KPMG Türkiye'nin yayımladığı “Endüstriyel Üretim Sektörel Bakış” raporunda artan faizler, enerji maliyetleri ve küresel yavaşlama gibi zorluklara rağmen Türkiye'nin üretim endeksinde istikrarlı bir artış kaydettiğine ve OECD ülkeleri arasında 2024'te en hızlı büyüyen ekonomi olduğuna vurgu yapılıyor.
Rapora göre Türkiye, enerji ve EGİ sektörlerindeki büyümesi, Togg ile otomotivdeki ilerlemeleri ve sanayi istihdamındaki artışı ile dikkat çekerken, elektrikli araç üretimi için yapılan yatırımlar ve birleşme-satın alma işlemlerindeki hacim de ülkemizin endüstriyel üretim alanında yatırımcılar açısından cazip bir pazar olmayı sürdürdüğünü gösteriyor.
KPMG Türkiye'nin küresel ve yerel endüstriyel üretim dinamiklerini mercek altına alarak sektördeki dönüşümün şifrelerini ortaya koyan “Endüstriyel Üretim Sektörel Bakış” yayımlandı. Rapora göre pandemi sonrası toparlanma süreciyle birlikte 2025 yılı, küresel endüstriyel üretim sektörü için yeniden denge kurma çabalarının hızlandığı bir dönemi işaret ediyor. Ancak, bu toparlanma süreci yalnızca ekonomik büyümeyle değil aynı zamanda artan faiz oranları, yüksek enerji maliyetleri ve dünya genelindeki yavaşlama gibi zorluklarla da şekilleniyor. Bu zorluklar, endüstriyel üretim alanında dijitalleşme, otomasyon ve yapay zekâ gibi yenilikçi çözümlerle yapılan dönüşümleri zorunlu hale getiriyor.
2022 – 2024 dönemi boyunca, küresel ticaret ve endüstriyel üretim, ekonomik belirsizlikler ve teknolojik gelişmelerin etkisiyle dalgalı bir seyir izledi ancak 2024 yılında küresel ticaret yüzde 2,4 artarak 104,3'e, endüstriyel üretim ise yüzde 1,3 artışla 106,1'e yükselerek ilerleme kaydeden endeksler arasında yerlerini aldı. Bu büyüme, yeşil enerji yatırımları ve yapay zekâ gibi teknolojik gelişmelerin etkisiyle güçlendi.
Çin, küresel imalat sektöründe yüzde 33'lük payıyla lider konumda bulunuyor ve dünya üretiminin üçte birini kontrol ediyor. ABD, yüzde 15'lik payıyla ikinci sırada yer alırken Japonya ve Almanya gibi gelişmiş ekonomiler sırasıyla yüzde 7 ve yüzde 4'lük paylarla bu küresel pastanın önemli dilimlerine sahip. Türkiye de yüzde 2'lik payıyla küresel üretim zincirinde önemli bir rol oynuyor. Bu veri, Türkiye'nin küresel üretim içerisindeki stratejik önemini ve rekabet gücünü de gözler önüne seriyor.
Türkiye'de umut verici gelişmeler gözlemleniyor
Rapora göre Türkiye endüstrisi, 2024 yılında yüksek faiz oranları, yüksek enflasyon ve buna karşın görece stabilize olan döviz kurlarının gölgesinde bir yıl geçirdi. Özellikle 2023 yılında başlayan küresel düzeydeki enflasyonla mücadele politikaları, dış talep koşullarında bozulmaya yol açarak Türkiye'nin endüstriyel üretimini de negatif etkiledi. Bunun yanı sıra Türkiye'deki yüksek enflasyonun yol açtığı alım gücü kaybı iç talebi zayıflatmış olsa da 2024 yılının sonuna doğru talepte toparlanma belirtileri ve umut verici gelişmeler gözlemleniyor. Tüm bu zorlu koşullara karşın, Türkiye'nin üretim endeksi 2020 yılından itibaren her yıl artarak yıllık yüzde 0,3 oranında artış yakaladı.
Sanayi üretiminde en büyük artış enerji sektöründe
Türkiye'de sanayi üretiminde en büyük artış ise enerji sektöründe meydana geldi. Ülkemizde görülen enerji talebinin artışı, yenilenebilir kaynaklara yönelim ve sanayideki elektrik/enerji kullanımının yaygınlaşması, bu yüksek büyüme performansını destekleyen faktörler arasında yer alıyor. Enerji ve EGİ (elektrik, gaz ve iklimlendirme) sektörünün bu yıl diğer sektörlerin üzerinde artış göstermeleri, alt sektörlerinde yapılan kapasite artırımı ve teknoloji yatırımlarının geri dönüşlerinin alınmaya başlandığına işaret ediyor. Enerji ve EGİ sektörlerinden sonra en yüksek büyüme ise maden sektöründen geldi. Türkiye'nin imalat sanayi üretimindeki düşüş de 2024 yılının son ayı itibarıyla durma noktasına yaklaşırken üretimdeki daralma, son dokuz aydır devam eden yavaşlama döneminin en düşük hızında gerçekleşti. Bazı firmalar yeni siparişlerdeki durgunluğa bağlı olarak üretimlerini azaltsa da diğer firmalar için talepteki iyileşme sinyalleriyle birlikte üretim artışında pozitif sinyaller gözlemlendi.
