ÖZET

Mükellefler yapmış oldukları faaliyetin bir gereği olarak belirli amaçların yerine getirilmesi amacıyla defter tutmakla yükümlüdürler. Bu yükümlülüğü yerine getiren mükellefler vergi incelemesi sırasında vergi inceleme elemanı tarafından talep edildiği zaman bu defter ve belgeleri inceleme elemanına sunmak zorundadırlar. Vergi inceleme elemanı tarafından defter belge ibrazı talep edilmesine rağmen mükellefler tarafından bu belgelerin ibraz edilmemesi ise vergi kanunları açısından belirli yaptırımlara tabi tutulmuştur.

Bu çalışmamızda, vergi incelemesi sırasında vergi inceleme elemanına ibraz edilmeyen defterbelgelerin, dava sürecinde mahkemeye ibraz edilmesi durumu ve sonuçları ele alınacak olup; konu güncel mahkeme kararları ile anlatılmaya çalışılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Defter-Belge İbrazı, Vergi İncelemesi, VUK m. 359, VUK m. 227, Süresi Geçtikten Sonra İbraz.

GİRİŞ

Vergi incelemesi sırasında vergi inceleme elemanı tarafından defter ve belgelerin istenmesi, yazılı olarak talep edilir ve bu talepte mükelleflere defter ve belgelerinin ibrazı için en az on beş gün süre verilir.

Mükellefler tarafından bu süre içerisinde defter ve belgelerin ibrazı yapılabileceği gibi, ek süre de talep edilmesi mümkündür. Ancak bazı durumlarda mükellefler tarafından defter ve belge ibrazının vergi incelemesi sırasında yapılmadığı görülmektedir.

Bu durumda ise vergi inceleme elemanları tarafından vergi kanunları uyarınca çeşitli yaptırımlar uygulanmakta ve süreç dava aşamasına ilerlemektedir.

Vergi incelemesi sürecinde defter ve belgelerini ibraz etmeyen mükelleflerin bu belgeleri dava sürecinde mahkemeye ibraz etmesinin, karşı karşıya kaldıkları vergisel yükümlülükleri (vergi tarhiyatı – vergi cezaları – KDV indirimlerinin reddi – kaçakçılık suçu vb.) bertaraf edip etmeyeceği tartışmalı bir konudur.

I. TUTULMASI MECBURİ OLAN DEFTER VE BELGELERİN İBRAZ MECBURİYETİ

213 sayılı Vergi Usul Kanunu ("VUK")'nun "Defter Tutacaklar" başlıklı 172. maddesine göre,

  • Ticaret ve sanat erbabı,
  • Ticaret şirketleri,
  • İktisadi kamu müesseseleri,
  • Dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler,
  • Serbest meslek erbabı,
  • Çiftçiler

defter tutmakla yükümlüdürler.

VUK'un "Defter ve vesikaları muhafaza" başlıklı 253. maddesine göre, "Vergi Usul Yasası hükümlerine göre defter tutmak mecburiyetinde olanlar, tuttukları defterlerle Vergi Usul Kanunu'nun 227. maddesinden sonra başlayan kısımda belirtilen düzenledikleri vesikaları, ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılından başlayarak beş yıl süre ile muhafaza etmeye mecburdurlar."1

Her ne kadar VUK açısından, tutulan defterlerin ve düzenlenen belgelerin; düzenlendiği yılı takip eden yıldan itibaren beş yıl muhafaza edilme zorunluluğu bulunmasına karşılık; Türk Ticaret Kanunu'na göre tutulan defterlerin ve düzenlenen belgelerin; düzenlenme ya da tutulma tarihinden itibaren on yıllık bir süre zarfında muhafaza edilme mecburiyeti bulunmaktadır.

Söz konusu defter ve belgeler ise, bu muhafaza süresi içerisinde yetkili makamlar tarafından talep edildiği zaman ibraz edilmek zorundadır. Nitekim bu mecburiyet, VUK'un "Defter ve belgelerle diğer kayıtların ibraz mecburiyeti" başlıklı 256. maddesinde2 düzenleme altına alınmış olup; mükelleflere açık olarak defter ve belge ibrazı için sorumluluk yüklemiştir.

Vergi incelemesi sırasında vergi inceleme elemanı tarafından talep edilmesine3 rağmen mükelleflerce defter ve belgelerin ibraz edilmemesi hali ise, VUK'un 30/2. maddesinin üçüncü bendi kapsamında re'sen tarh sebebi olarak kabul edilecektir.

