ARTICLE
23 June 2025

Yargıtay, Kötü Niyetin Tespitinde Markanın Ayırt Ediciliğini ve Bilinirliğini Önemli Unsurlar Olarak Vurguladı

G+
Gun + Partners

Contributor

Gün + Partners is a full-service institutional law firm with a strategic international vision, providing transactional, advisory and dispute resolution services since 1986. The Firm is based in Istanbul, with working offices Ankara and Izmir. The Firm advises in life sciences, energy, construction & real estate, technology, media and telecoms, automotive, FMCG, chemicals and the defence industries.”
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 18 Mart 2025 tarihli ve 2024/3844 E., 2025/1879 K. sayılı ilamıyla, İlk Derece Mahkemesinin davacının kötü niyet...
Turkey Intellectual Property

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 18 Mart 2025 tarihli ve 2024/3844 E., 2025/1879 K. sayılı ilamıyla, İlk Derece Mahkemesinin davacının kötü niyet iddialarını reddettiği kararını bozan Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermiştir.

11 Nisan 2019 tarihinde, “STAYER+” markasının 07 ve 35. sınıflar bakımından tescili için başvuru sahibi tarafından bir marka başvurusu yapılmıştır. İtiraz sahibi, söz konusu marka başvurusunun, 07. sınıftaki malları kapsayan 27 Kasım 2007 tescil tarihli ve tanınmış “STAYER” markası ile karıştırılma ihtimali yarattığı, markanın tanınmışlığından haksız yarar sağlayabileceği veya ayırt edici karakterine zarar verebileceği ve başvurunun kötü niyetle yapıldığı gerekçeleriyle Sınai Mülkiyet Kanunu'nun (“SMK”) 6/1, 6/4, 6/5 ve 6/9 maddeleri uyarınca söz konusu marka başvurusunun reddini talep etmiştir.

Türk Patent ve Marka Kurumu (“TÜRKPATENT”) Markalar Dairesi Başkanlığı (“MDB”) kararında, “STAYER” markası ile karıştırılma ihtimali yaratması nedeniyle “STAYER+” marka başvurusunun 07 ve 35. sınıflarda yer alan birtakım benzer mal ve hizmetler bakımından kısmen reddine karar vermiştir. Ancak aynı kararında MDB, itiraz sahibinin tanınmışlık ve kötü niyet iddialarının yerinde olmadığı sonucuna varmıştır. İtiraz sahibinin bu karara karşı sunduğu yayıma itirazın yeniden incelenmesi talebi, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (“YİDK”) tarafından reddedilmiştir.

İtiraz sahibi, TÜRKPATENT kararına karşı “STAYER” markasının 1958 yılından bu yana Türkiye dâhil olmak üzere dünya genelinde 80'den fazla ülkede inşaat makineleri sektöründe kullanıldığını, ilgili sektörde tanınmış bir marka olduğunu ve davalının salt ayırt ediciliği olmayan “+” sembolünü ekleyerek aynı markayı tescil ettirmeye çalışmak suretiyle kötü niyetle hareket ettiğini ileri sürerek, yetkili fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi nezdinde karar iptal davası açmıştır.

İlk Derece Mahkemesi, marka başvurusu kapsamında kalan başka birtakım mal ve hizmetler bakımından markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunduğuna karar vererek davayı kısmen kabul etmiştir. Bu doğrultuda İlk Derece Mahkemesi, TÜRKPATENT kararının kısmen iptali ile itiraza konu markanın kısmen hükümsüzlüğüne karar vermiştir. Ancak, tanınmışlık ve kötü niyet iddialarına ilişkin talepler, yeterli delil bulunmaması nedeniyle reddedilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin bu kararı, davacı ve davalı TÜRKPATENT tarafından ayrı ayrı istinaf edilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi (“BAM”) kararında, taraf markaları arasında yüksek derecede benzerlik bulunduğunu kabul etmiştir. Ancak, başvuru kapsamında kalan diğer mal ve hizmetler bakımından benzerlik bulunmadığını tespit etmiş ve bu nedenle SMK'nın 6/1 maddesinde öngörülen şartların bu mal ve hizmetler bakımından gerçekleşmediği sonucuna varmıştır. Ayrıca, BAM, davacının markasının başvuru kapsamında kalan mallar bakımından tanınmış olmadığını belirterek tanınmış markalara ilişkin SMK'nın 6/4 ve 6/5 maddelerinde yer alan koşulların da sağlanmadığına karar vermiştir. Bununla birlikte, BAM, , kötü niyet konusunda daha kapsamlı ve incelikli bir inceleme gerçekleştirmiş; kararında davacının markasının yüksek derecede ayırt ediciliği bulunduğunu ve sektöründe belirli bir bilinirlik taşıdığını tespit etmiştir. Bu doğrultuda, davalının bu markadan haberdar olmamasının imkansız olduğunu ve davalının işbu markayı hangi saikle seçerek başvuru konusu ettiği hakkında ikna edici bir açıklama sunmadığını belirterek, davalı tarafından neredeyse aynı ibarenin tesadüfen seçilip başvuru konusu yapılmasını hayatın olağan akışına aykırı bulmuştur. Sonuç olarak, BAM, marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığı sonucuna varmıştır. Bu tespitlerine istinaden BAM, İlk Derece Mahkemesinin kararını kaldırarak yeni bir karar karar tesis etmiş ve kötü niyetin belirli mal ve hizmetler ile sınırlı olmadığını, başvurunun tümü bakımından geçerli olduğunu da değerlendirerek, TÜRKPATENT kararının tümden iptaline ve markanın hükümsüzlüğüne karar vermiştir.

Davalı TÜRKPATENT, bu karara karşı temyiz yoluna başvurmuş ancak temyiz talebi Yargıtay tarafından reddetmiştir. 

Türk hukukuna göre, kötü niyetin belirlenmesinde başvuru sahibinin dürüst olmayan niyeti zorunlu unsur iken; benzerlik, karıştırılma ihtimali ve taraflar arasındaki ilişki gibi faktörler ise bu temel unsurun değerlendirilmesinde tamamlayıcı nitelikteki faktörler olarak dikkate alınır. Yargıtay'ın bu kararı, önceki markanın yüksek derecede ayırt edici niteliğe sahip olması ve sektöründe belirli bir bilinirliğe ulaşması halinde, kötü niyetin varlığının kabul edilebileceğini ortaya koyması açısından önem arz etmektedir.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.

See More Popular Content From

Mondaq uses cookies on this website. By using our website you agree to our use of cookies as set out in our Privacy Policy.

Learn More