ARTICLE
21 June 2021

Konut Ve Çatili İşyeri Kira Sözleşmelerinin Sona Ermesi

E
Egemenoglu Law Firm

Contributor

Egemenoglu is one of the largest full-service law firms in Turkey, advising market-leading clients since 1968. Egemenoğlu who is proud to hold many national and international clients from different sectors, is appreciated by both his clients and the Turkish legal market with his fast, practical, rigorous and solution-oriented work in a wide range of fields of expertise. Egemenoğlu has been considered worthy of various rankings by the world’s most leading and esteemed rating institutions and legal guides. We have been ranked as Recognized in “Project and Finance” and “Mergers and Acquisitions” areas by IFLR 1000. We also take place among the top- tier law firms of Turkey at the rankings of Legal 500, at which world’s best law firms are regarded, in “Employment Law” and “Real Estate / Construction” areas. Also our firm is regarded as significant by Chambers& Partners in “Employment Law” area as well.
Konut Ve Çatili İşyeri Kira Sözleşmelerinin Sona Ermesi.
Turkey Real Estate and Construction

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda (“Kanun”) kira  sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya  kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya  bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan  kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşme olarak  tanımlanmıştır. Kanun'daki kira sözleşmesi tanımı  esasında bir üst kavram olup Kanun'da yer alan ve  özel olarak düzenlenmiş olan sözleşmenin zayıf tarafı  kiracının korumasının hedeflendiği konut ve çatılı  işyeri kira sözleşmelerinin sona erme sebeplerini bu  yazımızda değerlendireceğiz.

I. GENEL OLARAK KONUT VE ÇATILI İŞYERİ KİRALARI VE UYGULAMA ALANI

Konut ve çatılı işyeri kiralarına ilişkin hükümler  Kanun'da madde 339 ve devamında düzenlenmiş  olup “Konut” ve “Çatılı İşyeri” kavramları Kanun'da  açıkça düzenlenmemiştir. Ancak konut ve çatılı işyeri  kiralarına ilişkin hükümlerin uygulanma alanının  tespiti bakımından bu tanımlar önem arz etmektedir.  En yalın hali ile kiracının; oturma, yatma ve barınma  gibi konaklama ihtiyacını karşılayabildiği ve dışarıya  karşı korunmaya elverişli yapıları konut olarak  tanımlayabiliriz. Yine bir mesleğin yahut sanatın icra  edildiği, her türlü ticari ve sınai nitelikli ekonomik  faaliyetlerin yürütülmesine özgülenmiş üzeri örtülü  olan yapıları da çatılı işyeri olarak tanımlayabiliriz.  Çatılı işyeri kavramında özellikle dikkat edilmesi  gereken husus ise ilgili yapının üzerinin örtülü olması  gerektiğidir. Keza üzeri örtülü olmayan yapılar çatılı  işyeri olarak değerlendirilmemektedir. Örneğin,  açık otoparklar veya yazlık sinemalar bakımından  Kanun'un konut ve çatılı işyeri kira hükümleri  uygulama alanı bulamayacaktır.

Son olarak konut ve çatılı işyeri kira hükümleri, niteliği  gereği geçici kullanıma özgülenmiş taşınmazların  altı ay ve daha kısa süre ile kiralanmaları durumunda  da uygulama alanı bulmayacaktır. Örneğin otel,  pansiyon ve yazlık gibi yerlerin niteliği gereği geçici  olarak kullanıma özgülenmesi sebebiyle konut ve  çatılı işyeri hükümleri uygulanmayacaktır. Ancak  belirtmeliyiz ki bu yerlerin altı aydan uzun bir süre  bakımından kiralanması halinde yine konut ve çatılı  işyeri hükümleri uygulama alanı bulacaktır.

II. KONUT VE ÇATILI İŞYERİ KİRALARINA ÖZGÜ SONA ERME HALLERİ

Konut ve çatılı işyeri kiralarının sona erme hallerini  bildirim yolu ve dava yolu olmak üzere iki ana başlık  altında inceleyebiliriz.

A. Bildirim Yoluyla

Kira sözleşmesinin tarafları, aşağıda ayrıntılı olarak  belirttiğimiz süre koşulunun sağlanması şartı  ile herhangi bir sebep göstermeksizin bildirim  yoluyla kira sözleşmesini sona erdirebilirler. Bu  fesih bildiriminin geçerliliği ise yazılı şekil şartına  bağlanmıştır.

