ARTICLE
17 September 2025

Sosyal Güvenlik Mevzuatinda Alt İşveren Ve Asil İşveren İlişkisi

N
Nazali

Contributor

“Nazali is a law firm founded by Ersin Nazali, providing a wide range of legal services (consultancy and litigation in all areas of law) to its national and international clients, through its trustworthy and experienced legal team. There are thirteen partners, forty lawyers, four sworn financial advisors and ten certified public accountants working for Nazali. Our philosophy is quality in delivery, timely response and business minded approach.“
Alt işverenlik sistemi, iş gücünün daha etkin kullanılmasına olanak sağlarken, işçilerin hakları açısından çeşitli riskler de barındırmaktadır. Uygulamada görülen sorunlar, çoğu zaman mevzuata uygunluk ilkesinin ihlâl edilmesinden kaynaklanmaktadır.
Turkey Employment and HR

ÖZET

Alt işverenlik sistemi, iş gücünün daha etkin kullanılmasına olanak sağlarken, işçilerin hakları açısından çeşitli riskler de barındırmaktadır. Uygulamada görülen sorunlar, çoğu zaman mevzuata uygunluk ilkesinin ihlâl edilmesinden kaynaklanmaktadır. Bu makalede, alt işveren ve asıl işveren ilişkisinin sosyal güvenlik ve iş hukuku açısından dayandığı yasal temeller ele alınmakta; uygulamada karşılaşılan sorunlara dair analizler sunulmakta ve çözüm önerileri geliştirilmektedir.

Anahtar Kelimeler: A lt İ şveren, A sıl İ şveren, SGK Uygulamaları, Müteselsil Sorumluluk, Sosyal Güvenlik Yükümlülüğü.

GİRİŞ

İşgücü piyasasında yaşanan teknolojik ve ekonomik dönüşümler, firmaların organizasyonel yapılarını yeniden şekillendirmelerine neden olmuştur. Bu değişimle birlikte, işletmeler hem maliyetleri düşürmek hem de esneklik kazanmak amacıyla bazı işlerini dış kaynaklara devretme yoluna gitmişlerdir. Bu noktada alt işverenlik uygulaması, modern iş dünyasında oldukça yaygın bir çözüm yöntemi haline gelmiştir. Ancak sistemin doğru işletilmemesi halinde, işçilerin sosyal güvenlik hakları zedelenebilmekte ve kamu açısından maddi zararlar doğabilmektedir. Bu nedenle alt işveren ve asıl işveren ilişkisinin hukuki temelleri ile uygulamadaki sonuçlarının hem sosyal güvenlik hem de iş hukuku yönünden değerlendirilmesi önem arz etmektedir.

1. MEVZUAT TEMELLİ DEĞERLENDİRME VE SOSYAL GÜVENLİK YÜKÜMLÜLÜĞÜ

4857 sayılı İş Kanunu'nun 2. maddesinde ve Alt İşverenlik Yönetmeliği'nde alt işverenlik ilişkisi detaylı biçimde tanımlanmıştır. Buna göre, bir işverenin işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerde ya da işin uzmanlık gerektiren kısımlarında başka bir işverene iş vermesi ve bu çerçevede kurulan ilişki, alt işverenliktir.1 Ancak burada en dikkat çekici unsur, muvazaanın engellenmesi ve gerçek bir iş ilişkisinin kurulması gerekliliğidir. İşin niteliği ile alt işverenin uzmanlığı arasında doğrudan bağ olmalıdır.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ise, bu ilişkinin sosyal güvenlik yönünden doğurduğu sonuçları belirler. Kanun'un 12. maddesi, alt işverenin yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda, prim ve diğer sosyal güvenlik borçlarından asıl işverenin de sorumlu olacağını belirtir.2 Bu düzenleme, işçilerin sosyal güvencelerinin korunması amacıyla müteselsil sorumluluk ilkesine dayanmaktadır. Dolayısıyla bir işçinin sigortalılık hakkı, sadece onu fiilen çalıştıran işverene değil aynı zamanda asıl işverene de karşı korunmaktadır.

İş hukuku bakımından, bu ilişki eşit davranma ilkesini de beraberinde getirir. Alt işveren işçisinin, asıl işveren işçileriyle aynı ortamda çalışması durumunda, işverenin ücret ve diğer haklar bakımından ayrım yapmaması gereklidir. Bu husus, hem 4857 sayılı Kanun'un 5. maddesi hem de Anayasa'nın eşitlik ilkesi kapsamında değerlendirilmelidir.

2. SGK DÜZENLEMELERİ VE UYGULAMA ESASLARI

Sosyal Güvenlik Kurumu ("SGK"), alt işverenlik uygulamalarının doğru şekilde yürütülmesi adına çeşitli genelgeler yayımlamıştır. 2008/83 ve 2013/11 sayılı genelgelerde, işyeri bildirimi, iş sözleşmesi, işçi listesi ve noter onaylı belgelerin kuruma sunulması gibi şartlar belirtilmiştir.3 Bu düzenlemeler, hem asıl işverenin hem de alt işverenin yasal yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirmesi için gereklidir.

Uygulamada sık karşılaşılan ihlâller arasında, işçilerin SGK'ya bildirilmeden çalıştırılması, eksik prim ödemeleri ve teşviklerden haksız yararlanma yer almaktadır. Bu gibi durumlarda SGK, denetim mekanizması ile devreye girmekte ve gerekirse asıl işvereni de sorumlu tutarak idari yaptırımlar uygulamaktadır. Bu çerçevede denetimlerin düzenli olarak yapılması, ihlâllerin önlenmesi bakımından elzemdir.

