ÖZET
Girişim Sermayesi Yatırım Fonları ("GSYF"), büyüme potansiyeli olan yenilikçi girişimcilere finansal destek sağlayan ve yatırımcılarına kazanç sunan özel nitelikli bir yatırım aracıdır. Sermaye Piyasası Kurulu'nun ("SPK") düzenlemeleri doğrultusunda kurulan GSYF'ler tüzel kişiliğe sahip olmamakla birlikte, ticari işlemler açısından tüzel kişilik yetkisi kazanabilirler. Fonun yönetimi, portföy yönetim şirketleri tarafından gerçekleştirilirken, fon yalnızca nitelikli yatırımcıların katılımına açıktır. GSYF'ler, girişim sermayesi yatırımlarına yönelik düzenlemeler doğrultusunda yönetilmekte ve fon toplam değerinin %80'i girişim sermayesi yatırımlarından oluşmalıdır. GSYF'ler vergi hukuku açısından da çeşitli avantajlar sunar; kazançları kurumlar vergisinden istisna olup yatırımcılar için önemli vergi avantajları sağlayan bir yatırım alternatifi oluşturur. İşbu makalemizde GSYF'lerin kuruluş ve yönetimi gibi temel esaslar ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu ("KVK") ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ("VUK") ve Kurumlar Vergisi Genel Tebliğ ("KV Genel Tebliği"')i kapsamındaki istisnai düzenlemeler birlikte değerlendirilecektir
Anahtar Kelimeler: Girişim Sermayesi Yatırım Fonu, Portföy Yönetimi, Kurumlar Vergisi, Vergi Avantajları, Yatırım.
GİRİŞ
Girişim Sermayesi Yatırım Fonu, Girişim Sermayesi Yatırım Fonlarına İlişkin Esaslar Tebliği (III-52.4) ("Tebliğ") ile yasal çerçevesi çizilmiş olan özel nitelikli bir fondur. Büyüme potansiyeli taşıyan, yenilikçi, inovatif girişimcilere finansal destek sağlayan ve bu desteğin karşılığında bir kazanç elde etmeye yarayan bir yatırım aracıdır. GSYF'ler yapıları itibarıyla özellikle vergisel avantajlar ve farklı yatırım fırsatları barındırmaktadır. Bu makalede, GSYF'lerin Türkiye'deki hukuki yapısı, kuruluş ve yönetim esasları ve vergisel avantajları detaylı bir şekilde ele alınacaktır.
- GİRİŞİM SERMAYESİ YATIRIM FONLARI'NA İLİŞKİN GENEL DEĞERLENDİRMELER
Tebliğ'in 4/(1). maddesini incelediğimizde GSYF'nin: "Fon, Kanun hükümleri uyarınca nitelikli yatırımcılardan katılma payı karşılığında toplanan para ya da iştirak paylarıyla, pay sahipleri hesabına, inançlı mülkiyet esaslarına göre, üçüncü fıkrada belirtilen varlık ve işlemlerden oluşan portföyü işletmek amacıyla Kuruldan faaliyet izni alan portföy yönetim şirketleri, girişim sermayesi portföy yönetim şirketleri ve gayrimenkul ve girişim sermayesi portföy yönetim şirketleri tarafından bir iç tüzük ile süreli olarak kurulan ve tüzel kişiliği bulunmayan mal varlığıdır." şeklinde tanımlandığını görmekteyiz. Tanımda GSYF'nin tüzel kişiliği olmadığı, kuruldan faaliyet izni alan belirli portföy yönetim şirketleri ("kurucu") tarafından kurulabileceği, süreli olduğu, yalnızca nitelikli yatırımcıların yatırım yapmasına açık bir fon olduğu gibi temel hususlara yer verilmiştir.
- GSYF'nin Tüzel Kişiliği
GSYF'ler, tüzel kişiliğe haiz değildir. Ancak Tebliğ'in 5/(2) maddesi uyarınca fon kuruluş işlemleri, fona ilişkin ticaret sicili işlemleri (değişiklik, terkin ve düzeltme) ve GSYF'nin ortağı olacağı şirketlerin ticaret sicili işlemleri (kuruluş, sermaye artırımı, pay devri) dahil, her türlü ticaret sicili işlemiyle sınırlı olarak tüzel kişiliği haizdir.1 Sicil nezdinde fon adına yapılacak işlemler için kurucu şirket ve portföy saklayıcısı şirketi temsilen birer kişinin müşterek olarak imza atması gerekmektedir. 21 Eylül 2024 tarihli ve 32669 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan değişiklik ile, Tebliğ'in ilgili maddesi genişletilerek tüzel kişiliğe ilişkin ilave açıklamalar getirilmiştir. Buna göre, fon adına yapılacak işlemler "fonun ortağı olacağı şirketlerin kuruluş, sermaye artırımı, pay devri ve benzeri nitelikte işlemler" olarak sayılmış, hükmü uygulamaya yetkili olan kişiler de "portföy saklayıcısının yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile yönetim kurulunca yetkilendirilecek en az ikinci derece imza yetkisine sahip kişiler" olarak detaylandırılmıştır.
