ARTICLE
29 September 2025

Anonim Şirketlerde Genel Kurulun Devredilemez

U
Urey Law Firm

Contributor

Ürey Law Firm, founded by Ali Ürey with 40 years of experience, provides comprehensive legal services across various industries. With a team of 15+ experts, we offer tailored, result-oriented solutions in consultancy and litigation. Our client-focused, dynamic approach ensures effective legal and commercial support both nationally and internationally.
Anonim şirketlerde en yüksek karar organı olan genel kurul, pay sahiplerinin veya temsilcilerinin usulüne uygun çağrı üzerine belirli bir gündemi görüşüp...
Turkey Corporate/Commercial Law
Gizem Ak Yurek’s articles from Urey Law Firm are most popular:
  • in European Union
Urey Law Firm are most popular:
  • within Insolvency/Bankruptcy/Re-Structuring, Intellectual Property and Criminal Law topic(s)

Anonim şirketlerde en yüksek karar organı olan genel kurul, pay sahiplerinin veya temsilcilerinin usulüne uygun çağrı üzerine belirli bir gündemi görüşüp karara bağladığı, bilgi aldığı ve ortaklık işlerine ilişkin bazı hakların kullanıldığı bir kuruldur.1 Genel kurul, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nda (“TTK”) ve Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul Ve Esasları İle Bu Toplantılarda Bulunacak Bakanlık Temsilcileri Hakkında Yönetmelik'te (“Yönetmelik”) kendisine özgülenmiş ve devri mümkün olmayan bazı görev ve yetkilere sahiptir. Bu yetkilerin çerçevesi özellikle TTK m. 408/2'de ve Yönetmelik'in 30. maddesinde ayrıntılı biçimde düzenlenmiştir. TTK madde 408/2, genel kurulun devredemeyeceği görevleri tahdidi olarak saymakta ve bu görevlerin yönetim kuruluna veya başka organlara devrini geçersiz saymaktadır2. Kanun koyucu, şirketin temel yapısını, pay sahiplerinin menfaatlerini ve şirket işleyişinin güvenliğini doğrudan etkileyen konularda karar alma yetkisini yalnızca genel kurula tanımış; bu alanlarda başka bir organa devri imkânsız kılmıştır.

Konuya ilişkin çalışmalarda, TTK m. 408/2'de sayılan devredilemez yetkilerin yanı sıra, Kanun'un diğer maddelerinde yer alan ve mahiyeti gereği yalnızca genel kurul tarafından kullanılabilecek yetkilerin de bulunduğu ifade edilmektedir. Böylece, esas sözleşmenin değiştirilmesi, yönetim kurulu üyelerinin seçimi ve görevden alınması, finansal tabloların onaylanması, kâr dağıtımı gibi temel konularla birlikte, farklı maddelerde düzenlenen çeşitli görev ve yetkilerin de genel kurulun münhasır karar alanına dâhil olduğu görülmektedir.

Bu makalede, TTK m. 408/2 hükmünde sayılan devredilemez görev ve yetkiler esas alınarak, Kanun'un diğer hükümleriyle birlikte genel kurulun karar alma alanının kapsamı incelenecek; anonim şirketlerde genel kurulun işlevi ve kurumsal yapının dengesi açısından taşıdığı önem değerlendirilecektir.

1. Esas Sözleşme Değişiklikleri

Genel kurul, anonim ortaklıkların en yüksek karar organıdır ve bu organın yetkileri, kanunla sınırlandırılmış olmak kaydıyla esas sözleşmeyle genişletilebilir.3 Anonim şirketin hukuki çerçevesini oluşturan esas sözleşme, şirketin varlık sebebini, faaliyet konusunu ve örgütsel yapısını belirleyen en temel belgedir. Bu sebeple, sözleşmede yapılacak her türlü değişiklik yalnızca genel kurul kararıyla mümkün kılınmıştır. Kanun koyucu, bu hususu TTK m. 408/2'de açıkça ifade ederek esas sözleşmede yapılacak değişikliklerin hiçbir şekilde başka bir organa devredilemeyeceğini hüküm altına almıştır. Zira sermaye artışı veya azaltımı, faaliyet konusunun değiştirilmesi, pay senedi türlerinin dönüştürülmesi gibi kararlar doğrudan pay sahiplerinin temel haklarına etki eder. Kanun koyucu esas sözleşme değişikliği için tek bir istisna öngörmüştür. Bu istisna uyarınca, kayıtlı sermaye sisteminde esas sözleşmede yönetim kuruluna yetki verilmişse, kurul belirlenen kayıtlı sermaye tavanına kadar sermayeyi artırma kararı alabilir ve buna bağlı olarak esas sözleşmenin sermayeye ilişkin maddesini değiştirebilir. (TTK m. 460)

