ARTICLE
11 December 2025

Muhdesatın Aidiyeti Davası - Muhdesat Aidiyetinin Tespiti Nasıl Yapılır

P
Paldimoglu Law Firm

Contributor

Paldimoglu Law Firm is an independent Turkish law firm offering clients around the globe dispute resolution and consultancy services. Committed to excellence, we offer comprehensive legal solutions to protect your rights, resolve disputes, and achieve favorable outcomes. Our tailored strategies leverage a deep understanding of your needs for successful results.
Muhdesatın aidiyeti davası, hem taşınmazın ekonomik değerinin doğru belirlenmesi hem de paydaşlar arasında adil bir paylaşımın sağlanması için kritik bir hukuki araçtır.
Turkey Real Estate and Construction
Paldimoglu Law Firm’s articles from Paldimoglu Law Firm are most popular:
  • in United States
  • with readers working within the Media & Information and Metals & Mining industries
Paldimoglu Law Firm are most popular:
  • within Immigration, Technology and Tax topic(s)

Muhdesatın aidiyeti davası, hem taşınmazın ekonomik değerinin doğru belirlenmesi hem de paydaşlar arasında adil bir paylaşımın sağlanması için kritik bir hukuki araçtır. Paylı mülkiyete konu taşınmazlarda zaman içinde yapılan ek yapıların, tesislerin veya ağaçlandırmaların kime ait olduğu çoğu zaman tartışma yaratır ve bu belirsizlik miras paylaşımından taşınmaz satışına, ortaklığın giderilmesi davasından ecrimisil taleplerine kadar birçok süreci doğrudan etkiler. Bir paydaşın kendi imkanlarıyla yaptığı yapının diğer paydaş tarafından sahiplenilmesi, aile içinde miras yoluyla geçen taşınmazlarda muhdesatın kim tarafından oluşturulduğunun unutulması veya üçüncü kişilerin izinsiz inşai faaliyetleri, doğru bir aidiyet tespitini zorunlu hale getirir. Bu makalede, muhdesat ne demek sorusuna cevap verilmekte, muhdesat aidiyeti davasının ne olduğu, muhdesat aidiyetinin tespiti sürecinin nasıl yürütüldüğü ve uygulamada karşılaşılan uyuşmazlıklarda hangi hukuki yöntemlerin izleneceği detaylı şekilde ele alınmaktadır.

Muhdesat Ne Demek?

Muhdesat, mevzuatta doğrudan tanımlanmamakla birlikte Türk hukukunda "bir taşınmaz üzerinde sonradan meydana getirilen ve başlangıçta taşınmazın doğal yapısında bulunmayan yapılar, tesisler veya eklemeler" olarak kabul edilir. Bu yönüyle muhdesat, taşınmazın bütünleyici parçalarından farklıdır; çünkü mütemmim cüz taşınmazın ayrılmaz unsurunu oluştururken, muhdesat sonradan yapılan ve teknik olarak taşınmazdan bağımsız değerlendirilebilen bir unsurdur. Uygulamada muhdesatın kapsamı geniştir ve ek bina, depo, garaj, sundurma, güvenlik kulübesi, prefabrik yapı, bahçe duvarı, sera, çeşme, kuyu, artezyen, sulama sistemi, güneş enerjisi paneli ve hatta ağaçlandırma çalışmaları gibi pek çok unsur muhdesat sayılabilir. Bu unsurların tamamı insan eliyle gerçekleştirilmiş olmalı ve taşınmazın ilk halinden farklı bir değer yaratmalıdır.

Muhdesatın tespiti özellikle paylı mülkiyette önem kazanır. Zaman içinde paydaşlardan biri kendi imkanlarıyla bir yapı inşa ettiğinde, diğer paydaşların bu yapıya ilişkin hak iddia etmesi veya yapım masrafından doğan talep ilişkilerinin belirlenmesi çoğu zaman uyuşmazlık yaratır. Aynı şekilde miras kalan taşınmazlarda yıllar önce bir mirasçı tarafından yapılan eklemeler, diğer mirasçılar tarafından sahiplenilebilir ve paylaşım aşamasında ciddi anlaşmazlıklara yol açabilir. Bu nedenle bir unsurun muhdesat niteliğinde olup olmadığı, hangi paydaş tarafından yapıldığı ve ne zaman oluşturulduğu çoğu zaman bilirkişi incelemesi gerektiren teknik bir konudur.