- GSYF'nin Yönetimi
GSYF'nin yönetim usulü, Tebliğ'in 8. maddesinde belirlenmiştir. Buna göre, kurucu fonu kendisi yönetebileceği gibi, bir veya birden fazla portföy yönetim şirketi ("Yönetici") ile anlaşarak yönetimi devredebilir. Birden fazla yönetim şirketi ile anlaşılması hâlinde, portföy yönetim sözleşmesinde yönetimin devralınmasından doğan hak ve yükümlülüklere yer verilmesi yasal zorunluluktur. Fonun yönetimine ilişkin önemli bir husus şudur ki, fon kim tarafından yönetilirse yönetilsin fon malvarlığı yatırımcıların menfaati gözetilerek Portföy Yönetim Şirketleri ve Bu Şirketlerin Faaliyetlerine İlişkin Esaslar Tebliği (III55.1) ("Portföy Yönetim Tebliği") çerçevesinde, fon iç tüzüğü ve ihraç belgesinde bulunan yönetim ilkelerine göre yönetilmelidir. Yönetim esnasında özellikle Portföy Yönetim Tebliği madde 33 hükümleri dikkate alınmalıdır.
- GSYF'nin Temsili
GSYF'nin temsili, Tebliğ'in 10. maddesinde düzenlenmiştir. En temel anlamda temsil yetkisi, kurucunun yönetim kuruluna aittir. Taraf olunan sözleşmeler, faaliyetlerin icrası, girişim şirketlerinin yönetimine dahil olunması, genel kurullarda oy kullanılması benzeri durumlarda kurucunun yönetim kurulu GSYF'yi temsil eder. Ancak bu temsil yetkisinin yönetim kurulu tarafından bir/ birkaç üyeye veya kurucunun birinci derece imza yetkisini haiz bir personeline devredebilir. Bunun yanında, fonun portföyünün yönetimi kapsamındaki temsilinin, bir yönetim kurulu kararı ile oluşturulacak bir yatırım komitesine devredilmesi de mümkün kılınmıştır. Ancak temsil yetkisi yönetim kurulu dışından bir kimseye veya bir yatırım komitesine devredilmiş olsa dahi Tebliğ kapsamında belirli işlemlerin yapılması için yönetim kurulu kararı alınması şartı aranmaktadır ve bu işlemler: fonun kurulması, katılma payı haracı, tasfiyesi, portföy yönetim ücretinin artışı ve katılma payı sahiplerinin yatırım kararlarını etkileyebilecek nitelikteki diğer işlemler olarak sayılmıştır.
- Kurucunun ve Yöneticinin Organizasyon Yapısı
Tebliğ'in 11. maddesi, kurucu ve yönetici için bazı asgari zorunluluklar öngörmüştür. Buna göre, kurucunun yönetim kurulu üyelerinden en az bir tanesinin girişim sermayesi yatırımları konusunda en az beş yıllık tecrübesi olmalıdır. Temsilin devredilmesi adına bir yatırım komitesi oluşturulması durumunda, yukarıda belirtilen tecrübeli yönetim kurulu üyesinin bu komitede bulunması gerekir. Bunun yanında yatırım komitesinde asgari olarak genel müdür ile dört yıllık yükseköğrenim görmüş ve girişim sermayesi yatırımları hususunda en az beş yıllık tecrübesi olan tam zamanlı ya da yarı zamanlı bir personelin bulunması gerekir. Bu personel ihtiyaçları, yönetim kurulundan karşılanabileceği gibi dışarıdan da sağlanabilir. Kurucunun yönetimi bir fon yönetim şirketine devretmesi durumunda ise, aynı organizasyon yapısının Yönetici nezdinde sağlanması gerekecektir. Fon iç tüzüğü veya ihraç belgesinde daha ağır nisaplar öngörülmediği takdirde, yatırım komitesi üyelerinin çoğunluğu ile toplanarak hazır bulunan oyların çoğunluğu ile karar alır. Ancak 21 Eylül 2024 tarihli ve 32669 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan değişiklik ile ilgili hüküme, "Ancak herhâlükarda birinci fıkrada asgari olarak belirlenen yatırım komitesi üyelerinin çoğunluğunun toplantıda hazır bulunmaları gerekir" cümlesi eklenerek, komitenin toplanma usulüne ek bir düzenleme getirilmiştir.