2. Yönetim Kurulu Üyelerinin Seçimi ve Azli

Anonim şirketin idari organı olan yönetim kurulunun kimlerden oluşacağı şirketin yönetimi açısından belirleyici öneme sahiptir. Yönetim kurulu üyelerinin seçilmesi, görevden alınması ve gerektiğinde yeniden atanması, genel kurulun münhasır yetkileri arasında yer alır. Bu yetkinin genel kurulda toplanmasının nedeni ise pay sahiplerinin temsil mekanizması üzerinden şirketin idari yapısına doğrudan etki etmesini sağlamaktır. Ayrıca, bu yetki şirket içi dengeyi koruyarak yönetim kurulunun hesap verebilirliğini güvence altına alır. TTK'da ayrıca 364. maddede de, yönetim kurulu üyelerinin genel kurul tarafından her zaman azledilebileceğine değinilmiştir. Ancak Genel Kurul'un azil yetkisinin sınırlanması mümkündür. Eğer esas sözleşmede belirli gruplara yönetim kurulunda temsil hakkı tanınmışsa, bu üyelerin azli için haklı sebep aranır. Böylece, genel kurulun azil yetkisi sınırlanabilir. Değinmek gerekir ki azil kararlarının dürüstlük kurallarına uygun kullanılması gerekir; ana sözleşme hükümlerinin dolaşılması veya temsil hakkının engellenmesi amacıyla azil yapılamaz4. Özetle, yönetim kurulu üyelerinin seçimi genel kurulun yetkisindedir ve genellikle gizli oyla yapılır. Azil ise TTK m. 364 uyarınca genel kurulun hakkıdır ancak esas sözleşmede temsil hakkı tanınan üyeler için azil şartları ağırlaştırılabilir ve azil kararlarının dürüstlük kurallarına uygun olması gerekir.

Ayrıca yine, yönetim kurulu üyelerinin görev süreleri, ücretleri ile huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi haklarının belirlenmesi, ibraları hakkında karar verilmesi hususunda da genel kurul münhasıran yetkilidir. Esas sözleşmede aksi düzenlenmedikçe genel kurul tarafından yönetim kurulu üyelerinin görev süresi en fazla üç yıl olarak belirlenebilir.

3. Denetçi Seçimi

Şirketlerin finansal raporlama ve faaliyetlerinin bağımsız bir gözle denetlenmesi, kurumsal yönetimin şeffaflığı açısından zorunludur. TTK'ya göre, denetçi seçimi de yalnızca genel kurul tarafından yapılabilir. Bu düzenleme, yönetim kurulunun kendi faaliyetlerini denetleyecek kişileri belirlemesini engellemekte ve denetim sürecinin objektifliğini güvence altına almaktadır. Denetçi seçimi genel kurulun devredilemez yetkisi olduğu gibi seçilen denetçilerin genel kurulda hazır bulunması zorunludur. Denetçilerin genel kurulda hazır bulunmamaları durumunda finansal tabloların onaylanması ve yönetim kurulu üyelerinin seçimi gibi kararların iptalini talep edebilmektedirler5.