Muhdesat Aidiyetinin Tespiti

Muhdesat aidiyeti, taşınmaz üzerinde sonradan meydana getirilen bir yapının, tesisin veya ek unsurların kime ait olduğunun belirlenmesini ifade eder. Muhdesat her ne kadar taşınmazın üzerinde bulunsa da, mülkiyeti her zaman taşınmazın malikine veya tüm paydaşlara ait olmayabilir. Uygulamada sıklıkla karşılaşılan uyuşmazlıkların temelinde de bu ayrım yatar; çünkü bir paydaşın kendi imkanlarıyla yaptığı bir yapının, diğer paydaşlar tarafından "taşınmazın ortak unsuru" gibi görülmesi, ekonomik paylaşımları ve kullanım haklarını doğrudan etkiler. Bu nedenle muhdesat aidiyetinin tespit edilmesi, özellikle paylı mülkiyet, miras paylaşımı, ecrimisil,el atmanın önlenmesiveortaklığın giderilmesidavalarında kritik bir aşamadır.

Aidiyettespitidavaları kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere ve kural olarak; tespit davalarında tespit davası açanın hukuki yararının varlığı gerekir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 106. maddesinin 2. fıkrasında "tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır." denilmektedir.Muhdesatın Aidiyeti Davası Yargıtay Kararı - 7.HD., E. 2021/3738 K. 2022/2399 T. 29.3.2022

Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre muhdesatın kime ait olduğunun temel belirleyicisi "kim tarafından ve hangi kaynaklarla yapıldığı"dır. Bir kimse kendi emeği ve mali gücüyle taşınmaza bir yapı eklemişse, kural olarak o muhdesat ona aittir. Ancak diğer paydaşların açık veya zımni rızasıyla yapılan yapılar, taraflar arasında farklı hukuki sonuçlar doğurabilir. Örneğin paydaşların ortak kullanımı için yapılan bir depo, bir paydaş tarafından inşa edilmiş olsa bile kullanım ve değer paylaşımı bakımından ayrı değerlendirmeler gerektirebilir.

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 19. maddesi hükmünde taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine aitmuhdesatmevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterileceği açıklanmıştır. Bu hükmün kabul edilmesindeki amaç, taşınmaz üzerinde malikinden başka bir kişi tarafından meydana getirilmişmuhdesatbulunması ya damuhdesatın maliklerden biri veya birkaçı tarafından meydana getirilmiş olması halindemuhdesatsahiplerinin haklarının korunması,muhdesatı meydana getirmeyen taşınmaz malik veya maliklerininmuhdesattan sebepsiz yararlanmalarının önlenmesidir. Bu amaç gözetildiğinde lafzi yorumla yetinilmemesi, ister paylı (müşterek) mülkiyet, isterse elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet esaslarına tabi olsun tespit yapılan taşınmazlar üzerinde maliklerden bir veya birkaçı tarafından meydana getirilmişmuhdesatbulunması halinde bumuhdesatın az yukarıda açıklanan hüküm gereğince tutanağın ve tapu kü-tüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesi gerekir. Dairemizin kökleşmiş uygulaması da bu doğrultudadır.Muhdesatın Aidiyeti Davası Yargıtay Kararı -7. HD., E. 2010/8044 K. 2011/5995 T. 29.9.2011Muhdesatın Aidiyeti Davası Yargıtay Kararı

Muhdesat aidiyetinin tespiti sadece "kime ait olduğunun belirlenmesi" ile sınırlı değildir; bu tespit, ileride yapılacak paylaştırma, satış veya değerleme işlemlerinde doğrudan uygulanır. Muhdesatın değeri, taşınmazın toplam değerinden bağımsız bir unsur olarak hesaplanır ve bu değer ilgili kişiye tahsis edilir. Böylece paydaşlar arasındaki paylaşımda adalet sağlanmış olur.