(i) Belirli Süreli Konut ve Çatılı İşyeri Kiraları  Bakımından

Kanun'un 347/1 maddesi gereğince belirli süreli  konut ve çatı işyeri kira sözleşmelerinde, sözleşme  süresinin bitiminden en az on beş gün önce bildirimde bulunmak suretiyle kiracı, herhangi bir  sebep göstermeksizin sözleşmeyi sona erdirebilir.  Kiracı bu şekilde fesih bildiriminde bulunmaz ise  sözleşme aynı koşullarla bir yıl için uzatılmış sayılır.  Belirtmiş olduğumuz on beş günlük süre nispi  emredici nitelikte olup kanun koyucu tarafından  kiracının korunması hedeflenmiştir. Tarafların  anlaşması ile kiracı yararına bu sürenin azaltılabilmesi  mümkündür. Bu noktada önem arz eden bir diğer  husus ise, kiracı tarafından gerçekleştirilen fesih  bildiriminin kira sözleşmesi süresinin bitiminden en  az on beş gün önce kiraya verene ulaşmış olması  gerektiğidir. Aksi halde yapılan fesih bildirimi  geçersiz olacaktır.

Kiraya veren ise kiracı ile aynı imkana sahip  olmayıp sözleşme süresinin bitimine dayanarak  kira sözleşmesini feshedemeyecektir. Ancak kiraya  veren, on yıllık uzama süresinin sonunda, uzama  yılının bitiminden en az üç ay önce yazılı olarak  kiracıya bildirimde bulunmak şartıyla herhangi  bir sebep göstermeksizin kira sözleşmesini sona  erdirebilecektir. Kiraya verene bildirim yolu ile  sağlanan fesih hakkını düzenleyen hüküm emredici  nitelikte olup taraflar sözleşme ile bunun aksini  belirleyemeyeceklerdir. Yine fesih bildiriminin on  yıllık uzama süresinin bitiminden en az üç ay önce  kiracıya ulaşmış olması gerekmektedir.

(ii) Belirli Süreli Konut ve Çatılı İşyeri Kiraları  Bakımından

Belirsiz süreli konut ve çatılı işyeri kira sözleşmesinin  sona ermesi hususu ise Kanun'un 347/2 maddesinde  düzenlenmiştir. Bu düzenleme uyarınca, belirsiz  süreli konut ve çatılı işyeri kira sözleşmelerini kiracı  her zaman, kiraya veren ise kiranın başlangıcından  on yıl geçtikten sonra genel hükümlere göre  fesih bildiriminde bulunmak suretiyle herhangi bir  sebep göstermeksizin sona erdirebilir. Kanun'un  347/2 maddesinde genel hükümlere yapılan atıf ile  Kanun'un 328. ve 329. maddeleri uygulama alanı  bulacaktır. Kanun'un 329. maddesi ise “Taraflardan  her biri, bir taşınmaza veya taşınır bir yapıya  ilişkin kira sözleşmesini yerel âdette belirlenen  kira döneminin sonu için veya böyle bir âdetin  bulunmaması durumunda, altı aylık kira döneminin  sonu için, üç aylık fesih bildirim süresine uyarak  feshedebilir.” şeklindedir.

Yukarıda belirtmiş olduğumuz süreleri bir örnek  ile somutlaştıracak olursak; 01.01.2010 başlangıç  tarihli belirsiz süreli bir kira sözleşmesinin, kiraya  veren tarafından 01.01.2020 tarihinden sonra, altı  aylık dönem sonu olan 30.06.2020 tarihinde sona  erdirilmesi için en geç 30.03.2020 tarihine kadar  yazılı fesih bildiriminde bulunulması gerekmektedir.  Yapılacak fesih bildiriminin bu tarihe kadar kiracıya  ulaşması gerekmekte olup aksi durumda fesih  bildiriminin bir sonraki dönem için geçerli olduğu  kabul edilecektir.

B. Dava Yoluyla

Konut ve çatılı işyeri kira sözleşmesinin dava  yolu ile son erdirilme sebepleri Kanun'da sınırlı  olarak belirtilmiş olup kira sözleşmesinin dava  yoluyla sona erdirilmesine ilişkin hükümlerin kiracı  aleyhine değiştirilmesi mümkün değildir. Kanun'un  sistematiğine uygun olarak konut ve çatılı işyeri kira  sözleşmelerinin dava yolu ile sona erme hallerini iki  ana başlık altında değerlendiriyor olacağız.

(i) Kira Sözleşmesinin Kiraya Verenden  Kaynaklanan Sebeplerle Sona Ermesi:

a) Kiraya Verenin veya Yakınlarının Kiralanana Duyduğu Gereksinim Nedeniyle Sözleşmenin Sona Ermesi

Kanun'un 350. maddesi gereğince kiraya veren,  kiralananı kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun  gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için  konut ya da işyeri olarak kullanma gereksinimi  mevcut ise belirli süreli sözleşmelerde sürenin  sonunda, belirsiz süreli sözleşmelerde kiraya ilişkin  genel hükümler gereği fesih dönemi ve fesih  bildirimi için öngörülen süreye göre belirlenecek  tarihten başlayarak bir ay içinde açacağı dava ile kira  sözleşmesini sona erdirebilir.