4. Mali Tabloların Onayı ve Kâr Dağıtımı

Anonim şirketin ekonomik varlığı ve pay sahiplerinin menfaatleri üzerinde doğrudan etkili olan mali tabloların onaylanması ile kârın nasıl dağıtılacağı hususları genel kurulun devredilemez yetkileri arasındadır. Bu husus TTK'da “Finansal tablolara, yönetim kurulunun yıllık raporuna, yıllık kâr üzerinde tasarrufa, kâr payları ile kazanç paylarının belirlenmesine, yedek akçenin sermayeye veya dağıtılacak kâra katılması dâhil, kullanılmasına dair kararların alınması” şeklinde açıkça düzenlenmiştir. Nitekim bu yetki, pay sahiplerinin sermayeden doğan haklarını kullanabilmeleri bakımından büyük önem taşır. Kâr payı dağıtımında karar verme yetkisi şirket genel kuruluna aittir. Ancak kâr dağıtımına karar verilmesi için öncelikle yönetim kurulu tarafından bir teklifinin hazırlanması şarttır6. Daha sonra bu teklif genel kurula sunulmalıdır (TTK madde 437/1). İlgili kanun uyarınca, yönetim kurulu tarafından hazırlanan kâr payı dağıtım teklifi, genel kurul toplantısından en az on beş gün önce şirketin merkez ve şubelerinde pay sahiplerinin incelemesine uygun şekilde hazır bulundurulmalıdır. Genel kurul, kârın dağıtılıp dağıtılmamasına, dağıtılacaksa hangi oranda ve ne şekilde dağıtılacağına karar vererek şirketin yatırım ve büyüme stratejilerine yön verir. Kâr dağıtımına ilişkin genel kurul kararlarının, esas sözleşmeye, kanuna ve dürüstlük kuralına uygun olması gerekir. Kâr dağıtımının yapılmaması ancak şirketin mali durumu ve geçmiş yıl zararları gibi zorunlu hallerde mümkündür.

5. Birleşme, Bölünme, Tür Değiştirme ve Hakimiyet Sözleşmeleri

Şirketin hukuki kişiliğinde, örgütsel yapısında veya ekonomik bütünlüğünde köklü değişikliklere yol açan birleşme, bölünme ve tür değiştirme kararları, ancak genel kurul tarafından alınabilir. Aynı şekilde, şirketler topluluğu ilişkilerini düzenleyen hakimiyet sözleşmeleri de yalnızca genel kurul onayı ile hüküm doğurur. Bu noktada, genel kurulun işlevi yalnızca karar almak değil, pay sahiplerinin geleceğe dönük çıkarlarını ve şirketin sürdürülebilirliğini güvence altına almaktır. Birleşme sözleşmeleri şirketler açısından sonuç doğurabilmesi ve bağlayıcı olabilmesi için genel kurul tarafından onaylanması gerekmektedir. Bu sebeple de doktrinde birleşme sözleşmesinin geciktirici şarta bağlı bir sözleşme olduğu belirtilerek genel kurul onayı alınmadan sözleşmenin askıda hükümsüz olduğu görüşü mevcuttur7.

6. Önemli Miktarda Varlığın Toptan Satışı

TTK m. 408/2'nin (f) bendi, önemli miktarda şirket varlığının toptan satışı hususunu da genel kurulun devredilemez görevleri arasına almıştır. Buradaki amaç, şirketin ekonomik temelini oluşturan varlıkların yönetim kurulu tarafından tek taraflı biçimde elden çıkarılmasını önlemektir. Benzer şekilde, TTK m. 538/2'de tasfiye aşamasında “önemli miktarda aktiflerin toptan satılabilmesi için genel kurul kararı” gerekliliği düzenlenmiştir. “Önemli miktar” kavramı her olayın özelliğine göre değişmekle birlikte, şirketin ekonomik varlığını ciddi biçimde etkileyen ve faaliyetlerini sürdürülebilirliğini tehlikeye düşüren satış işlemlerini ifade eder. TTK m. 408/2-f kapsamında yer alan ‘önemli miktarda şirket varlığının toptan satışı' ifadesi, Yargıtay kararlarında farklı şekillerde yorumlanmakta ve karar yeter sayısı konusunda çelişkiler doğurmaktadır8. Yargı kararlarında çoğunlukla pay sahiplerinin iradesi üstün tutularak genel kurul onayı aranmaktadır. Uygulamada, bu tür satışların genel kurul kararı olmaksızın yapılması tartışmalara yol açmakta ve yargı kararları da çoğunlukla pay sahiplerinin iradesini üstün tutarak genel kurul onayı aramaktadır.

