın bu konuya bir çözüm üretmesi gerekiyor.

7. Eylül ayında Anadolu Haber Ajansına düşen ve 1 Ekim 2025 tarihindan itibaren sahte belge incelemelerinde “bilerek kullanmanın” esas alınacağına dair haberler ve yaratılan gündem, mükellefleri oldukça korkuttu. Oysa Rehber bu konuda daha itidalli ve makul açıklamalar içeriyor. Keşke bu strateji ilk olarak bu Rehber ile ve bu iletişim diliyle duyurulmuş olsaydı. Mükelleflerin bir çoğu halen 1 Ekim 2025 sonrasında tüm sahte fatura kullanımı incelemelerinde hiç bir araştırma yapılmadan doğrudan kastın varlığının kabul edileceğini ve suç rapolarının yazılacağını düşünüyor.

8. KURGAN yazıları merkezden oluşturulduğu anlaşılan bir metin olarak bu işle görevlendirilen vergi müfettişlerince gönderildi. Ancak Rehber ortaya çıkana kadar mükellefler bu yazılar üzerine ne yapmaları gerektiği konusunda görevlendirilen vergi müfettişlerinden tatmin edici bir cevap alamadılar. Müfettişler VDK'nın mükelleflerle teması sağlayan birincil iletişim noktası olduğundan, müfettişlerin bu yazılar konusunda VDK tarafından önceden detaylı bilgilendirilmeleri ve sonrasında bu yazıların gönderilmesi, bu yazıların ve VDK stratejisinin mükellefler tarafından daha kolay benimsenmesini sağlayabilirdi.

Sonuç olarak

Rehber'de belirtildiği gibi, sahte belge ülkemizde maalesef kanser haline gelmiş mali bir hastalık. Milyarlarca kamu zararı, kayıt dışılık, rekabet eşitsizliği ve suç gelirlerinin aklanmasına elverişli ortam yaratması gibi pek çok yönden mali sistemimize zarar veriyor.

VDK bu kanserli hücreleri yok edip bünyeyi sağlıklı hale getirmek için kapsamlı bir stratejiyle yola çıkmış görünüyor. Umarım kendilerine yöneltilen yapıcı eleştirileri göz önününde bulundurarak eksikliklerini giderirler, diğer kamu kurumları ile kamuoyunun desteğini alırlar ve yılların kanayan yarasını dindirmeyi bu sefer başarırlar.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.

Mondaq uses cookies on this website. By using our website you agree to our use of cookies as set out in our Privacy Policy.

Learn More