ÖZET

İletişim çağının gerçeklerinden biri olan bilgiye hızlı ulaşma ihtiyacı, halkın bilgilendirilme ve haber alma hürriyetine hizmet eden gazetecilik ve basın faaliyetlerinin teknoloji ile birlikte değişmesine, bu alanda yeni meslek gruplarının ve habercilik araçlarının oluşmasına neden olmuştur. Ortaya çıkan yeni meslek gruplarının mensupları tarafından yürütülen işler, Basın İş Hukuku anlamında çoğu kez konumlandırılamamış ve mevzuatın güncelliğini yitirmesi sebebiyle de Basın İş Hukuku kapsamında kalan işçilerin tespiti sorunu ortaya çıkmıştır.

Basın İş Hukuku ile ilgili temel mevzuat olan ve 1952 tarihli 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun ("Basın İş Kanunu")'un teknolojik gelişmeler ve yeni meslek gruplarından uzak olması, günümüzde gazetecilik ve basın faaliyeti kapsamında olan işçilerin hukuki statülerinin tespitinde ve uygulanacak mevzuatın belirlenmesinde sorunlar yaratmaktadır.

Basın İş Kanunu'na tabi çalışanların tespiti sorunu yüksek mahkeme kararları ile geçici olarak çözümlenmeye çalışılmaktadır. Ancak kanuni eksiklikler giderilmeden Basın İş Hukuku kapsamında olan işçilerin haklarının tespitindeki belirsizliğin ortadan kaldırılması mümkün değildir.

Anahtar Kelimeler: Basın İş Kanunu, Gazeteci, İşçi, Süreli Yayın, Haber Ajansı, Gazete.

GİRİŞ

Türk hukukunda işçi ile işveren arasındaki bireysel ilişkiler temel olarak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, 4857 sayılı İş Kanunu, 854 sayılı Deniz İş Kanunu ve 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun olmak üzere dört farklı kanunda düzenlenmiştir. Basın İş Kanunu dışında kalan diğer kanunlarda hangi işçilerin kapsam dahilinde olduğunun tespiti açıkça yapılabiliyor iken, Basın İş Kanunu kapsamındaki işçilerin tespiti her zaman mümkün olamamaktadır.

Zira Türk iş hukukunda temel kavramlardan olan işçi kavramı, Basın İş Kanunu'nda gazeteci olarak karşımıza çıkmaktadır. 1952 yılında yürürlüğe giren Basın İş Kanunu zamanının şartlarında basılı gazeteleri dikkate alarak gazeteciyi tanımlamış ve bu kişileri Basın İş Kanunu'na dahil etmiştir. Ancak her alanda olduğu gibi basın, iletişim ve yayın sektörlerinde teknoloji ve iletişim araçlarının değişmesi ile yepyeni meslek grupları ve faaliyet alanları gelişmiştir.

Gelişmelere uyum sağlayamayan Basın İş Kanunu'ndaki sınırlayıcı tanımlamalar, genel anlamda basın işinde faaliyet gösteren birçok işçinin Basın İş Kanunu kapsamından çıkarılmasına sebebiyet vermiştir.

Oysa aynı amaca hizmet eden benzer faaliyeti yürüten çalışanları sadece kanuni düzenlemelerdeki eksiklikler sebebiyle farklı kanunlara tabi kılmak adil değildir. Kanuni eksiklikler yüksek mahkeme kararları ile kapatılmaya çalışılmakta ve Basın İş Kanunu'nun sınırlayıcı etkileri zaman zaman ortadan kalkmaktadır.

Ancak özellikle iletişim araçlarının tamamen değiştiği ve iletişim çağı olarak adlandırılan günümüzde 1952 yılında yürürlüğe giren Basın İş Kanunu'nun ihtiyaçlara cevap vermekten uzak olduğu tartışmasızdır. Bu sebeple klasik kanuni tanımının yanında Basın İş Kanunu'na tabi çalışanların tespitinde yüksek mahkeme kararlarındaki kabullere de yer verilmesi gerekmektedir.

1. BASIN İŞ KANUNU'NUN KAPSAMI

Basın İş Kanunu'nun 1. maddesinde gazeteci kavramı "Türkiye'de yayınlanan gazete ve mevkutelerle haber ve fotoğraf ajanslarında her türlü fikir ve sanat işlerinde çalışan ve İş Kanunundaki "işçi" tarifi şümulü haricinde kalan kimselerle bunların işverenleri hakkında uygulanır. Bu Kanunun şümulüne giren fikir ve sanat işlerinde ücret karşılığı çalışanlara gazeteci denir." şeklinde tanımlanmıştır.

