1. Giriş
Altyapı, ekonomik büyümeyi yönlendirmede kritik bir rol oynamaktadır. Nüfusun artması ve kentleşmenin hız kazanmasıyla birlikte, modern ve dayanıklı altyapıya olan ihtiyaç da giderek artmaktadır. Hem Türkiye'de hem de küresel ölçekte altyapı ihtiyaçları; teknolojik gelişmeler, çevresel kaygılar ve değişen toplumsal talepler doğrultusunda hızla gelişmektedir.
Elektrikli araçların yükselişinden bilgi teknolojilerindeki atılımlara kadar, altyapı yatırımı öncelikleri dönüşüm geçirmektedir. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SDG) ile uyumlu yeşil altyapı, ulusal gündemlerde giderek daha fazla ön plana çıkmaktadır. Nitekim Türkiye'nin yeni taslak İklim Kanunu da yeşil altyapıyı teşvik etmektedir. Bu makale, Türkiye'nin altyapı yatırımı manzarasını küresel trendlerle karşılaştırmalı olarak ele alarak; ortaya çıkan önceliklere, sektörel boşluklara ve finansman zorluklarına odaklanmaktadır.
2. Türkiye'nin Altyapıya İlişkin Yasal Çerçevesi
Türkiye'nin altyapı gelişimi, anayasal hükümler, sektöre özgü yasalar ve stratejik yatırım çerçevelerinin bir kombinasyonu ile düzenlenmektedir. Bu yapının merkezinde, kamu altyapı projelerinin ihale süreçlerini düzenleyen ve şeffaflık ile rekabeti güvence altına alan 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu yer almaktadır. Özel sektör katılımını içeren büyük ölçekli altyapı yatırımları ise, birleşik bir Kamu-Özel İş Birliği (KÖİ) yasasından ziyade, sektörel yasalar (örneğin, Sağlık KÖİ Kanunu, Elektrik Piyasası Kanunu) ve idari düzenlemeler aracılığıyla düzenlenmektedir. Bu dağınık hukuki düzenlemeler; projelerin fizibilitesi, finansman modelleri ve risk paylaşımı çerçevelerini inceleyen Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı'nın gözetimi altında koordine edilmektedir.
Türkiye'nin hukuki altyapı ortamının kritik bir unsuru, ulaştırma, enerji ve havalimanı projelerinde yaygın olarak kullanılan Yap-İşlet-Devret (YİD) modelidir. YİD sözleşmeleri sıklıkla uluslararası tahkim maddeleri içermekte olup, bu durum yatırımcıların tarafsız uyuşmazlık çözüm mekanizmalarına olan tercihlerini yansıtmaktadır. Ayrıca, 2872 sayılı Çevre Kanunu ve Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği de diğer önemli hukuki kaynaklardır. Mevcut hukuki rejimin aksine, İklim Kanunu; sürdürülebilirlik ve çevresel uyumluluğu proje onay süreçlerine entegre ederek, ulusal uygulamaları küresel ÇSY standartlarıyla uyumlu hale getirmektedir.
Türkiye, yıldır uzun vadeli yabancı altyapı yatırımlarının payını artırmaya çalışırken, onlarca yıllık deneyimin yerli ve uluslararası yüklenicileri ve çeşitli finansman taraflarını bir araya getirerek çok sayıda sektörde geniş bir yelpazede KÖİ projesinde bir araya getirdiği, dağınık da olsa, halihazırda geniş kapsamlı olan KÖİ mevzuatı bulunuyor. Küresel eğilimlerle uyumlu olarak, hem çevresel hem de sosyal boyutları kapsayan sürdürülebilirlik, altyapı projeleri için finansman havuzunu genişletmek üzere yeni finansal ve yasal araçların getirilmesiyle birlikte, mevzuattaki iyileştirmelerin temel itici gücü olacaktır.
3. Türkiye'nin Büyüyen Altyapı İhtiyacı
Türkiye, son on yılda yıllık ortalama %5,4 oranında güçlü bir ekonomik büyüme kaydetmiştir. Hızlı kentleşme, nüfus artışı ve sanayi genişlemesi, altyapı talebinde paralel bir artışı beraberinde getirmiştir. İhtiyaç ile mevcut kaynaklar arasındaki farkı kapatmak için Türkiye, büyük ölçüde Kamu-Özel İş Birliği (KÖİ) modellerine başvurmuştur. Ancak bu strateji, yatırım açığını tamamen kapatmaya yetmemiştir.
