Türkiye'de şirket kurmak isteyen yabancılar için en önemli konulardan biri, kurucu veya ortak sıfatıyla şirket faaliyetlerinde aktif olarak görev alınabilmesi için çalışma izni gerekliliğidir. Türk hukukunda şirket ortaklığı, yatırım yapma hakkı sağlar; ancak bu sıfat, tek başına Türkiye'de fiilen çalışma veya şirketi yönetme yetkisi tanımaz. Dolayısıyla, bir yabancının kurucu ya da ortak olarak yer aldığı şirkette temsil yetkisi üstlenmesi, yönetim organında görev alması veya fiili iş ilişkisine girmesi için mutlaka Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan çalışma izni alınması zorunludur. Bu noktada şirket kuruluş sürecini planlayan yatırımcıların yalnızca ticaret siciline tescil aşamasına odaklanması yeterli değildir; aynı zamanda çalışma izni başvuru sürecinin de eş zamanlı olarak yürütülmesi gerekir. Aksi takdirde, ortaklık payına sahip olmak fiilen bir hak tanımaz ve kurucu ya da yönetici sıfatıyla yapılan işlemler hukuki açıdan geçersiz duruma düşebilir. Bu da hem yatırımın sürdürülebilirliği hem de yasal uyum bakımından ciddi riskler doğurur. Bu makalede, yabancı ortak çalışma izni nedir sorusu cevaplanacak, yabancı şirket ortaklarının çalışma izni başvurusuna ilişkin yasal çerçeve, uygulamada karşılaşılan koşullar, gerekli belgeler ve süreç adım adım açıklanacak ve sıkça yapılan hatalar ve çözüm önerilerinden sonra sıkça sorulan sorulara yanıt verilecektir.
Yabancı Ortak Çalışma İzni Nedir?
Yabancı ortak çalışma izni, Türkiye'de kurulu bir şirketin yabancı kurucusu veya ortağının Türkiye'de ikamet ederek şirketin yönetiminde aktif rol almak istemesi halinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından verilen resmî bir izindir. Türk şirketlerinde pay sahipliği, yabancılara yatırım yapma ve kâr payı elde etme hakkı tanır ve bu durumda ayrıca izin alınması gerekmez. Ancak yabancı bir kişi şirket müdürü sıfatıyla imza yetkisi kullanmak, yönetim kurulu üyesi olarak karar almak veya şirketin günlük faaliyetlerine katılmak isterse, mutlaka çalışma izni alınması gerekir.
İlginizi çekebilir: Anonim şirket nasıl kurulur
Çalışma izni, yalnızca yabancının şahsi hukuki statüsünü düzenlemekle kalmaz; aynı zamanda şirketin yürüttüğü ticari faaliyetlerin geçerliliği ve hukuki güvenliği bakımından da belirleyici rol oynar. Zira izinsiz olarak şirket yönetiminde veya operasyonlarında görev alan yabancıların imza ve işlemleri, hem idari yaptırımlara hem de ticari uyuşmazlıklarda geçerlilik tartışmalarına konu olabilir. Bu nedenle, yabancı ortakların pasif yatırımcı statüsünde mi yoksa aktif yönetici sıfatıyla mı hareket edeceklerinin kuruluş aşamasında doğru belirlenmesi, sürecin sağlıklı ilerlemesi açısından kritik önem taşır.
İlginizi çekebilir: Türkiye'de limited şirket nasıl kurulur
Uygulamada pasif yatırımcı konumundaki yabancılar, yalnızca ortaklık payına sahip oldukları için çalışma izni almak zorunda değildir. Ancak şirketin yönetiminde fiilen görev üstlenen, temsil yetkisi kullanan veya şirketin işleyişine doğrudan katılan yabancıların bu faaliyetlerini hukuka uygun şekilde sürdürebilmeleri için mutlaka Bakanlık nezdinde izin başvurusu yapılmalıdır. Bu ayrım, hem yabancı girişimcinin kişisel ikamet ve çalışma haklarını hem de şirketin ticari işlemlerinin hukuki geçerliliğini doğrudan etkiler.