Muhdesatın Aidiyeti Davası

Muhdesatın aidiyeti davası, bir taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın kime ait olduğunun mahkeme kararıyla tespit edilmesini amaçlayan bir tespit davasıdır. Bu dava, özellikle paylı mülkiyete konu taşınmazlarda, yıllar içinde kim tarafından yapıldığı belirsizleşen yapılar, tesisler veya ek unsurlar nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlıkları çözmek için başvurulan temel hukuki yoldur. Muhdesatın sahibinin belirlenmesi, hem mülkiyet hakkının korunması hem de taşınmazın ekonomik değerinin doğru şekilde paylaşılması açısından büyük önem taşır.

Davada amaç, muhdesatın mülkiyetini taşınmazın genel mülkiyetinden ayırmak ve teknik inceleme sonucunda bu değerin hangi kişiye ait olduğunu ortaya koymaktır. Örneğin paydaşlardan birinin kendi yatırımıyla yaptığı ek bina, depo, sundurma, kuyu veya ağaçlandırma çalışmaları, zaman içinde diğer paydaşlar tarafından "ortak yapı" gibi değerlendirilip sahiplenilebilir. Bu durumda muhdesatın aidiyeti tespit edilmediği sürece satış, paylaşım veya ecrimisil gibi süreçlerin adil yürütülmesi mümkün olmaz. Dolayısıyla dava, çoğu uyuşmazlık için ön koşul niteliğindedir.

Hal böyle olunca; öncelikle ... taşınmazın kadastro tespit tutanağı kesinleşme tarihini de gösterir şekilde ilgili Tapu Sicil Müdürlüğü'nden getirtilmeli, daha sonra taraf tanıkları hazır edilmek suretiyle az yukarıda açıklanan hukuki olgunun belirlenmesi açısından taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, keşiftemuhdesatın hangi tarihte, kim tarafından, ne şekilde meydana getirildiği duraksamasız belirlenmeli, bunun sonucunda davada hak düşürücü sürenin gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmalı,muhdesatın kadastro tespit gününden sonra meydana getirilen bölümleri var ise buna göre değerlendirme yapılmalı,muhdesatın belirli bölümünün tek başına meydana getirildiğinin davacı tarafça kanıtlanması halinde davanın sadece bu bölüm yönünden kısmen kabulüne karar verilmeli,muhdesatın oturulabilir hale getirilmesi için yapılan harcamaların yeni birmuhdesatmeydana getirme niteliğinde olmayıp,iyileştirme gideri (faydalı masraf) niteliğindeki bu gibi giderlerin, ancak koşullarının varlığı halinde sebepsiz zenginleşme davasına konu edilebileceği düşünülmeli, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller bir arada değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.Muhdesatın Aidiyeti Davası Yargıtay Kararı - 7. HD., E. 2010/6151 K. 2011/2408 T. 12.4.2011

Muhdesatın aidiyeti davası sadece paydaşlar arasında değil; mirasçılar, önceki malikler, üçüncü kişiler veya kiracılar arasında da açılabilir. Bir kimsenin taşınmaza izinsiz olarak yapı yapması, kullanım sınırlarının aşılması veya taraflarca yapılan anlaşmaların kesinlik kazanmaması gibi durumlarda aidiyetin tespitine ihtiyaç vardır. Mahkeme, keşif ve bilirkişi raporlarıyla muhdesatın hangi tarihte, kim tarafından, hangi kaynaklarla ve ne şekilde yapıldığını belirleyerek karar verir. Bu dava, tek başına mülkiyet devri sağlamaz; ancak taşınmazın ekonomik değerinin bölüşülmesi, satış sonrası bedel dağıtımı ve ecrimisil talebi gibi pek çok işlemin hukuki temelini oluşturur.

Muhdesatın Aidiyeti Davası Şartları

Muhdesatın aidiyeti davası, her durumda doğrudan açılabilen bir dava değildir; belirli hukuki koşulların ve fiili şartların varlığı aranır. Bu nedenle dava açmadan önce taşınmazın durumu, muhdesatın niteliği ve taraflar arasındaki uyuşmazlığın kapsamı dikkatle değerlendirilmelidir. İlk şart, davacının hukuki yararının bulunmasıdır. Muhdesatın kime ait olduğu hususunda bir belirsizlik veya mevcut bir uyuşmazlık yoksa, dava edilmesi gerekli bir hukuki tespit söz konusu olmadığından mahkeme hukuki yarar yokluğu sebebiyle davayı reddedebilir. Dolayısıyla aidiyet tespiti ancak sonuç doğuracak bir ihtilaf olduğunda mümkündür.

