Anayasa Mahkemesi Baskanligi'nin 14.10.2020 Tarih ve 31274 Sayili Resmi Gazete'de Yayinlanan 2016/13010 Basvuru ve 17/09/2020 Tarihli Karari1

Basvurunun Konusu:

Basvuru, özel bir sirkette çalisan basvurucunun kurumsal e-posta hesabi içeriginin isveren tarafindan incelenmesi ve bu yazismalar gerekçe gösterilerek is akdinin feshedilmesi nedeniyle özel hayata saygi hakki kapsamindaki kisisel verilerinin korunmasini isteme hakki ve haberlesme hürriyetinin ihlal edildigi iddialarina iliskindir.

Ise Iade Davasi Süreci:

Basvurucu, isveren aleyhine Istanbul 8. Is Mahkemesi'nde ise iade istemli tespit davasi açmistir. Dava dilekçesinde basvurucu özetle davalilar E. Avukatlik Ortakligi ve B.M. Danismanlik Hizmetleri ile B.M. Ofis Yönetimi ve Hizmetleri Limited Sirketi tarafindan birlikte istihdam edildigini, anilan sirketler bünyesinde yazili olmayan belirsiz süreli is sözlesmesi ile çalistigini belirtmistir. Fesih sebebi olarak gösterilen tartismayi kendisinin baslatmadigini, tartisma sirasinda karsilikli hakaret olmadigini, ekip yöneticisinin araya girmesi ile tartismanin sona erdigini iddia etmistir. Ayrica fesih nedeni olarak gösterilen e-posta yazismalarinin o dönemdeki islerin gerginligi ile söylenen, ekip yöneticisi ile yaptigi sahsi ve disariya yansimayan görüsmeler oldugunu, savunma davet çagrisinda ve sözlü savunma mülakatinda bu e-postalar ile ilgili soru sorulmadigini, geriye dönük inceleme yapilacak olsa benzer e-postalarin diger çalisanlar arasinda da geçtiginin tespit edilebilecegini ifade ederek is akdinin feshinin kötü niyetli oldugunu, hakli bir gerekçeye dayanmadigini ileri sürmüstür.

Isveren cevabinda, basvurucuyla ayni ekipte çalisan baska bir avukat arasinda isyerinde tartisma yasanmasi sonrasinda ekip arkadaslarinin basvurucu ve ekip yöneticisi A.A.Y. hakkinda sikâyet dilekçeleri verdigi, çalisma ekibinde yasanan sikintilarin temelinde olaylarin degil söylemlerin ve ispati neredeyse imkânsiz olan anlik hareketlerin olmasi nedeniyle ekip yöneticisi avukat A.A.Y.'nin kullanimindaki kurum e-posta hesabinin incelendigi belirtilmistir. Cevapta, anilan incelemenin A.A.Y. ile diger ekip üyeleri arasinda geçen yazismalar ile sinirli tutuldugu, basvurucunun ekip yöneticisine yönelik tehdit ve psikolojik taciz, diger ekip arkadaslarina yönelik ise hakaret içerikli mesajlarinin tespit edildigi vurgulanarak ilgili mesaj içerikleri dilekçe ile sunulmustur. Ayrica basvurucunun e-postasinin incelenmesi neticesinde bu mesajlarin silindiginin tespit edildigi, basvurucu ile sözlü savunma mülakati gerçeklestirilmesine ragmen basvurucu ile ilgili iddialarin gerçek olup olmadigi yönünde somut veri olmamasi nedeniyle e-postalarin incelendigi, kurumsal e-posta olmasi nedeniyle basvurucunun e-postasinin isveren tarafindan her zaman incelenebilecegi ifade edilmistir.

Ilk Derece Mahkemesi 20/8/2015 tarihinde davanin reddine karar vermistir.

Kararin gerekçesinde birlikte istihdam sartlarinin gerçeklestigi, öte yandan is akdinin feshine dayanak teskil eden olaylarin ve nedenlerin fesih bildiriminde açik bir sekilde gösterildigi, basvurucunun ekipteki diger çalisanlarla kavgaya varan tartismalar yasadigi, bu tartisma ve kavgalarin davacinin tutum ve davranislarindan kaynaklandiginin anlasildigi belirtilmistir. Ayni zamanda basvurucunun görevi geregi isverenin islerini yürütmesi için verilen ve isveren tarafindan da ulasilabilecegini bildigi mail adresini kullanmak suretiyle isverenin diger çalisanlarina karsi hakarete varan sözler sarf ettigi vurgulanarak isçinin bir baska isçiye satasmasinin isveren açisindan hakli fesih nedeni olusturacagi ve isverence yapilan feshin yerinde oldugu sonucuna varilmistir.

