1. Genel Olarak Kriz Kilitlenmeler ve Organ Yokluğu

Bir anonim şirkette, yönetim kurulunun ("YK") veya genel kurulun ("GK") çeşitli sebeplerle karar alamaması mümkündür. Bu durum yönetim kurulunda veya genel kurulda toplantı nisabına ulaşılamamasısebebiyle gündeme gelebileceği gibi, yapılan toplantılarda karar alınamamasışeklinde de oluşabilir. Anonim ortaklıkta her karar alamama hali gerçek anlamda kilitlenme oluşturmaz. Örneğin yönetim kurulunda karar alma konusunda bir kriz olmasına rağmen, bu kriz yönetim kurulunun işlerliği tamamen durdurmuyorsa kilitlenme söz konusu olmayacaktır. Ancak kilitlenme halinde, yönetim kurulundaki sorunlar sebebiyle ve örneğin yönetim kurulu üyelerinin eşit sayıda iki gruba ayrılması sebebiyle YK kararı alınamaz hale gelmesi sonucunda bu kriz artık adeta donma şeklinde ciddi bir kilitlenme biçimine dönüşmüştür. Yönetimi kilitlenen bir şirkette; yönetim kurulunun özel olarak bir kararı alamaması hali söz konusu değil, YK toplantısı yapamamak dahil, hiçbir işlev gerçekleştiremez hale gelmesi söz konusu olur.

Kilitlenme halinde şirketin yönetim organı şeklen var olsa da bu organ temel fonksiyonlarını yerine getiremez halde bulunur. Organ yokluğu hali ise, genel kabule göre şekli bir durumdur. Organ yokluğunun söz konusu olabilmesi için, yönetim kurulunun teşekkül edememesi veya YK üyelerinin zamanla üyeliklerini kaybetmesi ve bu boşlukların da bir şekilde doldurulamayacak hale gelmesi hallerinin oluşması gerekmektedir. Her organ yokluğu, anonim ortaklık için bir kilitlenme sonucu doğurabilirse de her kilitlenme hali organ yokluğu anlamına gelmeyecektir.

Bu ikisi arasındaki fark ise, organ yokluğu hallerinde TTK md. 530 gereğince şirketin feshinin dava edilebileceği olmasıdır. Şirketin feshi sonucunun önlenebilmesi için ise kilitlenme halinin organ yokluğuna dönüşmeden bir şekilde çözülebilmesi gerekir.

2. Yönetim Kurulu Kararlarının Alınması

Yönetim kurulu tarafından alınmış bir kararının hukuka uygun biçimde var olabilmesi için, yönetim kurulunun toplantı yaparak karar alması gerekir. Yönetim kurulunun kurul olarak karar alabilmesi için; TTK md. 390/1 hükmüne göre, esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmaması halinde, yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğu ile toplanması ve kararlarını toplantıda hazır bulunan üyelerin çoğunluğu ile karar alması gerekecektir. Örneğin iki kişiden oluşan bir yönetim kurulunun toplanabilmesi için gerekli olan çoğunluğun sağlanabilmesi için 2 üyenin de toplantıya katılmış olması gerekmektedir. İki kişiden oluşan yönetim kurulunda karar alınabilmesi için gerekli olan çoğunluğun sağlanabilmesi için de yine iki kişinin olumlu yönde oy kullanması gerekecektir. Bu durumda iki kişiden oluşan bir yönetim kurulunda kararların oybirliği ile alınması zorunlu olacaktır. O halde yönetim kurulunun üye sayısının iki olması halinde şirket kilitlenmelere daha müsait hale gelecektir.

Yukarıda belirtilen YK kararlarının alınmasına ilişkin şartlar oluşmadığı için karar alamayan ve şirketi temsil ve yönetim görevini yerine getiremeyen yönetim kurulunun, bu kilidin yönetim kurulundaki üyelerin karşılıklı anlaşmaları ile çözülmesi mümkün değilse, genel kurulca değiştirilmesi gerekmektedir. Bu sayede yönetim kurulunun uzun zamandır toplanamamasının anonim ortaklıkta organ yokluğuna yol açması önlenmiş olacaktır.

3. Genel Kurul Toplantılarına Çağrı ve Çağrısız Genel Kurul

Anonim ortaklık genel kurulu da alacağı kararları kurul halinde toplantı yaparak alır. Ancak genel kurulun toplanabilmesi için kural olarak toplantı gündeminin de gösterildiği bir çağrı yapılması gerekmektedir. Bu çağrı anonim ortaklığın yönetim kurulunun, olağan nisaplarla alacağı bir karar ile gerçekleştirilir. Çağrı yapılmadan da TTK md. 416'ya göre toplantı yapılması mümkündür. Bunun için; bir itiraz olmadan bütün payların temsil edildiği toplantıda, çağrıya ilişkin usule uyulmaksızın genel kurulun toplanması ve bu toplantı nisabının da kararların alınacağı süre boyunca korunması gerekmektedir.

