Türk Bayraklı yatlarda çalışan personelin, herhangi bir istisnai durum söz konusu olmaksızın, 5510 sayılı Kanunun 4/a maddesi kapsamında sigortalanması gerekmektedir. Yabancı bayraklı yatı ağırlıklı olarak Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde kullanan ve bu yatta hizmet akdiyle personel istihdam eden kişi işveren, istihdam edilen personel de sigortalı olmalıdır
Öteden beri yat (tekne, kotra, yelkenli vb. anlamında da kullanılmıştır) sahibi olmak servet sahiplerinin ulaşmak istediği son noktalardan biridir. Yat sahibi olduktan sonra ya ondan kurtulmaya bakılır ya da alınan yat küçük gelir ve daha büyüğü alınır. Gerçi bir de yatı bir alırken bir de satarken mutlu olunur veya en iyi yat arkadaşının yatıdır derler ya o da işin şakası.
Yat sahipleri bunları Türkiye Bayraklı veya yabancı bayraklı olarak kullanırlar. Çoğu zaman bu yatlar şirketlerinin aktifinde olur, az da olsa kişisel olarak sahip olunur. Bir yatın Türkiye Bayraklı mı, yabancı bayraklı mı, şirket aktifinde mi yoksa kişisel malvarlığı mı olacağına o günkü vergisel/ekonomik duruma göre karar verilir.
Bu yatlarda çalışan personelin vergi ve sosyal sigorta mevzuatı karşısındaki durumu ise çoğu zaman tereddütlere yol açmaktadır. Makalemizde bu konu dile getirilecektir.
Yat personelinin ücretinin gelir vergisi karşısındaki durumu
Bir yatta çalışan personelin aldığı ücretin prensip olarak gelir vergisine konu edilmesi gerekir. Gelir vergisinin stopaj suretiyle mi yoksa personelin vereceği yıllık beyanname ile mi ödeneceği ise yatın Türkiye'de veya yabancı ülkede mukim bir şahıs ya da şirketçe ticari veya özel olarak kullanımıyla bağlantılıdır.
Eğer yat Türkiye'de mukim bir şirket ya da şahıs tarafından ticari olarak işletiliyorsa ücret stopaj yapılarak vergilendirilir. Tabi beyanname verme sınırının üzerinde bir ücret geliri elde edilmişse personel tarafından ayrıca gelir vergisi beyannamesi verilmesi gerekir. Yok eğer işveren, yatı ticari olarak işletmeyen bir şahıs işverense veya yabancı ülke mukimiyse ücret geliri stopaja tabi tutulmaz, yıllık beyanname ile beyan edilir.
Bununla birlikte işverenin şahıs olması halinde yatta çalışan hizmetçilerin ücretleri GVK'nun 23/6. maddesi uyarınca gelir vergisinden istisna olduğundan bunlardan stopaj yapılması veya beyanname verilmesi gerekmez. Özel yatlar ticari mahal olmadığı için bu husus Gelir İdaresi Başkanlığı'nca verilen özelgelerle de kabul görmektedir. Bu istisnanın kapsamına giren personelin hizmetçi, aşçı, miço gibi personel olduğunu düşünüyoruz. Yoksa kaptan, makinist, teknisyen, gibi vasıflı işlerde çalışanların bu istisna kapsamında değerlendirilmesi mümkün görünmemektedir. Personelin istisna kapsamında olup olmadığına ilişkin değerlendirme İŞKUR/SGK Meslek Kod Açıklama Listesindeki bilgilerden yararlanılarak yapılabilir. Ancak teknenin sahibi bir şirketse veya şahıs olsa bile tekne ticari olarak kullanılıyorsa hizmetçi de olsa bu istisnadan yararlanılamaz.