7. Devredilemez Diğer Yetki ve Görevler

Yönetmelik uyarınca, TTK m.408'de açıkça yer almamasına karşın genel kurulun devredemeyeceği birtakım hak ve yetkiler de ayrıca düzenlenmiştir. Bu hak ve yetkiler Yönetmelik'te “Aksi kanunlarda öngörülmedikçe; her türlü tahvil, finansman bonoları, varlığa dayalı senetler, iskonto esası üzerine düzenlenenler de dâhil, diğer borçlanma senetleri, alma ve değiştirme hakkını haiz senetler ile her çeşit menkul kıymetlerin çıkarılması veya bu hususta yönetim kuruluna yetki verilmesi”, “Genel kurulun çalışma esas ve usullerine ilişkin iç yönergenin onaylanması veya değiştirilmesi”, “Sermayenin azaltılmasına ilişkin yönetim kurulunca hazırlanan raporun onaylanması” ve “Şirketin tescil tarihinden itibaren iki yıl içinde bir işletme veya aynın esas sermayenin onda birini aşan bir bedel karşılığında devralınmasına veya kiralanmasına ilişkin yapılmış sözleşmelerin onaylanması” şeklinde öngörülmüş olup her biri için genel kurul kararı gerektiğini söylemek mümkündür.

 Ayrıca gerek TTK'da gerekse Yönetmelik'te “kanunda öngörülen istisnalar dışında şirketin sona ermesi” hususunda genel kurula devredilemez bir yetki tanınmış ve Yönetmelik'te tasfiyeden dönülmesi hususunda genel kurulun yetkili olduğu açıkça düzenlenmiştir.

8. Genel Kurulun Devredilemez Yetki ve Görevlerinin Devredilmesi Durumunda Doğacak Hukuki Sonuçlara Genel Bir Bakış

TTK'nın 340. maddesi uyarınca anonim şirketlere ilişkin hükümler emredici niteliktedir. Genel kurulun devredilemez yetkileri, kanunda açıkça öngörülmedikçe başka organlara devredilemez. Bu nedenle, esas sözleşme ile genel kurulun devredilemez görev ve yetkilerinin başka bir organa bırakılması mümkün değildir. TTK m. 408'de sayılan yetkilerin devrine yönelik düzenlemeler, eğer esas sözleşmenin zorunlu unsurlarını ihlal ediyorsa tüm esas sözleşmeyi, aksi hâlde yalnızca ilgili hükmü hükümsüz kılar.

Genel kurul kararları bakımından da benzer ayrım söz konusudur. Kanuna, esas sözleşmeye veya dürüstlük kuralına aykırı kararlar TTK m. 445 kapsamında iptal davasına konu olabilir. Mahkemelerin genel kurulun devredilemez yetkilerine müdahalesi ise ancak kanunda öngörülen istisnai durumlarla sınırlıdır. Örneğin, TTK'nın 408/2-e maddesi uyarınca anonim şirketin feshine karar vermek genel kurulun devredilemez yetkileri arasında iken, TTK'nın 530 ve 531. maddeleri ile koşulların varlığı halinde mahkemeye şirketin feshine karar verme yetkisi tanınmıştır. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi'nin 27.06.2024 tarihinde vermiş olduğu bir kararda, şirketin feshine karar verme yetkisi mahkemeye tanınmıştır. TTK 408/2-e uyarınca kanunda öngörülen istisnalar harç şirketi fesih etme yetkisi genel kuruldadır. Ancak verilen mahkeme kararı ile bir istisna söz konusudur [İstanbul BAM, 13. HD., 2024/916 E. , 2024/1104 K.]. Ancak bu tür istisnalar dışında mahkemelerin genel kurulun devredilemez yetkilerine müdahalesi mümkün değildir.

Ancak genel kurulun devredilemez yetkilerini ortadan kaldıran ya da pay sahiplerinin vazgeçilmez haklarını ihlal eden kararlar, doktrindeki hakim görüşe göre mutlak butlanla sakattır9. Her ne kadar devredilemez yetkilerin kapsamı kanunda sınırlı sayıda belirtilmiş olsa da, uygulamada bu kapsamın kimi zaman geniş yorumlandığı görülmektedir10. Özellikle yönetim kurulu ile genel kurul arasındaki yetki çatışmaları, sıklıkla kararların iptali ve geçersizliği davalarına konu olmaktadır.

