ÖZET

İlerleyen teknoloji ile beraber makine ve bilgisayarlar hayatımızın hemen hemen her alanında var olmaya başlamıştır. Makine çağı olarak adlandırılan 20. yüzyılda, makineler sayesinde uygarlık anlamında büyük gelişmeler yaşandı. 21. yüzyıla girdiğimizde ise makinelerin mekanik ve yapısal fonksiyonlarına ek olarak düşünsel fonksiyonları da gelişim göstermeye başladı. Bununla beraber insanlığın lügatına "yapay zekâ" kavramı girdi. Kavramın hayatımıza dahil olması ve giderek daha da yaygınlaşması sebebiyle, insana özgü yetenekleri olan ve daha da özerk olan varlıkları, göz ardı ederek karşılaşacak sorunlara çözüm bulmamak mümkün görünmemektedir. Bu noktada yapay zekâ varlıklar bakımından, hukuki statüleri ve bu statü bağlamında hukuki sorumluluklarının netlik kazanması gerekmektedir. Zira yapay zekâ varlıkların işlemlerinden kaynaklı bir takım cezai ve hukuki neticeler oluşabilmektedir.

Biz, bu çalışmamızda "kişilik kavramı" ve "yapay zekanın hukuki sorumluluğu" üzerinde tartışarak yapay zekânın sebep olduğu zararlardan sorumluluğu noktasında kusur sorumluluğu ve kusura dayanmayan sorumluluk olmak üzere iki boyutta irdeleme yapacağız.

Anahtar Kelimeler: Yapay Zeka, Hukuki Sorumluluk, Kusursuz Sorumluluk, Risk ve Tehditler, Kişilik.

GİRİŞ

Yakın bir geçmişe kadar sadece insan yaratıcılığının bir ürünü olarak var olan yapay zekâ; banka, finans, sağlık, yazılım, güvenlik, eğitim, sanayi ve hayatımızın içinde yer alan diğer tüm alanlarda pek çok alanda uygulanmaktadır. "G.O.R.A." bilim kurgu filmini izleyenler, "Robot 216"nın sesli komutlara uymasını hatta düşünüp duygusal olarak tepki vermesini hatırlayacaktır. Şimdilik o seviyede bir makine henüz üretilmese de yakın gelecekte üretilmesi, çoğu insan açısından aşırı tepki verilip şaşırılacak bir durum oluşturmayacağı aşikârdır.

Yapay zekanın hayatımızın içine bu kadar girmesi sonucu bazı riskleri beraberinde getirmiştir. Örneğin, yapay zekanın hatalı hesaplama yapmasından kaynaklı zarar kalemleri oluşabilmektedir. Hatta hatasız hesaplamalara rağmen yine üçüncü kişilerin zarar görmesi mümkündür. Oluşan bu zararların kim tarafından nasıl tazmin edileceği noktasında ise kanun koyucu ortaya henüz net bir irade koyamamıştır. Ancak hukuki düzenlemelerin gecikmeksizin yerine getirilmesinin zorunlu olduğu günden güne anlaşılmaktadır.

1. YAPAY ZEKA KAVRAMI

Türk Dil Kurumu sözlüklerinde zekâ; "insanın düşünme, akıl yürütme, objektif gerçekleri algılama, yargılama ve sonuç çıkarma yeteneklerinin tamamı, anlak, dirayet, zeyreklik, feraset" olarak tanımlanmıştır1.

Bilgisayar biliminin bir alt dalı olan "yapay zekâ" kavramı ise insanlara özgü problem çözme yeteneğinin, makineler tarafından da gerçekleştirilebildiği, insanların yapabildiklerini taklit edebilen makineler olarak tanımlanabilir2. Bir başka tanıma göre ise, yapay zekâ, insan davranışlarına özgü karakteristik özellikleri sergileyen akıllı sistemlerle ilgilenen, bilgisayar biliminin bir dalıdır3.