Anilan karar, basvurucu vekili tarafindan bozma talebiyle temyiz edilmistir. Temyiz dilekçesinde kisisel hesaplar üzerinden gerçeklestirilen yazismalardan olusan e-postalarin fesih gerekçesi olarak gösterilmesiyle özel hayatin gizliliginin ve haberlesme hürriyetinin ihlal edildigi, buna ragmen ilk derece mahkemesi tarafindan söz konusu mesajlarin delil olarak degerlendirildigi belirtmistir. Ayrica kurumsal e-postanin sifreli oldugu, isyerinde çalisanlara e-posta yazismalarinin okunabilecegine dair bildirim yapilmadigi ve bu konuda çalisanlarin rizasinin alinmadigi, davali isverenin de dava sirasinda bu durumun aksine bir iddiasinin olmadigi, sadece e-postalarin okunabileceginin bilinmesi gerektigini iddia ettigi ifade edilmistir. Söz konusu e-posta yazismalarinin iki kisi arasindaki özel yazismalardan ibaret oldugu ve isveren tarafindan okunana kadar dis dünyaya yansimadigi vurgulanmistir.

Temyiz nedenlerine karsi cevap sunan isveren; yazismalarin sirket tarafindan çalisanlar adina açilmis e-posta hesaplari üzerinden gerçeklestirildigini, bu e-posta adreslerinin herhangi bir sifresinin olmadigini, bu iletisim adreslerinden yapilan tüm mesajlarin isverene ait sunucuda depolandigini ifade etmistir. Ayrica karsi cevapta, Yargitay içtihatlarina yer verilerek isverenin isçiye tahsis ettigi bilgisayar ve kurumsal e-posta adreslerini her zaman denetleyebilecegi vurgulanarak feshin hakli nedenlere dayandigi iddiasi yinelenmistir.

Yargitay 9. Hukuk Dairesi 12/05/2016 tarihli ilamiyla ilk derece mahkemesinin kararini, basvurucuyu davalilarin birlikte istihdam ettigine iliskin kismi gerekçeden çikarmak suretiyle onamistir.

Basvurucunun Anayasa Mahkemesi'ne Basvurusunda Yer Verdigi Iddialar:

Basvurucu; kurumsal e-posta hesaplari üzerinden gerçeklestirdigi kisisel yazismalarin rizasi olmaksizin isveren tarafindan incelendigini, çalisanlarin e-postalarinin incelenebilecegine, denetlenecegine dair isyerinde yazili ya da sözlü bir kuralin mevcut olmadigini, isverenin is sözlesmesinin feshine gerekçe bulmak amaciyla böyle bir inceleme yaptigini belirtmistir. Ekip lideri, A.A.Y.'nin kurumsal e-posta hesabi üzerinden binlerce yazismanin isveren tarafindan incelendigini, bunlarin arasindan isverenin okuyacagini düsünmeden yazdigi ve inceleme anina kadar isverenin bilmedigi kisisel yazisma niteligindeki e-posta içeriklerinin fesih gerekçesi yapildigini, açtigi ise iade istemli tespit davasinda da söz konusu yazismalarin delil olarak kabul edildigini ifade etmistir. Ayrica feshin hakli ya da geçerli bir sebebe dayanmadigini, feshin sebebinin ögrenilmesinden itibaren alti is günü içinde feshin yapilmadigini, ilk derece mahkemesinin itirazlarini ve delillerini karsilayacak sekilde gerekçe sunmadigini belirterek adil yargilanma hakki ile haberlesme hürriyeti ve özel hayata saygi hakkinin ihlal edildigini ileri sürmüstür. Basvurucu, ifa ettigi meslegin özelliklerini gerekçe göstererek kamuya açik belgelerde kimlik bilgilerinin gizli tutulmasini talep etmistir.