Şirket Kurucusu ve Ortağının Çalışma İzni Alma Zorunluluğu
Türk hukukunda yabancıların istihdamı, 6735 sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu ve ilgili ikincil düzenlemelerle düzenlenmiştir. Türkiye'de şirket ortağı olmak veya şirket kurmak tek başına çalışma hakkı ya da çalışma izni alma zorunluluğu doğurmaz. Çalışma izni, yalnızca yabancı kişinin Türkiye'de ikamet ederek şirketi bizzat yönetmek, temsil etmek veya günlük faaliyetlere katılmak istemesi halinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan alınması gereken bir belgedir.
Yabancıların Türkiye'deki çalışma rejiminin genel esasları, Yabancı Çalışma İzni Nedir? başlıklı makalemizde ayrıntılı olarak incelenmiştir. Bu genel esasların ötesinde, şirket kurucuları ve ortakları bakımından özel hükümler söz konusudur. Bakanlık, yabancı ortağın görev alacağı şirketin sermaye yapısını, Türk çalışan istihdamını ve başvuru sahibinin şirkette üstleneceği rolü dikkate alarak izin başvurusunu değerlendirir. Dolayısıyla, kurucu veya ortak sıfatına sahip olmak, çalışma izni prosedürünü ortadan kaldırmadığı gibi, çoğu durumda başvurunun dikkatle kurgulanmasını zorunlu kılar.
Bu yükümlülük, yatırımı sınırlamaya yönelik değildir; esas amaç, yabancı bir ortağın Türkiye'de aktif yönetim görevi üstlendiğinde hukuki güvenliği sağlamaktır. Çalışma izni olmaksızın imza yetkisi kullanılması veya şirketin doğrudan yönetilmesi, ileride hukuki tartışmalara konu olabilir. Çalışma izni prosedürünün önceden tamamlanması, hem yatırımın sürdürülebilirliği hem de Türk hukukuna tam uyum açısından güvence sağlar. Ancak yalnızca pasif yatırımcı olarak kalan ortaklar için böyle bir zorunluluk söz konusu değildir.
Başvuru sürecinde yapılan küçük hatalar dahi, şirketin işleyişini aksatacak ciddi sonuçlara yol açabileceğinden, profesyonel hukuki destek alınması çoğu zaman zorunluluk haline gelmektedir. Deneyimli bir avukat eşliğinde yürütülecek süreç, hem Bakanlık nezdindeki değerlendirmelerin doğru yönetilmesini hem de şirketin uzun vadeli faaliyetlerinin güvence altına alınmasını sağlayacaktır.
Yabancı Şirket Ortağı Çalışma İzni Başvuru Süreci
Şirket kurucusu veya ortağı olan yabancılar için çalışma izni başvurusu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın elektronik başvuru sistemi (e-İzin) üzerinden yapılmaktadır. Başvurunun yöntemi, yabancının Türkiye'de geçerli bir ikamet iznine sahip olup olmamasına göre farklılık gösterir. Eğer yabancı en az altı ay süreli ikamet izni ile Türkiye'de bulunuyorsa, başvuru doğrudan yurt içinden yapılabilir; aksi durumda süreç, yabancının bulunduğu ülkedeki Türk konsolosluğu üzerinden başlatılır ve işverenin eş zamanlı olarak Türkiye'den e-İzin sistemi üzerinden başvuru yapması gerekir.
Başvuru sürecinin en kritik noktası, hem şirket hem de yabancı ortak tarafından sunulacak belgelerin eksiksiz hazırlanmasıdır. Şirketten ticaret sicil gazetesi, faaliyet belgesi, vergi levhası, imza sirküleri ve son döneme ait bilanço gibi belgeler talep edilirken; yabancı ortaktan pasaport, biyometrik fotoğraf, diploma veya mesleki yeterlilik belgesi ile şirketle kuracağı iş ilişkisini gösteren sözleşme ya da karar örnekleri istenir. Bu belgelerin sisteme usulüne uygun şekilde yüklenmemesi, başvurunun reddine yol açabilecek en yaygın sebeplerden biridir.
Başvurunun tamamlanmasının ardından Bakanlık, şirketin sermaye yapısı, Türk çalışan sayısı, yabancıya ödenecek ücret düzeyi ve yabancının şirkette üstleneceği rol gibi kriterleri değerlendirir. Yeni kurulan şirketlerde belirli esneklikler tanınmakla birlikte, genel kural her bir yabancı için işyerinde en az beş Türk vatandaşı istihdam edilmesi zorunluluğudur. Ayrıca, yabancı ortağın pozisyonuna göre ödenecek maaşın asgari ücretin belirli katlarının üzerinde olması gerekir. Bu kriterlerin karşılanmaması, başvurunun reddi sonucunu doğurabilir.
