10 Ocak 2024 itibariyle, markalara karşı sunulan iptal talepleri bakımından inceleme yetkisinin Türk Patent ve Marka Kurumu'na ("TÜRKPATENT" veya "Kurum") geçmesini düzenleyen kanun hükmü yürürlüğe girecek. 10 Ocak 2017 tarihinde 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun ("SMK") yürürlüğe girmesi ile,

  • Markanın ciddi biçimde kullanılmaması (SMK madde 9/1 uyarınca).
  • Markanın yaygın ad haline gelmesi veya yanıltıcı bir gösterge olması.
  • Markanın garanti markası veya ortak marka teknik şartnamesine aykırı olarak kullanılması (SMK madde 32 uyarınca)

hallerinde markanın iptal edilebileceğini düzenleyen 26. madde markanın iptali prosedürüne bir yenilik getirmiş ve (Mülga) KHK ve yerleşik uygulamanın aksine, markanın iptalinin Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemelerinden değil TÜRKPATENT'ten talep edilebileceğini düzenlemiştir. Ancak kanun koyucu, (SMK madde 192/1(a) ile) ilgili maddenin yürürlüğe girmesini yedi yıl, diğer bir deyişle 10 Ocak 2024 tarihine kadar ertelemiş ve SMK geçici madde 4 ile 10 Ocak 2024 tarihine kadar işbu yetkinin doğrudan Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemelerince kullanılacağını belirlemiştir.

Bu düzenlemenin altında yatan sebebin Kuruma iptal prosedürünü bünyesinde işletmek için gerekli hazırlık süresini vermek olduğu düşünülmektedir. Nitekim işbu düzenleme AB nezdindeki uygulama ve mehaz mevzuat olan 2015/2436 sayılı AB Direktif ile de paraleldir.

Davaların gerek harç ve masrafları gerek uzunluğuna kıyasen, mevcut durumda dava ile edinilebilen bir sonucun Kurum nezdinde idari bir prosedür ile daha kısa sürede ve daha makul bedellere edinilebileceği kanaatindeyiz. Gerçekten de Kurum nezdindeki itiraz prosedürünün yaklaşık dört ila on ay arasında sonuçlandığı göz önüne alındığında iptal prosedürünün de benzer bir sürede sonuçlandırılması mümkün görülmektedir. Buna ilaveten, SMK'nın Kuruma tebligatlar bakımından tanıdığı haklar sayesinde de Kurum nezdinde görülecek bir iptal prosedürünün mahkemelere göre gerek maliyet gerek süre bakımından daha tasarruflu olması beklenilebilir. Bu durumun marka sahipleri bakımından iki yönü bulunmaktadır; hak sahipleri markaları için daha kısa sürede daha tasarruflu bir şekilde koruma sağlayabilecek ancak diğer yandan, maliyetlerin ve sürenin daha tasarruflu hale gelmesi ile kötü niyetli iptal başvuruları ile karşılaşabilecektir.

Yetki devri için son düzlüğe girildiğinde Kurum'un yetkisini kullanmak için hazırlıklarını hızlandırdığı gözlemlenmektedir. Gerçekten de yapılan görüşmelerde Kurum bünyesinde iptal taleplerini incelemek için ayrı bir daire kurulması planlandığı ve o vakte kadar iptal taleplerini Markalar Dairesi Başkanlığı'nın inceleyeceği bilgisi edinilmiştir. Kurum'un iptal taleplerini incelemek için aynı bir daire kurmasının, hem markanın kullanılmaması nedeniyle iptali koşullarının incelenmesi noktasında uzmanlaşacak uzmanlar tarafından inceleme yapılacak olması, hem de iş yükünün dengeli dağılımı ve dolayısıyla taleplerin makul sürelerde sonuçlandırılabilmesi bakımından faydalı olacağı kanaatindeyiz.

Diğer yandan Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Dairesi tarafından verilen nihai Kurum kararlarına karşı Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri nezdinde iptal davası açılabildiğinden, uyuşmazlığın her halükarda mahkeme nezdine taşınması mümkündür. Bu durumun ise iptal talebi hakkındaki kararın kesinleşmesini uzatacağı açık olmakla birlikte kötü niyetli iptal başvuruları bakımından yıldırıcı bir aşama da olabilir.

