ARTICLE
22 October 2025

Mevzuat Ve İçti̇hatlar Çerçevesi̇nde Tüketi̇ci̇ Aleyhi̇ne Haksiz Şart Uygulamalari

SC
Sayin Law & Consulting

Contributor

Founded by Murat Sayın, Sayın Law&Consulting is an İstanbul based (incorporated) full-service law firm offering high quality and solution-oriented legal service in a professional business manner to corporations, persons, and investors operating in a broad range of industries. Sayın Law&Consulting’s professional team consists of expert lawyers and support personnel, all of whom are experienced in their area, bilingual, and have studied at recognized law schools in Turkey and/or abroad. Sayın Law&Consulting’s young and dynamic team follows legal advancements and developments day by day to provide the best legal service to its clients and informs them regarding such advancements and developments.
Tüketici hukukunun temel amacı, ekonomik açıdan zayıf durumda bulunan tüketiciyi, güçlü taraf olan satıcı ve sağlayıcıya karşı korumaktır.
Turkey Consumer Protection
Sayin Law & Consulting’s articles from Sayin Law & Consulting are most popular:
  • in United States
Sayin Law & Consulting are most popular:
  • within Consumer Protection, Insolvency/Bankruptcy/Re-Structuring, Litigation and Mediation & Arbitration topic(s)
  • with readers working within the Banking & Credit, Property and Law Firm industries

I. Giriş

Tüketici hukukunun temel amacı, ekonomik açıdan zayıf durumda bulunan tüketiciyi, güçlü taraf olan satıcı ve sağlayıcıya karşı korumaktır. Bununla birlikte, özellikle standart sözleşmelerin ve genel işlem koşullarının yaygınlaşmasıyla birlikte, tüketicilerin sözleşme içeriğine etki etme imkânı oldukça sınırlı hale gelmiştir. Bu durum, çoğu zaman tüketicilerin herhangi bir müzakere imkânı olmaksızın kendilerine dayatılan şartları kabul etmek zorunda kalmaları sonucunu doğurmaktadır.

Bu noktada, Türk hukukunda 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ("TKHK") ve Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmelik ("Yönetmelik") hükümleri, tüketici aleyhine orantısız dengesizlik yaratan ve müzakere edilmeksizin sözleşmeye dâhil edilen hükümleri "haksız şart" olarak nitelendirmekte ve bu tür hükümleri kesin hükümsüz saymaktadır. İşbu yazı, tüketici aleyhine haksız şart uygulamalarını mevzuat ve içtihatlar kapsamında ele almaktadır.

II. Tüketicinin Vazgeçilmez Hakları

Tüketici hukukunda bazı haklar, tüketici açısından vazgeçilmez nitelikte olup, sözleşmelerle sınırlandırılamaz veya ortadan kaldırılamaz. Bu haklar, tüketicinin ekonomik olarak daha zayıf durumda olması ve sözleşme müzakere gücünün sınırlı olması nedeniyle özel olarak koruma altına alınmıştır. Örneğin, tüketicinin ayıplı mal veya hizmet nedeniyle sahip olduğu iade, değişim veya bedel indirimi hakları, cayma hakkı ve sözleşmeden dönme hakkı gibi haklar, sözleşme ile kısıtlanamaz veya tüketici aleyhine orantısız şekilde sınırlandırılamaz.

Kanun koyucu, bu tür hakların sınırlandırılmasını önlemek amacıyla TKHK ve Yönetmelik'te açık hükümler öngörmüştür. Bu düzenlemeler uyarınca, tüketiciyle müzakere edilmeksizin sözleşmeye eklenen ve tüketici aleyhine dengesiz yükümlülükler yaratan hükümler haksız şart sayılmakta ve kesin hükümsüz olarak kabul edilmektedir. Bu kapsamda, tüketicinin vazgeçemeyeceği haklar, sözleşme özgürlüğü çerçevesinde dahi sınırlanamaz ve her durumda tüketici lehine yorumlanır.

Dolayısıyla, sözleşme düzenleyen tarafların, tüketicinin vazgeçilmez haklarını gözetmeleri bir yükümlülük niteliği taşımaktadır. Aksi takdirde sözleşmede öngörülen sınırlamalar hukuken geçersiz olacak ve herhangi bir bağlayıcılık doğurmayacaktır. Bu düzenleme, yalnızca tüketicinin korunmasını sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda taraflar arasında adil ve dengeli bir sözleşme ilişkisi kurulmasına da hizmet etmektedir.