Yapay zekâlar otonom olarak hareket edebilmektedir. Otonomluktan kasıt herhangi bir dış etki veya kontrol olmadan kendi başına bağımsız bir şekilde karar alma yeteneği olarak tanımlanabilir. Yani yapay zekâ varlık, sorunları çözmek için kendi kendine öğrenebilmekte ve insan müdahalesi olmadan bağımsız bir şekilde karar alabilmektedir.

2. YAPAY ZEKANIN KİŞİLİĞİ VE HUKUKİ STATÜSÜ

Gelişen teknoloji ile beraber otonom bir varlık olan yapay zekanın; hukuki bir statüye sahip olması durumunda sorumluluğu ve haklarının olması hukuk öğretisinde tartışılmaya başlanmıştır. Yapay zekanın "insan gibi davranışlar sergileme, sayısal mantık yürütme, hareket, konuşma ve ses algılama gibi birçok yeteneğe sahip yazılımsal ve donanımsal sistemler" şeklinde tanımlanmasından yola çıkılarak, insanlar tarafından kodlanan yazılımlar ile birlikte meydana getirilen yapay zekaların sebep olduğu zararlardan yapay zekayı programlayan ve/veya kullananlardan ayrı olarak hukuki sorumluluğun kimde olacağı hususu ve bu bağlamda yapay zekanın hukuk dünyasındaki "kişi" kavramı içerisinde dahil edilip edilmeyeceği önem arz etmektedir.

Yapay zekânın hukuken kişi olarak kabul edilip edilmeyeceği noktasında "kişilik" kavramının tarihi, felsefi ve hukuki açıdan değerlendirmesi gerekmektedir. Zira, tarihsel süreçte kişilik kavramı insanlar arasında değişik bakış açılarınca ele alınmıştır. Antik Yunan demokrasisinde sadece erkeklerin oy kullanması; Roma hukukunda ve diğer uygarlıklarda yer alan kölelik anlayışı; günümüzde kadınların karşılaştığı zorluklar; din, ırk, renk farklılıkları sebebiyle ayrımcılığa tabi tutulan insanlar vb. gibi durumlara baktığımızda kişilik kavramının insanlık özelinde de tam anlamıyla oturmadığı görülecektir. Felsefi anlamda kişilik kavramında ise duygu, özgür irade, ruh, bilinç gibi kavramlar ön plana çıkmaktadır.

Hukuki anlamda kişilik kavramı ise 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ("TMK")'nun 8'nci maddesi ile düzenlenmiş olup; kanun koyucu, hak ehliyetine sahip varlığı kişi olarak tanımlamıştır. Kanunumuza göre, kişi gerçek ve tüzel kişi olarak iki farklı grupta ele alınmıştır. Kişilik ise, hak ve borçlara sahip olabilme yanında, kendi eylemleriyle hak ve borç sahibi olabilme ehliyetini ve kişisel değer ile durumları da kapsayan geniş bir kavramdır. Yani, hukuken kişi olarak kabul edilen varlıkların statüsünü, yani ehliyetlerini, kişisel değerlerini ve durumlarını içine alan bütüncül bir kavramdır4.

Hukuk düzenleri, sosyal hayatın bazı gereksinimleri neticesinde, insanlar dışındaki bazı varlıklara da kişilik vermiştir. Başlı başına kişiliğe sahip, belirli bir amaca yönelmiş kişi veya mal toplulukları "tüzel kişi" adıyla TMK'nın 50'nci maddesi çerçevesinde düzenlenmiştir. Tüzel kişilik kavramı, bilhassa insanların tek tek belirli bir amaca ulaşmalarının zor hatta olanaksız olduğu durumlarda, birden çok kişinin güçlerini birleştirmeleri suretiyle bu amaca ulaşmalarını sağlamaktadır5.