Muhdesataidiyetinin tespiti davalarında ortaklığın giderilmesi davasının yargılaması sırasındamuhdesatın davacı tarafça meydana getirildiği açıkça kabul edenler dışında kalan vemuhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmazda paydaş olan tüm tapu maliklerinin davada taraf olmaları zorunludur.

Hal böyle olunca mahkemece öncelikle ortaklığın giderilmesine ilişkin dava dosyası getirtilmeli, görülen davadaki taraflar dışındaki tapu paydaşlarının ortaklığın giderilmesi davasının yargılaması sırasında davaya konumuhdesatların davacı tarafa ait olduğunu açık bir biçimde kabul edip etmedikleri duraksamasız belirlenmeli, ortaklığın giderilmesi davası sırasındamuhdesatların davacı tarafa ait olduğunu kabul etmeyen başka paydaşlar bulunuyorsa bunların, ölmüş iseler mirasçılarının davada taraf olmalarının zorunlu olduğu gözetilerek davada taraf olarak yer almaları sağlanmalı, yargılamaya geldiklerinde davaya karşı diyecekleri, delilleri sorulup saptanmalı, gösterecekleri deliller toplanmalı, daha sonra yukarıda açıklanan tüm maddi ve hukuki olgular gözetilmek suretiyle toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm verilmelidir.Muhdesatın Aidiyeti Davası Yargıtay Kararı - 7. HD., E. 2012/8704 K. 2013/8884 T. 15.5.2013

İkinci koşul, taşınmaz üzerinde gerçek bir muhdesatın varlığıdır. Yapının veya tesisin taşınmazın üzerinde fiilen bulunması ve sonradan meydana getirilmiş olması gerekir. Hayali, kaldırılmış veya artık mevcut olmayan yapılar üzerinden muhdesat tespiti yapılamaz. Ayrıca muhdesatın insan eliyle oluşturulmuş olması ve ekonomik bir değer taşıması da önemlidir.

Bir diğer şart, muhdesatın kim tarafından yapıldığına ilişkin delillerin mevcut veya elde edilebilir olmasıdır. Yargıtay uygulamasına göre muhdesatın aidiyeti, yapım şekli, kullanılan malzeme, masrafı kimin karşıladığı, teknik özellikleri ve tarafların rızası gibi unsurlar dikkate alınarak belirlenir. Bu nedenle tanık beyanları, fotoğraflar, faturalar, eski kayıtlar, belediye belgeleri veya uzman bilirkişi incelemesi gibi deliller davanın temelini oluşturur.

Dosya içeriğindeki tapu kaydından davaya konumuhdesatların üzerinde bulunduğu 7230 ada 1 parsel sayılı taşınmazda davacı ve davalılar dışında A... B...'un da paydaş bulunduğu görülmektedir. Temyiz aşamasında dosya içerisine getirtilen ortaklığın giderilmesine ilişkin dava dosyası içeriğinden adı geçenin ölmüş olduğu ve mirasçılarının bulunduğu, bunların ortaklığın giderilmesi davasının yargılaması sırasında davaya konu muhtesatların davacı tarafa ait olduğunu açıkça kabul etmedikleri anlaşılmaktadır. Yine ortaklığın giderilmesi davasının davacıları ve tapu paydaşları olan F... G... U..., A... Y... ve C... L... T...'in de davaya konumuhdesatın (gecekondu) davacı tarafa ait olduğu yönünde (ortaklığın giderilmesi davası sırasında) açık bir kabullerinin bulunmadığı gözetildiğinde, husumetin onlara da yöneltilmesi gerektiği kuşkusuzdur.Muhdesatın Aidiyeti Davası Yargıtay Kararı - 7. HD., E. 2010/6101 K. 2010/5721 T. 12.10.2010

Son olarak, taşınmazın paylı mülkiyette bulunması, miras yoluyla intikal etmiş olması veya taraflar arasında kullanım sınırlarının tartışmalı hale gelmiş olması davanın açılmasını gerektiren tipik durumlardır. Bu şartların varlığı, muhdesatın aidiyeti davasının hem hukuki hem de fiili temelini oluşturur.