Burada önemle belirtmeliyiz ki gereksinim gerçek,  samimi ve zorunlu olmalıdır. Örneğin, kiraya verenin kira bedelini artırmak, kiracıdan kurtulmak, konutu  daha rahat satabilmek gibi maksatlarla tahliye  isteminde bulunduğu hallerde, gerçek bir konut  gereksiniminin bulunmadığı kabul edilecektir. Ancak  hastalık veya yaşlılık sebepleriyle asansörsüz binada  üst katta oturan kişinin daha alt kattaki kiralanana;  çocukları olan veya büyüyen kişinin daha büyük olan  kiralanana; sobalı evde oturan kişinin kaloriferli olan  kiralanana gerçek anlamda ihtiyacının varlığı kabul  edilmektedir.

Son olarak gereksinim amacıyla kiralananın  boşaltılması sağladığında, kiralanan üç yıl geçmeden  haklı bir neden olmaksızın başkalarına kiralanamaz.

b) Kiraya Verenin Kira Sözleşmesini, Kiralananı Yeniden İnşası veya İmarı Amacıyla Sona Erdirmesi

Kanun'un 350. maddesi gereğince; kiralananın  yeniden inşası veya imarı amacıyla esaslı onarımı,  genişletilmesi ya da değiştirilmesi gerekli ve bu işler  sırasında kiralananın kullanımı imkansız ise kiraya  veren, kira sözleşmesini belirli süreli sözleşmelerde  sürenin sonunda, belirsiz süreli sözleşmelerde kiraya  ilişkin genel hükümlere göre fesih dönemine ve fesih  bildirimi için öngörülen sürelere göre belirlenecek  tarihten başlayarak bir ay içinde açacağı dava ile kira  sözleşmesini sona erdirebilir.

Yeniden inşa ve imar amacıyla kiralananın  boşaltılması sağlandığında, ilgili binaların inşaat  ve imar işi yapılmadan eski hali ile haklı bir neden  olmaksızın üç yıl geçmeden başkalarına kiralanama zc) Yeni Malikin veya Yakınlarının Gereksinimi  Sebebiyle Sözleşmenin Sona Ermesi.

Kiracı ile kiraya veren arasındaki kira sözleşmesi  devam etmekte iken kiraya veren kira sözleşmesine  konu konutu yahut çatılı işyerini üçüncü bir kişiye  satabilir. Böyle bir durum için esasında Kanun'un  kiracıyı koruyor olması sebebiyle kural olarak  kiracının kiralananı kullanmaya devam edebileceğini  belirtebiliriz. Ancak bu durumun istisnası ise Kanun'un  351. maddesinde düzenlenmektedir. Kanun'un 351.  maddesi gereğince, kiralananı sonradan edinen yeni  malikin kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun  gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için  konut veya işyeri gereksinimi sebebiyle kiralananı  kullanma zorunluluğu mevcut ise, yeni malik açacağı  tahliye davası ile kira sözleşmesini sona erdirebilir. Bu  noktada yeni malik, mülkiyeti edindikten sonra bir ay  içerisinde gereksinimini kiracıya bildirilmesi önem arz  etmektedir. Eğer yeni malik bir aylık bildirim süresine  uymaz ise Kanun'un 351. maddesinden doğan tahliye  davası açma hakkını kaybeder. Yeni malikin bir aylık  bildirim süresine uygun olarak bildirimde bulunması  halinde en erken edinim tarihinden altı ay sonra  açacağı tahliye davası ile kira sözleşmesinin feshini  ve kiralananın tahliyesini sağlayabilecektir.

Son olarak kiralananı sonradan edinen yeni malik,  dilerse gereksinim sebebiyle kira sözleşmesini,  sözleşme süresinin bitiminden başlayarak bir ay  içerisinde açacağı tahliye davası ile de sona erdirme  hakkına sahiptir.

(ii) Kira Sözleşmesinin Kiracıdan Kaynaklanan  Sebeplerle Sona Ermesi:

a) Tahliye Taahhüdü Sebebiyle

Kanun'un 352/1 maddesi gereğince kiracı, kiralananın  teslim edilmesinden sonra, kiraya verene karşı,  kiralananı belli bir tarihte boşaltmayı yazılı olarak  üstlendiği halde boşaltmamışsa kiraya veren, kira  sözleşmesini bu tarihten başlayarak bir ay içerisinde  icraya başvurmak veya dava açmak suretiyle sona  erdirebilir. Bu yolun kullanılması Kanun'da birtakım  şartlara bağlanmış olmakla birlikte, Yargıtay  tarafından da kiracının özgür iradesiyle tahliye  taahhüdü vermiş olması aranmaktadır.