Bu açıklamaya göre bir anonim ortaklık yönetim kurulundaki iki üyeden biri aynı zamanda pay sahiplerinden biriyse ve yönetim kurulunun bu iki üyelerin uyuşmazlığı sebebiyle toplanamaması halinde genel kurul gerçekleştirilebilmesi için çağrı kararı da alınamayacak ve bu nedenle genel kurul gerçekleştirilemeyecektir. Genel kurulun karar alabileceği diğer bir yol olan çağrısız genel kurul gerçekleştirilerek karar alınması da bu halde gündeme gelemeyecektir. Zira örneğimizde olduğu gibi YK üyelerinden biri aynı zamanda ortaksa muhtemelen bunların uyuşmazlığı sebebiyle genel kurul yapılması için de bir araya gelinmeyecek ya da en azından çağrısız GK yapılmasına itiraz edecektir bu nedenle bu yolla da GK yapılması mümkün olmayacaktır. Ancak yönetimin kilitlendiği şirkette bu kilitlenmeye sebep olan YK üyesi pay sahibi değilse, ortaklık pay sahiplerinin çağrısız olarak toplanarak yönetim kurulunun değiştirilmesine karar vermesi mümkündür. Böyle bir durumda da yeni oluşturulacak yönetim kurulunun nisaplar sebebiyle kilitlenmeye müsait olmayacak şekilde kurgulanması faydalı olacaktır. Bunun önlenmesi için alınabilecek tedbirlerden önde gelenler YK üye sayısının çift sayıdan oluşmaması ve özellikle iki kişiden oluşan yönetim kurullarından uzak durulmasıdır.

4. Pay Sahipleri ve Azlığın Genel Kurulu Toplantıya Çağırma Hakkı

Çağrılı veya çağrısız biçimde GK toplantısı yapamayan anonim ortaklıklar için artık GK toplantılarının yapılabilmesinin diğer yolları olan, (i) TTK md. 410/2'de yer alan pay sahiplerinin genel kurulu toplantıya çağırma hakkı ve (ii) TTK md. 411 vd. ile düzenlenen azlığın genel kurulu toplantıya çağırma hakkı incelenmelidir.

(i) Pay Sahiplerinin Genel Kurulu Toplantıya Çağırma Hakkı
TTK md. 410/2'de genel kurulun mahkemenin izni ile tek pay sahibi tarafından toplantıya davet edilmesi düzenlenmiştir. Bu hak her bir pay sahibine bu sıfatı gereğince tanınmıştır. Ayrıca bu hakkın, YK toplanamaması, toplantı nisabının sağlanamaması veya YK mevcut olmaması gibi olağanüstü durumları aşmak için getirildiği, bu sayede şirketlerin organsız kalmalarının engellenmesinin amaçlandığı ileri sürülmektedir. Ancak bir pay sahibinin kendisi doğrudan genel kurulu toplantıya davet edemez. Pay sahibi bu hakkını mahkemenin vereceği izin kararı ile kullanılabilecektir. Mahkemenin izni sonunda pay sahibi genel kurulu TTK md. 414'te gösterilen çağrı şekli ile toplantıya çağıracaktır. Ayrıca bu şekilde gerçekleştirilecek genel kurulda, yalnızca yönetim kurulunun seçilmesine ilişkin bir karar alınacağı ifade edilmektedir. Bu yolla yapılan genel kurul toplantısında olağan genel kurullara ilişkin finansal tabloların görüşülmesi gibi diğer hususların gündeme alınması mümkün değildir zira bunlar için yönetim kurulu tarafından yapılacak hazırlıklar da pay sahibince yapılamaz niteliktedir.

(ii) Azlığın Genel Kurulu Toplantıya Çağırma Hakkı
TTK md. 411 ve 412 hükümlerinde düzenlenen genel kurulun toplantıya çağırılmasına ilişkin diğer bir imkan ise azlığın anonim ortaklığın genel kurulunu toplantıya çağırmak üzere mahkemeye başvurmasıdır. Bu hakkın kullanılmasında sermayenin en az onda birini, oluşturan pay sahipleri, yönetim kurulundan, noter aracılığıyla yazılı olarak gerektirici sebepleri ve gündemi belirterek, genel kurulu toplantıya çağırmasını isteyebilirler. Azlığın gerçekleştirdiği bu talep üzerine YK talebi kabul edebilir veya reddedebilir;

YK azlığın talebini yedi iş günü içerisinde olumlu karşılarsa, bu karardan itibaren en geç 45 gün içerisinde genel kurulu yapacak şekilde çağrıyı gerçekleştirir. Bu süre içerisinde GK yapılamaz veya bu süre içerisinde yapılamayacağı anlaşılırsa, genel kurulun toplantıya çağrılması istem sahibi azlık pay sahipleri tarafından yapılacaktır.