Yapay zekâ varlıklarının hukuken kişi olarak kabul edilip edilmeyeceği noktasında, insana eşdeğer olabilmesi için var olması gereken bazı temel kriterler bulunmaktadır. Bu kriterlerden bahsetmek gerekirse yapay zekanın i) kendisine söyleneni anlaması ve buna yönelik çözümleme yapıp karşı tarafa dönüş yapması, ii) amacı ve planları gerçekleştirebilecek nitelikte kişisel kabiliyet ve bilinç düzeyine sahip olması ve iii) yapay zekâ varlığın toplum içerisinde herkesin faydasını gözetip aynı zamanda kendisini de her türlü tehlikeden koruyabilecek bir yeteneğe sahip olmasıdır. Örneğin, yapay zekâ ile yönlendirilen bir aracın olası risk durumunda hem riski oluşturanı hem de kendisini koruyarak bir çözüm ortaya koyması gerekmektedir.

Yukarıda bahsi geçen "kişilik" tanımlarından ve yapay zekanın "kişi" olarak nitelendirilmesi için sahip olması gerekenlerden özetle, öğretide yapay zekâ varlığın kişi olarak kabul edilebileceği veya tam tersine kişi olarak kabul edilemeyeceğine yönelik görüşlere baktığımızda; yapay zekanın kişiliğini kabul eden görüşler arasında; (i) tüzel kişilik önerisi6, (ii) Avrupa Parlamentosu'nun 27 Ocak 2017 tarihli raporunda yer alan gerçek kişi ve tüzel kişi dışında, yeni bir tür olan elektronik kişiliğin verilmesi düşüncesi7 ve (iii) tıpkı hayvanların kişilik statüsü üzerindeki tartışmalarda olduğu gibi insan olmayan kişi önerisi8, yer almaktadır.

Avrupa Parlamentosu'nun, yapay zekâ varlıklar ile ilgili "elektronik kişilik" statüsü önermesine baktığımızda; şu ana kadar var olan gerçek ve tüzel kişi kavramlarından farklı olarak elektronik kişilik statüsü yapay zekâ varlıkların kendilerine özgü durumları açısından pek de mantıksız görünmemektedir. Zira yapay zekâ girdiği her alanda hukuk normlarının da değişimine sebep olacaktır. Sosyal ilişkileri düzenleyen hukuk kuralları, insanın olduğu her yerde var olacak, aynı şekilde insanın bulunduğu her alan yapay zekâ kavramından ayrı düşünülemeyecektir9. Bunun sonucunda hukuk ve teknolojinin yakınlığı ortaya çıkacak ve hukuksal boşlukların doldurulmasını zorunlu hale getirecektir10.

Bahsi geçen görüşlerin aksine yapay zekâ varlıkların "kişi" olarak görülemeyeceğini belirten ve çözüm önerisi olarak sigorta usulünü öneren görüşler de mevcuttur. Bu görüşe göre yapay zekânın geldiği noktanın bir takım hukuki mevzuatta birtakım yenilikler getirilmesi gerektiği kabul edilse, yine de bu varlıkların eşya statüsünde kalmaya devam etmesi gerektiği belirtilmektedir. Yapay zekâya sahip varlıkların eşya statüsünü koruyacağı görüşüne göre, yalnızca çeşitli sigorta ve teminat sistemleri ile birlikte yapay zekâ varlıkların fiilleri neticesinde meydana gelen sorunlar çözülebilecektir. Ancak bu çözüm yolu yalnızca doğacak hukuki sorumluluğa kısıtlı da olsa bir cevap bulmakta olup cezai sorumluluk açısından ise tamamen çaresizdir11. Bu açıdan yapay zekâ varlıklara özel bir kişilik statüsü verilme fikri doktrinde ağırlıktadır.

Yapay zekanın kişilik statüsündeki tartışmalar devam ederken, mevcut hukuki altyapıda yapay zekâ programlarının ve yapay zekâya sahip varlıkların nasıl bir hukuki statüde olduğunu da irdelemek gerekmektedir. Yapay zekâ yapısı gereği bir yazılım niteliğinde olup Türk hukukuna göre 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında bilgisayar programlarına sağlanan koruma uyarınca korunmaktadır. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 82'nci maddesi uyarınca bilgisayar programlarının patent alamayacağı belirtilmişse de ABD ve AB doktrininde yaygın görüşün yapay zekâ yazılımlarının patent konusu olduğu da görülmektedir. Buluş olarak kabul edilen bir yapay zekâ patentle korunabilecektir. Yine yapay zekâya sahip varlıklar ise hukuki statü olarak hâlâ eşya olarak nitelendirilmektedir.