- GSYF'nin Kuruluş Esasları ve Katılma Payı İhracı
GSYF'nin kuruluş esasları, Tebliğ'in 12. maddesinde açıklanmaktadır. Buna göre, fonun kurulabilmesi için öncelikle kurucu taslak iç tüzük ve Sermaye Piyasası Kurulu ("Kurul") tarafından istenen diğer bilgi ve belgeler ile birlikte Kurul'a başvurur. Kuruldan onay alınabilmesi için, fon saklama şirketi ve kurucu arasında saklama sözleşmesinin imzalanmış olması gereklidir. Başvuru, 2 ay içerisinde karara bağlanır ve ilgililere karar açıklanır. Kurulca onaylanan iç tüzük, altı iş günü içerisinde ticaret siciline tescil ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi ("TTSG") nezdinde ilan olunur.
Fon iç tüzüğü, GSYF'ler açısından kurucu bir belgedir. İç tüzük standardı Kurul tarafından belirlenmekle birlikte, Tebliğ'in eklerinde iç tüzükte bulunması gereken asgari unsurlar sayılmaktadır2 . Buna göre fonun ünvanı, kurucunun, yöneticinin ve portföy saklayıcının ünvanları ve adresleri, fonun tasfiye şekli, katılım paylarının alım satımlarına portföy yönetimine ve saklamasına ilişkin genel esaslar ve Kurul tarafından belirlenecek diğer hususlar iç tüzükte bulunmalıdır. Anonim şirketlerin kurulması esnasında şirket esas sözleşmesinin TTSG'de tescil ve ilan olunması gibi GSYF'lerin kurulması esnasında da iç tüzük TTSG'de tescil ve ilan edilir.
GSYF'ler için önem teşkil eden diğer belge ise ihraç belgesidir. İhraç belgesi, katılım payı ihracı için esas alınan belgedir. Tebliğ'in eklerinde, ihraç belgesinde yer alması gereken asgari unsurlar da sayılmıştır3 . Fon katılma payının ihracı için, ihraç belgesi ve Kurul tarafından istenen diğer belgelerin Kurul'a ibrazı gereklidir. Kurul başvurusu, iç tüzüğün tescilinden itibaren 6 ay içerisinde yapılmalıdır. Bu 6 aylık süre, fonun işleyebilmesi için gerekli altyapı hazırlıklarının tamamlanabilmesi için öngörülmüş olup 6 aylık süreden önce de katılma fonu ihracı için başvuru yapılabilir. Bununla birlikte eğer kurucunun kurduğu ilk fonu değil ise, kuruluş ve katılma payı ihracı başvuruları birlikte de yapılabilir. Önemle belirtmek gerekir ki katılım payları yalnızca nitelikli yatırımcılara satılır.
- GSYF Portföyü ve Girişim Sermayesi Yatırımlarına İlişkin Düzenlemeler
GSYF'lerin ana amacı, girişim sermayesi yatırımlarından oluşan bir portföy işletmektir. Buna ilişkin olarak, portföyün Tebliğ madde 4/(3)'te sayılan varlık işlemleri ile madde 18'de sayılan girişim sermayesi yatırımlarından oluşması esastır. Girişim sermayesine ilişkin yatırım sınırlamalarına Tebliğ'in 19. maddesinde yer verilmiştir. Buna göre, fonun toplam değerinin en az %80'inin girişim sermayesi yatırımlarından oluşması şarttır. Bunun yanında, fon eğer ki bir hesap dönemi içerisinde KOBİ Yönetmeliğinde yer alan nitelikleri sağlayan girişim şirketlerine fon toplam değerinin %10'unu geçecek şekilde doğrudan yatırım yapmışsa, yukarıdaki %80 olarak zikredilen sınır %51 olarak uygulanır. 21 Eylül 2024 tarihli ve 32669 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan değişiklik ile bazı ek sınırlamalar da getirilmiştir. Buna göre, diğer GSYF'lere yapılan yatırım fon toplam değerinin %25'ini, girişim şirketi niteliğindeki halka açık şirketlerin borsada işlem görmeyen paylarına yapılan yatırım ise fon toplam değerinin %20'sini aşamaz. Ünvanında "fon sepeti" ibaresi yer alan fonlar açısından %25 olarak öngörülen sınır uygulanmaz.