Anayasa Mahkemesi'nin Basvuruyu Degerlendirmesi:

Somut olayda isverenin basvurucunun kurumsal e-posta hesabini kullanarak yaptigi mesajlasmalarini denetlemesi ve içeriginin geriye dönük olarak incelemesi sonucu elde ettigi bilgileri is akdinin feshine dayanak yapmasi söz konusudur. Ayrica e-posta bilgilerinin internet ortaminda sakli tutuldugu, bu verilere erisildigi ve içeriginin denetlenerek kullanildigi dikkate alindiginda veri islemenin söz konusu oldugu da söylenebilir. Bu durumla birlikte basvurucunun e-posta bilgileri ve yazismalarinin belirli bir gerçek kisi hakkindaki bilgi kapsaminda oldugu gözetildiginde bu bilgilere erisilmesinin, bunlarin kullanilmasinin ve islenmesinin özel hayata saygi hakki kapsaminda kisisel verilerin korunmasini isteme hakki ve haberlesme hürriyeti yönünden incelenmesi gerektigi degerlendirilmistir.

Öncelikle somut olayda oldugu gibi teknolojik gelismelerin imkânlarindan yararlanmak isteyen isverenlerin bilgisayar, internet, e-posta gibi iletisim araç ve gereçlerini çalisanin kullanima sunmasi nedeniyle olusan uyusmazliklarda isverenin menfaatleri ile isçinin temel hak ve özgürlükleri arasinda bir dengeleme yapma gerekliligi dogmaktadir. Bu baglamda isveren ile çalisan arasindaki iliskinin iki taraf açisindan da belirli hak ve yükümlülükler öngören ve esasen güven iliskisi üzerine kurulu is sözlesmesiyle sekillendigi unutulmamalidir. Somut uyusmazligin ilgili oldugu is hukukunun dinamik bir niteliginin oldugu, ayrica is iliskilerinin genel kurallardan farkli, kendine özgü bazi hukuki kurallar içerdigi de dikkate alinmalidir.

Bu baglamda islerin etkin bir sekilde yürütülmesi ile bilgi akisinin kontrolünü saglamak, isçinin eylemlerine bagli cezai ve hukuki sorumluluga karsi korunmak, verimliligi ölçmek veya güvenlik endiseleri gibi hakli ve mesru görülebilecek nedenlerle isverenin yönetim yetkisi kapsaminda kural olarak isçinin kullanimina sundugu iletisim araçlarini denetleyebilecegi ve kullanima iliskin sinirlamalar öngörebilecegi söylenebilir. Ancak isverenin yönetim yetkisinin isyerinde isin yürütülmesi, isyerinin düzeninin ve güvenliginin saglanmasiyla sinirli oldugu unutulmamalidir. Bu baglamda isverenin yetki ve haklarinin sinirsiz olmadigi, çalisana taninan temel hak ve özgürlüklerin somut olayda haberlesme hürriyeti ve kisisel verilerin korunmasini isteme hakkinin isyeri sinirlari dâhilinde de korundugu, ayni zamanda kisitlayici ve uyulmasi zorunlu isyeri kurallarinin çalisanlarin temel haklarinin özünü zedeleyecek nitelikte olmamasi gerektigi vurgulanmalidir. Bu çerçevede isyerinde kullanima sunulan iletisim araçlarinin isverene ait oldugu gözetilerek sirf bu nedenle bile isverenin iletisim araçlari üzerinde sinirsiz ve mutlak bir gözetleme ve denetleme yetkisinin oldugunu kabul etmek, isçinin demokratik bir toplumda temel hak ve özgürlüklerine isyerinde de saygi gösterilmesi gerektigi yönündeki hakli beklentisiyle uyusmayacaktir.

Basvurucu; e-posta yazismalarinin incelenmesi özel hayat alanina ve haberlesme hürriyetine haksiz bir müdahale olusturmasina ragmen açtigi ise iade istemli davasinda bu yönde bir tespit yapilmadigini, yazismalarinin isveren tarafindan alenilestirildigini, mahkemelerce verilen kararlar nedeniyle söz konusu müdahalelerin mesru hâle getirildigini iddia etmistir.

