ARTICLE
24 January 2025

Sözleşmeler Hukuku Açısından Birleşme Ve Devralma (M&A) İşlemleri

E
Egemenoglu

Contributor

Egemenoglu is one of the largest full-service law firms in Turkey, advising market-leading clients since 1968. Egemenoğlu who is proud to hold many national and international clients from different sectors, is appreciated by both his clients and the Turkish legal market with his fast, practical, rigorous and solution-oriented work in a wide range of fields of expertise. Egemenoğlu has been considered worthy of various rankings by the world’s most leading and esteemed rating institutions and legal guides. We have been ranked as Recognized in “Project and Finance” and “Mergers and Acquisitions” areas by IFLR 1000. We also take place among the top- tier law firms of Turkey at the rankings of Legal 500, at which world’s best law firms are regarded, in “Employment Law” and “Real Estate / Construction” areas. Also our firm is regarded as significant by Chambers& Partners in “Employment Law” area as well.
Sözleşmeler Hukuku, en az iki taraf arasında hukuki bir bağ oluşturan ve karşılıklı anlaşma iradesiyle meydana gelen sözleşmeleri düzenleyen
Turkey Corporate/Commercial Law

Sözleşmeler Hukuku, en az iki taraf arasında hukuki bir bağ oluşturan ve karşılıklı anlaşma iradesiyle meydana gelen sözleşmeleri düzenleyen hukuk dalıdır. Türk Hukuku'nda, sözleşmelerin tesisinde sözleşme serbestisi ilkesi hâkimdir. Bu bağlamda, sözleşmeler tarafların iradesi çerçevesinde yasa ve ahlaka aykırı olmadığı sürece serbestçe yapılabilmektedir. Türk hukukunda sözleşmeler, temel düzenlemelerini Türk Borçlar Kanunu'na dayandırmaktadır.

Birleşme ve devralma ("M&A") işlemleri, günümüz şirketlerinin büyüme stratejilerinin kritik bir bileşenini teşkil etmektedir. Özetlemek gerekirse, birleşme işlemleri, iki ya da daha fazla şirketin Türk Ticaret Kanunu anlamında aynı çatı altında bir araya gelmesi; devralma işlemleri ise, bir ticari işletmede sahip olduğu payları devreden satıcı taraf ile, bu paylara sahip olmayı hedefleyen alıcı taraf arasında gerçekleştirilen bir dizi hukuki ve ekonomik işlem ve sözleşmeyi içermektedir. Alıcı taraf, genellikle piyasa payını artırmak, maliyetleri azaltmak, yeni pazarlara açılmak veya teknolojik yetenekleri edinmek amacıyla M&A süreçlerine katılma arzusu taşımaktadır. Günümüzde M&A işlemlerinin artan popülaritesi, dinamik ekonomik koşullar, dijital dönüşüm ve artan rekabet gibi etkenlerle doğrudan ilişkilidir. Özellikle son yıllarda Türkiye'de bu işlemler kayda değer bir ivme kazanmış ve uluslararası yatırımcıların dikkatini çekmiştir. Dolayısıyla, M&A işlemlerinin Türk şirketleri arasında gerçekleştirilmesinin yanı sıra, uluslararası yatırımcıların Türk şirketleri üzerindeki ekonomik kazanç elde etme taleplerinin artması, bu süreçlerin uluslararası boyutta gerçekleştirilmesine olanak tanımaktadır.

Kısaca ifade etmek gerekirse, Birleşme ve devralmalar, yalnızca ekonomik kazançlar sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda şirketlerin piyasa konumlarını güçlendirmekte ve rekabet avantajı elde etmelerine de yardımcı olmaktadır. Ancak bu süreçlerin hukuki boyutları, dikkatlice ele alınması gereken karmaşık unsurlar içermektedir. İşte bu noktada, sözleşmeler hukuku çerçevesinde M&A süreçlerinin nasıl yürütüleceği ve hangi hukuki unsurların dikkate alınması gerektiği büyük önem taşımaktadır.

Aşağıda, birleşme ve devralma projelerine ilişkin süreçler özet bir biçimde ele alınacaktır.

1. Hazırlık Aşaması

M&A sürecinin ilk aşaması, tarafların şirket paylarının alım-satımına ilişkin niyetlerini birbirlerine bildirmesi ile başlamaktadır. Bu aşama, projenin ve tarafların menfaatlerinin korunmasına yönelik temel yapı taşlarının oluşturulduğu kritik bir safhadır ve bu nedenle, sürecin en önemli evrelerinden biri olarak değerlendirilmelidir. Karşılıklı güvenin tesisine yönelik adımların atıldığı bu hazırlık aşaması, ilerleyen süreçte sağlıklı bir müzakere ortamı oluşturulması açısından büyük önem taşır.