Bu durumda vergi inceleme elemanı tarafından mükellefin ilgili dönem matrahı, vergi incelemesi esasları çerçevesinde re'sen tarh edilecektir.

Vergi incelemesi sonunda düzenlenen vergi inceleme raporları dahilince çeşitli yaptırımlara maruz kalan mükellef tarafından dava yoluna başvurulması durumunda vergi incelemesi sırasında ibraz edilmeyen defter ve belgelerin mahkemeye sunulması durumunda mahkeme nasıl hareket edecektir?

II. DEFTER VE BELGELERİN MAHKEMEYE İBRAZ EDİLMESİ

Bilindiği üzere, idari yargılama usulünde geçerli olan ilkelerden biri "re'sen araştırma ilkesi"dir.4 Bu çerçevede, mahkemeler, bakmakta oldukları davalara ait her çeşit incelemeleri kendiliklerinden yapabileceklerdir.

Ancak söz konusu re'sen araştırma ilkesinin, yürütme olarak nitelendirilecek olan vergi idaresinin yetki alanına ne kadar müdahale edeceği (idarenin yerine geçme) ve/veya müdahale edip etmeyeceği konusunda farklı görüşler hakimdir. Mahkemeler, vergi incelemesine ibraz edilmeyen defter ve belgelerin dava aşamasında yargı organlarına ibraz edilmesi halinde, bugüne kadar farklı görüş içerisinde olmuşlardır.

a. Defter ve Belgelerin Mahkemeye İbrazının Kabul Edilmesi5

- Danıştay 9. Dairesi'nin E.2015/2790, K.2018/784 sayılı kararı

İlk derece mahkemesi tarafından, mükellefin defter ve belge ibraz etmemesi için ortada kabul edilebilir bir mücbir sebebi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yönünde tesis ettiği kararına ilişkin olarak temyiz incelemesini gerçekleştiren Danıştay 9. Dairesi, re'sen araştırma ilkesi çerçevesinde ilk derece mahkemesinin, defter ve belge ibrazına hazır olan mükellefçe ibraz edilen belgeleri bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle karar vermesi gerektiği gerekçesiyle bozmuştur.

Söz konusu kararın gerekçesi aşağıdaki şekildedir:

"...Olayda, defter ve belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle re'sen takdire gidilmesi yerinde ise de; re'sen araştırma ilkesi, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğuna dair kural gereğince; davacı tarafından, defter ve belgelerin incelenmek üzere hazır olduğu, istenmesi halinde ibraz edilebileceği dava dilekçesinde belirtildiği görüldüğünden, Vergi Mahkemesince yükümlünün ibraz edilecek olan defter ve belgelerden vergi dairesinin de haberdar edilerek söz konusu belgelerin gerçekten alış yaptığı emtiaya ait alış faturaları olup olmadığının araştırılması ve gerçek alış faturaları gözönüne alınarak ödenecek verginin tespiti için bu defter ve faturalar üzerinde gerekirse bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir."

- Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 2. Vergi Dava Dairesi'nin E.2017/1354, K.2017/1766 sayılı kararı

İlk derece mahkemesi tarafından, mükellefin kendisine tanınan sürede defter ve belgelerini ibraz etmemesi nedeniyle beyan ettiği indirilecek katma değer vergisi ("KDV") tutarlarının reddedilerek yeniden düzenlenen KDV beyanlarına göre tespit edilen ödenecek KDV tutarlarının re'sen tarh edilmesinde ve kesilen üç kat vergi ziyaı cezalarında hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddi yönünde hüküm tesis edilmiştir.

İstinaf incelemesi gerçekleştiren Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 2. Vergi Dava Dairesi ise, inceleme yükümlülüğünü yerine getirmeyen mükellef hakkında dönem matrahının re'sen tarh edilmesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını kabul etmekle birlikte; İYUK'un 20. maddesinde düzenlenen re'sen araştırma ilkesi çerçevesinde mahkemenin defter ve belgeleri istemesi ve mükellef tarafından ibraz edilmesi durumunda söz konusu belgelerin vergi idaresine gönderilmesi gerektiğini belirtmiştir.