Basvuru konusu olayda basvurucu, çok sayida çalisani istihdam eden bir avukatlik ortakligi bünyesinde avukat olarak görev yapmaktadir. Isveren isyerinde yasanan sorunlar ile ilgili yürütülen disiplin sorusturmasi kapsaminda somut delil elde etmek amaciyla islerin yürütülmesini kolaylastirmak üzere olusturulan ve çalisanin kullanimina sunulan kurumsal e-posta hesaplarinin incelendigini belirtmistir. Basvurucu adina tanimlanmis kurumsal e-posta hesabinin mevcut oldugu ve basvurucunun kullanimina sunulan bu e-posta hesabinin isveren tarafindan incelendigi hususlarinda basvuran ile isveren arasinda bir ihtilaf olmadigi görülmüstür. Çok sayida çalisani oldugu ve kurumsal olarak avukatlik hizmeti verdigi anlasilan isverenin çalisanlarina kurumsal e-posta hesabi olusturmak suretiyle kisisel verileri islemesinin ve iletisim akisini denetim altinda tutmasinin islerin etkin bir sekilde yürütülmesini saglama amacina yönelik oldugu anlasilmaktadir. Bu durumda kurumsal e-posta hesabinin iletisim akisina ve içerigine erisilecek sekilde kullanima sunulmasinin somut olayda isyerinin yönetimi bakimindan mesru bir menfaat teskil ettigi, ayrica hedeflenen amaci saglamaya elverisli bir yöntem oldugu söylenebilir.

Basvuru konusu olayda isveren yargilama asamasinda, disiplin sorusturmasi sirasinda yapilan incelemede basvurucunun e-posta hesabinda mesajlarin silindiginin tespit edilmesi üzerine ekip lideri A.A.Y.'nin e-postasinin incelenmesiyle basvurucunun is akdinin feshine dayanak olan mesajlarinin elde edildigini beyan etmistir. Basvurucu, isverenin tespit ettigi mesajlarin incelenen binlerce mail içinden seçilen, isveren tarafindan okunmayacagi beklentisiyle yazilan kisisel yazismalar oldugunu ileri sürmüstür. Mahkemeye isveren tarafindan sunulan e-posta mesajlarinin basvurucu ile ekip yöneticisi arasinda geçen ve genel olarak birbirleriyle ve isyeri ile ilgili düsüncelerin açiklandigi, yer yer tartisma seklindeki diyaloglardan olustugu anlasilmaktadir.

Öncelikle e-posta hesabi üzerinden yapilan iletisimin denetlenebilecegine ve iletisim araçlarinin kullanim kosullarina iliskin olarak önceden tam ve açik bir bilgilendirme yapilmadigi hâllerde temel hak ve özgürlüklerinin isyerinde de korunacagi yönündeki hakli beklentiyle çalisan kisinin kurumsal e-posta üzerinden kisisel yazismalar yapabileceginin isveren tarafindan da öngörülebilecek bir durum oldugu vurgulanmalidir. Buradan hareketle çalisana açik bir bilgilendirmenin yapilmadigi hâllerde hak ve özgürlüklerine bir müdahalede bulunulmayacagi hususunda çalisanlarin makul bir beklenti içinde olacaklarinin kabul edilmesi, temel hak ve özgürlüklerin sagladigi güvencelerden yararlandirilmasi gerektigi söylenebilir.

Somut olayda basvurucunun yazili olmayan is sözlesmesi kapsaminda görev yaptigi, yargilama sürecinde isverenin kurumsal e-postayi inceleme yetkisi ile kapsamini gösteren bir bildirimin basvurucuya yapildigina iliskin bilgi ve belge sunmadigi hususlari gözetildiginde isveren tarafindan kurumsal e-posta hesabi üzerinden yapilan iletisimin izlenebilecegi ve denetlenebilecegi yönünde açik bir bilgilendirme yapilmadigi anlasilmaktadir. Öte yandan e-posta içerikleri gerekçe gösterilerek basvurucunun is akdi feshedilmistir. Ancak isveren davali taraf olarak yargilama sürecinde kisisel verilerin islenmesinin hukuki dayanagi ve islemenin amaçlari, islenecek verilerin kapsami, verilerin saklanacagi süre, veri sahibinin haklari, islemenin sonuçlari ve verilerin muhtemel yararlanicilarini gösterir bir bilgilendirme yapildigini ortaya koyamamistir. Bu baglamda yargilama sürecinde feshin temel sebebini olusturan e-posta iletisimine yönelik olarak böyle bir bilgilendirmenin yapilip yapilmadigi ilk derece mahkemelerince tartisilmamis, basvurucunun kendisi alenilestirmedigi hâlde onun rizasi alinmadan ve önceden bir bilgilendirme yapilmadan e-posta içeriklerine erisildigi yönündeki esasli iddialarinin karsilanmadigi anlasilmistir.