Bu aşamada taraflar, müzakerelere başlamadan önce gizlilik sözleşmeleri (Non-Disclosure Agreement) imzalar. Bu sözleşmeler, tarafların birbirlerinin ticari sırlarını korumalarını ve müzakereler sırasında paylaşılan bilgilerin gizli kalmasını güvence altına alır. Özellikle rekabetin yoğun olduğu sektörlerde gizlilik, kritik bir öneme sahiptir.

Taraflar arasında görüşmelerin başlamasıyla birlikte, tarafların uyumlu bir şekilde ilerlemesi durumunda, genellikle bir "niyet mektubu" (Letter of Intent), "mutabakat belgesi" (Memorandum of Understanding) veya "ticari şartlar belgesi" (Term Sheet) üzerinde çalışmalar yapılır. Nihai sözleşme öncesinde kullanılan bu hukuki enstrümanlar, tarafların birleşme veya devralma niyetini ifade eden ancak birleşme ve devralmaya ilişkin hukuki işlemin nihai olarak yapılmasını taahhüt altına almayan, hukuki olarak bağlayıcı niteliği bulunmayan belgelerdir. Bu belgeler, esasen birer müzakere sözleşmesi olarak kabul edilmekte olup, birbirlerinin alternatifleri niteliğindedir.

Bahsedildiği üzere, hukuki nitelikleri itibarıyla aralarında belirgin bir farklılık olmamakla birlikte, bu belgeler tarafların müzakerelerinin çerçevesini çizmekte ve olası anlaşmazlıkların önüne geçilmesine katkıda bulunmaktadır. Bu aşamada, tarafların amaçları ve beklentileri net bir şekilde belirlenerek, sürecin sonraki evrelerine sağlıklı bir geçiş sağlanması amaçlanmaktadır. Dolayısıyla, bu ilk aşama, hem taraflar arasındaki ilişkinin temellerinin atılması hem de olası risklerin en aza indirilmesi açısından kritik bir öneme sahiptir.

2. Hukuki İnceleme / Due Diligence (Durum Tespiti) Aşaması

M&A sürecinin, ikinci aşaması olarak adlandırabileceğimiz "Due Diligence (Durum Tespiti) Süreci", alıcı tarafın satıcı taraf üzerinde gerçekleştirdiği kapsamlı bir inceleme olarak tanımlanabilir. Bu süreç, alıcının satıcının finansal, hukuki ve operasyonel durumunu derinlemesine değerlendirmesini içerir. Alıcı, şirketin mali tablolarını, mevcut sözleşmelerini, varlıklarını ve borçlarını gözden geçirirken, aynı zamanda potansiyel hukuki riskleri ve yükümlülükleri tespit etmeye çalışır. Due diligence işlemi, alıcının bilinçli bir karar verme sürecine girmesi için gerekli bilgilerin toplanmasını sağlar ve bu bağlamda büyük bir öneme sahiptir.

Bu aşamada, Alıcı tarafın hukuki danışmanları tarafından bir Due Diligence (hukuki inceleme) raporu oluşturulmaktadır. Bu rapor, alıcının satıcının durumuna dair kapsamlı bir değerlendirme sunar ve olası riskleri göz önünde bulundurarak, işlemin nasıl ilerlemesi gerektiğine dair önemli bilgiler sağlar. Due Diligence aşaması, hem işlemin sürdürülebilirliği hem de gelecekteki başarıları açısından kritik bir adım olarak değerlendirilmektedir. Hukuki incelemenin temel amacı, hedef şirketin genel özelliklerini anlamak, geleceğe yönelik iş ve yatırım planlarını oluşturmak ve risk analizi yapmaktır.

İnceleme prosedürü, birleşme ve devralma işleminin finansal açıdan karlı olup olmadığını değerlendirmeye yönelik olarak tasarlanmıştır. Bu süreçte, mevcut ve potansiyel riskler ile yatırım çevresine ilişkin değerlendirmeler yapılır ve bu sayede riskin azaltılması hedeflenir. Elde edilen veriler doğrultusunda, alıcı taraf uygun bir fiyat teklifinde bulunabilir. Dolayısıyla, bu inceleme, birleşme veya devralma kararının doğru ve yeterli verilerle alınmasını sağlarken, hukuki işlem gerçekleştikten sonra devralınan şirketle ilgili sürprizlerle karşılaşılmamasını temin eder. Ayrıca, hukuki inceleme sonucunda alıcı, şirket hisselerini satın alma kararı alırsa, hisse alım ve satım sözleşmesi müzakerelerine geçilir; burada hukuki incelemede tespit edilen önemli hususlar, satıcının beyan ve taahhütleri olarak sözleşmeye yansıtılır.