Anılan kararın gerekçesi aşağıdaki şekildedir:

"Olayda, davacı tarafından dava dilekçesinde defter ve belgelerinin şu an için kendisinde olduğunun belirtilmesi karşısında, söz konusu defter ve belgelerin re'sen araştırma ilkesi uyarınca mahkemece istenmesi ve mahkemeye sunulması halinde vergi dairesi müdürlüğüne gönderilerek, vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyetinin tespiti bakımından söz konusu belgelerin gerçeği yansıtıp yansıtmadığının araştırılmasından sonra ve davacının 6736 sayılı Yasa'nın 5. maddesi kapsamında yapmış bulunduğu vergi artırımlarının yasal şartlarını taşıması halinde vergi dairesince yapılan incelemede nazara alınması da sağlanarak, yeniden karar verilmesi gerekmektedir.

Bu durumda, defter ve belgelerin incelenmek üzere vergi dairesine gönderilmesi halinde yapılacak inceleme sonucunda ortaya çıkacak duruma göre uyuşmazlığın niteliği değişebileceğinden ve bu yeni hukuki durumun ilk derece mahkemesince değerlendirilmesi gerektiğinden, bir başka deyişle böylesine bir durumda ilk derece mahkemesince uyuşmazlık konusu işlem hakkında herhangi bir karar verilmemiş olacağından, davanın reddi yolundaki mahkeme kararının kaldırılarak, dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerekmektedir..."

- Danıştay 4. Dairesi'nin E.2008/4231, K.2010/5443 sayılı kararı

Söz konusu kararda Danıştay 4. Dairesi, he ne kadar ilk derece mahkemesi tarafından defter ve belge ibrazının kabul edilmesini hukuka uygun bulsa da, ilk derece mahkemesi nezdinde söz konusu defter ve belgelerin ibrazından sonra bu kayıt ve belgeler hakkında davanın diğer tarafı olan vergi idaresinin görüşü ve saptamaları alınmaksızın yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapordaki tespitler esas alınarak karar verilmesinde yasaya uygunluk görmemiştir.

Anılan kararın gerekçesi aşağıdaki şekildedir:

"....İncelenen bu davanın çözümü, davacı tarafından daha önce vergi idaresine ibrazdan kaçınılmış defter ve belgelerin gerçekten yapılmış bir teslime dayandığı ya da aksi yönde bir belge olduğu konusundaki saptamaya bağlı olduğu gibi böyle bir saptama ancak vergi idaresi tarafından yapılabileceğinden, vergi mahkemesine sunulan defter ve belgeler hakkında vergi idaresinin bilgi ve tespitlerine başvurulması gereklidir. Yaptığı vergilendirmeye karşı açılan davanın tarafı olan vergi idaresinin, ancak yargılama sırasında ulaşabildiği defter ve belgeler hakkında gerek biçimsel yönden, gerek belgelerin temsil ettiği hukuki muamelelerin gerçekliği konusundaki saptamaları, kendisine Vergi Usul Kanununun tanıdığı yetki ve tekniklere göre yapacağında kuşku yoktur. Vergi mahkemesi tarafından, yukarıdaki saptamalardan sonra durum gerektirdiği takdirde kanıtların, bilirkişi marifetiyle değerlendirilmesi olanaklıdır. Belirtilen hukuksal nedenlerle, davacının vergilendirme dönemine ilişkin yasal defterleri ve belgelerinin dosyaya sunulması üzerine bu kayıt ve belgeler hakkında davanın diğer tarafı olan vergi idaresinin görüşü ve saptamaları alınmaksızın mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapordaki tespitler esas alınarak karar verilmesinde yasaya uyarlık görülmemiştir.

Bu nedenle, mahkemece davacının dosyaya ibraz ettiği belgeler hakkında vergi dairesinin görüşü ve saptamaları alındıktan sonra katma değer vergisi indirimlerinin reddi hususunda bu saptamaların da dikkate alınması ve kayıt dışı bırakıldığı ileri sürülen hasılatın 2003/12 nci dönemlerinde elde edildiği kabul edilerek, gerekirse yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmak veya ek bilirkişi raporu istenmek suretiyle oluşturulacak beyan tablosuna göre uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir."

b. Defter ve Belgelerin Mahkemeye İbrazının Kabul Edilmemesi6

- Danıştay 3. Dairesi'nin E.2013/9693, K.2017/514 sayılı kararı

Anılan kararda ilk derece mahkemesi tarafından ara karar ile istenen defter ve belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve bilirkişi raporu uyarınca da dava konusu tarhiyatın kaldırılması yönünde hüküm tesis edilmiştir.

Temyiz incelemesini gerçekleştiren Danıştay 3. Dairesi'nce ise, mücbir sebep hali bulunmaksızın incelemeye ibraz edilmediği halde daha sonra dava aşamasında mahkemeye ibraz edilen defter ve belgeler üzerinde mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre karar verilemeyeceği yönünde görüş tesis edilerek ilk derece mahkemesi kararı mükellef aleyhine bozulmuştur.