III. TKHK ve Yönetmelik Çerçevesinde Haksız Şart

TKHK m.5/1 uyarınca, tüketiciyle müzakere edilmeksizin sözleşmeye dâhil edilen ve tarafların hak ve yükümlülüklerinde dürüstlük kuralına aykırı şekilde, tüketici aleyhine dengesizlik yaratan hükümler haksız şart olarak tanımlanmıştır. Bu doğrultuda, bir sözleşme hükmünün haksız şart sayılabilmesi için hem tüketiciyle müzakere edilmeksizin sözleşmeye dahil edilmiş olması hem de tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde dürüstlük kuralına aykırı şekilde tüketici aleyhine dengesizliğe yol açması gerekmektedir.

TKHK m.5/2, bu tür haksız şartların kesin hükümsüz olduğunu; sözleşmenin diğer hükümleri geçerliliğini korusa bile, söz konusu hükmün tüketici bakımından bağlayıcı olmadığını açıkça düzenlenmektedir. Sağlayıcının veya satıcının, "bu şart olmasaydı sözleşmeyi yapmazdık" savunması da hukuken dikkate alınmamaktadır.

Ayrıca TKHK m. 5/3 fıkrası, standart sözleşmelerde yer alan kayıtların müzakere edilmediği yönünde bir karine öngörmektedir. Yani tüketiciye sözleşme şartlarını müzakere etme imkânı verilmediği sürece, bu tür kayıtların müzakere edilmediği kabul edilir. İspat yükü satıcı veya sağlayıcıya aittir.

Yönetmelik uyarınca, bir sözleşme şartının haksız olup olmadığı; sözleşme konusu mal veya hizmetin niteliği, sözleşmenin kuruluşunda var olan şartlar ve sözleşmenin diğer hükümleri veya haksız şartın ilgili olduğu diğer bir sözleşmenin hükümleri de dikkate alınarak sözleşmenin kuruluş anı esas alınmak suretiyle değerlendirilmektedir. Ayrıca sözleşme şartlarının yazılı olması halinde, tüketicinin anlayabileceği açık ve anlaşılır bir dilin kullanılmış olması gerekmektedir. Sözleşmede yer alan bir hükmün açık ve anlaşılır olmaması veya birden çok anlama gelmesi hâlinde bu hüküm, tüketicinin lehine yorumlanmaktadır.

Yönetmelik'in ekinde örnek niteliğinde haksız şart sayılan haller sıralanmaktadır. Bunların başlıcaları; sözleşmeyi düzenleyenin, sadece kendisi tarafından belirlenen koşullarda edimini ifa edeceği, buna karşılık tüketicinin her halde ifa ile yükümlü tutulduğu şartlar, tüketicinin sözleşmeyi kurmaktan veya ifa etmekten vazgeçmesi hallerinde sözleşmeyi düzenleyene tüketicinin kendisine ödediği bedeli muhafaza etme hakkı tanıyan, ancak sözleşmeyi düzenleyenin aynı türden davranışları için tüketiciye benzer bir tazminat hakkı tanımayan şartlar, yükümlülüklerini yerine getirmeyen tüketicinin, orantısız biçimde yüksek bir tazminat ödemesini gerektiren şartlar, sözleşmeyi düzenleyene, sözleşmeyi keyfi bir şekilde feshetme hakkı tanıyan ancak tüketiciye aynı hakkı vermeyen şartlar ile sözleşmeyi düzenleyenin fesih hakkını kullanmasına rağmen, henüz ifa etmediği edimler karşılığında almış olduklarını muhafaza etme hakkı veren şartlar, sözleşmeyi düzenleyenin sözleşme şartlarını, sözleşmede belirtilen haklı bir sebep olmaksızın tek taraflı olarak değiştirmesine imkan veren şartlar, sözleşmeyi düzenleyenin, sözleşme konusu mal veya hizmetin niteliklerini tek taraflı olarak ve haklı bir sebep olmaksızın değiştirebileceğine ilişkin şartlar, sözleşmeyi düzenleyenin yükümlülüklerini yerine getirmemesine rağmen tüketicinin bütün yükümlülüklerini yerine getirmesini zorunlu kılan şartlardır.