Ayrica basvurucunun çalisma ekibindeki diger üyelerin disiplin sorusturmasina dayanak olusturan sikâyet dilekçelerinde yakindiklari hususlar gözetildiginde basvurucunun e-posta iletisiminin içerigine erisilmesini zorunlu kilan bir durumun mevcut oldugunun isveren tarafindan açiklanmadigi, fesih bildiriminde ise "iddialarin arastirilmasi ve ekip üyeleri arasindaki iliskilerin anlasilabilmesi" amaçlarinin belirtilmesiyle yetinildigi görülmüstür. Ancak ayni amaca ulasilabilmesi bakimindan taraflarin sikâyet ve savunmalarinin analizi, taniklarin dinlenilmesi, isyeri kayitlari ile yürütülen projelerin süreç ve sonuçlarinin incelenmesi gibi araçlar da mevcut oldugu hâlde niçin e-posta içeriklerinin incelenmesinin zorunlu ve gerekli görüldügü isveren tarafindan açik bir sekilde ortaya konulamadigi gibi derece mahkemeleri tarafindan da somut olay bu yönüyle tartisilmamistir.

Öte yandan somut olayda isverenin yaptigi müdahalenin kapsaminin tartisilmasi gerekir. Bu baglamda yargilama kapsaminda isveren tarafindan sunulan basvurucunun yazismalari ve yargilama süreci bir bütün hâlinde degerlendirildiginde isverenin yazisma içeriklerine A.A.Y.'nin ve basvurucunun rizasi hilafina erisim sagladigi, A.A.Y. ile basvurucu arasinda geçen yazismalar disinda üçüncü kisilerle olan yazismalarin da incelendigi, ayrica incelemeye dayanak gösterilen iddialarla sinirli bir denetim yapilmayarak konu ile ilgili olup olmadigi belirsiz içeriklere de erisildigi ve bu içeriklerin de is akdinin feshine dayanak yapildigi görülmüstür. Dolayisiyla basvurucunun kisisel verisi kapsaminda olan e-postalari ile ilgili olarak trafik bilgisi ile yetinilmedigi gibi içeriklerine de kapsami belirsiz olacak sekilde erisildigi ve bunlarin kullanildigi anlasilmistir.

Açiklanan gerekçelerle özel hukuk is iliskilerinden dogan uyusmazligi karara baglayan derece mahkemeleri tarafindan yukarida belirtilen anayasal güvenceleri gözeten özenli bir yargilama yapilarak pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmedigi anlasildigindan basvurucunun Anayasa'nin 20. maddesinde güvence altina alinan kisisel verilerin korunmasini isteme hakki ile Anayasa'nin 22. maddesinde güvence altina alinan haberlesme hürriyetinin ihlal edildigine karar verilmesi gerekir.

Incelenen basvuruda kisisel verilerin korunmasini isteme hakki ve haberlesme hürriyetiyle ilgili anayasal güvenceleri gözeten bir yargilama yapilmamasi nedeniyle anilan hak ve özgürlügün ihlal edildigi sonucuna varilmistir. Dolayisiyla ihlalin mahkeme kararindan kaynaklandigi anlasilmaktadir.

Anayasa Mahkemesi'nce, kisisel verilerin korunmasini isteme hakki ile haberlesme hürriyetinin ihlalinin sonuçlarinin ortadan kaldirilmasi için yeniden yargilama yapilmasinda hukuki yarar bulundugu degerlendirilmistir.