Anılan kararın gerekçesi aşağıdaki şekildedir:

"...Buna göre davacının tutum ve davranışıyla idarenin inceleme ve araştırma yapmasını önlemesi sonucu tesis edilen işlemin iptal davasına konu edilmesi durumunda, idari yargı yerinin idarece yapılamayan inceleme ve araştırmayı yapması idarenin yerine geçmesi sonucunu doğuracağından, böyle bir inceleme ve araştırma yapılmasının re'sen araştırma yetkisinin kullanılması olarak kabulüne olanak bulunmamaktadır.

Böyle olunca; vergi mahkemelerinin vergi idaresine ait vergi incelemesi ve karşıt inceleme yapma yetkisinin kullanılışının hukuka uygunluğunu denetlemekle yetinecekleri; onların yerine geçerek, vergi incelemesi ve karşıt inceleme yoluyla defter kayıtlarının ve bu kayıtların dayanağı olan belgelerin gerçek durumla uyumlu olup olmadıklarını araştıramayacakları tabiidir. Bunun sonucu olarak, vergi incelemesi yapmaya yetkili denetim elamanına ibraz edilmediği için, biçimselliğinin gerçek mahiyetle uyumlu olup olmadığı tespit edilemeyen defter ve belgelerin, çıkan uyuşmazlık dolayısıyla açılan idari davada, karşıt inceleme yetkisi bulunmayan idari yargı yerince, davacı lehine verilecek karara dayanak alınması, vergilemede esas olan "gerçek mahiyet"in biçimselliğe feda edilmesi anlamına gelir ki, vergiyle ilgili muamelelerinin gerçek mahiyetlerini vergi idaresinin denetiminden kaçırmayı düşünen vergi mükelleflerinin, bunu sağlamak amacıyla, defter ve belgelerinin inceleme elemanı yerine yargı yerlerine ibrazını yeğlemelerine yol açabilecek böyle bir anlayışa kanun koyucunun izin vereceği düşünülemez. Bu bakımdan; gerçek mahiyetle uyumlu olduklarının, idari yargı yerince saptanmasına olanak bulunmayan belgelere dayanılarak karar verilemez.

Diğer taraftan idari yargı yerinin görevi idari işlemin tesis edildiği tarihte yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biriyle hukuka aykırı olup olmadığını denetlemek olduğu halde, idari işlemin tesis tarihinden sonra yargı yerince yapılacak veya bilirkişiye yaptırılacak inceleme ve araştırma sonucuna göre maddi olayda değişiklik olabileceğinden, uyuşmazlık hakkında karar verilmesi halinde idari yargı yerinin görevini belirtilen şekilde yerine getirdiği de söylenemez......

Dolayısıyla, hiçbir mücbir sebep hali bulunmaksızın defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmeyen davacının daha sonra dava aşamasında bunları mahkemeye ibraz etmesi üzerine, bu defter ve belgeler üzerinde mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılması ve sonucuna göre karar verilmesinde hukuka uygunluk görülmemiştir..."

- Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu'nun E.2002/514, K.2003/286 sayılı kararı

Söz konusu kararda, belge ve kayıt düzeninin hem vergi düzenlemelerinin etkin bir şekilde uygulanması hem de mükelleflerin denetlenmesinin etkin bir şekilde gerçekleştirilmesinin temini bakımından önemi vurgulanmış; hem VUK'taki düzenlemelerin hem de KDV Kanunu'ndaki düzenlemelerin bu amacı sağlamaya çalıştığı belirtilmiştir.

İlaveten kararda, mahkemenin re'sen araştırma ilkesi ile vergi idaresinin yetkileri arasındaki sınır belirtilerek, vergi incelemesi sırasında ibraz edilmeyen defter ve belgelerin sonradan mahkemeye ibraz edilmesi durumunda, vergi incelemesinden beklenen amacın sağlanamayacağı yönünde görüş tesis edilmiştir.

Anılan kararın gerekçesi aşağıdaki şekildedir:

".......Biçimsel kurallara uygun olarak düzenlenen belgelerin, olayın gerçek mahiyetine de uygunluğunun belirlenmesi bu yetkinin kullanılmasıyla mümkündür. Söz konusu belgeler bu takdirde vergilemeye esas alınabilir. Bunun için de anılan kayıt ve belgelerin, vergi idaresine veya karşıt incelemeye yetkili elemanına ibrazı gerekmektedir.

