6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun ("TTK") 408. Maddesinin 2. Fıkrasının f bendi önemli miktarda şirket varlığının toptan satışını genel kurulun devredilemez görev ve yetkileri arasında saymıştır. TTK çerçevesinde genel kurula verilen bu yetki ile anonim şirketin diğer bir organı olan yönetim kurulunun temsil ve yönetim yetkisi sınırlandırılmıştır. TTK madde 365 çerçevesinde anonim şirket, yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunur ve TTK madde 374 ile de yönetim kurulunun, kanun ve esas sözleşme ile genel kurulun yetkisine bırakılanlar dışında şirketin işletme konusunun gerçekleştirilmesi için gerekli olan her çeşit iş ve işlemler için karar alma ehliyetine sahip olduğu belirtilmiştir. Ancak TTK madde 408'deki anonim şirketlerde önemli miktarda şirket varlığının satışının genel kurula verilmesi ile birlikte yönetim kurulunun yetkisi sınırlandırılmıştır.
TTK madde 408/2-f hükmü, önemli miktarda malvarlığının toptan satışını genel kurul onayına tabi olduğunu düzenlemekle birlikte, malvarlığının devrine yol açabilecek diğer hukuki işlemlere ilişkin açık bir düzenleme getirmemektedir. Her ne kadar TTK'de bu şekilde açık bir düzenleme olmasa da önemli miktarda şirket varlığının satışına ilişkin diğer hukuki işlemlerin de aynı kurala tabi olması gerektiği kabul edilmelidir. Bu kapsamda, borç doğuran işlemin türü esaslı bir fark yaratmamakta; satım sözleşmelerinin yanı sıra kefalet, rehin, garanti gibi yükümlülük içeren sözleşmelerin de genel kurulun onayını gerektirdiği doktrinde savunulmaktadır. Bu doğrultuda, genel kurul kararı alınmaksızın yönetim kurulu tarafından yapılan bu nitelikteki işlemler, TTK madde 391/1-d uyarınca geçersiz sayılacaktır. TTK madde 391 yönetim kurulunun batıl kararlarını sıralamaktadır. Yönetim kurulunun batıl sayılacak kararları arasında ise diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin kararlar da yer almaktadır.
TTK madde 408/2-f hükmündeki düzenlemenin bir benzeri tasfiye süreci için getirilmiştir. TTK'nin 538. maddesinin 2. fıkrası önemli miktarda aktiflerin toptan satılabilmesi için genel kurulun kararını gerekli kılmaktadır. Ancak bu düzenlemede önemli miktarda mal varlığı yerine önemli miktarda aktif ibaresi kullanılmıştır.
Önemli nitelikteki malvarlığının toptan satışına ilişkin kararın genel kurulun yetkisine bırakılması ve bu karar için ağırlaştırılmış nisap öngörülmesi, şirket malvarlığının korunmasını ve pay sahiplerinin ekonomik menfaatlerinin güvence altına alınmasını amaçlamaktadır. Bu düzenleme, yönetim kurulunun kişisel menfaatler doğrultusunda satış bedelini düşük belirleme veya şirketin varlıklarını haksız şekilde azaltma riskine karşı bir önlem niteliğindedir. Genel kurulun onayı zorunlu kılınarak, pay sahiplerinin bilgilendirilmesi sağlanmakta ve böylece yöneticiler ile ortaklar arasındaki olası menfaat çatışmalarının fark edilmesi mümkün hale gelmektedir. Ayrıca, pay sahiplerine yönetim kurulunun işlemde şirket menfaatlerini gözetip gözetmediğini denetleme imkânı tanınmakta ve muhalif ortaklara genel kurul kararına karşı iptal davası açma hakkı sunulmaktadır.
Belirtmek gerekir ki, TTK madde 408/2-f hükmünde önemli miktardan ne anlaşılması gerektiği, şirket varlığının neleri kapsadığı ve bu mal varlıklarının toptan satışının ne şekilde gerçekleştirilebileceği hususlarında herhangi bir açık düzenleme bulunmamaktadır.