Muhdesatın Aidiyeti Davası Görevli ve Yetkili Mahkeme

Muhdesatın aidiyeti davasında görevli mahkeme, uyuşmazlığın niteliği gereği Asliye Hukuk Mahkemesidir. Bu davada tespit talebinde bulunulduğu için "değer" veya "miktar" ölçütü önem taşımaz; görev kuralı kamu düzenine ilişkin olduğundan taraflar farklı bir mahkemede anlaşma yapamaz ve mahkeme görevsizliği kendiliğinden dikkate alır. Asliye Hukuk Mahkemesi, taşınmazın hukuki niteliği, muhdesatın kapsamı ve bilirkişi raporlarının değerlendirilmesi gibi teknik aşamaları yürütmeye yetkilidir.

Yetki bakımından ise taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir. Bu kural,HMK'nın taşınmazın aynına ilişkin davalarda getirdiği kesin yetki düzenlemesinden kaynaklanır. Yani dava, taşınmazın kayıtlı bulunduğu yer dışında hiçbir yerde açılamaz; başka bir yerde açılması hâlinde mahkeme yetkisizlik kararı verir. Bu kuralın amacı, keşif, bilirkişi incelemesi ve taşınmazın fiziksel durumunun yerinde değerlendirilmesi süreçlerinin sağlıklı yürütülmesidir.

Paylı Mülkiyette Muhdesatın Aidiyeti

Paylı mülkiyete konu taşınmazlarda muhdesat aidiyeti, uygulamada en sık uyuşmazlık doğuran alanlardan biridir. Çünkü paydaşlardan biri kendi imkanlarıyla taşınmaza ek bir yapı yaptığında veya ağaçlandırma, depo, sundurma, garaj gibi değer artırıcı bir unsur oluşturduğunda, diğer paydaşlar zaman içinde bu yapının ortak olduğunu ileri sürebilir. Bu durum, hem kullanım hakkı hem de taşınmazın ekonomik değerinin paylaşımı açısından ciddi sorunlara yol açar. Yargıtay'ın yerleşik kararlarına göre paydaşın kendi parasıyla ve kendi emeğiyle yaptığı muhdesat kural olarak yapan kişiye aittir; ancak bunun tespiti çoğu zaman teknik incelemeyi gerektirir.

Paylı mülkiyette bazen muhdesat, diğer paydaşların açık veya örtülü rızasıyla yapılır. Bu durumda yapı ortak kullanım amacına yönelikse farklı değerlendirme yapılabilir; ancak rıza, muhdesat mülkiyetinin otomatik olarak ortak hâle geldiği anlamına gelmez. Önemli olan, yapının kim tarafından finanse edildiği ve kullanımın hangi hukuki temele dayandığıdır.

Ortaklığın giderilmesi davasında da muhdesat aidiyeti kritik rol oynar. Taşınmaz satışa çıktığında, muhdesatın değeri toplam satış bedelinden bağımsız hesaplanır ve sahibine ödenir. Bu nedenle paylı mülkiyette muhdesatın aidiyetinin tespiti, hem adil paylaşım hem de mülkiyet hakkının korunması için zorunlu bir aşamadır.

Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancakmuhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa vemuhdesatarzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın vemuhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarınınmuhdesata isabet ettiği yüzdelik (%.....) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır.Muhdesata isabet eden kısımmuhdesatsahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.Muhdesatın Aidiyeti Davası Yargıtay Kararı - 20. HD., E. 2017/8848 K. 2020/2491 T. 6.7.2020

Sıkça Sorulan Sorular

Muhdesatın aidiyeti davası kaç yıl sürer?

Muhdesatın aidiyeti davası genellikle 8 ay ile 18 ay arasında sonuçlanır. Ancak keşif yapılması, bilirkişi raporlarının sayısı, itiraz süreçleri ve tarafların delil sunma durumuna göre süre uzayabilir. Yoğun mahkemelerde süreç 2 yıla kadar çıkabilmektedir.

Muhdesatın aidiyeti davası satışı durdurur mu?