Usulüne uygun olarak verilen süre içinde, haklı mazeret olmaksızın, defter ve belgelerin ibrazından kaçınılması, vergi idaresinin denetimi ile karşıt inceleme sonucu gerçek durumun ortaya çıkmasının engellendiğinin amaçlandığı anlamını taşımaktadır. Vergi Usul Kanununun 30 uncu maddesinin 2 nci fıkrasının 3 üncü bendinde, bu kanuna göre tutulması mecburi olan defterlerin hepsinin veya bir kısmının vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz edilmemesinin vergi matrahının resen takdirini gerektiren hallerden biri olarak sayılmasının nedeni de budur.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2 nci maddesinin 2 nci fıkrası gereğince, vergi mahkemeleri, vergi idaresine ait vergi incelemesi ve karşıt inceleme yapma yetkisinin kullanılışının hukuka uygunluğunu denetlemekle görevlidirler. Vergi idaresinin yerine geçerek vergi incelemesi ve karşıt inceleme yoluyla defter kayıtlarının ve bu kayıtların dayanağı olan belgelerin gerçek duruma uygunluğunu araştıramayacakları tabiidir. Bu bakımdan mahkemece, davacının inceleme elemanına ibraz etmeyip mahkemeye sunduğu defter ve belgeler üzerinde, davalı vergi idaresince inceleme yapılmasına imkan sağlanması ve bu incelemenin sonucu alındıktan sonra uyuşmazlığın karara bağlanması gerekirken, yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu tarhiyatın terkini yolunda verilen karar hukuka uygun bulunmamıştır."

SONUÇ

VUK uyarınca defter ve belge tutma ve muhafaza etme mecburiyetinde olanların, vergi inceleme elemanı tarafından istenen defter ve belgeleri ibraz etmemesi durumu sıklıkla karşılaşılan bir durum olmakla birlikte; defter ve belgelerin vergi inceleme elemanına ibraz edilmeyerek dava aşamasında mahkemeye ibraz edilmesi de genel olarak karşılaşılan bir durumdur.

Bu durumda mahkemelerce farklı görüşlerde karar verildiği görülmekle birlikte; konunun, idari yargılama hukukunda geçerli olan re'sen araştırma ilkesi çerçevesinde ele alınarak mahkemelerin gerekli olan tüm incelemeyi yapması ve/veya yaptırması gerektiği ve sonucuna göre dava konusu uyuşmazlık hakkında karar vermesi gerektiği belirtilen görüşler arasındadır. Bu görüşte, mahkemenin defter ve belgeleri istemesi ve akabinde vergi idaresini de haberdar etmek suretiyle bilirkişi eli ile uyuşmazlığa çözmeye çalışması önem arz etmektedir.

Öte yandan, konuyu, yargı ve yürütme yetkilerinin ayrıştırılması ve vergi incelemesinden beklenen amacın sekteye uğraması riski ile ele alan kararlarda ise kanun koyucunun, vergiyle ilgili muamelelerinin gerçek mahiyetlerini vergi idaresinin denetiminden kaçırmayı düşünen vergi mükelleflerinin, bunu sağlamak amacıyla, defter ve belgelerinin inceleme elemanı yerine yargı yerlerine ibrazını yeğlemelerine yol açabilecek böyle bir anlayışa izin vermeyeceği görüşü hakimdir.

Özetle, konunun, yargı yerlerince farklı görüşler uyarınca tespitinin yapılıyor olması sebebiyle mükelleflerin vergi kanunları uyarınca kendilerinden beklenen yükümlülükleri tam ve zamanında yerine getirmeleri önem arz etmekte olduğundan, herhangi bir cezalı tarhiyatla karşı karşıya kalmamaları için söz konusu hususlara dikkat etmeleri gerekmektedir.

Footnotes

1. Defter tutmak mecburiyetinde olmayanlar ile ilgili muhafaza ödevi ise VUK'un 254. maddesinde aşağıdaki şekilde belirlenmiştir. "Vergi Usul Yasası'na göre defter tutmak mecburiyetinde olmayanlar, 232, 234 ve 235. maddeler mucibince almaya mecbur oldukları fatura ve gider pusulası ve müstahsil makbuzlarını tarih sırası ile tanzim tarihlerini takip eden takvim yılından başlayarak beş yıl süre ile muhafaza etmeye mecburdurlar."