Bu yatlarda çalışan ve yabancı ülke mukimi olan personelin durumu ise dar mükellefiyet esasına göre değerlendirilir. Yabancı ülke mukimi olan personel (eğer istisnaya tabi değilse) mukimi olduğu ülke ile Türkiye arasındaki vergi anlaşması Türkiye'de vergilemeyi engellemiyorsa aynı esaslara tabidir. Ancak işveren Türkiye'de ise vergileme hakkının genelde Türkiye'de olduğunu söyleyebiliriz.
Yatın sahibi/kiracısı Türkiye'de mukim değilse (genellikle BVI, Marshall, Panama vb. yerlerin mukimi olunmaktadır) bu durumda bunların yanında çalışan Türkiye'de mukim personelin elde ettiği ücretleri yıllık beyanname ile beyan etmeleri gerekir. Türkiye'de mukim olmayan işverenin stopaj yapma yükümlülüğü yoktur. Burada da tekne sahibinin /kiracısının şahıs olması ve teknenin ticari olarak işletilmemesi halinde hizmetçi, aşçı, miço gibi hizmetlilerin gelir vergisi istisnasından yararlanması mümkündür. Ancak bu yatların sahibinin genellikle şirket olması ve bunun sonucu olarak yatın ticari mahal olması nedeniyle bu istisnadan yararlanılamaz. Ayrıca yabancı işverenlerin yanında çalışan personelin de yabancı olması halinde vergi anlaşmaları vergileme hakkını genellikle (yabancının Türkiye'de bulunma süresi bir takvim yılında/kesintisiz 12 aylık dönemde 183 günden kısa ise) yabancının mukim olduğu ülkeye vermektedir.
Yat personelinin ücretinin sosyal güvenlik primi karşısındaki durumu
Öncelikle gerek bir gerçek ya da tüzel kişilik tarafından ticari amaçla işletilen, gerekse özel amaçla kullanılan Türk Bayraklı yatlarda çalışan personelin, herhangi bir istisnai durum söz konusu olmaksızın, 5510 sayılı Kanunun 4/a maddesi kapsamında sigortalanması gerekmektedir. Burada personelin yaptığı işe göre herhangi bir ayrım olmaksızın sigortalılığı sağlanmalıdır. Tabi olarak, belli koşulların varlığı halinde, diğer işverenlere uygulanan indirim ve teşviklerden yat sahibi işverenler de yararlanabileceklerdir. Yat, bağlı olduğu limandan alınacak bağlama ruhsatına istinaden bağlanma limanının tabi olduğu Sosyal Güvenlik Kurumu merkez müdürlüğüne tescil edilecektir. Örneğin; Marmaris limanına bağlı olan bir yatın Marmaris Sosyal Güvenlik Merkezinde işyeri dosyası açılmalı, çalışan personelin sigortalılıkları bu işyeri dosyasından bildirilmelidir.
Yatlarda çalışan personelin sosyal güvenliğine ilişkin asıl sorun yabancı bayraklı yatlarda çalışan personelle ilgilidir. Yabancı bayraklı yatlarda çalışan Türk personelin sosyal güvencesine ilişkin olarak uygulamada tereddüt yaşanmakta ve farklı işverenler tarafından farklı işlemler yapılmaktadır. Yine gözlemlediğimiz kadarıyla sosyal güvenlik merkezlerince de farklı yönlendirmeler söz konusudur.
Uygulamaya baktığımızda, bazı yat sahiplerince yabancı bayraklı yatlarda çalışan Türk personelin sigortalı yapılmadığı, bazı yat sahiplerince ortağı olduğu şirketlerinin merkez ofis dosyalarından sigortalandığı ya da personelin isteğe bağlı sigorta primlerinin karşılandığı görülmektedir. Yine bazı sosyal güvenlik merkezlerince yabancı bayraklı yat hangi limanda bağlı ise o liman işletmesinden alınacak “bağlama ruhsatı” ile yabancı bayraklı yatın sahibi gerçek/tüzel kişilik adına işyeri dosyasının tescil edildiği ve bu yatta istihdam edilen Türk personelin açılan bu işyeri dosyası üzerinden sigortalılığının sağlandığı görülmektedir.
