Miras hukuku kapsamında, mirasbırakanın ölümüyle birlikte terekesi üzerinde mirasçılar ve vasiyet alacaklılarının çeşitli hakları olacaktır. Farklı hukuki statülere sahip bu iki kurum, terekenin paylaşımında ve hak iddiasında bulunmak bakımından 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'ndaki (“TMK”) farklı düzenlemelere tabidir. İşbu bilgi notunda, mirasçı ile vasiyet alacaklısı kavramları ve aralarındaki temel farklar ile bu kişilerin tereke üzerindeki hak ve yükümlülüklerine ilişkin açıklamalara yer verilmiştir.
Under inheritance law, upon the death of the testator, the heirs and legatees acquire various rights in relation to the estate. These two concepts, which have different legal statuses, are subject to different provisions of the Turkish Civil Code No. 4721 (“TMK”) with regard to the participating in the distribution of the estate and claiming rights. This legal brief provides explanations regarding the concepts of heirs and legatees, the fundamental differences between them, and the rights and obligations of these individuals in relation to the estate.
- Mirasçı Kavramı
Mirasçı, mirasbırakanın terekesi üzerinde külli halef sıfatıyla hak sahibi olan kişidir. Külli halefiyet, aktif ve pasifiyle birlikte malvarlığının tek bir işlemle bir kimseye geçmesidir. Mirasçılar, mirasçı olmalarının temelinde yatan sebebe göre, yasal ve atanmış mirasçı olmak üzere ikiye ayrılırlar. Eğer mirasçı kanun gereği mirasa çağrılırsa (atanırsa) yasal mirasçılıktan; mirasbırakanın iradesi ile mirasa çağrılmaktaysa atanmış mirasçılıktan bahsedilir. Belirtmek gerekir ki hem yasal hem de atanmış mirasçılar birlikte bulunabilir.
Ek olarak, mirasbırakanın kendilerine miras paylarının belirli bir bölümünü bırakmak zorunda olduğu saklı paylı (mahfuz hisseli) mirasçılar vardır. Saklı paylı mirasçılar yine kanun gereği mirasa çağrılırlar fakat mirasbırakan kendilerine, mirasçılıktan çıkarma hükümleri saklı olmak kaydıyla, miras paylarının belirli bir bölümünü bırakmak zorundadır.
Mirasçılık ehliyeti, genel hak ehliyetinin içerisinde yer aldığı için mirasbırakan dışındaki her gerçek veya tüzel kişinin mirasçı olması mümkündür. Gerçek kişiler hem yasal hem de atanmış mirasçı olabilirler. Tüzel kişiler ise, Devlet hariç, sadece atanmış mirasçı olabilirler. Devlet, hiçbir mirasçı bırakmadan ölen kişinin yasal mirasçısıdır.
4721 sayılı TMK sistematiğine bakıldığında ilk olarak düzenlenen kurumun atanmış mirasçılık olduğu görülmektedir. Zira TMK m. 514/1'de öncelikle mirasbırakanın ölüme bağlı tasarruf yapma özgürlüğünden bahsedilmiştir ve fakat tasarruf özgürlüğünün sınırları hususu vurgulanmıştır. Bu sınırlar ise yukarıda bahsettiğimiz saklı paylardır. Fıkra 2'ye bakıldığında da “Mirasbırakanın üzerinde tasarruf etmediği kısım yasal mirasçılara kalır.” ifadesiyle yasal mirasçılığın düzenlendiği görülmektedir. Bu bağlamda mirasbırakan her ne kadar ölüme bağlı tasarruf yapmakta özgürse de saklı paylı mirasçıların paylarıyla bu özgürlük sınırlandırılmıştır.
Ayrıca hem yasal mirasçıların hem de atanmış mirasçıların, mirasbırakanın malvarlığını aktif ve pasifleriyle birlikte devralmasının bir sonucu olarak mirasbırakanın borçlarından müteselsilen (birlikte) sorumluluğu doğmaktadır. Herhangi bir hukuki işleme gerek kalmaksızın tereke üzerinde hak sahibi olan mirasçıların terekedeki borçlardan sorumlu tutulmaları mirasçılık kurumuna ilişkin önemli sonuçlardan biridir.
- Vasiyet Alacaklısı Kavramı
Vasiyet alacaklısı terim olarak kanunda tanımlanmış değildir. Bununla birlikte TMK m. 517 hükmüne göre “Mirasbırakan, bir kimseye onu mirasçı atamaksızın belirli bir mal bırakma yoluyla kazandırmada bulunabilir. Belirli mal bırakma, ölüme bağlı tasarrufla bir kimseye terekedeki bir malın mülkiyetinin veya terekenin tamamı ya da bir kısmı üzerinde intifa hakkının kazandırılmasına yönelik olabileceği gibi; bir kimse lehine tereke değeri üzerinden bir edimin yerine getirilmesinin, bir iradın bağlanmasının veya bir kimsenin bir borçtan kurtarılmasının, mirasçılar veya belirli mal bırakılanlara yükletilmesi suretiyle de olabilir.”
İlgili hüküm çerçevesinde belirli mal bırakma, vasiyet türlerinden biri olarak anlaşılmalıdır. Buna göre vasiyet alacaklısı belirleme işlemi, mirasbırakanın, bir kimseye, ölüme bağlı olarak, malvarlığı üzerinde alacak hakkı kazandırması olarak tanımlanabilir. Vasiyet alacaklısı mirasçılara ilişkin ayrımda yer almaz, zira mirasçı değildir; sahip olduğu alacak hakkına dayanarak vasiyet borçlusundan talepte bulunması gerekir. Bu istem vasiyet borçlusu olarak varsa vasiyeti yerine getirme görevlisine, yoksa yasal veya atanmış mirasçılara yöneltilir (TMK m. 600). Vasiyet, bu istemin yöneltildiği kişilerin, vasiyet konusuna ilişkin gerekli tasarruf işlemini icra etmeleri ile ancak yerine getirilmiş olur.