Bu noktada öğretide, genel kurulun devredilemez yetkilerinin “mutlak” mı yoksa “nispi” mi olduğu tartışması da önemlidir. Bazı yazarlar bu yetkilerin şirketin kurumsal işleyişini güvence altına aldığı için mutlak nitelikte olduğunu savunurken, bazıları ise uygulamadaki esneklik ihtiyacına dikkat çekmektedir.

9. Sonuç ve Değerlendirme

Anonim şirketlerde genel kurulun devredilemez görev ve yetkileri, TTK'nın kurumsal yapıyı dengeleyen en temel düzenlemeleri arasında yer almaktadır. Kanun koyucu, şirketin varlığını ve pay sahiplerinin menfaatlerini doğrudan ilgilendiren konularda karar alma yetkisini yalnızca genel kurula tanımış, bu alanlarda başka organların inisiyatif almasını yasaklamıştır. Yönetim kurulu, kanun ve esas sözleşme ile açıkça genel kurula bırakılan konularda karar alamaz. Aksi halde yetki gaspı söz konusu olur11. Böylece, hem yönetim kurulu ile genel kurul arasındaki güç dengesi korunmakta hem de pay sahiplerinin ortaklık ilişkisi içindeki belirleyici rolü güvence altına alınmaktadır.

Bununla birlikte, doktrinde ve uygulamada özellikle “önemli miktarda şirket varlığının toptan satışı” gibi konularda farklı yorumların ortaya çıktığı görülmektedir. Doktrin, bu tür işlemlerde genel kurul onayının aranmasının zorunlu olduğunu istikrarlı şekilde vurgulamaktadır. Bu işlemlerde yönetim kurulunun temsil yetkisinin kanunen sınırlandırıldığını, kanun koyucunun işlemin geçerliliğini genel kurul kararına bağladığını belirtmektedir. Bu görüşe göre, genel kurul kararı olmaksızın yapılan satış işlemleri “yetkisiz temsil” kapsamında değerlendirilmelidir. Böyle bir durumda işlem askıda hükümsüz olup ancak genel kurul tarafından onaylandığında hüküm ve sonuç doğurabilecektir. Genel kurul kararı olmadan yapılan satışlarda Borçlar Kanunu'nun 46 ve 47. maddelerindeki yetkisiz temsil hükümlerinin uygulanması gerektiği savunulmaktadır. Zira genel kurul kararı bulunmadığı sürece şirket tüzel kişiliğinin iradesinden söz edilemez; bu nedenle TK 371'de öngörülen temsil yetkisi de önemli miktarda varlık satışına uygulanamaz.12 Buna karşılık, Yargıtay içtihatlarında yeknesak bir tutum bulunmamaktadır. Bazı kararlarında önemli miktarda varlık satışının genel kurul kararıyla yapılması gerektiği belirtilmişken, bazı kararlarında yönetim kurulunun yetkili olabileceği yönünde esnek yorumlar benimsenmiştir. Bu durum, kanunun öngördüğü açık sınır ile yargısal yorumlar arasındaki mesafeyi derinleştirmekte ve uygulamada belirsizlik yaratmaktadır.

Normlar hiyerarşisi açısından bakıldığında, kanun hükmü ile bağdaşmayan yargısal yorumların ortaya çıkması hukuk güvenliği açısından olumsuz bir sonuç doğurur. TTK m. 408/2 hükmünün lafzı, genel kurulun devredilemez görevlerini sınırlı sayı ilkesiyle ortaya koymaktadır. Dolayısıyla, kanunda sayılan görevler konusunda herhangi bir organın devreye girmesi mümkün değildir. Önemli miktarda şirket varlığının toptan satışı konusunda alınacak karar için anlamlı nisap belirlenmediği takdirde, bu düzenlemenin azınlık konumundaki pay sahiplerini koruyucu bir etkisinden de kesinlikle söz edilmeyecektir.13 Sonuç olarak, genel kurulun devredilemez görev ve yetkileri alanında kanun hükmü ile doktrin arasında büyük ölçüde uyum bulunsa da yargısal içtihatlarda zaman zaman ortaya çıkan çelişkiler, normatif çerçeve ile uygulama arasındaki mesafeyi artırmaktadır. Hukuk güvenliğinin sağlanabilmesi için Yargıtay'ın içtihatlarını daha istikrarlı bir çizgide geliştirmesi, kanun koyucunun da özellikle belirsizlik yaratan alanlarda düzenlemeler yapması gerekmektedir.

