6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ("TTK") m. 411 uyarınca, anonim şirket sermayesinin en az %10'unu, halka açık şirketler açısından ise %5'ini oluşturan pay sahipleri azlık pay sahibi olarak nitelendirilirler. Gerek TTK gerekse 6362 s. Sermaye Piyasası Kanunu'nda ("SPKn"), anonim şirketlerde çoğunluğu elinde bulunduran pay sahiplerinin, azlık pay sahipleri aleyhinde işlem yapmalarına engel olmak ve pay sahipleri arasındaki menfaat dengesini korumak adına azlık pay sahiplerine bir kısım haklar tanınmıştır.
Azlık pay sahiplerinin adil ve eşit muamele görmesi, şirket yönetim ve faaliyetlerine etkin biçimde katılabilmesi ve hakları ihlal edildiğinde etkili bir telafi yoluna başvurabilmesi; Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (The Organization For Economic Co-operation and Development-OECD) tarafından yayımlanan "G20/OECD Kurumsal Yönetim İlkeleri" ile Sermaye Piyasası Kurulu ("SPK") tarafından yayımlanan "SPK Kurumsal Yönetim İlkeleri"nin de temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. TTK kapsamında, halka kapalı anonim şirketlerde azlık pay sahiplerine tanınan haklar kısaca aşağıda gibidir:
- Genel Kurulun Toplantıya Çağırma ve Toplantı Gündemine Madde Eklenmesini İsteme Hakkı (TTK m. 411)
Anonim şirketlerde, olağan ve olağanüstü genel kurulu toplantıya çağırma ve gündeme madde ekleme yetkisi, görev süresi dolmuş olsa bile kural olarak yönetim kuruluna aittir.
Bununla birlikte, TTK m. 411 uyarınca azlık pay sahipleri, yönetim kurulundan genel kurulu toplantıya çağırmasını talep edebilirler. Genel kurul zaten toplanacak ise toplantıda karara bağlanılması istenen konuların gündeme taşınmasını isteyebilirler.
Azlığın istemi, yönetim kurulu tarafından kabul edildiği takdirde yönetim kurulu, genel kurulu en geç 45 gün içerisinde toplanacak şekilde toplantıya çağırmazsa, çağrı yetkisi istem sahibi olan azlık pay sahibine geçer.
Yönetim kuruluna yapılan talebin reddedilmesi veya 7 iş günü içinde talebe olumlu cevap verilmemesi halinde azlık pay sahipleri, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesi'nden reddedilen istemlerin yerine getirilmesini talep edebilirler.
- Bilgi Alma ve İnceleme Hakkı (TTK m. 437)
Pay sahipleri genel kurulda, yönetim kurulundan, bağlı şirketler de dahil şirketin işleri; denetçilerden denetimin yapılma şekli ve sonuçları hakkında bilgi isteyebilir.
Pay sahibinin bilgi alma ve inceleme hakkı, yalnızca istisnai olarak şirket sırlarının açıklanacağı veya korunması gereken diğer şirket menfaatlerinin tehlikeye girebileceği gerekçesi ile reddedilebilir. Bilgi alma ve inceleme hakkı, esas sözleşmeyle ve şirket organlarından birinin kararıyla kaldırılamaz ve sınırlandırılamaz.
- Özel Denetçi Atanmasını Talep Etme Hakkı (TTK m. 438)
Her pay sahibi, pay sahipliği haklarının kullanılabilmesi için gerekli olduğu takdirde ve bilgi alma veya inceleme hakkı daha önce kullanılmışsa, belirli olayların özel bir denetimle açıklığa kavuşturulmasını, gündemde yer almasa bile genel kuruldan isteyebilir.
Genel kurulun istemi onaylaması halinde, 30 gün içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden bir özel denetçi atanmasını isteyebilir.
- Şirketin Haklı Sebeplerle Feshi İçin Dava Açma Hakkı (TTK m. 531)
Haklı sebeplerin varlığında, azlık pay sahipleri şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler.
Türk Ticaret Kanunu, "haklı sebeple fesih" kapsamında ilgili madde ile haklı sebebi tanımlamamıştır. Uygulamada ve doktrinde yer alan görüş, mahkemenin somut olaya göre sebebin haklılığını değerlendireceği yönündedir. Bu bağlamda, şirketin yöneticiler tarafından kötü bir yönetime tabi tutulması, mali sıkıntılar sebebiyle hak sahiplerinin zarara uğraması, azlık pay sahiplerinin haklarının sistematik bir şekilde kısıtlanması ve azlık hak sahiplerinin taleplerinin gerekçesiz bir şekilde devamlı reddedilmesi gibi nedenler haklı sebeple feshe örnek olarak verilebilir.
- İbra Kararının Engellenmesi Hakkı (TTK m. 559)
Azlık pay sahipleri, genel kurulda karşı oy kullanarak ibra kararının çıkmasını engelleyebilirler.
TTK m. 559 uyarınca yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin kararların genel kurulda alınabilmesi için toplantıya katılan payların çoğunluğunun kabul oyu vermesi şarttır. Azlığın bu imkânı, yönetim kurulu üyelerinin geçmiş döneme ilişkin sorumluluklarının ortadan kalkmasını önleyerek, olası sorumluluk davalarının açılabilmesine zemin hazırlar. Zira alınacak bir ibra kararı, kapsadığı işlemler bakımından hem şirketin hem de pay sahiplerinin sorumluluk davası hakkını ortadan kaldırabilir.