Burada yaşanılan sorunun temeli yat sahiplerinin gerçekte özel amaçla kullanmak üzere aldıkları ve ağırlıklı olarak Türk kara sularında bulunan, yılın önemli bir kısmında Türkiye'deki limanlarda demirleyen yatların vergisel avantajlar nedeniyle yurt dışında belirli merkezlerde kurulan tüzel kişilikler adına tescillenerek yabancı bayraklı yat statüsüne geçirilmeleridir.
Bu durumu, daha sonra ayrıntılı olarak değerlendirmek üzere istisna kabul edersek, asıl olarak yabancı bayraklı yatlarda çalışan Türk personelin Türk sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınması beklenemez. Ancak yatın tabi olduğu ülkeyle ikili sosyal güvenlik anlaşması varsa bu anlaşma hükümleri çerçevesinde söz konusu personelin sosyal güvenliğe ilişkin birtakım hakları gündeme gelebilir.
Yine yabancı bayraklı bir yatın, bir ticari sözleşmeye istinaden, Türkiye'de ticari veya özel amaçlarla faaliyet göstermek üzere bir gerçek ya da tüzel kişiye kiralanması durumunda kiralayan tarafından açılacak işyeri dosyası üzerinden istihdam edilen personelin sigortalılığının sağlanması gerekir.
Şimdi asıl üzerinde durulması gereken konuya geçelim. Yabancı bayraklı bir tüzel kişiliğe ait bir yatın yılın önemli bir bölümünde Türkiye'de demirlenmesi, yatın sahibi tüzel kişilik olmakla birlikte çoğu zaman bu tüzel kişiliğin de ortağı ya da ortaklarından biri tarafından tamamen özel amaçlı olarak kullanılması ve bu amaçla personel istihdam edilmesi halinde bu personelin sosyal güvencesi nasıl sağlanacaktır?
İş sözleşmesinde esas olan işçinin bağımlı olarak iş görmesi, işverenin de ücret ödemeyi üstlenmesidir. İş sözleşmesinde, işçinin; işverenin emir ve talimatları doğrultusunda, işverenin gösterdiği yerde, belirli ya da belirsiz bir süre çalışması ve bunun karşılığında işverenden ücret alınması söz konusu olup buna göre iş sözleşmesinin unsurları iş, ücret, bağımlılık ve zamandır.
Diğer yandan 5510 sayılı Kanunun 4/a maddesine göre hizmet akdine tabi çalışanlar sigortalı sayılmaktadır.
Buna göre, yabancı bayraklı yatı ağırlıklı olarak Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde kullanan ve bu yatta hizmet akdiyle personel istihdam eden kişi işveren, istihdam edilen personel de sigortalı olmalıdır. Yabancı bayraklı yatın sahibi konumunda olan tüzel kişilikle bu yatı Türkiye Cumhuriyeti sınırları dahilinde özel amaçlı olarak kullanan arasındaki ilişki (kiralama, bedelsiz kullanım vs.) personelin sigortalılığına engel değildir. Misal olarak ev hizmetlerinde hizmetin görüldüğü evin mülk mü, kiralık mı, kullanıma tahsisli bir gayrimenkul mü olduğunun önemi yoktur. Bize göre, bir yatın ağırlıklı ve özel amaçlı olarak Türkiye Cumhuriyeti sınırları dahilinde kullanılması halinde de yatın sırf yabancı bayraklı olması işveren ve sigortalılık niteliğinin kazanılmasında bir engel oluşturmamalıdır. Bu durumda yatı kullanan ve personel istihdam eden gerçek kişinin işveren, istihdam edilen personelin de sigortalı olması gerekir. Hatta personelin yabancı uyruklu olması da sigortalılığına engel oluşturmaz.
Son olarak önemle belirtelim ki, Sosyal Güvenlik Kurumu da konuya ilişkin belirsizlikleri giderecek bir düzenlemeyi gündemine almalıdır.
The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.