Bakanlık tarafından olumlu sonuçlanan başvurular neticesinde düzenlenen çalışma izni, yabancı açısından aynı zamanda ikamet izni hükmündedir. Bu nedenle izin belgesinin alınmasıyla birlikte yabancı ortağın Türkiye'deki hukuki statüsü güvence altına alınmış olur. Şirket açısından ise çalışma izninin alınması, hem idari para cezaları riskini ortadan kaldırır hem de yabancının şirketi temsil ve yönetme faaliyetlerinin hukuka uygun zemin üzerinde yürütülmesini sağlar.
Bu sürecin teknik detayları, yalnızca elektronik platformda evrak yüklenmesiyle sınırlı değildir; başvurunun kabul edilip edilmeyeceğini belirleyen asıl unsur, şirketin ve yabancının mevzuattaki kriterleri ne ölçüde karşıladığıdır. Bu nedenle sürecin stratejik olarak planlanması, belgelerin hukuken güçlü bir şekilde hazırlanması ve Bakanlığın değerlendirme kriterlerine uygun başvuru yapılması, izin alınabilmesi için kritik öneme sahiptir.
Çalışma İzni İçin Gerekli Belgeler ve Şartlar
Şirket kurucusu veya ortağı olan yabancıların çalışma izni başvurusunda, hem şirket hem de yabancı ortak tarafından hazırlanması gereken belgeler bulunmaktadır. Şirketin faal bir ticari yapıya sahip olduğunu, mali açıdan yeterliliğini ve yabancının istihdamını karşılayabilecek kapasitede bulunduğunu ispatlayan belgeler, başvurunun esasını oluşturur. Bu kapsamda ticaret sicil gazetesi, güncel faaliyet belgesi, vergi levhası, imza sirküleri, bilanço ve kâr-zarar tablosu gibi belgeler talep edilmektedir. Bakanlık, özellikle yeni kurulan şirketlerde sermaye tutarına ve ödenmiş sermayenin yeterliliğine dikkat etmekte, pasif görünümlü veya sermaye yetersizliği bulunan şirketler için izin vermekte daha ihtiyatlı davranmaktadır.
Yabancı ortağın sunması gereken belgeler ise daha çok kimlik ve mesleki yeterlilik unsurlarına yöneliktir. Pasaport, biyometrik fotoğraf, varsa diploma veya mesleki denklik belgesi ile şirketle kurulacak iş ilişkisini gösteren iş sözleşmesi veya yönetim organı kararı bu belgelerin başında gelir. Özellikle mühendislik, sağlık ve eğitim gibi alanlarda görev alacak yabancılar bakımından diploma denklik işlemleri zorunlu olup, bu belgelerin eksikliği başvurunun reddine yol açabilmektedir. Bunun dışında, yabancı ortağın şirkette üstleneceği görev ve yetkiler, başvurunun değerlendirilmesinde belirleyici rol oynar; yönetim veya temsil yetkisi üstlenilecekse bu durumun belgelerle açıkça ortaya konulması gerekir.
Belgelerin yanı sıra, başvurunun olumlu sonuçlanabilmesi için Bakanlık tarafından öngörülen birtakım objektif kriterlerin sağlanması şarttır. En önemlisi, her bir yabancı çalışan için işyerinde en az beş Türk vatandaşının istihdam edilmesi gerekliliğidir. Yeni kurulan şirketler için bu kural, başvurunun ilk altı ayında esnek uygulanabilse de altı ayın sonunda mutlaka yerine getirilmelidir. Ayrıca yabancı ortağa ödenecek ücret, asgari ücretin belirli katlarının üzerinde olmalı ve pozisyonun niteliğine uygun şekilde beyan edilmelidir. Yönetici düzeyindeki yabancılar için bu katsayı daha yüksek tutulurken, uzmanlık gerektiren pozisyonlar için farklı katsayılar öngörülmüştür.
