ARTICLE
30 July 2025

Manevi Tazminat Davalarında Yargılama Giderlerinin Paylaştırılması Hükmünün İptali

GP
Guleryuz Partners

Contributor

We are Güleryüz Partners, an Istanbul based law firm, offering high-quality legal services to domestic and multinational clients. Our team consists of energetic young professionals led by talented partners with strong academic backgrounds at prestigious universities in the USA, UK, and Germany, coupled with vast market experience exceeding a decade at top tier Turkish law firms. Our practice ranges from complex disputes to sophisticated M&A and finance transactions. We provide niche legal services in a wide range of legal areas such as litigation and dispute resolution, local and cross border M&As, banking, finance and capital markets, venture capital investments and start-ups, and compliance and corporate governance. We heavily invest in our pro bono projects in Turkiye and work together with institutions, foundations, and other organizations to provide legal advice to the persons in need of help. We also pride ourselves on fostering and promoting a diverse, equitable and inclusive work environment.
Anayasa Mahkemesi ["AYM"] 14 Mart 2025 Cuma günü 32841 sayılı resmî gazetede yayımlanan 2024/29 E. 2024/226 K. sayılı 25.12.2024 tarihli kararıyla Hukuk Muhakemeleri Kanunu ["HMK"]'nun 326.
Turkey Government, Public Sector

Anayasa Mahkemesi Davanın Kısmen Kabulü Durumunda Yargılama Giderlerinin Tarafların Haklılık Oranına Göre Paylaştırılması Hükmünü Manevi Tazminat Davaları Yönünden İptal Etti

Anayasa Mahkemesi Davanın Kısmen Kabulü Durumunda Yargılama Giderlerinin Tarafların Haklılık Oranına Göre Paylaştırılması Hükmünü Tazminat Davaları Yönünden İptal Etti

Anayasa Mahkemesi ["AYM"] 14 Mart 2025 Cuma günü 32841 sayılı resmî gazetede yayımlanan 2024/29 E. 2024/226 K. sayılı 25.12.2024 tarihli kararıyla Hukuk Muhakemeleri Kanunu ["HMK"]'nun 326. maddesinin 2. fıkrasını Anayasa'nın 13 ve 36. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle manevi tazminat davaları yönünden iptal etmiştir. Karar, resmî gazetede yayımlandığı tarih olan 14.03.2025 tarihinden 9 ay sonra, 14.12.2025 tarihinde yürürlüğe girecektir.

İptal Konusu Madde Hükmü

İptale konu madde hükmü, HMK'nin 326. maddesinin 2. fıkrası olan "Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır." cümlesidir.

Bu hüküm, hangi dava olduğu fark etmeksizin HMK'nin uygulandığı tüm davalar bakımından uygulama alanı bulmaktadır.

Başvuru Gerekçesi

Başvuru kararında özetle; manevi tazminat davalarında davacıya hangi tutarda tazminatın ödeneceğini belirleme konusunda hâkimin takdir yetkisinin bulunduğu, bu nedenle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi durumunda kişilik hakkının ihlal edildiği tespit edilen davacının kural uyarınca yargılama giderlerinin bir bölümünden sorumlu tutulmasının kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkıyla bağdaşmadığı gibi kuralın mülkiyet hakkı ile hak arama özgürlüğünü de ihlal ettiği, manevi tazminatın hesaplanma yönteminin mevcut olmaması nedeniyle manevi tazminat davasının kısmen reddedilmesinde davacıya atfedilebilecek bir kusurun bulunmadığı, kısmen kabulüne karar verilen manevi tazminat davasında davacının vekâlet ücreti ödemek zorunda kalmasının hakkaniyet ilkesiyle çeliştiği, ayrıca kuralla hukuk devleti ilkesi ile devletin temel amaç ve görevlerinin yanı sıra özel hayata saygı gösterilmesini isteme hakkının da ihlal edildiği belirtilerek kuralın "manevi tazminat davaları" yönünden Anayasa'ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

Anayasa Mahkemesi'nin Değerlendirmesi

AYM, iptale konu kanun hükmünün Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması" başlıklı 13. maddesine ve "Hak arama hürriyeti" başlıklı 36. maddesine uygunluğunu denetlemiştir.