Projeksiyonlar, Türkiye'nin 2040 yılına kadar altyapıya yaklaşık 569 milyar ABD doları yatırım yapacağını göstermektedir (Grafik 1). Ancak, gerçek altyapı ihtiyacının yaklaşık 975 milyar ABD doları olduğu tahmin edilmekte olup, bu önemli bir açık oluşturmaktadır. Bu talebin yarısından fazlası ulaştırma sektörüne, yaklaşık dörtte biri ise enerji sektörüne aittir. 2024 yılı itibarıyla Türkiye'nin altyapı bütçesinin neredeyse yarısı (%49) demiryolu projelerine ayrılmış olup, bu durum ulaştırmanın ülkenin kalkınma stratejisindeki merkezi rolünü vurgulamaktadır (Grafik 2).
Grafik 1(Türkiye's Infrastructure Growth and
Global Role Highlighted at 8th Istanbul PPP Week )
Grafik 2(Türkiye Allocates USD 27.4 Billion Public
Investments in 2024)
3.a. Telekom Altyapısı: Gelişime Açık
Ulaşım sektörü Türkiye'nin altyapı gündeminde baskın olurken, telekomünikasyon sektörü hala gelişmemiş durumda kalmaktadır. 2040 yılına kadar Türkiye'nin telekom altyapısına yaklaşık 100 milyar ABD doları yatırım yapması beklenmektedir. Küresel ölçekte, özellikle pandemi sonrası dijitalleşme ile birlikte hızla artmış ve şirketler dijital kapasitelerini önemli ölçüde genişletmiştir.
Ancak Türkiye Telekom altyapısı konusunda geride kalmaktadır. Türkiye, sabit internet hızı bakımından 181 ülke arasında 111. sırada yer almakta ve birçok gelişmiş ülke 5G'ye geçiş yaparken ve 6G'yi araştırırken, Türkiye büyük ölçüde 4.5G ağları üzerinde faaliyet göstermeye devam etmektedir. Bu gerilik, politika odağı ve yatırım için kritik bir alan olduğunu göstermektedir.
3.b. Sürdürülebilirlik ve Yeşil Altyapı Konusu
Sürdürülebilirlik, dünya genelinde altyapı önceliklerini yeniden şekillendiriyor. AB'nin karbon vergisi gibi karbon fiyatlandırma mekanizmaları, elektrikli araçların (EV) yaygınlaşması ve yenilenebilir enerjiye geçiş, yeşil altyapıya artan bir vurgu yapıldığını göstermektedir. Türkiye'nin taslak İklim Kanunu'nun karbon taksonomisini oluşturması ve yeşil altyapı yatırımlarını artırması beklenmektedir. Bu bağlamda, 2024 kamu yatırım programı, sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle ilgili yatırımlar ve tasfiye edilen varlıkları gündemine almıştır.
2024 programına göre, Türkiye bu alanda önemli gelişmeler kaydetmiştir. Örneğin, yerli elektrikli araç markası TOGG'un ortaya çıkışı, elektrikli araçların benimsenmesini hızlandırmıştır. 2035 yılına kadar Türkiye'de trafikte 5 ile 11 milyon arasında elektrikli aracın olması öngörülmektedir. Yenilenebilir enerji alanında ise Türkiye, kapasite artışı açısından dünya genelinde ilk 10 ülke arasında yer almaktadır. 2022 ile 2027 yılları arasında yenilenebilir enerji kapasitesinin %64 artarak 90 gigavat seviyesine ulaşması beklenmektedir. Bu büyümenin %49'u güneş enerjisinden, %24'ü ise rüzgâr enerjisinden kaynaklanacaktır.
26 Temmuz 2024 tarihli ve 32613 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Karar ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından Yeşil Dönüşüm Destek Programı'nın uygulama usul ve esasları belirlenmiştir. Bu program, Türkiye'de döngüsel ekonomi yaklaşımıyla uyumlu, doğal kaynakları koruyan, iklim ve sürdürülebilirlik hedeflerine katkı sağlayan ve kaynak verimliliği ile düşük karbonlu üretimi teşvik eden yatırımları desteklemeyi amaçlamaktadır.
Bu kapsamda, ilgili mevzuattan sağlanan avantajlardan yararlanmak isteyen yatırımcıların, yeşil dönüşüm stratejileri doğrultusunda tesis düzeyinde uygulanacak yeşil dönüşüm uygulamalarını içeren bir yol haritası raporu hazırlamaları gerekmektedir. Bu raporda, yatırımcı önerilen yatırım için niceliksel veya oransal olarak somut ve ölçülebilir iyileştirmeleri içeren bir veya birden fazla proje hedefi tanımlamalıdır.