3. Esas Aşama: Hisse Alım ve Satım Sözleşmesi'nin Hazırlanması

Hisse Alım ve Satım Sözleşmesi (Share Purchase Agreement), birleşme ve devralma işlemlerinin temel hukuki belgesidir. Bu sözleşme, alıcı ve satıcı arasında hisse devrinin hukuki çerçevesini tesis eder ve tarafların hak ve yükümlülüklerini ayrıntılı bir şekilde belirler.

Hisse Alım ve Satım Sözleşmesi'nin hukuki olarak titizlikle hazırlanması, tarafların çıkarlarının korunması açısından kritik bir öneme sahiptir. Paylar, tamamen devralınabileceği gibi, kısmi devralma ile de işletmenin kontrolünde söz sahibi olunabilir; dolayısıyla, bu sözleşme, devrin nasıl gerçekleştirileceğini ve hangi yükümlülüklerin üstlenileceğini düzenler ve satış fiyatı, ödeme koşulları, kapanış tarihi ve tarafların yükümlülükleri gibi unsurları içermelidir.

Sözleşmenin hazırlanma sürecinde, taraflar arasında yoğun müzakereler yürütülür. Bu müzakerelerin amacı, her iki tarafın menfaatlerini gözeterek dengeli bir sözleşme metni oluşturmaktır. Taraflar, pay alım ve satım sözleşmesini imzalamadan önce satım bedeli, bedel uyarlama mekanizmaları, devir için gereken ön koşullar, beyan ve tekeffüller, tazminat prosedürleri, sorumluluk sınırlamaları, cezai şartlar, uygulanacak hukuk ve uyuşmazlık çözüm yöntemleri gibi hususları müzakere ederler. Uygulamada, özellikle beyan ve tekeffüller ile tazminat hükümleri üzerinde sıkça uyuşmazlık yaşanmaktadır. Beyan ve tekeffüller, genellikle hedef şirketin durumu ve esaslı özelliklerine ilişkin satıcının alıcıya sunduğu sözleşmesel beyanlardır ve satıcının sorumluluğunun çerçevesini çizer. Bu beyan ve tekeffüllerin kapsamının tayininde, yukarıda işaret edilen Due Diligence süreçleri belirleyici bir rol oynar.

Beyan ve tekeffüllerin istisnası söz konusu olduğunda, satıcı bu istisnaları bir İfşa Mektubu (Disclosure Letter) ile alıcıya bildirmekte ve sözleşmede bu istisnalarla ilgili sorumluluğu açıkça belirtilmediği sürece sorumlu olmaktan muaf tutulmaktadır. Tazminat hükümleri ise, satıcının alıcıyı beyan ve tekeffüllerin ihlali veya diğer sözleşmesel yükümlülüklerin ihlali sonucunda doğacak zararlara karşı nasıl tazmin edeceğini düzenler. Bu kapsamda, taraflar tazminat yükümlülüğünün dolaylı zararlar ve kar kaybını kapsayıp kapsamayacağını belirleyebilir. Ayrıca, satıcının sorumluluğunun zamansal ve finansal açıdan sınırlandırılması da mümkündür. Tarafların Hisse Alım ve Satım Sözleşmesi üzerindeki mutabakatı, işlemin hukuki geçerlilik kazanmasını sağlar.

Taraflar, müzakere sürecini olumlu bir şekilde tamamladıktan sonra, sözleşmeyi imzalarlar ve bu tarih uygulamada "İmza Günü" (Signing Day) olarak adlandırılır. İmza gününden sonra, hisse devirlerinin tamamlanmasından önce sözleşmede yer alan ara dönem işlemlerinin tamamlanması aşamasına geçilir.

4. Ara Dönem İşlemleri: Ön koşulların (Condition Precedents) Tamamlanması

İmza ve kapanış arasındaki dönemde, tarafların hisse devrini gerçekleştirebilmeleri için hisse alım ve satım sözleşmesi ile taraflarca belirlenen ve temelde geciktirici koşul niteliğindeki ön şartları yerine getirmeleri gerekmektedir. Bunlara "Ara Dönem İşlemleri" adı verilir.