TTK m. 408 uyarınca, önemli miktarda malvarlığının toptan satışına ilişkin karar genel kurulun devredilemez yetkileri arasında sayılmış; ancak hangi malvarlığı unsurlarının "önemli" olarak değerlendirileceği konusunda açık bir ölçüt getirilmemiştir. Doktrinde rakamsal veya yüzdesel kriterler önerilmiş olsa da, bu yaklaşımın her somut olay açısından hakkaniyetli sonuç doğurmayacağı kabul edilmektedir. Konuya veya miktara dayalı sınırlamalar da her şirkete uygulanabilir nitelikte olmayıp, özellikle işletme konusunun niteliğine bağlı olarak yönetim kurulunun karar alma yetkisini gereksiz şekilde kısıtlayabilecek riskler barındırmaktadır. Bu nedenle, önem ölçütünün belirlenmesi somut olay değerlendirmesi gerektirmekte olup, hâkimin objektif kriterler çerçevesinde uyuşmazlığa ilişkin değerlendirme yapması yerinde olacaktır. Mal varlığının ekonomik değeri bu değerlendirmede bir başlangıç noktası olmakla birlikte, işlemin şirketin geleceği üzerindeki etkisi de dikkate alınmalıdır. Şirketin ilgili malvarlığı olmaksızın faaliyetini sürdüremeyeceği sonucuna ulaşılırsa, söz konusu tasarruf işlemlerinin genel kurul kararına tabi olması gerekmektedir. Ayrıca, işletme konusunun değişmesine yol açan malvarlığı satışlarında, her iki hususun ayrı ayrı genel kurul onayına sunulması gerekmektedir. Alman hukukunda, "devir sonrası durum" ölçütü benimsenmiş olup, devirden sonra kalan malvarlığı şirketin faaliyetini sürdüremeyecek düzeye inmişse, satışın genel kurul tarafından onaylanması zorunlu kabul edilmektedir. Türk hukukunda da TTK m. 408/2-f'nin lafzı dikkate alındığında, aynı yaklaşımın benimsenmesi gerektiği, Yargıtay'ın da anonim şirketin faaliyetini sürdürebilmesi için zorunlu unsurların devrine ilişkin işlemlerin genel kurul kararı olmaksızın yapılmasının butlanla sonuçlanacağını kabul ettiği görülmektedir.
TTK m. 408/2-f'nin belirttiği "toptan" kavramı ile birçok şirket varlığının tek seferde satış sözleşmesine konu edildiği durumlar anlaşılmaktadır, ancak her ne kadar hükmün lafzı bu şekilde olsa da sistematik bir şekilde kısa sürede gerçekleştirilen, örneğin bir faaliyet dönemi içinde, ve hükmün dolanılması amacı taşıyan tekli satışların da TTK m.408/2-f kapsamında ele alınması gerekir. Aksi takdirde, ilgili hükmü dolanmak amacıyla birçok farklı işlem ile şirket varlığının "toptan" satışı gerçekleştirilmeyebilir.
Genel kurul, karar alma yetkisini kanun ve esas sözleşme hükümlerine dayanarak kullanır. Esas sözleşme, anonim şirketin organlar arasındaki kanuni yetki dağılımını ihlal edecek şekilde genel kurula yetki veremez. Yönetim kurulu, kanunen devredilemez nitelikteki görev ve yetkilerini genel kurula devredemez veya genel kurulun onayına sunamaz. Aynı şekilde, genel kurul da diğer organlara ait devredilemez yetkileri üstlenemez; yönetim kurulu ise genel kurulun yetkilerini kullanamaz. Genel kurulun iradesi, yalnızca kanun ve esas sözleşmede öngörülen usullere uygun olarak yapılan toplantılarda alınan kararlarla ortaya konur.
Türk Ticaret Kanunu'nun (TTK) 408. maddesinin ikinci fıkrası, emredici hükümler içermekte olup, bu hükme aykırı işlemler TTK'nın 391. maddesinin (d) bendi uyarınca hükümsüzdür.
Toplantı ve karar yeter sayıları bakımından TTK'da özel bir ağırlaştırılmış nisap düzenlenmemiştir. Ancak, Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmelik'in 22. maddesinin 12. fıkrasına göre, önemli miktarda şirket varlıklarının toptan satışı, şirket sermayesinin en az %75'ini temsil eden pay sahiplerinin olumlu oylarıyla gerçekleştirilebilir. Bu nisap, ilk toplantıda sağlanamazsa, ikinci toplantıda da aynı oran aranır. TTK'nın 421. maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları ile anılan yönetmelik hükümleri yalnızca tasfiye sürecine özgü olacak şekilde değerlendirilmemeli, şirketin tüm önemli varlık satışlarında bu nisap uygulanmalıdır. Bu nedenle, genel kurul toplantısı ertelense dahi, %75 toplantı ve karar nisabının sağlanması zorunludur.
The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.