Kiracı tarafından verilen tahliye taahhüdünün  geçerli olması öncelikli olarak yazılı şekilde verilmiş  olmasına bağlıdır. İkinci olarak tahliye taahhüdünde  tahliye tarihinin belirtilmiş olması gerekmektedir.  Tarih açıkça gün-ay-yıl şeklinde belirtilebileceği gibi  bilinen bir tarih olarak da belirtilebilir. Son olarak tahliye taahhüdünün, kiracı tarafından; kiralananın  teslim edilmesinden ve kira sözleşmesinin  yapılmasından sonra verilmiş olması gerekir.  Sözleşmenin yapıldığı sırada veya daha önce verilmiş  olan tahliye taahhüdü geçerli değildir. Bunun sebebi  ise kiracının sözleşme yapılırken kiraya verenin  baskısı altında olması, kiralananın kendisine kiraya  verilmeyebileceği endişesi taşımasıdır.

b) İki Haklı İhtar Sebebiyle

Kanun'un 352/2 maddesi gereğince kiracı, bir yıldan  kısa süreli kira sözleşmelerinde kira süresi içinde;  bir yıl ve daha uzun süreli kira sözleşmelerinde ise  bir kira yılı veya bir kira yılını aşan süre içinde kira  bedelini ödemediği için kendisine yazılı olarak iki  haklı ihtarda bulunulmasına sebep olmuşsa kiraya  veren, kira süresinin ve bir yıldan uzun süreli kiralarda  ihtarların yapıldığı kira yılının bitiminden başlayarak  bir ay içinde, dava yoluyla kira sözleşmesini sona  erdirebilir.

Kiraya veren tarafından kiracıya gönderilecek  ihtarların haklı ve yazılı olmaları gerekmektedir.  Bedeli muaccel olmadan gönderilen ihtarın haklı  olduğu kabul edilmemektedir. Birikmiş aylara  ilişkin ayrı ayrı ihtarlar gönderilmesi iki haklı ihtar  oluşturmamaktadır. Yine önemle belirtmeliyiz  ki kiraya veren, kiracıya gönderdiği her ihtarda  ödenmeyen kiranın ayını ve bunun miktarını açıkça  belirtmelidir. İki haklı ihtarın gönderilmesinden sonra  kiraya veren kira sözleşmesinin feshi ve kiralananın  tahliyesi için, bir yıldan kısa sözleşmelerde kira  süresinin, bir yıldan uzun süreli sözleşmelerde ise  ihtarın yapıldığı kira yılının bitiminden başlayarak bir  ay içerisinde tahliye davası açmalıdır.

c) Kiracının veya Eşinin Mevcut Konutu Sebebiyle

Kanun'un 352/3 maddesi gereğince kiracının  veya birlikte yaşadığı eşinin aynı ilçe veya belde  belediye sınırları içinde oturmaya elverişli bir  konutu bulunması durumunda kiraya veren, kira  sözleşmesinin kurulması sırasında bunu bilmiyorsa,  sözleşmenin bitiminden başlayarak bir ay içinde  sözleşmeyi dava yoluyla sona erdirebilir.

Bu düzenleme uyarınca kira sözleşmesinin  feshedilmesi esasında üç şarta bağlanmıştır.  Bunlardan ilki kiracının konut olarak kullanıldığı  taşınmazın bulunduğu il veya belde belediye sınırları  içerisinde kiracının veya birlikte yaşadığı eşinin bir  taşınmaza sahip olmasıdır. İkincisi; kiraya verenin kira  sözleşmesi kurulurken kiracının veya birlikte yaşadığı  eşinin konut olarak oturmaya elverişli bir yerinin  olduğunu bilmemesidir. Son olarak ise sözleşmenin  bitiminden itibaren bir ay içerisinde tahliye davası  açılmasıdır. Bu düzenleme gereği tahliye davasının  açılması için kiraya verenin yahut yakınlarının  kiralananı konut olarak kullanmak için gereksinimi  olmalarına gerek yoktur. Şartlar mevcut ise kiraya  veren doğrudan tahliye davasını ikame edebilir.  Önemle belirtmeliyiz ki bu düzenleme yalnızca  konut olarak kullanılan yerler bakımından geçerli  olup çatılı işyerlerleri için bu düzenleme uygulama  alanı bulmamaktadır.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.

Mondaq uses cookies on this website. By using our website you agree to our use of cookies as set out in our Privacy Policy.

Learn More