Görüleceği üzere Basın İş Kanunu hangi çalışanların bu kanun kapsamına dahil olduğunu sınırlarını çizerek benimsemiştir. Dolayısıyla bir işçinin Basın İş Kanunu kapsamında girip girmediğinin tespiti için kanunen aranan şartları sağlayıp sağlamadığının incelenmesi gerekmektedir.

a. Türkiye'de yayınlanma zorunluluğu

Kanuni tanım dikkate alındığında bir gazetecinin Basın İş Kanunu kapsamında olup olmadığının değerlendirilebilmesi için öncelikle Türkiye'de yayınlanan bir gazete, mevkute (süreli yayın) veya haber ve fotoğraf ajansında çalışıp çalışmadığının incelenmesi gerekmektedir.

Yurtdışında yayın yapan bir gazete, süreli yayın ya da ajansın Türkiye temsilcisi olarak çalışan bir Türk vatandaşı dahi Basın İş Kanunu kapsamına girmemektedir.1 Ancak aksi durumda Türkiye'de yayınlanan bir gazetede çalışan yabancının Basın İş Kanunu kapsamında değerlendirilmesinde bir engel bulunmamaktadır.

Dolayısıyla Basın İş Kanunu kapsamında sayılmak için vatandaşlık anlamında ya da yayın yapılan dil konusunda bir ayrım yapılmadığını, yayınlanan yer bakımından bir sınırlama yapıldığını söylemek mümkündür.

Basın İş Kanunu'nun güncel olmaması sebebiyle tanımda yer alan "yayınlanan" ifadesinden ne anlaşılması gerektiği de tartışma konusu yapılmıştır. Konuya ilişkin olarak Yargıtay "yayınlanan" ifadesinden, gazetenin elektronik ortamda umuma açık olarak yayınlanması ve okuyucunun yararlanmasına sunulmasının da yayınlanma kapsamında anlaşılması gerektiğine karar verilmiş ve yayınlanma ifadesinden sadece basıp çoğaltmanın anlaşılmaması gerektiği kabul edilmiştir.2

b. Gazete, Süreli Yayın, Haber Ajanslarında veya Özel Radyo ve Televizyonlarda Çalışma Zorunluluğu

Basın İş Kanunu kapsamında gazeteci sayılmak için işçilerin çalışması gereken işyerleri tahdidi olarak sayılmıştır. Bu işyerleri, gazete ve süreli yayın3 ile haber ve fotoğraf ajansları4 ve medya hizmet sağlayıcıları olarak radyo ve televizyon kuruluşları ile isteğe bağlı yayın hizmeti yapan kuruluşların haber birimidir.5

Ayrıca ifade etmek gerekir ki 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'un 23. maddesi uyarınca medya hizmet sağlayıcılarının haber birimlerinde çalıştırılacak basın kartlı personel de Basın İş Kanunu hükümlerine tabi kılınmıştır.

Basın İş Kanunu kapsamında sayılmak için aranan diğer husus ise çalışılan yerlerin özel sektöre ait olması zorunluluğudur. Zira Basın İş Kanunu'nun 2. maddesi uyarınca kamu tüzel kişiliğine sahip kurum ve kuruluşlar tarafından çalıştırılanlar hakkında Basın İş Kanunu hükümleri uygulanmayacak6 ve bu çalışanlar 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında değerlendirilecektir.7

c. Fikir ve Sanat İşinde Çalışma Zorunluluğu

Basın İş Kanunu'na göre bir kişinin gazeteci olarak sayılabilmesi için, kanun kapsamında sayılan yerlerde çalışması yeterli değildir. Aynı zamanda bu işyerlerinde fikir ve sanat işlerinde çalışma zorunluluğu mevcuttur.

Kanunda fikir ve sanat işinde çalışmak kavramı birçok belirsizliği yanında getirmiştir. Madde metnindeki düzenlemenin fikir veya sanat olarak ayrı ayrı algılanması gerektiğine dair görüşler ileri sürülmüşse de Yargıtay kabulüne göre madde metninde belirtilen fikir ve sanat işi doğrudan doğruya gazetecilik mesleğinin yerine getirilmesine dair alanlarda çalışmayı ifade etmektedir.8

d. Yapılan Çalışmanın Ücret Karşılığı ve Basın İş Sözleşmesine Dayalı Olma Zorunluluğu

Basın İş Kanunu kapsamında bir ilişkiden söz edilebilmesi için kararlaştırılmış bir ücret ile taraflar arasında akdedilmiş bir basın iş sözleşmesinin varlığı şarttır. Taraflar arasındaki sözleşme klasik anlamında işçinin işverene bağlı olarak iş görme borcu altına girdiği, işverenin de bunun karşılığında ücret ödemeyi kabul ettiği bir sözleşmedir.