Bir projenin destek almaya hak kazanabilmesi için yol haritası raporunun onaylanması, projenin programın hedefleriyle uyumlu olması, ölçülebilir hedefler içermesi, yeşil dönüşüm uygulamalarını barındırması ve çağrıda belirtilen koşulları sağlaması gerekmektedir.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Genel Müdürlüğü, başvuruyu Başvuru Değerlendirme Raporu'na dayanarak inceleyip, kabul, reddetme veya revizyon kararını yatırımcıya program portalı aracılığıyla bildirir. Projeleri onaylanan yatırımcılara, program kapsamında tanımlanan destek türleri verilecektir.
Yeşil altyapının finansmanı için Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), 22 Eylül 2022 tarihinde Yeşil Borçlanma Araçları, Sürdürülebilir Borçlanma Araçları, Yeşil Kira Sertifikaları ve Sürdürülebilir Kira Sertifikaları Rehberi'ni yayımlamış ve ardından 6 Eylül 2024 tarihinde önemli çevresel ve sosyal etkiye sahip projelerin finansmanına katkı sağlamak amacıyla Yeşil, Sürdürülebilir ve Sosyal Sermaye Piyasası Araçları Taslak Rehberi'ni yayınlamıştır.
4. Küresel Altyapı Trendleri ve Yatırım Açıkları
Yeterli finansmanın sağlanması, Türkiye'nin en önemli altyapı yatırımları konusundaki zorluklarından biri olmaya devam etmektedir. Yatırım ihtiyaçlarını karşılamak için iç kaynaklar yetersiz kalmakta ve küresel ekonomik dalgalanma ile artan faiz oranları nedeniyle dış finansmana erişim zorlaşmaktadır.
1986 ile 2023 yılları arasında Türkiye, altyapı yatırımları için Kamu-Özel İş Birliği (KÖİ) modeliyle 204 milyar ABD doları sağlamıştır. Ancak, 2040 yılına kadar olan gelecekteki ihtiyaçların büyüklüğü—569 milyar ABD doları—sadece KÖİ modellerinin yeterli olmayacağını göstermektedir. Yenilikçi finansman çözümleri ve çeşitlendirilmiş fon kaynaklarına acilen ihtiyaç duyulmaktadır.
Küresel ölçekte, 2040 yılına kadar altyapı yatırım talebinin büyük çoğunluğunun Asya'dan kaynaklanması beklenmektedir.Sadece Çin, 28 trilyon ABD doları altyapı ihtiyacı ile mevcut yatırım trendleri arasındaki 2 trilyon ABD doları tutarındaki açığıyla karşı karşıyadır. Amerika Birleşik Devletleri'nde ise altyapı yatırım açığı çok daha belirgindir ve yaklaşık 3,8 trilyon ABD doları olarak tahmin edilmektedir.
Ayrıca, Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Ajansı (UNCTAD) raporlarına göre, Türkiye'nin iç pazar koşullarına ek olarak, küresel yatırımlar da düşme eğilimi göstermektedir. Ancak aynı rapora göre, yenilenebilir enerji projeleri ile yeşil ve sürdürülebilir altyapı projelerine yapılan yatırımlar küresel yatırımlarda başı çekmekte, hem küresel hem de Türkiye'de en büyük potansiyeli barındırmaktadır.
Yatırımların finansmanındaki sermeye için küresel rekabet, Türkiye için ek riskler doğurmaktadır. Türkiye'nin Avrupa ile Asya arasındaki stratejik konumu bir avantaj olmakla birlikte, küresel finansman için artan rekabet, altyapı açığını kapatma çabalarını daha da zorlaştırabilir.
5. Sonuç
Türkiye'nin altyapı genişleme ve yenileme ihtiyaçları önümüzdeki on yıllarda artmaya devam edecektir. Ulaşım sektörü hâlâ baskın konumda olmakla birlikte, telekomünikasyon ve sürdürülebilirlikle ilgili altyapıda da acil ihtiyaçlar bulunmaktadır. Türkiye, yenilenebilir enerji ve elektrikli araçlar alanında kayda değer ilerlemeler kaydetmiş olsa da, özellikle finansman ve dijital altyapı alanlarında önemli zorluklar devam etmektedir.
Rekabetçi ve güçlü kalabilmek için Türkiye, finansman modellerini KÖİ'lerin ötesine çeşitlendirmeli ve altyapı önceliklerini dijitalleşme ile sürdürülebilirlik alanlarındaki küresel trendlerle uyumlu hale getirmelidir. Bunu başarmak, giderek birbiriyle daha bağlı hale gelen dünyada uzun vadeli ekonomik büyüme ve ulusal rekabet gücünün sağlanması için hayati öneme sahiptir.
The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.