Anayasa Mahkemesi kararinda, yapilacak yeniden yargilamanin bireysel basvuruya özgü düzenleme içeren 6216 sayili Kanun'un 50. maddesinin (2) numarali fikrasina göre ihlalin ve sonuçlarinin ortadan kaldirilmasina yönelik oldugunu, yapilmasi gereken isin, yeniden yargilama karari verilerek Anayasa Mahkemesi'ni ihlal sonucuna ulastiran nedenleri gideren, ihlal kararinda belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar verilmesi gerektigi belirtilmistir. Bu sebeple kararin bir örneginin yeniden yargilama yapilmak üzere ilgili mahkemeye gönderilmesine karar vermistir.

Ayrica, Anayasa Mahkemesi somut olayda ihlalin tespit edilmesinin basvurucunun ugradigi zararlarin giderilmesi bakimindan yetersiz kalacagini, dolayisiyla eski hâle getirme kurali çerçevesinde ihlalin bütün sonuçlariyla ortadan kaldirilabilmesi için kisisel verilerin korunmasini isteme hakki ile haberlesme hürriyetinin ihlali nedeniyle yalnizca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararlari karsiliginda basvurucuya net 8.000 TL manevi tazminat ödenmesine, tazminata iliskin diger taleplerin reddine karar vermistir.

SONUÇ: Kurumsal e-posta gibi; isveren tarafindan çalisana teslim edilen araç, bilgisayar vb. araçlar üzerinde isverenin denetim ve inceleme hakkina sahip olup/olmadigina iliskin Is Mevzuatinda açik bir düzenleme yoktur. Yasa koyucu, Anayasa'da yer alan kisi temel hak ve hürriyetler çerçevesinde daha genel nitelikte düzenlemelere yer vermistir. Doktrinde de isverenin mülkiyet hakki ile isçinin özel yasama saygi haklarinin yarisacagi degerlendirilmektedir. Anayasa Mahkemesi'nin söz konusu karari ile artik; isverenin salt mülkiyet hakkindan dogan yönetim hakkinin, çalisanin temel insan haklarindan biri olarak özel yasama saygi hakkina üstün kabul edilmesi mümkün olamayacagi (isverenin mülkiyet hakkinin sinirsiz ve mutlak bir gözetleme ve denetleme yetkisi vermeyecegi) tartismasiz hale gelmistir. Dolayisiyla isverenin isyerinde çalisanlara teslim etmis oldugu is araç ve gereçlerine yönelik yönetim yetkisi kapsaminda inceleme ve denetim yapabilecegi Anayasa Mahkemesi kararinda kabul edilmisse de bunun sinirlarinin kesin olarak çizildigi görülmüstür. Bu kapsamda isveren tarafindan yapilacak olasi bir denetim ve inceleme mesru sebebe dayanmali, seffaflik ilkesi çerçevesinde gerçeklesmeli, ulasilmak istenen amaca elverisli bir yöntem olmali, ayni amaca daha hafif bir müdahale ile ulasilmasi mümkün olmamali, söz konusu denetim ve inceleme zorunlu ve orantili olmali ve çalisanin adalet duygusunu sarsmamalidir. Bu nedenlerle, isverenin çalisana sagladigi is araç ve gereçlerinin sadece is amaçli kullanilabilecegi, özel nedenlerle kullanilmamasi gerektigi gibi (bu konuda farkli istisnalar taninabilir) isveren tarafindan belirlenecek kurallarin tespit edilerek çalisana teblig edilmesi gerekir. Kurumsal e-posta özelinde de somutlastirmak gerekirse, islerin etkin sekilde yürütülmesi ile bilgi akisinin kontrolünü saglamak, isçinin eylemlerine bagli cezai ve hukuki sorumluluga karsi korunmak, verimliligi ölçmek veya güvenlik endiseleri gibi hakli ve mesru görülebilecek nedenlerle, elektronik posta hesaplarini takip edebilecegi, denetleyebilecegi, inceleyebilecegi ve hatta gerektiginde isveren lehine delil olarak kullanilabilecegi gibi hususlarin çalisan bilgi ve onayina sunularak, çalisanin kabul ettigine dair yazili beyaninin alinmasi uygun olur. Aksi halde somut olayin sartlarina göre isverenin, çalisan/çalisanlarini hukuka aykiri olarak izleme sonucu sorumlulugu söz konusu olabilecektir.

Footnote

1. Karar metninin tamami için bknz. 14.10.2020 tarihinde yayinlanan Resmi Gazete (https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2020/10/20201014-5.pdf)

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.