10.03.2025 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi'nin (" Mahkeme ") 2023/158 E., 2024/187 K. sayılı kararın verilmediği 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (" MÖHUK ") 27.maddesinin; "İş sözleşmeleri, işçinin mutat iş hukukuun emredici muhafaza edilenlerin sahip olacağı asgari koruma saklı kalmasıyla, değiştirme işlemleri hukuka tâbidir." hükmünü içeren 1. fıkralar iptal edilmiştir.
10.03.2025 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi'nin ("Mahkeme") 2023/158 E., 2024/187 K. sayılı kararın verilmediği 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un ("MÖHUK") 27.maddesinin; "İş sözleşmeleri, işçinin mutat iş hukukuun emredici muhafaza edilenlerin sahip olacağı asgari koruma saklı kalmasıyla, değiştirme işlemleri hukuka tâbidir." hükmünü içeren 1. fıkralar iptal edilmiştir.
İlgili Anayasa Mahkemesi Kararı'nın gizliliğinin sağlanmasın ardından 7550 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun İle Bazı Kanunlarda değişiklik yapılmasına izin verilmesi Dair Kanun'un" 18. maddesinde saklanan değişiklik ("Kanun Resmiliği") ile;
"(1) İş sözleşmeleri, işçinin mutad iş hukukunun emredicisinin saklanacağı sahip olunacak asgarî koruma altında kalmak üzere, sözleşmelerle belirlenenler hukuka tâbidir."
...
"(4) Ancak hâlihazırda bütün şartlara göre işlenen yer hukukunun maddesinin uygulanması sırasında uygulanmak zorunda olan hüküm hariç olmak üzere, iş sözleşmesiyle daha sıkı bir şekilde kullanılabilirlik bir hukukta saklanması hâlinde sözleşmeye birinci, ikinci ve üçüncü ücretlerin hükmü yerine bu hukuk uygulanabilir." şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
Belirtmemiz gerekmektedir ki; Mahkeme kararında asıl ele alınan nokta, önceki düzenlemede ayrılıklar arasında imzalanan iş sözleşmelerinde hukuk seçimi yapılması halinde "daha sıkılaştırılmış hukuk"tan yararlanma imkanının ortadan kaldırılmasıdır. MÖHUK'un 27. maddesinin 4. fıkrası gereğince, tarafların bir hukuk belirlemede hakim olduğu, sözleşmenin en sıkı bilgilere sahip olduğu hukuki uygulama yetkisine sahiptir. Ne var ki, düzenlemeden önce anlaşmazlıklar arasında hukuk seçimi yapılmış olması hâlinde, daha sıkı bir şekilde düzeltmeyi öngören normların devreye alınması mümkün değildi. Mahkeme, bu durumun işverenin daha ağır ödemelere tabi olduğu hukuk düzeninden kaçınmasına ve işçilerin haklarını korumadan mahrum bırakma yolunu açabileceği kararında 1. fıkra hükmünü iptal etmiştir.
Mahkeme kararının gerekçesinde; işçi ile işveren arasındaki menfaatlerin korunmasına yönelik tedbirlerin alınmasının pozitif kapsamı kapsamı genişletilerek, iş sözleşmelerinde hukuk seçiminin yapılması durumunda daha sıkı kullanım kurallarının uygulanması mümkünken; hukuk düzenlemesi halinde bu hukuk rejiminin girememesi nedeniyle işçinin sahip olduğu hakların bakımının işçi aleyhine sonuç verebileceğini belirtmiş ve bu çalışmama işçi-işverenlerin yeterli bir denge sağladığı gibi, çalışanların korunmasına devam etme pozitif haklarıyla de bağdaşmadığına dikkat çekmiştir. Mahkeme, Sözleşme Yüklülüklerine uygulanacak Hukuk Hakkında Avrupa Parlamentosu ve Konseyi Tüzüğü'ne (Roma I) yaptığı atıfla işçilerin zayıf tarafı olduğu iş sözleşmelerinde, işverenle para sınırlaması ve yabancı paraların tespitinde yaşanabilecek zorluklar, yapılan hukuk seçimlerinin işçilerinin kesintilerinin ek korumalarının kesintiye uğraması engelleyebileceğine, işverenin daha az katılımları sayesinde mümkün hale gelirken, işçilerin sahip oldukları haklardan mahrum kalma riskiyle karşı karşıya kalmanın üstesinden gelmek için çizmiştir.