Mahkemeler nezdinde görülen markanın kullanmama nedeniyle iptali davalarında oturmuş ve taraflar için faydalı birtakım uygulamalar bulunmakta olup, bu uygulamaların Kurum tarafından benimsenip benimsen(e)meyeceği ve benimsense bile icraata nasıl döküleceği bu aşamada belirsizliğini korumaktadır.

Bu durumlardan birine örnek olarak fatura, gümrük belgesi, ticari defter ve kayıtlar, vs. delillerinin incelenmesi ve doğruluğunun tespiti verilebilir. Faturaların, SMK madde 19/2'de düzenlenmiş olan kullanım ispatı değerlendirmesi bakımından Kurumun yayınlamış olduğu kullanım ispatı kılavuzunda en çok önem atfedilen delil olduğu belirtilmektedir. Kullanmama nedeniyle iptal davalarında mevcut durumda çok sayıda fatura/satış rakamı delil olarak ibraz edilmekte olup, bunların doğruluğunun teyidi için davalının ticari defterleri mahkemece görevlendirilen bilirkişiler tarafından davalının işyeri ziyaret edilerek incelenmektedir. Nitekim ticari defterlerin aslının mahkeme dosyasına sunulması mümkün değildir. Bu durumda ihtiyaç halinde Kurumun marka sahibinin mülkünde keşif yapıp yapamayacağı belirsizdir. Dolayısıyla marka sahiplerinin gümrük belgesi, ticari defter ve kayıtlar, faturalar, vb. delillerini şimdiden Kuruma sunulabilecek bir halde toparlamasının faydalı olacağını düşünüyoruz.

Kurumun uzmanlarının mali ve/veya bazı teknik verileri inceleme yetkinliğinin olup olmayacağı da ayrı bir sorudur. Mahkemeler, taraflar ve ibraz edilen delillere ilişkin olarak ilgili sektörlerden bilirkişiler tayin etmekte ve söz konusu mal/hizmete bağlı olarak teknik/özel gereklilikleri bu şekilde giderebilmektedir. Ancak Kurumun spesifik bir alana/sektöre göre uzman ve hatta sektör bilirkişisi atayarak inceleme yapıp yapamayacağı da belirsizdir.

Son olarak fakat bir o kadar da önemli bir diğer konu; 26. maddenin lafzı incelendiğinde 10 Ocak 2024 tarihi itibariyle iptal taleplerinin sadece Kurum nezdinde yapılabileceği, artık ve doğrudan mahkemeler nezdinde yapılamayacağı sonucunun ortaya çıkmasıdır. Anayasal bir hak olan dava kurumunun önünün bu şekilde kapatılması mümkün müdür, Kanun düzenlenirken amaçlanan iptal taleplerinin gerçekten doğrudan mahkemeler nezdinde yapılmasının önüne geçilmesi midir, hala bu konuda verilmiş bir cevap bulunmamaktadır.

İlgili maddenin yürürlük tarihine 4 aydan az bir süre kalmasına karşın sürece ilişkin, yukarıda örnek verilen konular da dahil olmak üzere, birtakım sorular hala cevapsızdır.

Tüm bu soruların yanında, 10 Ocak 2024 tarihine kadar sorunların çözüleceğini varsayarsak, iptal taleplerinin Kurum tarafından incelenmesinin mahkemeler nezdindeki uzun ve maliyetli davalara kıyasla pratik olacağı ve bu uygulamanın zaman ve maliyet tasarrufu sağlayacağı kanaatindeyiz. TÜRKPATENT nezdinde işletilecek olan bu prosedür için marka sahipleri adına heyecanlı olmanın yanı sıra, artabilecek iptal başvurularına karşı marka sahiplerinin gerçekleştirdikleri kullanımları ileride ispat edebilmeleri için, mevcut reklam, dergi veya gazete haberi, vs. gibi delillerini arşivlemelerini öneririz.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.