2. Madde 256 - Geçen maddelerde yazılı gerçek ve tüzel kişiler ile mükerrer 257 nci madde ile getirilen zorunluluklara tabi olanlar, muhafaza etmek zorunda oldukları her türlü defter, belge ve karneler ile vermek zorunda bulundukları bilgilere ilişkin mikro fiş, mikro film, manyetik teyp, disket ve benzeri ortamlardaki kayıtlarını ve bu kayıtlara erişim veya kayıtları okunabilir hale getirmek için gerekli tüm bilgi ve şifreleri muhafaza süresi içerisinde yetkili makam ve memurların talebi üzerine ibraz ve inceleme için arz etmek zorundadırlar. Bu zorunluluk, Maliye Bakanlığınca belirlenecek usule uygun olarak, tasdike ve 3568 sayılı Kanunun 8/A maddesi uyarınca düzenlenecek katma değer vergisi iadesine dayanak teşkil eden rapora konu hesap ve işlemlerin doğrulanması için gerekli kayıt ve belgelerle sınırlı olmak üzere, bu hesap ve işlemlere doğrudan ya da silsile yoluyla taraf olanlara, defter ve belgelerinin tetkiki amacıyla yeminli malî müşavirler ve serbest muhasebeci mali müşavirler tarafından yapılan talepler için de geçerlidir.

3. Defter ve belgelerin alınması

Madde 12 -

(1) Mükelleflerin defter ve belgeleri yazılı olarak istenir ve tutanakla teslim alınır. Yazıda, ibraz edilecek defter ve belgeler ile on beş günden az olmamak üzere ibraz süresine, ibraz yerine ve ibraz edilmemesi halinde uygulanacak müeyyidelere yer verilir.

(2) Mükellefin yazıya gerek kalmaksızın defter ve belgelerini ibrazı üzerine defter ve belgeler, tutanak düzenlenmek suretiyle alınır.

(3) Tutanakta, teslim alınan defter ve belgelerin mahiyeti ile teslim eden ve alan kişilerin kimlik bilgileri ve imzalarına yer verilir.

(4) Mükellefler, Bakanlığın elektronik olarak tutulmasına izin verdiği defter ve belgeleri elektronik ortamda ibraz edebilirler.

(5) 213 sayılı Vergi Usul Kanununun aramaya ilişkin hükümleri saklıdır.

4. Dosyaların İncelenmesi

Madde 20 -

1. Danıştay, bölge idare mahkemeleri ile idare ve vergi mahkemeleri, bakmakta oldukları davalara ait her türlü incelemeyi kendiliğinden yapar. Mahkemeler belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebilirler. Bu husustaki kararların, ilgililerce, süresi içinde yerine getirilmesi mecburidir. Haklı sebeplerin bulunması halinde bu süre, bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabilir.

2. Taraflardan biri ara kararının icaplarını yerine getirmediği takdirde, bu durumun verilecek karar üzerindeki etkisi mahkemece önceden takdir edilir ve ara kararında bu husus ayrıca belirtilir.

3. Ancak, istenen bilgi ve belgeler Devletin güvenliğine veya yüksek menfaatlerine veya Devletin güvenliği ve yüksek menfaatleriyle birlikte yabancı devletlere de ilişkin ise, Cumhurbaşkanı ya da ilgili Cumhurbaşkanı yardımcısı veya bakan, gerekçesini bildirmek suretiyle, söz konusu bilgi ve belgeleri vermeyebilir. Verilmeyen bilgi ve belgelere dayanılarak ileri sürülen savunmaya göre karar verilemez.

4. ...

5. Danıştay, bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinde dosyalar, bu Kanun ve diğer kanunlarda belirtilen öncelik veya ivedilik durumları ile Danıştay için Başkanlar Kurulunca; diğer mahkemeler için Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca konu itibariyle tespit edilip Resmi Gazete'de ilan edilecek öncelikli işler gözönünde bulundurulmak suretiyle geliş tarihlerine göre incelenir ve tekemmül ettikleri sıra dahilinde bir karara bağlanır. Bunların dışında kalan dosyalar ise tekemmül ettikleri sıraya göre ve tekemmül tarihinden itibaren en geç altı ay içinde sonuçlandırılır.

5. Benzer görüşteki kararlar için bakınız:

- Danıştay 3. Daire E.2013/4907, K.2014/867
- Danıştay 9. Daire E.2000/4914, K.2001/1076

6. Benzer görüşteki kararlar için bakınız:

- Danıştay 3. Dairesi E.2013/9693, K.2017/514
- Danıştay 3. Dairesi E.2013/2909, K.2017/404
- Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu E.2010/707, K.2012/618

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.