Kararda, iki taraftan her birinin kısmen haklı çıktığı davalarda yargılama giderlerinin tarafların haklılık oranına göre paylaştırılacağını hükme bağlayan dava konusu kural uyarınca manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddedilmesi hâlinde davacının yargılama giderlerinin bir bölümünden sorumlu tutulmasının bu kişi üzerinde oluşturduğu baskı nedeniyle mahkemeye erişim hakkını sınırladığı belirtilmiştir.

Anayasa'nın 13. maddesine göre temel hak ve özgürlüklere sınırlama getiren düzenlemelerin kanunla yapılması gerekliliğinin, yapılacak kanuni düzenlemelerin şeklen var olmasını yeterli kılmadığı, kuralların keyfîliğe izin vermeyecek şekilde belirli ve öngörülebilir nitelikte olmasını gerektirdiği, Anayasa'nın 13. maddesinde sınırlama ölçütü olarak belirtilen kanunilik ölçütünün insan haklarına saygılı hukuk devleti ilkesi ışığında ele alınması gerektirdiği bu itibarla mahkeme tarafından manevi tazminat talebinin hangi oranda haklı kabul edileceğinin öngörülmesinin mümkün olup olmadığının da kanunilik şartı kapsamında incelenmesinin gerektiği ifade edilmiştir.

Türk hukukunda ilgili yasal düzenlemelerde manevi tazminat olarak ödeneceği ifade edilen uygun bir miktar ya da bir miktar paranın belirlenmesine yönelik herhangi bir hesaplama yöntemi bulunmadığı, bu bağlamda davacıya ödenecek manevi tazminatın tutarının belirlenmesi hâkimin takdir yetkisi kapsamında kaldığı ifade edilerek manevi tazminat davasını açacak kişiden davanın sonunda tazminat olarak hükmedilecek tutarı öngörebilmesinin beklenemeyeceği tespit edilmiş, manevi tazminat davasında talebin düşük belirlemesi durumunda hak kaybı yaşayabilecek olan ve hâkimin takdirine bağlı olarak talebinin bir kısmının kabul edilmemesi durumunda kural uyarınca yargılama giderlerinden sorumlu tutulması mümkün olan kişilerin temel hak ve özgürlüklere ilişkin anayasal güvencelere uygun şekilde mahkemeye erişebildiğinden söz edilemeyeceğinden bahisle HMK'nin 326. maddesinin 2. fıkrasının "manevi tazminat davaları" yönünden oy çokluğuyla iptaline karar verilmiştir.

Değerlendirme

Türk Hukukunda yargılamanın sonucunda yargılama giderlerin haklılık oranına göre paylaşılacağı genel bir kaidedir. Bu kaide doğrultusunda davaların kısmi kabul kısmi ret ile sonuçlanmasında, kabul/ret oranlarına göre yargılama giderleri paylaştırılmaktadır.

Manevi tazminat davalarında uğranılan zarar somutlaştırılamadığından ve objektif olarak ölçülmesi mümkün olmadığından, talep edilen miktarın hükmedilen miktardan az olması riski, diğer davalara nazaran daha fazladır. Talep edilen miktarın tamamı mahkemece kabul edilmediğinde de, iptale konu kanun hükmü doğrultusunda yargılama giderlerinin paylaştırılması söz konusudur.

Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı ile, bu risk bertaraf edilmiştir. Buna karşın AYM'nin söz konusu kararında, kanun koyucuya düzenleme yapması için süre verilmesi maksadıyla kararın resmî gazetede yayımlanma tarihinden 9 ay sonra yürürlüğe gireceği kararlaştırıldığından ve henüz yürürlüğe girmediğinden HMK'nin 326. maddesinin 2. fıkrası eğer bir kanuni düzenleme yapılmazsa 14.12.2025 tarihine kadar uygulanmaya devam edecektir.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.

See More Popular Content From

Mondaq uses cookies on this website. By using our website you agree to our use of cookies as set out in our Privacy Policy.

Learn More