3. ALT İŞVERENLİKTE TEŞVİK UYGULAMALARININ SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Alt işverenlerin sosyal güvenlik teşviklerinden yararlanması, yalnızca kısa vadeli istihdam maliyetlerini azaltmakla kalmaz; aynı zamanda sosyal güvenlik sisteminin uzun vadeli sürdürülebilirliğini de doğrudan etkiler. Teşviklerin doğru ve etkin kullanımı halinde hem kayıtlı istihdam artışı sağlanır hem de prim tabanının genişlemesiyle SGK'nın gelirleri artar.

Ancak teşviklerin alt işverenlik yapısına entegre edilmesi, uygulamada çeşitli zorlukları da beraberinde getirmektedir. Özellikle kısa süreli projelerde, işçilerin sıkça giriş-çıkış yapması teşvik sürekliliğini kesintiye uğratmakta ve bu durum hem teşvikten yararlanma hakkının kaybedilmesine hem de SGK açısından denetim yükünün artmasına neden olmaktadır. Ayrıca, işverenin alt işvereni üzerinden prim teşviklerini yönetmeye çalışması, sorumluluğun dağılmasına ve uygulamada koordinasyon sorunlarına yol açabilmektedir.

SGK tarafından yapılan denetimlerde, teşvik uygulamalarında sık karşılaşılan sorunlar arasında:

  • Alt işverenin teşvikten yararlanma hakkı olmadığı halde beyanda bulunması,
  • Sigortalıların işe giriş bildiriminin geç yapılması nedeniyle teşvikin iptali,
  • Aynı sigortalı için farklı alt işverenlerce mükerrer teşvik başvurusu yapılması

yer almaktadır4.

Bu sorunlar yalnızca kurum zararı ile sonuçlanmakla kalmaz; aynı zamanda çalışanların hizmet sürelerinde boşluk oluşmasına ve emeklilik haklarının zedelenmesine de yol açabilir. Dolayısıyla, teşvik uygulamalarının yalnızca finansal değil aynı zamanda sosyal sonuçları da göz önünde bulundurulmalıdır.

Bu bağlamda çözüm olarak:

  • SGK'nın teşvik izleme sistemlerini geliştirmesi,
  • Alt işveren teşvik başvurularına yönelik özel bilgilendirme ve denetim modüllerinin oluşturulması,
  • Asıl işverenlerin sözleşmelerde teşvik uygulamasına dair özel yükümlülükler belirlemesi

önerilmektedir.

4. UYGULAMADAKİ SORUNLAR VE SGK DENETİMLERİ

SGK'nın 2022 yılı denetim raporuna göre, alt işverenlik ilişkisi kapsamında yapılan denetimlerde en sık karşılaşılan sorunlar; eksik gün bildirimi, sigortasız çalışma, hizmet belgelerinde eksiklik ve sosyal güvenlik teşviklerinin usulsüz kullanımıdır.5 Bu ihlâller, çalışanların uzun vadeli sosyal güvenliğini zedelediği gibi kamuyu da önemli maddi zarara uğratmaktadır.

Denetimlerde ortaya çıkan bu sorunlar, kimi zaman işverenlerin bilgi eksikliğinden kaynaklanmakta, kimi zaman ise kasıtlı olarak yapılan mevzuata aykırı uygulamalardan ileri gelmektedir. Bu sebeple SGK'nın yalnızca denetim yapması değil işverenleri bilgilendirici faaliyetlerde bulunması da büyük önem taşımaktadır.

İş hukukunun temel ilkelerinden biri olan bilgilendirme yükümlülüğü, yalnızca işçi ile sınırlı kalmamalı, işverenin de mevzuat konusunda bilinçlendirilmesi hedeflenmelidir.

5. DEĞERLENDİRME VE ÖNERİLER

Alt işverenlik sistemi, mevzuata uygun şekilde işletildiğinde iş piyasasında verimlilik ve uzmanlaşma sağlarken, kuralların ihlâli durumunda ciddi sosyal ve ekonomik sorunlara yol açmaktadır. Bu bağlamda öneriler şu şekilde sıralanabilir:

  • SGK, denetimlerini daha sık ve yerinde gerçekleştirmeli;
  • Elektronik sistemlerin entegrasyonu güçlendirilerek bildirim süreçleri kolaylaştırılmalı;
  • Alt işverenlik sözleşmelerinin merkezi bir veri tabanında toplanması sağlanmalı;
  • İşverenlere yönelik sürekli eğitim programları ile mevzuat farkındalığı artırılmalı;
  • İşçilerin haklarını bilmesi için kamu spotları ve rehber dokümanlar hazırlanmalıdır.

SONUÇ

Alt işverenlik ilişkisi, çağdaş çalışma hayatının bir gerçeği olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak bu ilişkinin kötüye kullanılması durumunda hem işçilerin sosyal güvenceleri hem de kamunun mali yapısı zarar görmektedir. Hem mevzuatın etkin uygulanması hem de işveren ve işçilerin bilinçlendirilmesiyl, daha adil, şeffaf ve sürdürülebilir bir çalışma ortamı sağlanabilir. Sosyal güvenlik sistemi ise bu yapının omurgasını oluşturarak toplumsal refahın sürekliliğini güvence altına almaktadır.

Footnotes

1. 4857 sayılı İş Kanunu, m.2.

.2 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, m.12.

3. SGK 2008/83 ve 2013/11 Sayılı Genelgeler

4. SGK, "2023 Yılı Denetim ve Faaliyet Raporu"

5. SGK, "2023 Yılı Denetim ve Faaliyet Raporu"

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.

See More Popular Content From

Mondaq uses cookies on this website. By using our website you agree to our use of cookies as set out in our Privacy Policy.

Learn More