Mali yeterlilik kriterleri de başvurunun temelini oluşturur. Bakanlık, başvuruda bulunan şirketin yalnızca ticaret siciline kayıtlı olmasını değil, aynı zamanda ekonomik açıdan sürdürülebilir faaliyet gösterdiğini görmek ister. Bu nedenle ödenmiş sermayenin asgari düzeyde olması, bilanço değerlerinin yeterliliği ve şirketin aktif ticari faaliyet yürüttüğünü gösteren belgeler inceleme kapsamına alınır. Şirketin mali verilerindeki yetersizlik, başvurunun reddine yol açabilecek en önemli faktörlerden biridir.
Sonuç olarak, çalışma izni başvurusu yalnızca belgelerin elektronik sisteme yüklenmesinden ibaret bir işlem değildir; başvurunun başarılı olabilmesi, hem işverenin hem de yabancı ortağın mevzuatta öngörülen şartları sağlamasına bağlıdır. Bu nedenle, belgelerin eksiksiz ve usule uygun hazırlanması, istihdam ve mali kriterlerin dikkatle karşılanması ve başvurunun stratejik olarak kurgulanması, şirket kurucusu veya ortağı olan yabancıların Türkiye'de hukuka uygun biçimde çalışabilmeleri için zorunludur.
Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Önerileri
Şirket kurucusu veya ortağı olan yabancıların çalışma izni başvuruları, teoride elektronik platform üzerinden standart belgelerle yürütülen bir süreç gibi görünse de uygulamada çoğu zaman beklenmedik sorunlarla karşılaşılmaktadır. En sık rastlanan problemlerden biri, şirketin mali yeterliliğinin yetersiz görülmesi veya istihdam kriterlerinin tam olarak sağlanamamasıdır. Özellikle yeni kurulan şirketlerde, ödenmiş sermaye tutarı veya Türk çalışan sayısının mevzuatla uyumlu hale getirilmemesi, başvurunun reddine yol açabilmektedir.
Bir diğer önemli sorun, belgelerin usule uygun şekilde hazırlanıp sisteme yüklenmemesidir. Diplomaların denklik onaylarının bulunmaması, iş sözleşmesinin mevzuata uygun düzenlenmemesi ya da mali belgelerin eksik sunulması, Bakanlık nezdinde başvurunun güvenilirliğini zedeleyen ve ret kararlarına yol açan unsurlar arasında yer almaktadır. Ayrıca, yabancı ortağın şirkette üstleneceği rolün net şekilde belgelerle ortaya konulmaması, başvurunun değerlendirilmesinde belirsizlik yaratmakta ve olumsuz sonuçlara sebep olmaktadır.
Bu tür hataların ortak noktası, sürecin yalnızca teknik bir belge yükleme işlemi olarak görülmesi ve hukuki kriterlerin göz ardı edilmesidir. Oysa çalışma izni başvuruları, mevzuatın öngördüğü asgari şartların ötesinde, Bakanlığın uygulamadaki değerlendirme kriterlerine hâkim olmayı gerektirir. Bu nedenle süreci kendi başına yürütmeye çalışan yatırımcıların küçük gibi görünen ayrıntılarda hata yapması, hem zaman kaybına hem de ciddi mali sonuçlara yol açabilmektedir.
Çözüm ise sürecin en başından itibaren uzman bir avukatın rehberliğinde ilerlemektir. Deneyimli bir hukukçu, yalnızca belgelerin eksiksiz hazırlanmasını sağlamakla kalmaz; aynı zamanda şirketin mali yapısını, istihdam planlarını ve yabancı ortağın hukuki statüsünü başvuruya en uygun şekilde kurgular. Böylece hem ret riskleri en aza indirilir hem de izin alındıktan sonra şirketin faaliyetlerinin hukuki güvenliği sağlanır. Profesyonel destek, başvurunun yalnızca kabul edilmesini değil, aynı zamanda ilerleyen yıllarda uzatma taleplerinin de sorunsuz şekilde karşılanmasını teminat altına alır.
İlginizi çekebilir: Zorunlu şirket avukatlığı ve şirket avukatları ile çalışmak
Sonuç olarak, şirket kurucusu veya ortağı olan yabancılar açısından çalışma izni süreci teknik bir formalite değil; yatırımın güvenliğini ve sürdürülebilirliğini doğrudan etkileyen kritik bir hukuki aşamadır. Bu aşamanın başarıyla tamamlanması, mevzuata hâkimiyet, uygulama pratiği ve stratejik yaklaşım gerektirir. Bu nedenle süreci profesyonel destek almadan yürütmek ciddi riskler doğururken, alanında uzman bir avukatla çalışmak yatırımcının hem zamanını hem de sermayesini koruyan en güvenli yoldur.