Öte yandan, vasiyet alacaklısı olabilmek için mirasbırakanın ölümü anında mirasa ehil olarak sağ olmak gerekir (TMK m. 581). Yani mirasbırakanın ölüm tarihinde, lehine tasarruf yapılan gerçek kişi hayatta olmalı, tüzel kişi ise tüzel kişilik ehliyetini haiz olmalıdır. Ayrıca doktrinde ceninin de vasiyet alacaklısı olabileceği kabul edilmektedir.1
Vasiyet alacaklısı kurumunun mirasçılıktan diğer bir farkı ise mirasbırakanın terekesinin pasifinden sorumluluğunun olmamasıdır. Vasiyet alacaklısı cüzi halefiyet ile bazı hak ve alacaklara sahip olurken terekedeki mevcut borçlardan dolayı sorumlu olmayacaktır. Dolayısıya mirasbırakanın alacaklıları, terekenin açılmasıyla birlikte2 mirasçılara başvurabilirken vasiyet alacaklılarından herhangi bir talepte bulunamayacaktır. ,
- Vasiyet Alacaklısına İlişkin İstisnai Hükümler
Vasiyet alacaklısının, doğrudan hak sahibi olamama durumunun istisnası hayat sigortalarıdır. TMK ve Türk Ticaret Kanunu'nda (“TTK“) bu hususa ilişkin düzenlemeler vardır.3 Bu hükümlere göre mirasbırakanın terekesinde bir hayat sigortasından elde edilecek para mevcut ve lehtar olarak vasiyet alacaklısı belirlenmiş ise vasiyet alacaklısının istem hakkını doğrudan sigortacıya yöneltmesi mümkün olacaktır. Bu halde vasiyet alacaklısının konumu atanmış mirasçıya yaklaşacaktır. Vasiyet alacaklısının, vasiyet borçlusundan talepte bulunmaksızın terekeden hak elde edebileceği istisnai bir hüküm olarak düzenlenmiştir.
- Mirasçılık Belgesi ve Veraset İlamı Alınması
Mirasbırakanın ölümüyle birlikte mirasçılar kendiliğinden mirası kazanırlar. Ancak kişilerin tereke üzerinde tasarrufta bulunulabilmesi için ilgili sıfatın ispat edilmesi gerekir. Bu husus TMK m. 598'de düzenlenmiştir. Bunlardan ilki, mirasçılık belgesidir; yasal mirasçı oldukları belirlenenlere, sulh mahkemesince veya noterlikçe mirasçılık sıfatlarını gösteren bir belge verileceği düzenlenmiştir. Mirasçılık belgesi, terekede hak sahibi olan kişi veya kişilerin talebi üzerine mahkeme veya noter tarafından verilerek bu kişilerin mirasçılık sıfatını ortaya koyar.
Aynı maddenin 2. fıkrasında atanmış mirasçıların veya vasiyet alacaklılarının sulh hukuk mahkemesinden ilgili sıfatlarını belirten belge talep edebilecekleri düzenlenmiştir. Vasiyet alacaklısının bu veraset ilamını alabilmesi için talepte bulunması ve diğer mirasçı ve vasiyet alacaklılarının kendilerine bildirim yapılmasından itibaren bir ay içinde itiraz etmemiş olmaları gerekir.
Sonuç olarak
1- Mirasbırakanın ölümüyle birlikte mirasçı ve vasiyet alacaklısı çeşitli hak ve yükümlülüklere sahip olacaktır. Mirasçılık halinde malvarlığı tek bir işlemle tümüyle, kanundan yahut mirasbırakanın iradesinden kaynaklı olarak, mirasçıya geçecektir. Vasiyet alacaklısı söz konusu ise cüzi halefiyet ile ilgili vasiyet bakımından yalnızca alacak hakkı söz konusu olacaktır.
2- Mirasçı, tereke üzerinde tamamen veya belli oran üzerinden hak sahibi olurken; vasiyet alacaklısı belirli bir mal veya hak üzerinde alacak hakkına sahip olacaktır. Vasiyet alacaklısının doğrudan hak sahibi olabildiği istisnai hal hayat sigortaları bakımından düzenlenmiştir.
3- Mirasçılar külli halefiyet nedeniyle tereke borçlarından müteselsilen sorumlu olurken; vasiyet alacaklısının bu bakımdan bir sorumluluğu olmayacaktır.
4- Ayrıca yasal mirasçılar, noter veya sulh hukuk mahkemesinden mirasçılık belgesi talep edebilirken; atanmış mirasçılar ve vasiyet alacaklıları sulh hukuk mahkemesinden veraset ilamı talep edebilecektir.
Footnotes
1 Mustafa Dural ve Turgut Öz, Türk Özel Hukuku Cilt 4, Miras Hukuku, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2015, s. 5 vd.
2 TMK m. 575 uyarınca miras, mirasbırakanın ölümüyle açılacaktır.
3 TMK m. 601/2: “Kendisine mirasbırakanın ölümünde ödenecek bir sigorta alacağı vasiyet edilen kimse, sigorta sözleşmesinden doğan istem hakkını sigortacıya karşı doğrudan doğruya kullanabilir.”
TTK m. 1493/7: “Sigortacıdan edimi istem ve tahsil yetkisi, aksi kararlaştırılmadıkça, lehtara aittir.”
The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.