3. YAPAY ZEKANIN HAKSIZ FİİLLERİNDEN DOĞAN HUKUKİ SORUMLULUĞU

Yapay zekâ varlığın kişilik statüsündeki tartışmalardan genel anlamda bahsettiğimize göre, bu varlıkların fiilleri neticesinde meydana gelen zarardan kimin nasıl hangi seviyede sorumlu olacağı noktasındaki sorunsal bakımından inceleme yapmak gerekmektedir. Ancak yukarıda bahsedildiği üzere mevcut hukuki altyapı, artık çevresini algılama yeteneğine ve kendi iradesine sahip olan yapay zekâya sahip varlıkların gerçekleştirecekleri fiillerden doğacak sorumluluğun kimin üzerinde olacağı noktasında yeterli korumayı sağlayamamaktadır.

Bu noktada yapay zekâ varlıklarının eylem ve davranışlarından kimin sorumlu tutulacağı noktasında ancak bir hukuk nesnesi veya kişisi olabileceğinin tespiti yapıldıktan sonra, oluşacak zarardan kimin sorumlu tutulacağını cevaplamak daha kolay olacaktır. Hukuki sorumluluk bakımından, yapay zekâ varlığın kişilik statüsüne göre sorumluluğu değişiklik göstermektedir.

Sorumluluk konusunda ilk akla gelen hukukun öznesi olan varlıklar yani gerçek kişilerdir. Günümüzde kullanılan yapay zekâ varlıklar "kısıtlı yapay zekâ" kategorisinde yer almakta olup henüz insan gibi "gelişmiş (bilinçli ve tam bağımsız) yapay zekâ" diyebileceğimiz varlıklar bulunmamaktadır12. Dolayısıyla bu sistemlerin bilinçli hareket ettiğini söylemek mümkün olmayacağından, hukukun öznesi olamayıp, yalnızca nesnesi konumunda olabilecekleri söylenebilir13. Gelecekte bilinçli ve tam bir yapay zekâ sisteminin üretilmesi halinde tekrardan tartışmaya açılabilecek olmakla beraber, günümüzde yapay zekâ sistemlerinin kendi kararlarından sorumlu tutulması mümkün görünmemektedir. Yapay zekâ sistemlerinin kendi davranış ve kararlarından sorumlu tutulamayacağı ve ancak bir hukuk nesnesi olabileceği tespiti yapıldıktan sonra, doğacak olası zararlarda sorumluluğun kimde olacağı sorusunun da cevaplanması gerekmektedir.

Yapay zekâ sistemleri kullanıma girene kadar yazılımcı, üretici, veri sağlayıcısı gibi pek çok kişinin elinden geçmektedir. Olası bir zararın doğması halinde bu kişilerden hangisinin sorumlu tutulacağı sorusuna cevap aranırken de belirtildiği gibi bir hukuk nesnesi olarak yapay zekânın hukuki niteliği sorunu karşımıza çıkmaktadır. Belirtmiş olduğumuz üzere, hukuki niteliğinin tespitinden sonra zararın doğduğu şartlara göre sorumluluk ataması yapılmalıdır14.

Yukarıda ifade edilen tanımlamalardan ve TMK'dan yola çıkılarak, yapay zekâ varlıkların fiil ehliyetlerinin ve bu anlatımla hukuki kişiliklerinin mutlak olarak mümkün olamayacağı kabul edilse de yaşanan teknolojik gelişmelerle birlikte bu husus gerek özel gerekse ceza hukuku bakımından birtakım önermelere maruz kalmaktadır. Yerel mevzuat bakımından TMK'ya ek olarak, yapay zekâ sorumluluğunun, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ("TBK") 'nun 49'ncu maddesi ile hüküm altında alınan "Kusur Sorumluluğu" ve TBK'nın 69'ncu maddesinde düzenlenen "Hakkaniyet Sorumluluğu" müeyyideleri ile değerlendirilmesi halinde ise, yapay zekayı kodlayan, kodlanan teknolojiyi mekanik hale getiren veya ürünü son haliyle satan firma yetkililerine atfedilebilmesi mümkün olabilecektir15.