Sıkça Sorulan Sorular
Şirket ortağı olan yabancıların çalışma izni alması zorunlu mudur?
Hayır. Yalnızca pasif yatırımcı olarak kalan, yani sadece şirkette pay sahibi olan ve Türkiye'de yaşamayan veya çalışmayan yabancılar için çalışma izni gerekmez. Çalışma izni yalnızca Türkiye'de yaşamak ve şirketi bizzat yönetmek isteyen ortaklar için zorunludur.
Şirket kurucusu çalışma izni olmadan şirketini yönetebilir mi?
Eğer kurucu yurt dışında ikamet ediyorsa ve şirketi Türkiye'de atadığı temsilciler veya yöneticiler aracılığıyla yönetiyorsa çalışma izni almasına gerek yoktur. Ancak kurucu Türkiye'de bizzat şirketi temsil etmek ve yönetmek istiyorsa, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan çalışma izni alması gerekir.
Yabancı çalışma izin başvurusu nasıl yapılır?
Başvuru, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın e-İzin sistemi üzerinden elektronik ortamda yapılır. Eğer yabancı Türkiye'de en az altı ay süreli ikamet izni ile bulunuyorsa başvuru doğrudan yurt içinden yapılabilir; aksi durumda başvuru, yabancının bulunduğu ülkedeki Türk konsolosluğu aracılığıyla başlatılır ve işverenin eş zamanlı olarak Türkiye'den elektronik başvuru yapması gerekir. Sürecin başarılı olabilmesi için hem şirket hem de yabancı ortağa ait belgelerin eksiksiz hazırlanması ve mevzuattaki kriterlerin karşılanması şarttır.
Çalışma izni başvurusu ne kadar sürede sonuçlanır?
Başvurunun eksiksiz yapılması halinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ortalama 30 gün içerisinde karar vermektedir. Ancak belgelerde eksiklik veya özel inceleme gerektiren durumlarda bu süre uzayabilir.
Yeni kurulan şirketlerde Türk çalışan şartı nasıl uygulanır?
Genel kural her bir yabancı için en az beş Türk vatandaşının istihdam edilmesidir. Yeni kurulan şirketlerde bu şart, başvurunun ilk altı ayı için esnek uygulanabilir; ancak altıncı aydan sonra yerine getirilmesi gerekir.
Başvurunun reddi halinde tekrar başvuru yapılabilir mi?
Evet. Ret gerekçesini ortadan kaldıracak şekilde eksikliklerin giderilmesi halinde yeniden başvuru mümkündür. Ancak yeni başvurunun başarılı olabilmesi için önceki hataların analiz edilmesi ve dosyanın buna göre hazırlanması gerekir. Bu aşamada profesyonel hukuki destek almak sürecin başarı şansını artırır.
SONUÇ
Türkiye'de şirket kurucusu veya ortağı olan yabancılar için çalışma izni zorunluluğu, ancak Türkiye'de ikamet ederek şirketin yönetiminde veya günlük işleyişinde aktif rol almak istediklerinde geçerlidir. Şirket ortaklığı tek başına yatırım yapma ve kâr payı elde etme hakkı sağlar; bu durumda çalışma izni alma yükümlülüğü bulunmaz. Ancak şirketi bizzat yönetmek, temsil etmek veya operasyonlarda görev almak isteyen yabancıların Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan izin almaları gerekir. Aksi halde idari yaptırımlar söz konusu olabilir ve yönetici sıfatıyla yapılan işlemler geçerlilik açısından tartışmalı hale gelebilir.
Bu nedenle süreç, yalnızca belgelerin hazırlanmasından ibaret teknik bir işlem değil, profesyonel hukuki destek gerektiren stratejik bir aşamadır. Deneyimli bir avukatla çalışmak, başvurunun kabul edilme ihtimalini artırmakla kalmaz, aynı zamanda yatırımınızı uzun vadede hukuki güvence altına alır. Türkiye'de şirket kurmayı veya mevcut şirketinizde aktif rol almayı planlıyorsanız, bizimle iletişime geçerek sürecinizi güvenle yürütebilirsiniz.
The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.