- GİRİŞİM SERMAYESİ YATIRIM FONLARININ VERGİSEL DEĞERLENDİRMESİ
- Girişim Sermayesi Yatırım Fonlarının Vergi Hukukundaki Yeri ve Mükellefiyetleri
Vergi hukuku perspektifinden Girişim Sermayesi Yatırım Fonlarının tanımlandığı kaynaklara baktığımızda 6322 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 15. madde-siyle VUK'a eklenen "Girişim sermayesi fonu" başlıklı 325/A maddesinde: "Sermaye Piyasası Kurulunun düzenleme ve denetimine tabi olarak Türkiye'de kurulmuş veya kurulacak olan girişim sermayesi yatırım ortaklıklarına sermaye olarak konulması veya girişim sermayesi yatırım fonu paylarının satın alınması amacıyla, ilgili dönem kazancından veya beyan edilen gelirden girişim sermayesi fonu ayrılabilir. Bu fon, kurum kazancının veya beyan edilen gelirin %10'unu ve öz sermayenin %20'sini aşamaz." şeklindeki düzenlemeyi görmekteyiz. Söz konusu madde incelendiğinde bu düzenlemedeki amacın ayrılacak fon tutarının kanuni sınırlarının ve kapsamının belirlenmesi olduğunu söyleyebilmekteyiz. Girişim Sermayesi Yatırım Fonları ile ilgili bir başka düzenleme ise 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ("Tebliğ")'nde değişiklik yapan 7 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğ'i ile eklenen 10.4. ve devamı maddelerindedir. Bu maddelerde de makalemizin işbu başlığında ve devamında detaylarına yer vereceğimiz fonun indirim konusu yapılabilmesi, indirimin şartları ve tutarının hesaplanması, fon tutarının vergilendirilmesi gibi detaylı hususlara yer verilmektedir.
Girişim Sermayesi Yatırım Fonlarının mükellefiyeti, KVK'nın 2. maddesinin 1. fıkrası uyarınca "Sermaye Piyasası Kurulunun düzenleme ve denetimine tabi fonlar ile bu fonlara benzer yabancı fonlar sermaye şirketi sayılır." şeklinde öngörülerek sermaye şirketi başlığı altında değerlendirilmişlerdir. Yine KVK'nın 3. maddesinin 1. fıkrasındaki "Tam mükellefiyet: Kanunun 1'inci maddesinde sayılı kurumlardan kanuni veya iş merkezi Türkiye'de bulunanlar gerek Türkiye içinde gerekse Türkiye dışında elde ettikleri kazançların tamamı üzerinden vergilendirilirler." şeklindeki düzenleme ile girişim sermayesi yatırım fonlarının kurumlar vergisi mükellefi olacakları netleştirilmiştir.
Bu durumda Girişim Sermayesi Yatırım Fonlarına yatırım yapacak kurumların VUK'un 325/A maddesi kapsamında fon ayırmak suretiyle kurumlar vergisi avantajı sağlamaları mümkündür. Mezkûr madde uyarınca;
- girişim sermayesi yatırım ortaklıklarına sermaye olarak konulması,
- girişim sermayesi yatırım fonu paylarının satın alınması
amacıyla, ilgili dönem kazancından girişim sermayesi fonu ayırabilme imkânı getirilmiştir. 6322 sayılı Kanunla KVK'nın 10. maddesine eklenen (g) bendi ile de VUK'un 325/A maddesine göre girişim sermayesi fonu olarak ayrılan tutarlar, kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla, kurum kazancından indirim konusu yapılabilecektir.
İlaveten, yukarıda belirttiğimiz şekilde ayrılan fon tutarının kurum kazancının veya beyan edilen gelirin %10'unu ve özsermayenin %20'sini aşmaması; bu iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmekte olup fonun ayrıldığı yılın sonuna kadar, Türkiye'de kurulmuş veya kurulacak olan SPK'nın düzenleme ve denetimine tabi girişim sermayesi yatırım ortaklıklarının fonlarına yatırım yapılması gerekmektedir.