Yine Avrupa Hukuku'nda da yapay zekânın hukuki niteliği tartışılmakla beraber, genel kullanıma giren yapay zekâ sistemlerinin esasında son kullanıcılara ve üreticilere sunulan birer "ürün" olarak hayatımızda yer aldığı hâkim görüş olarak kabul görmektedir. Aksini savunan görüşler olsa da 85/374 sayılı Üreticinin Sorumluluğuna İlişkin Avrupa Konseyi Direktifi ("Direktif") 2. maddesi bağlamında ürün olarak görülen yapay zekâ sistemlerinin kararlarından doğan sorumluluk da aynı direktife göre "ürün sorumluluğu" bağlamında değerlendirilebilir16.

Türk hukukunda ise üretici ve ürün kavramları hakkında TBK'da genel bir düzenleme yapılmış değildir. Hukukumuzda ilk olarak 2003 yılında 4077 sayılı eski TKHK'da yapılan bir değişiklik ve Ayıplı Malın Neden Olduğu Zararlardan Sorumluluk Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre yapay zekâ sistemlerinin de içinde sayılabileceği "gayri maddi mallar" da "mal" olarak sayılmıştır. Bu Kanun'un yürürlükten kalkmasını takiben oluşan uzun bir hukuki boşluk süreci nihayet sona ermiş, 12 Mart 2021'de yürürlüğe giren 7223 sayılı Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu ("ÜGTDK") ile gayri maddi mallar ve dolayısıyla yapay zekâ sistemleri de "ürün" olarak tanımlanmıştır17.

Direktif ile ÜGTDK pek çok bakımdan uyumludur. En önemlisi, her iki düzenlemede de üreticinin ve ithalatçının üründeki ayıptan kaynaklanan her türlü zarardan hem tüketici yani kullanıcının hem de kullanıcı olmayan üçüncü kişilerin zararları bakımından müteselsilen sorumlu olacağı düzenlenmiş, bunun yanında dağıtıcıların ise ikincil olarak sorumlu olacakları belirlenmiştir. Her iki düzenlemede de gözlemlenen bir başka önemli husus da üretici, ithalatçı ve yeri geldiğinde dağıtıcıların kusursuz sorumluluk esasına göre sorumlu tutulmuş olmalarıdır. Kusursuz sorumluluğun doğması için failin yani üreticinin kusuru aranmaz ve niyeti ile sahip olduğu bilgi ve bilinç seviyesi sorgulanmaksızın sorumlu tutulur.

Üreticiler kural olarak yapay zekâ sistemlerinin verdiği zararlardan kusurları aranmaksızın sorumlu olsa da hem ÜGDTK kapsamında hem de Direktif kapsamında bu sorumluluğun ortadan kalkmasına neden olan durumlar da bulunmaktadır. Ancak sorumluluğun tesis edilmesi konusunda büyük ölçüde uyuşan iki düzenleme, sorumluluktan kurtulma konusunda ciddi farklılıklar sergilemektedir. ÜGDTK'ya göre, üretici ürünü kendisinin piyasaya sürmediğini, ayıbın dağıtıcının ürüne müdahalesinden veya kullanıcıdan kaynaklandığını veya üründeki ayıbın teknik düzenlemelere veya diğer zorunluluklara uygun olarak üretilmesinden kaynaklandığını ispat ederse sorumluluktan kurtulabilir.

Yapay zekânın yol açtığı maddi ve manevi zararlara ilişkin tazminat yükümlülüğü, yukarıda açıklandığı şekilde, ürün sorumluluğuna dair kurallar uygulanarak yorum yoluyla büyük ölçüde çözülebilmektedir. Ayrıca ilgili zararın ölüme veya yaralanmaya sebebiyet vermesi halinde beraberinde bir cezai soruşturma getirmesi de kaçınılmazdır. Günümüzde esasen ceza hukukunun temelini "kast" kavramı oluşturur ve bu kavram, davranışın bütün sonuçlarıyla beraber istenmesine ve bilinçli şekilde hareket edilmesini ifade eder.