YK azlığın talebini olumsuz karşılar veya isteme yedi iş günü içerisinde olumlu cevap vermezse, aynı pay sahiplerinin başvurusu üzerine, genel kurulun toplantıya çağrılmasına şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi karar verebilir. Burada ortaklık tüzel kişiliğine karşı bir dava açılması gerekmektedir. Mahkeme bu davada kararını kural olarak dosya üzerinden duruşma yapmaksızın verir. Mahkeme öncelikle davacıların azınlık olmaya yetecek pay sahibi olup olmadığını ve noter aracılığıyla yönetim kuruluna yapılan başvuruyu inceler sonrasında genel kurulun toplantısının gerçekleştirilmesine gerek görürse, genel kurul gündemini düzenlemek ve Kanun hükümleri uyarınca çağrıyı yapmak üzere bir kayyım atar. Kararında, kayyımın, görevlerini ve toplantı için gerekli belgeleri hazırlamaya ilişkin yetkilerini gösterir.

Bu iki kurum arasındaki farklar ise, (i) bakımından genel kurul toplantı çağrısının yapılabilmesi için pay sahibinin yönetim kuruluna noter aracılığıyla yazılı olarak başvurmak zorunda olmaksızın doğrudan mahkemeye başvurabilecek olması, mahkemenin izni sonunda çağırının doğrudan pay sahibince yapılacak olması ve bu genel kurulda yalnızca YK üyelerinin seçimine ilişkin bir karar alınabilecek olmasıdır. (ii) bakımından ise, azlık teşkil eden pay sahibi yönetim kurulundan noter aracılığıyla talepte bulunacak ve bu başvurunun sonucuna göre dava açarak genel kurulun toplantıya çağrılması için bir kayyım atanmasını talep edecektir. Bu durumda çağrı kayyım tarafından yapılacak ve bu sayede çağrının pay sahibince yapılmasına ilişkin zorluk aşılmış olacak ve gündem de bu kayyım tarafından belirlenecektir. Ayrıca bu toplantıda yalnızca YK üyelerinin seçimi ile sınırlı bir genel kurul yapılmayacak, kayyımın belirlediği gündeme göre GK gerçekleştirilecektir. Ancak bu yöntemin benimsenmesi halinde de şirketin idaresi GK yapılması ile sınırlı olarak olsa da kayyıma bırakılmış olacaktır.

5. Sonuç

Sonuç olarak anonim ortaklıklarda yönetim kurulu toplantılarının yapılmasına ve yönetim kurulu kararlarının alınmasına ilişkin genel kurulun toplanması hakkında yer alan düzenlemelere benzer bir zorlama imkanı bulunmamaktadır. Her bir yönetim kurulu üyesi, Başkandan yönetim kurulunun toplanmasını isteyebilir. Ancak üyeler fiilen bu toplantıya gelmediğinde karar alınamayacak ve yönetim kurulu toplantısı yapılması istemi şirketteki yönetim kilitlenmesinin açılmasına ilişkin bir çözüm olmayacaktır. O halde kilitlenen ve karar alamayan anonim ortaklık yönetim kurulunun görevine son verilerek yeniden yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin bir genel kurul toplantısı yapılması kilitlenme sorunun çözülmesi için gündeme gelebilecek yollardan birisidir. Bu halde de genel kurul toplantılarının yapılması kural olarak yönetim kurulunun kurul olarak çağrıya ilişkin bir karar almasına bağlı olacaktır. Bu durumun istisnası olan ve yönetim kurulu kararına gerek olmadan da genel kurul toplantısı yapılabileceği haller yukarıda gösterilmiştir. Genel kurulda da yeterli çoğunluğu sağlayacak olan pay sahipleri, yönetim kurulu üyelerinin seçilmesine ilişkin kararları gerekli çoğunluğu sağlayarak alabilecektir. Yukarıdaki hallerden ortaklığın ve pay sahiplerinin somut koşullarına uygun olan biriseçilerek hareket edilmesi ve bu sayede ortaklık yönetim kurulunun karar alabilecek şekilde yeniden düzenlenmesi sağlanarak kilitlenen şirketin tekrardan olağan faaliyetlerine devam etmesi mümkün olacaktır. Son olarak bu konuda yukarıda yapılan açıklamalar şirketin esas sözleşmesinde kanuni düzenlemeden ayrılan bir hüküm bulunmadığı hallerde geçerlidir.

Esas sözleşmede böylesine özel bir hüküm varsa yukarıdaki değerlendirmelerin bu esas sözleşme hükümlerinin de dikkate alınması gerekecektir.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.