IV. İçtihat Uygulamaları

Yargıtay'ın yerleşik içtihatları, haksız şartların tüketici sözleşmelerindeki uygulanma alanını netleştirmektedir. Özellikle Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 02.07.2010 tarihli, 2009/10480 E., 2010/9823 K. sayılı kararı, bu konuda emsal niteliktedir. Kararda, tüketiciyle müzakere edilmeksizin sözleşmeye konulan ve tüketici aleyhine dengesizlik yaratan hükümlerin haksız şart sayılacağı, bu tür hükümlerin kesin hükümsüz olup tüketiciyi bağlamayacağı açıkça belirtilmiştir.

Kararın dikkat çekici yönlerinden biri, sözleşmenin noterde yapılmış olmasının bu durumu değiştirmeyeceğinin vurgulanmış olmasıdır. Yargıtay, sözleşmenin resmi bir makam huzurunda düzenlenmiş olmasının, onun standart sözleşme niteliğini ortadan kaldırmayacağını ifade etmiştir. Bu doğrultuda, tüketici sözleşme hükümlerinin müzakere edilmeden sözleşmeye derç edildiğini ileri sürdüğünde, aksini ispat yükü satıcı veya sağlayıcıya aittir. Ayrıca ilgili Yargıtay kararında, tüketicinin sözleşmeden cayması halinde yüksek miktarda cezai şart ödemekle yükümlü kılındığı, ancak sağlayıcıya benzer bir yükümlülük yüklenmediği hallerde bu hükmün haksız şart olarak değerlendirileceği açıkça ortaya koymuştur.

Hukuk Genel Kurulu ("HGK") da konuya ilişkin çeşitli kararlarında haksız şart konusunu ayrıntılı biçimde ele almıştır. 27.03.2015 tarihli, 2013/1596 E., 2015/1104 K. sayılı kararda, standart sözleşmelerin tarafların müzakeresiyle değil, tek taraflı olarak önceden hazırlanmış kayıtlarla kurulduğu vurgulanmıştır. Bu nedenle, tüketicinin sözleşme içeriğine etkide bulunma imkânı bulunmadığı sürece, ilgili hükmün haksız şart olarak değerlendirilmesi gerektiği açıkça belirtilmiştir.

HGK ayrıca, haksız şartların tüketici için bağlayıcı olmayacağını ve tüketicinin bu hükümlerin geçersizliğini her zaman def'i yoluyla ileri sürebileceğini kabul etmiştir. Bu yaklaşım, tüketiciyi sözleşmenin güçlü tarafı karşısında koruyan önemli bir ilke niteliğindedir. Dahası, tüketici yalnızca kendisine yöneltilen taleplere karşı bu def'i hakkını kullanmakla kalmayıp, aynı zamanda haksız şart gereği yapmış olduğu ödemelerin iadesini de talep edebilmektedir.

V. Sonuç ve Değerlendirme

TKHK, Yönetmelik hükümleri ve içtihat kararları birlikte değerlendirildiğinde, sözleşmelerde yer alan ve tüketicinin haklarını orantısız bir biçimde kısıtlayan kayıt açıkça haksız şart niteliğindedir. Bu tür hükümler kesin hükümsüz olup, tüketiciyi bağlamaz ve sağlayıcı lehine sonuç doğurmaz. Tüketici, böyle bir hükme dayanılarak kendisinden talep edilen ödemelere karşı def'i ileri sürebileceği gibi, haksız şart nedeniyle ödemek zorunda kaldığı bedellerin iadesini de talep edebilir. Sağlayıcı veya satıcı açısından ise, bu hükmü sözleşmeye koymak hukuken sonuç doğurmayacaktır.

Bu yaklaşım, yalnızca tüketiciye ilişkin bir koruma sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda genel işlem koşullarının hazırlanmasında ve uygulanmasında satıcı ve sağlayıcılara da önemli bir uyarı niteliği taşımaktadır. Haksız şartlar nedeniyle tüketiciye yüklenen yükümlülüklerin geçersiz sayılması, tüketicinin ekonomik ve hukuki haklarını güvence altına almakta ve sözleşmenin adil bir biçimde yürütülmesini sağlamaktadır.

Sonuç olarak, hukuki düzenlemeler ve içtihatlar, tüketicinin korunması ilkesini güçlendirmekle kalmayıp, sözleşme özgürlüğü ile tüketici hakları arasındaki hassas dengeyi gözeten bir mekanizma oluşturmakta, satıcı ve sağlayıcıların uygulamalarında da bir denetim işlevi görmektedir.

Saygılarımızla,

SAYIN Law & Consulting

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.

Mondaq uses cookies on this website. By using our website you agree to our use of cookies as set out in our Privacy Policy.

Learn More