Kasta dayalı sorumluluk ancak (i) failin, sorumluluk doğuran fiili isteyerek ve özgür iradesiyle yaptığı, (ii) failin, davranışlarının ve davranışlarının doğuracağı zararlı sonuçların bilincinde olduğu durumlarda ortaya çıkar. Türk hukukunda öldürme ve yaralama gibi suçlar "taksirle" yani kusura dayalı olarak da işlenebilir. Şüphesiz ki başka kimselere maddi veya manevi zarar vermek niyetiyle bu amacı gerçekleştirmeye uygun bir yapay zekâ geliştiren veya bu yapay zekâyı kullanan bir kimsenin bu kasıtlı hareketi sebebiyle sorumlu tutulması, cezai ve hukuki yollarla karşı karşıya kalması kaçınılmazdır.

SONUÇ

Yukarıdaki açıklamalar ışığında, yapay zekânın verdiği kararlarından doğan hukuki ve cezai sorumluluğun belirlenmesi konusunda henüz somut ve özel bir düzenleme olmadığı sonucuna varılabilir. Ancak var olan hukuki kurumlar da bu konuda yol gösterici olup olası sorunlara karşı yorum yoluyla çözümler getirebilmektedir. Yapay zekâ teknolojilerinden en çok faydalanan taraf olan üretici şirketler aynı zamanda en büyük sorumluluğu taşımakta ve bu bağlamda, olası bir hatalı yapay zekâ kararından doğacak zararlardan kusurlu olmasalar dahi birincil sorumlu olacaklarından piyasaya sürdükleri yapay zekâ bazlı yazılım ve sistemlerin zarara sebebiyet verecek kararlar almayacağından emin olmalıdırlar.

Sonuç olarak, yapay zekâ varlıkların gelişimini görmezden gelmek yerine karşılaşılabilecek hukuki sorunlara yönelik düzenleme yapmak mevcut boşluktan daha faydalı olacaktır. Kanaatimizce yapay zekâ varlıklara hukuki bir kişilik statüsü verilmesi yerinde olacaktır. Bu statünün sınırları elbette çizilebilir. Mevzuatımızda, herhangi bir hukuk düzenlemesi söz konusu olmamakla birlikte Avrupa Parlamentosu'nun "elektronik kişilik" görüşü oldukça yerindedir. Her yapay zekanın resmi sicile kaydedilmesi ve tazminat sorumluluğunun oluşması, tazminatın temini halinde yapay zekâ varlıklara özgü kurulan maddi fonlara başvurulması, bunun için kurulan fonlara nakdi teminat verilmesi daha yerinde olacaktır. Böylece kusursuz sorumluluğun zemininin sağlam bir dayanağa oturtturulması sağlanacaktır.

Dolayısıyla hukukumuz açısından, yapay zekaya ilişkin dünya çapındaki gelişmeleri takip etmek ve yasal düzenlemeleri ivedilikle gerçekleştirmemiz gerekir. Sonuç olarak, özerk ve akıllı hale gelen yapay zekâ varlıkların hukuki kişiliklerini kabul etmeyip direnmek anlamsız bir çaba olacaktır. Fakat burada bahsedilen hukuki kişiliğin; yapay zekâ varlıklara özgü, kendine has sınırları olan ve mevcut kişi kavramlarından farklı olması yapay zekâ varlığın hukuki statüsü için daha uygun olacaktır. Ancak bu şekilde herhangi bir aracı olmadan doğrudan yapay zeka varlığın hukuki sorumluluğuna gidilebilir.