Türkiye OECD'nin en hızlı büyüyen ekonomisi oldu
Türkiye'nin sanayi üretimi, ekonomik büyümenin sürdürülebilirliğini belirleyen kritik bir gösterge olup, ülkemizin genel ekonomik sağlığını ve rekabet gücünü doğrudan etkiliyor. Rapora göre Türkiye sanayi üretimi son 3 yıldır 20 yıllık yüzde 4,8 yıllık bileşik büyüme oranının altında kaldı. Ancak Türkiye, 2024 yılında yüzde 0,3 sanayi üretimi artışına rağmen GSYH'sini yıllık yüzde 3,2 artırarak OECD'nin en hızlı büyüyen ekonomisi oldu. Türkiye imalat endüstrisi, kapasite kullanım oranları bağlamında son 15 yıllık ortalamasına yakın (yüzde 76) bir düzeyde seyretti. Bu bağlamda, artan maliyet baskıları ve yüksek faiz ortamına rağmen üreticilerin belli bir üretim esnekliğini koruyabildikleri görüldü. Raporda IMF'nin Türkiye için 2025 yılında yüzde 2,7 oranında GSYH büyümesi beklediğine dikkat çekildi.
Elektrikli araç üretim kapasitesinin artırımı için önemli adımlar atıldı
Ülkemizde yerli üretimin artırılmasına yönelik çeşitli çalışmaların yürütüldüğüne de dikkat çekilen raporda otomotiv sektöründe, Türkiye'nin yerli elektrikli otomobil markası Togg'un sektörün büyümesine önemli katkılar sağladığı vurgulandı. 2024 yılında 30 bin 93 adet T10X modeli kullanıcılarla buluştu ve toplam trafikteki T10X sayısı 49 bin 676'ya ulaştı. Aynı yıl itibarıyla Togg, Türkiye elektrikli otomobil pazarında yüzde 30 pazar payı ile lider konumda yer aldı. Ayrıca otomotiv sektöründe Türkiye, elektrikli araç üretim kapasitesini artırmak amacıyla önemli adımlar attı. Yıllık elektrikli araç üretim kapasitesini bir milyon adede çıkarmak için 5 milyar dolarlık bir teşvik paketi açıklandı. Bu kapsamda, Çinli elektrikli araç üreticisi BYD, Türkiye'de 1 milyar dolarlık bir üretim tesisi kurma kararı aldı.
Sanayi üretiminin yapısal dönüşüm sürecine ışık tutuyoruz. Bu raporumuz ile gerek küresel gerek yerel düzeyde sanayi üretiminin içinde bulunduğu yapısal dönüşüm sürecine ışık tutuyoruz. Artan maliyetler, yüksek faiz ortamı ve jeopolitik belirsizlikler gibi zorluklar karşısında endüstriyel üretim sektörünün dijitalleşme, yapay zekâ ve otomasyon teknolojilerine yönelmesi önem arz ediyor. Türkiye açısından bakıldığında ise zorlu makroekonomik koşullara rağmen enerji, maden ve yüksek teknolojili üretim alanlarındaki gelişmeler umut verici bir tablo çiziyor. Ayrıca, ülkemizin üretim esnekliğini koruyarak OECD içinde en hızlı büyüyen ekonomi olması, yatırımcılar için sürdürülebilir bir potansiyel sunduğunu ortaya koyuyor. Önümüzdeki dönemde üretken yapay zekâ, sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşüm alanlarında atılacak stratejik adımlar, Türkiye'nin küresel değer zincirindeki konumunu daha da güçlendirecektir
Hande Şenova
Türkiye'de her beş kişiden biri sanayi sektöründe çalışıyor
Raporda ülkemizde sanayi sektörünün istihdama etkisi de mercek altına alındı. Rakamlara göre sanayi sektörü, Türkiye'de toplam istihdamın yaklaşık yüzde 20'sini oluşturuyor. 2024 aralık ayı verilerine göre, sektörde 6,8 milyon kişi istihdam ediliyor ve bu rakam 2023 yılının son çeyreğine kıyasla yıllık yüzde 2,7'lik bir büyümeye işaret ediyor. Ayrıca, bir önceki yılın dördüncü çeyreğine göre sektörde 177 bin kişilik istihdam artışı gerçekleşti. Toplam istihdam içinde kadın istihdamı payı yüzde 17 seviyelerinde yer alırken, bu oran kadın genel istihdam ortalamasının yaklaşık 6 puan altında bulunuyor.
Birleşme ve satın almalarda Türkiye yatırımcılar için hâlâ cazip bir ülke
Türkiye, güçlü sanayi altyapısı, stratejik konumu ve rekabetçi üretim maliyetleri ile endüstriyel üretim alanında yatırımcılar için her zaman iştah kabartıcı bir pazar oldu. Rapora göre 2024 yılında Türkiye'de endüstriyel üretim sektöründe birleşme ve satın alma (M&A) faaliyetleri kapsamında toplamda 45 işlem gerçekleşti. Değeri açıklanan işlemlerle 482 milyon dolar büyüklüğüne ulaşan toplam hacminin, değeri açıklanmayan işlemler de dikkate alındığında 1,7 milyar dolar seviyesine ulaştığı tahmin ediliyor. Bu durum, 2024'ün küresel ekonomik belirsizliklerine rağmen Türkiye'deki endüstriyel üretim sektörünün dinamizmini ve yatırımcılar için cazip bir pazar olmaya devam ettiğini gösteriyor.
The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.