- Fon Kazançlarının Kurumlar Vergisi İstisnası
Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 5. maddesinin d bendi uyarınca girişim sermayesi yatırım fonları veya ortaklıklarının kazançları Türkiye'de kurulu olma şartı ile kurumlar vergisinden istisna edilmişlerdir. Ancak bu istisna, söz konusu kazançların üzerinden KVK'nın 15. maddesinde belirlendiği şekilde kesinti yoluyla vergi alınmasına engel olmamaktadır. Mezkûr madde hükmü uyarınca yatırım fonu yönetenlerin, Girişim sermayesi yatırım fon ve ortaklıklarının kurumlar vergisi istisnasından yararlanan kazançlardan, kazanç sağlayanların kurumlar vergisine mahsuben %15 oranında kesinti yapması gerekmektedir. Ancak 15. maddenin 4. fıkrasında Cumhurbaşkanı'na (eski hâli ile Bakanlar Kurulu'na) verilen yetki ile vergi kesintisi oranını sıfıra kadar indirme imkânı getirilmiş, söz konusu yetki 2009/14594 (10) sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kullanılarak bu karar ile oran sıfır olarak belirlenmiştir.
Ayrıca, KVK'nın 5. maddesi uyarınca tam mükellefiyete tabi girişim sermayesi yatırım fonu katılma payları ile girişim sermayesi yatırım ortaklıklarının hisse senetlerinden elde ettikleri kâr payları ve katılma paylarının fona iadesinden doğan gelirler ile bu fonların katılma paylarının VUK'un 279. maddesi kapsamında değerlenmesinden kaynaklanan değer artış kazançları da kurumlar vergisi istisnası kapsamına alınmıştır. KVK'nın 5. maddesinin 1. fıkrasının "e" bendine eklenen ve 15.04.2022 tarihinde yürürlüğe giren başka bir düzenleme ile yatırım fonlarının katılma paylarının satışından doğan kazançların %75'lik kısmı, birtakım şartların sağlanması hâlinde kurumlar vergisinden istisna edilmiştir. Bu şartlar yine anılan maddede öngörülmekte olup şu şekildedir: Fon katılma belgesinin en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alması, satış kazancının istisnadan yararlanan kısmı satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulması.
- İndirim Tutarının Hesaplanması
İndirim tutarının hesaplanmasına ilişkin detaylı açıklamalar Tebliğ'in 10.4.2. maddesinde "İndirim tutarının hesaplanması" başlığı altında "İndirim tutarının tespitinde beyan edilen gelir olarak ticari bilanço kâr veya zararına kanunen kabul edilmeyen giderler eklenmek ve geçmiş yıl zararları ile varsa tüm indirim ve istisnalar düşülmek suretiyle bulunan tutar [Ticari bilanço kârı (zararı) + kanunen kabul edilmeyen giderler - geçmiş yıl zararları - tüm indirim ve istisnalar] dikkate alınacaktır." şeklinde düzenlenmiştir. VUK'un 325/A maddesine göre Girişim Sermayesi Yatırım Fonu, ilgili dönem kazancından ayrılacak, pasifte özel bir fon hesabına alınacaktır. Bu nedenle, tutar hesap dönemi sonu itibarıyla tespit edilebilecek olup fon hesabına alınma işleminin, izleyen hesap döneminin başından itibaren kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği tarihe kadar yapılması gerekmektedir.
- Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
Fonun ayrılmasının akabinde fonun ayrıldığı yılın sonuna kadar girişim sermayesi yatırım ortaklıklarına veya fonlarına yatırım yapılması elzemdir. Bununla beraber girişim sermayesi olarak ayrılan fon tutarlarının;
- Amacı dışında herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledilmesi,
- İşletmeden çekilmesi,
- Ortaklara dağıtılması,
- Dar mükelleflerce ana merkeze aktarılması,
- Mükelleflerce işin terki,
- İşletmenin tasfiyesi, devredilmesi veya bölünmesi,
- Girişim sermayesi yatırım ortaklıklarının hisse senetlerinin veya girişim sermayesi yatırım fonu katılma paylarının elden çıkarılmasından itibaren altı ay içinde aynı amaçla yeniden kullanılmaması
gibi durumlarda bu işlemlerin yapıldığı veya sürenin dolduğu dönemde diğer kazançlarla ilişkilendirilmeksizin vergiye tabi tutulmaları durumu söz konusu olacaktır.
SONUÇ
Sonuç olarak, Girişim Sermayesi Yatırım Fonları, kuruluş ve yönetim açısından yatırımcının menfaatini gözetecek şekilde yapılanmış olup;vergisel açıdan sağlanan kolaylıklar bakımından nitelikli yatırımcılar tarafından tercih edilebilecek bir yatırım yöntemidir. Sağlanan vergisel avantajlar göstermektedir ki kanun koyucu büyüme potansiyeli olan birtakım girişimlerin sermaye ihtiyaçlarını karşılayıp büyümelerini hızlandırma konusunda teşvik edici bir konumdadır.
The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.