Footnotes

1. Türk Dil Kurumu İnternet Sözlüğü, Kaynak: https://tdk.gov.tr, E.T.: 21.09.2021

.2 Bozkurt, Armağan/Bak, Başak (2018) 'Yapay Zekâ', Futurist Hukuk, Aristo Yayınevi, İstanbul s. 6 vd.; Bak, Başak (2018) 'Medeni Hukuk Açısından Yapay Zekanın Hukuki Statüsü ve Yapay Zekâ Kullanımından Doğan Hukuki Sorumluluk', TAAD, Y: 9, S: 35, s. 211 vd.

3. Barr, Avron /Fregenbaum, Edward (1981) The Handbook of Artificial Intelligence, California; Lashbrooke, E. C. (1988) 'Legal Reasoning and Artificial İntelligence', 34 Loy. L. Rev. 287, s. 295.

4. Zevkliler, Aydın/.Acabey, Beşir/Gökyayla, Emre (2000) Medeni Hukuk, Aile Hukuku, Ankara, Seçkin Yayınevi, s. 189- 191.

5. Kara Kılıçarslan, Dr. Seda, Yapay Zekanın Hukuki Statüsü ve Hukuki Kişiliği Üzerine Tartışmalar, YBHD, Yıl 4, Sayı 2019/2, s.363-389

6. Bozkurt/Bak, 18-20; Ayrıca bkz. Eidenmüller, Horst, 'Robot's Legal Personality', https://www.law.ox.ac.uk/business-law-blog/blog/2017/03/robots'-legal-personality, s.e.t. 25.12.2018; Calverley, David, 'Artificial Intelliegence As a Legal Person', The Journal of Personal Cyber Consciosness, , s.e.t. 12.01.2019; Bak, s. 219; Bayamlıoğlu, Emre (2008) 'Akıllı Yazılımlar ve Hukuki Statüsü: Yapay Zeka ve Kişilik Üzerine Bir Deneme', Uğur Alacakaptan'a Armağan, C. II, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, s. 139

7. Bozkurt/Bak, s. 22; European Parliament Report, Report with recommendations to the Commission on Civil Law Rules on Robotics (2015/2103(INL)), Introduction B, http://www.europarl.europa.eu/sides/getDoc.do?pubRef=-//EP//TEXT+REPORT+A8-2017-0005+0+DOC(2015/2103(INL)), Introduction B, s.e.t. 22.12.2018, s. 9.

8. Samsun Barosu'nun, "Medeni Kanun 2.0" adlı kanun taslağı ile gerçek ve tüzel kişilerin yanına "insansılar" başlıklı bir ek yapılması amacıyla hazırladıkları taslağı, 2023 yılında TBMM'ye sunmayı hedefledikleri ifade edilmektedir., s.e.t, 20.01.2019, ayrıca bkz. Bak, s. 230; Ersoy, s. 87.

9. Özparlak, Başak, O, Francis Bacon'dan Yapay Zeka'ya: Hukuk ve Teknolojinin Dansı, s.e.t. 13.01.2019.

10. Köse, Şükrü, Yapay Zekâ ve Hukuk, s.e.t. 22.12.2018.

11. Av. Serdar Darama, Yapay Zekanın Hukuki Statüsü Hakkındaki Görüşler Üzerine Değerlendirme, ozgunlaw.com

12. Av. Zahide Altunbaş Sancak, Aziz Can Cengiz, Yapay Zekâ Kararlarından Kaynaklanan Hukuki Sorumluluk, Güleryüz

13. HILDEBRANDT, Mireille, Human Law and Computer Law: Comparative Perspectives 2013, sf. 37.

14. Av. Zahide Altunbaş Sancak, Aziz Can Cengiz, Yapay Zekâ Kararlarından Kaynaklanan Hukuki Sorumluluk, Güleryüz

1.5 Doğan Şahiner, Duygu, Yapay Zeka Teknolojisi ile Üretilen Robotiklerin Kişilikleri ve Hukuki Sorumlulukları, 17 Haziran 2020,

16. Konsey Direktifi 85/374/EEC, 25 Temmuz 1985.

17. KANIŞLI, Erhan, Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu (ÜGTDK) Uyarınca Üreticinin Sorumluluğu, İstanbul Hukuk Mecmuası 78 / 3 (Aralık 2020), sf. 1432.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.