Bu işlemler uygulamada, gerekli kurumlardan izinlerin alınması, yasal belgelerin hazırlanması ve olası engellerin ortadan kaldırılması gibi adımları içermektedir. Örneğin, düzenleyici kurumlardan (Rekabet Kurumu gibi) alınması gereken izinler veya hedef şirketin taraf olduğu sözleşmeler uyarınca kontrol değişikliği (Change of Control) izinlerinin alınması gibi yükümlülükler söz konusudur. Bu dönemde, hedef şirketin kontrolü hala satıcıda olduğundan, şirketin olağan işleyişinin korunması adına belirli davranış yükümlülükleri genellikle pay alım ve satım sözleşmelerine eklenmektedir. Bu yükümlülükler, şirketin malvarlığını azaltacak veya paylarının değerini düşürecek davranışlardan kaçınmayı, payları üçüncü kişilere devretmemeyi içerebilir. Bu tür yükümlülüklere aykırı hareket edilmesi, tasarruf işleminin yani kapanışın gerçekleşmesini engelleyebilir.

5. Kapanış

Kapanış işlemleri, birleşme ve devralma sürecinin nihai aşamasını oluşturarak, taraflar arasında önemli hukuki ve finansal adımların atıldığı bir dönemi temsil eder. Kapanış aşamasında, hisse alım ve satım sözleşmesinin hükümlerine göre doğan yükümlülüklerin yerine getirilmesi ve "tasarruf işlemi" olarak tanımlanan payların devri ile karşılık bedelin ödenmesi gerçekleştirilir.

Taraflar, kapanış sırasında hangi belgelerin hazırlanacağı ve işlemlerin sırasını belirlemek amacıyla gerekli düzenlemeleri hisse alım ve satım sözleşmesinde kararlaştırılmaktadır. Bu anlamda, genellikle, kapanış ön koşullarının yerine getirildiğine dair beyanlar sunulmaktadır. Ayrıca, şirketin esas sözleşmesinde yapılması gereken değişiklikler veya yönetim kurulunda üye değişiklikleri için genel kurul kararının ticaret siciline tescil edilmesi gibi işlemler de kapanış aşamasında tamamlanmalıdır.

Daha önce de belirtildiği gibi, payların tamamı devralına bilindiği gibi bir kısmı da devralına bilir. Eğer payların bir kısmının devralınması söz konusuysa, kapanışta ayrıca taraflarca mutabık kalınmış bir pay sahipleri sözleşmesi (Shareholders Agreement) hazırlanarak imzalanır. Bu sözleşme, tarafların hisse devriyle ilgili hak ve yükümlülüklerini düzenlemekle kalmaz, aynı zamanda ortaklık ilişkisini belirleyerek gelecekteki yönetim yapısını ve kar dağıtım politikalarını da tanımlar.

6. Kapanış Sonrası İşlemler

Kapanış sonrası işlemler, M&A sürecinin tamamlanmasının ardından, birleşen şirketlerin entegre edilmesi ve operasyonel süreçlerin birleştirilmesi için gerekli adımları içermektedir. Bu aşamada, ortak stratejilerin geliştirilmesi, marka entegrasyonu, insan kaynakları uyumu gibi konular ele alınır. Ayrıca, finansal raporlama ve yönetim süreçlerinin uyumlaştırılması, şirketlerin başarılı bir şekilde yeniden yapılandırılmasını sağlamak için kritik öneme sahiptir.

Hisse Alım ve Satım Sözleşmelerinde, Kapanış sonrası taraflarca gerçekleştirilmesi gereken işlemler belirtilir.

SONUÇ

Türk sözleşmeler hukuku çerçevesinde, birleşme ve devralma süreçleri karmaşık ve çok aşamalı bir yapıya sahiptir. Her aşama, tarafların yükümlülüklerini ve haklarını belirleyerek sürecin düzgün ilerlemesini sağlamak için kritik bir öneme sahiptir. M&A işlemleri, şirketlere stratejik avantajlar sunmakta ve piyasa dinamiklerini değiştirebilecek potansiyele sahiptir. Bu nedenle, bu süreçlerde hukuki bilgi ve deneyim, başarılı bir sonuç elde etmek için vazgeçilmezdir.

Sonuç olarak, birleşme ve devralma işlemlerinin başarılı bir şekilde yürütülmesi için tarafların hukuki yükümlülüklerine hakim olmaları, detaylı bir planlama yapmaları ve profesyonel destek almaları gerekmektedir. Bu bağlamda, hukukun sunduğu olanaklardan en iyi şekilde faydalanmak, M&A süreçlerinin başarıyla tamamlanmasını sağlayacaktır.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.

Mondaq uses cookies on this website. By using our website you agree to our use of cookies as set out in our Privacy Policy.

Learn More