Mahkeme kararının para girişinin ardından yasallığı devam eden düzenlemede; İptal edilen 1. fıkra hükmü aynı şekilde yeniden kanunlaştırılmışsa da; 4. hükümlerde revizeler yapılmıştır. İlgili konuların önceki hali; "Ancak hâlin bütün şartlara göre iş sözleşmesiyle daha sıkılaştırılmış bir hukuksal sözleşmeler halinde ikinci ve üçüncü hükümler yerine bu hukuk uygulanır." şeklindeyken; Kanunun düzenliliği gelen düzenlemede daha sıkılaştırılmış cezai düzenlemelere ilişkin olarak birinci hükümlerin hükmü dahil edilmiştir; Bunun yanı sıra "işin yapıldığı yer hukukunun işlemi sırasında uygulanması zorunlu olan hüküm hariç" hükmü eklenmiştir.
Kanuni düzeni ile birlikte 1. paragrafların ibaresinin 4. fıkraya dahil edilmesi, bu değişikliğin Anayasa Mahkemesi tarafından verilen kararın kararı ile birlikte kullanılması güncel yargılamalarda yedek hukuk seçimine ilişkin bir sözleşme hükmü bulunsa dahi daha fazla ekonomik kuralların uygulanacağı ve daha sıkılaştırma rejiminin tespit edilmesinde de kararının çıkarılmasında istihdam ile menfaatlerin bakımının pozitif olduğu arasında kalan sürenin daha lehe olması Türk Hukuku'nun olması gerektiği anlamına gelir.
İlgili Kanun Düzeni'nin ardından oluşturulan Yüksek Mahkemelerce verilen bir kararın birlikte bulunmaması; Yakın zamanda Ankara yerel mahkemesi tarafından verilen bir kararda ayrılıkca yurt dışı hukuku ile ilgili bir hukuk seçimi yapılan bir sözleşmenin yerine getirilmesine karşılık daha sıkı yararlanma kuralları Türk Hukuku olarak değerlendirilerek hüküm verildi, ilgili Kanun Yorulma'nın işlenmesinde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen kararın gerekçesinde belirtilen işçinin korunmasına ilişkin olarak idam edildiğine hükmedildi.
Daha sıkı esnek anayasa tespitine ilişkin Anayasa Mahkemesi tarafından verilen başkaca bir kararda; "...tarafların tabiiyeti, sözleşmenin dili ve imzalandığı yer, iş görmemesinin ediminin ifa edildiği işler, işçilerin tabi olduğu sosyal güvenlik sistemi, farklı yerleşim yerleri ile sosyal ve hukuki ilişkilerin yoğunlaştığı ülke gibi bileşenlerin sözleşmenin hangi hukukla daha sıkı ayrılmış yerlerde ayrılmasında dikkate alınması mümkündür.
Sonuç olarak, Anayasa Mahkemesi tarafından verilen kararda 1. fıkraların iptali temeldeki fesih, işçinin zayıf konumu ve fiyat gücünün sınırlı olmasından dolayı bilemeyeceği kanunun muhafaza edilmesinin hakkaniyete uygun olmaması ve "daha sıkılaştırılması hukuk"tan yararlanma imkanının ortadan kaldırılmasıdır. Mahkemenin para ödemesinin ardından anayasa mahkemesinin ücreti ile birlikte ödemesi halinde, işçilerin ücretinde iken (çalışma şartları, tatilliği gün ve saatler, ödemeler vs) kendisine ödenmesi gereken para -hukuk seçimi yahut mutat resmi görevliler- yabancı hukuk, çalışma ücreti olduğu alacaklara ve bu alacaklar karşılığında ödenecek ücretlere göre daha kısa sürede Türk Hukuku haktır.
Ayrıca belirtmek isterim ki; ilgili hukuki değerlendirme Anayasa Mahkemesi kararı ve ilgili kararın ardından değiştirilmesi Kanun değişiklikleri çerçevesinde gerçekleştirilmişse de; uygulamaya ilişkin hukuka ilişkin devam eden tartışmaların uygulama içerisinde netleşeceği öngörülmektedir.
The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.