Tek başına muhdesatın aidiyeti davası satış işlemini otomatik olarak durdurmaz; ancak taraf isterse ihtiyati tedbir talep ederek taşınmazın satışının geçici olarak engellenmesini sağlayabilir. Mahkeme tedbir için muhdesatın varlığına ve uyuşmazlığın niteliğine bakar.

Mirasçılar muhdesat iddiasında bulunabilir mi?

Evet. Mirasçılar, miras bırakan hayattayken yapılan yapılar veya kendi yaptıkları muhdesatlar için aidiyet iddiasında bulunabilir. Özellikle eski fotoğraflar, tanıklar ve masraf belgeleri bu tespitte önemlidir. Miras paylaşımında muhdesat değeri ilgili mirasçı lehine hesaplanır.

Muhdesatın aidiyeti davasını kimler açabilir?

Bu davayı; Taşınmazdaki paydaşlar, muhdesatı yaptığını iddia eden üçüncü kişiler, mirasçılar, taşınmazı fiilen kullanan ve muhdesat oluşturan kişiler açabilir. Önemli olan, muhdesat üzerinde hak iddiası bulunmasıdır.

Muhdesat iddiası ne zaman ileri sürülür?

Muhdesat iddiası; paylaşım, satış, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil talebi, el atmanın önlenmesi veya miras paylaşımı gibi uyuşmazlıklar sırasında ve her zaman ileri sürülebilir. Ancak somut olayda gecikme hak kaybına yol açabileceğinden iddianın ilk aşamada öne sürülmesi tavsiye edilir.

Ruhsatsız yapılar muhdesat sayılır mı?

Evet. Bir yapının muhdesat olarak kabul edilmesi için ruhsatlı olması şart değildir. Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre muhdesatın belirleyici unsuru, taşınmaz üzerinde insan eliyle sonradan oluşturulmuş bir yapı veya ek unsur bulunmasıdır. Dolayısıyla ruhsatsız olsa bile prefabrik yapı, sundurma, depo, eklenti, duvar, sera veya kuyu gibi unsurlar muhdesat sayılabilir. Ancak ruhsatsızlığın tespiti, bazı durumlarda imar mevzuatı açısından ayrı idari yaptırımlara yol açabileceğinden muhdesat aidiyeti tartışmasından bağımsız olarak değerlendirilir.

Sonuç

Muhdesatın aidiyeti, taşınmaz hukukunun en teknik ve en fazla uyuşmazlığa konu olan alanlarından biridir. Paydaşlar arasında kullanım sınırlarının belirsizleşmesi, mirasçılar arasındaki eski yapıların kime ait olduğunun tartışmalı hale gelmesi, yıllar önce yapılan eklemelerin zaman içinde sahiplik açısından karışması veya üçüncü kişilerin izinsiz inşai faaliyetleri, bu davayı kaçınılmaz kılar. Muhdesat aidiyetinin doğru şekilde belirlenmesi, yalnızca mülkiyet hakkının korunmasını değil; aynı zamanda taşınmazın ekonomik değerinin adil olarak paylaşılmasını, satış veya ortaklığın giderilmesi süreçlerinin sorunsuz ilerlemesini ve ecrimisil gibi davalarda sağlıklı bir hesaplama yapılmasını sağlar.

Bu davanın teknik yönü ağırdır; keşif, bilirkişi incelemesi, fotoğraf ve kayıt analizi gibi aşamalar titizlik ister. Bu nedenle hukuki sürecin doğru yönetilmesi, hem hak kaybını önler hem de uyuşmazlığın daha hızlı çözülmesine katkı sağlar. Özellikle paylı mülkiyet, miras ve taşınmaz satışlarıyla bağlantılı durumlarda muhdesat aidiyetinin tespiti, sonraki tüm işlemlerin temelini oluşturur.

Paldımoğlu Avukatlık Bürosu olarak, muhdesat aidiyeti uyuşmazlıklarında teknik ve hukuki süreçleri bütüncül olarak değerlendiriyor; keşif ve bilirkişi aşamalarının doğru yürütülmesini sağlayarak hak kayıplarının önüne geçmeyi amaçlıyoruz.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.

[View Source]

Mondaq uses cookies on this website. By using our website you agree to our use of cookies as set out in our Privacy Policy.

Learn More