Dolayısıyla azlık pay sahipleri, ibra kararını bloke ederek hem kendi menfaatlerini hem de şirketin çıkarlarını koruma altına alır. Bu mekanizma aynı zamanda yönetim kurulu üyelerinin görevlerini yerine getirirken daha özenli, dikkatli ve sorumlu davranmalarına da teşvik niteliği taşır.
- Yönetim Kurulunda Temsil Edilme Hakkı (TTK m. 360)
Belirli pay grupları, azlık ya da belirli bir pay tutarını elinde bulunduran pay sahipleri, şirket esas sözleşmesine konulacak bir hükümle yönetim kurulunda temsil edilme hakkına sahip olabilirler.
TTK'nın 360. maddesi, yönetim kuruluna üye seçilmesinde bazı pay sahiplerine veya pay gruplarına özel hak tanınabilmesine imkân vermektedir. Bu düzenleme sayesinde, çoğunluğun hakimiyeti dışında kalan pay sahiplerinin de yönetimde söz sahibi olması sağlanır. Esas sözleşmede öngörülen bu tür bir temsil, azlık pay sahiplerinin şirketin stratejik kararlarına doğrudan katılımını güvence altına alır ve çıkarlarının korunmasına katkıda bulunur. Ancak bu hak, kanundan doğrudan değil, yalnızca esas sözleşmede açıkça yer verilmesi halinde kullanılabilir.
- Bilanço Görüşmelerinin Ertelenmesini İsteme Hakkı (TTK m. 420)
Azlık pay sahipleri, genel kurulda bilanço görüşmelerinin bir ay süreyle ertelenmesini talep etme hakkına sahiptir.
TTK m. 420 uyarınca, sermayenin en az onda birini (halka açık şirketlerde yirmide birini) temsil eden azlık pay sahiplerinin talebi üzerine, genel kurulun ayrıca karar almasına gerek olmaksızın toplantı başkanı bilanço müzakerelerini bir sonraki aya bırakır. Bu erteleme ilan yoluyla pay sahiplerine bildirilir ve şirketin internet sitesinde yayımlanır. Azlık bu hakkı kural olarak yalnızca bir kez kullanabilir; ancak ilk toplantıda finansal tablolara ilişkin itirazların tutanağa geçirilmesine rağmen bu itirazlara dürüst hesap verme ilkelerine uygun cevap verilmemişse, ikinci kez erteleme talebinde bulunulması da mümkündür.
- Pay Senetlerinin Bastırılmasını Talep Hakkı (TTK m. 486)
Azlık pay sahipleri, nama yazılı pay senetlerinin bastırılmasını ve tüm nama yazılı pay sahiplerine dağıtılmasını talep etme hakkına da sahiptir.
TTK m. 486/3 uyarınca, azlığın istemi üzerine yönetim kurulu nama yazılı pay senetlerini bastırmak ve bunları tüm nama yazılı pay sahiplerine vermekle yükümlüdür. Bu hak, azlık pay sahiplerinin şirketteki konumlarını güvence altına aldığı gibi, pay sahipliği haklarının ispatını, pay devrini ve bu hakların etkin biçimde kullanılmasını da kolaylaştırır.
Ayrıca TTK haricinde Sermaye Piyasası Kanunu da menfaat dengesini sağlayabilmek adına, azlık pay sahiplerine, halka açık şirketlerde çeşitli haklar tanımaktadır:
- Ortaklıktan Çıkarma Hakkı ve Satma Hakkı (SPK m. 27)
Halka açık ortaklığın hâkim ortağı, oy haklarının doğrudan veya dolaylı olarak en az %98'ine ulaştığında diğer pay sahiplerini ortaklıktan çıkarma hakkına sahip olur; azlık pay sahipleri ise aynı durumda paylarını hâkim ortağa satma haklarını kullanabilirler.
Bununla birlikte SPKn m. 27 uyarınca, bu hakların kullanılması sırasında pay bedelinin adil bir şekilde belirlenmesi zorunludur; bedel tespitinde bağımsız değerleme raporları ve piyasa koşulları esas alınır. Düzenleme, bir yandan hâkim ortağın şirket yönetimini daha etkin şekilde yürütmesine olanak sağlarken, diğer yandan azlık pay sahiplerinin yatırımlarını adil bir bedelle sonlandırarak menfaatlerini korumayı amaçlamaktadır.
Görüleceği üzere, azlık pay sahiplerine tanınan haklar, şirketlerde çoğunluk iradesinin mutlak hakimiyetini sınırlayarak pay sahipleri arasındaki menfaat dengesini gözeten koruyucu mekanizmalar niteliğindedir. Ayrıca, TTK sistematiğinde, "G20/OECD Kurumsal Yönetim İlkeleri" ile "SPK Kurumsal Yönetim İlkeleri" doğrultusunda, adına azlık pay sahibinin talebinin reddi ve/veya hakkının ihlali halinde başvurabileceği bir yol olarak, dava açma hakkı tanınmıştır.
Bu hakların ortak özelliği, azlık pay sahiplerinin şirket yönetiminde daha etkin rol üstlenmesini sağlarken aynı zamanda şirketin kurumsal yapısını güçlendirmesidir. Dolayısıyla, azlık hakları yalnızca bireysel yatırımcıların korunmasına değil, aynı zamanda şirket içi şeffaflık, hesap verebilirlik ve sürdürülebilir yönetişim anlayışının yerleşmesine hizmet eden önemli araçlar olarak değerlendirilmektedir.
The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.