KAYNAKÇA

  1. Pulaşlı, Şirketler Hukuku Genel Esaslar, 9. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara, 2020
  2. Kendigelen, Kırca,Şirketler Hukuku Cilt I, Oniki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2021 
  3. Poroy, Tekinalp, Çamoğlu ,Ortaklıklar Hukuku I, 13. Baskı, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2014
  4. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1930 E., 2023/1749 K.
  5. Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1776 E., 2021/1963 K., 11.11.2021 T.
  6. Meydancı B., Türk Ticaret Kanunu'na Göre Anonim Şirketlerde Kâr Payı Dağıtımı
  7. Pulaşlı, Yeni Şirketler Hukuku (6102 Sayılı Kanunu Göre), Genel Esaslar, 1.Bası, Adalet Yayınları, 2012
  8. Teoman Ö. , Yaşayan Ticaret Hukuku, Oniki Levha Yayıncılık, 2021
  9. Bahtiyar, M., Anonim Ortaklık Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, 2. Bası, İstanbul, On İki Levha Yayıncılık, 2019
  10. Arkan, S., Ticari İşletme Hukuku, 25. Bası, Ankara: Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, 2020
  11. Şener O.,Teorik ve Uygulamalı Ortaklıklar Hukuku, Seçkin Yayıncılık, 2019
  12. Turan G., Anonim Şirketlerde Genel Kurul Kararı Olmaksızın Önemli Miktarda Şirket Varlığının Toptan Satışı, Banka ve Finans Hukuku Dergisi, 2024
  13. Kendigelen A., Türk Ticaret Kanunu, Değişiklikler,Yenilikler ve İlk Tespitler, İstanbul, On İki Levha Yayıncılık, 2012

Footnotes

1. Pulaşlı, Şirketler Hukuku Genel Esaslar, 9. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara, 2020

2. Kendigelen, Kırca, Şirketler Hukuku Cilt I, Oniki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2021, s. 330 vd.

3. Poroy, Tekinalp, Çamoğlu ,Ortaklıklar Hukuku I, 13. Baskı, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2014 

4. İstanbul BAM 13. HD. 2023/1930 E., 2023/1749 K.

5. Kayseri BAM 6. HD. 2021/1776 E., 2021/1963 K., 11.11.2021 T.

6. Meydancı B., Türk Ticaret Kanunu'na Göre Anonim Şirketlerde Kâr Payı Dağıtımı 

7. Pulaşlı, Yeni Şirketler Hukuku (6102 Sayılı Kanunu Göre), Genel Esaslar, 1.Bası, Adalet Yayınları, 2012 

8. Teoman Ö. , Yaşayan Ticaret Hukuku, Oniki Levha Yayıncılık, 2021

9. Bahtiyar, M., Anonim Ortaklık Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, 2. Bası, İstanbul, On İki Levha Yayıncılık, 2019, s. 55–88.

10. Arkan, S., Ticari İşletme Hukuku, 25. Bası, Ankara: Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, 2020, s. 457–478.

11. Şener O., Teorik ve Uygulamalı Ortaklıklar Hukuku, Seçkin Yayıncılık, 2019, s. 299.

12. Doç. Dr. Gökçen Turan, Anonim Şirketlerde Genel Kurul Kararı Olmaksızın Önemli Miktarda Şirket Varlığının Toptan Satışı, Banka ve Finans Hukuku Dergisi (BFHD), 2024

13. Kendigelen A., Türk Ticaret Kanunu, Değişiklikler,Yenilikler ve İlk Tespitler, İstanbul, On İki Levha Yayıncılık, 2012, s. 309.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.

Mondaq uses cookies on this website. By using our website you agree to our use of cookies as set out in our Privacy Policy.

Learn More