Basın İş Kanunu dahilinde bir ilişkinin devamlı ve bağımlı olması gerekmektedir.9 Taraflar arasında akdedilecek sözleşmesinin kısmi süreli-tam süreli ya da belirli süreli-belirsiz süreli olması ise önem arz etmemektedir.10

Herhangi bir bağımlılık unsuru olmaksızın ve basın iş sözleşmesine dayalı bir ilişki olmadan kişisel becerileri ile sağladıkları haberleri, fotoğrafları ve yazıları gazete ve haberlere gönderen ve bu yol ile gelir elde eden serbest gazetecilik yapan kişilerin durumu ise Basın İş Kanunu yerine Türk Borçlar Kanunu hükümleri kapsamında değerlendirilmektedir. Yargıtay bu gibi hallerde taraflar arasındaki hukuki ilişkinin yayın sözleşmesi olup olmadığını ve gazeteciye yapılan ödemelerin niteliğinin telif ödemesi olup olmadığını araştırmaktadır. Dolayısıyla taraflar arasındaki ilişkinin Basın İş Kanunu kapsamında bir ilişki olduğunu iddia eden tarafın bu iddiasını ücret bordroları ya da düzenli yapılan ödemeler ile ispatlayabileceği kabul edilebilir.11

e. İş Kanunu Kapsamı Dışında Kalma

İşçinin Basın İş Kanunu'nun kapsamında olduğunun tespiti için sayılan şartların yanında aynı zamanda 4857 sayılı İş Kanunu'ndaki işçi tanımı dışında kalma şartı aranmıştır. Dolayısıyla gazete, süreli yayın, haber ajansı ve özel radyo televizyonlarda çalışan kişiler diğer şartları sağladığı müddetçe Basın İş Kanunu'na tabi olacaklardır.

Bir gazete, süreli yayın veya haber ajansında fikir ve sanat işleri dışında kalan veya özel radyo ve televizyonlarda haberlerle ilgili olan işler dışındaki işlerde çalışan ve bu sebeple Basın İş Kanunu kapsamına girmeyen kişiler hakkında ise 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uygulama alanı bulacaktır.

2. YARGITAY KARARLARINDA BASIN İŞ KANUNU KAPSAMINDA KABUL EDİLEN ÖRNEKLER

Belirttiğimiz üzere yeni meslek gruplarının kanuni düzenlemelere göre sınıflandırılamaması sebebiyle yüksek mahkeme kararları ile boşluk doldurulmaya çalışmış ve birçok meslek grubu için emsal kararlar oluşturulmuştur. Ancak bu konu hakkında da belirtmek gerekir ki Yargıtay kararlarında dahi aynı uyuşmazlık hakkında farklı kararlar verilebilmektedir.

Yargıtay kararlarında özel bir televizyonda program yapımcısı ve sunucusu veya editörü,12 radyo programcısı,13 fotoğrafçı ve muhabir,14 h aber a jansı i stihbarat ş efi,15 basın kuruluşunda çalışan genel müdür yardımcısı,16 haber müdürü,17 kameraman,18 spor yorumcusu,19 spor yazarı,20 dergi editörü,21 haber yönetmeni,22 gazete haber merkezi müdürü,23 Basın İş Kanunu kapsamında değerlendirilmiştir.

Buna karşın sayfa tasarımcısı,24 gazetede çalışan muhasebeci,25 gazete personel şefi,26 polis telsizinden haber ileten çalışan,27 gibi çalışanlar Yargıtay tarafından Basın İş Kanunu kapsamında dahil edilmemiştir.

SONUÇ

Basın İş Kanunu kapsamına dahil olan kişilerin tespiti meselesi temel olarak Basın İş Kanunu'nun yürürlük tarihindeki basın-iletişim araçları ile günümüz basın-iletişim araçları ve meslek grupları arasında farklılıktan kaynaklanmaktadır. Zira günümüzde gelişen teknoloji ve kullanılan iletişim araçları basından haber alma yöntemlerini de tamamen değiştirmiştir. Değişen yöntemler yeni meslek gruplarını ve uzmanlıkları doğurmuş ve bu durum Basın İş Kanunu'nun kapsamının talebi karşılamasını zorlaştırmıştır.

Basın İş Kanunu kapsamında klasik tanımlamalar günümüz dünyasında kabul edilen gazetecilik faaliyetlerini dahi tanımlamaya yetersiz kalmış, Yargıtay kararlarında belirlilik sağlanması amacıyla birtakım kriterler kabul edilmiştir. Her ne kadar Basın İş Kanunu'nun kapsamını tespit edebilmek için Yargıtay kararları yol gösterici olsa da aynı uyuşmazlık için farklı tarihlerde farklı kararların verilmesi yine belirsizliklerin ortadan kalkmasını engellemiştir. Bu sebeple güncel gelişmelerin de dikkate alındığı ve bu alanda çalışanların haklarını geniş bir alanda koruyabilen yeni bir Basın İş Kanunu düzenlenmesi ile yaşanan sıkıntıların son bulabileceği kabul edilmelidir.

Footnotes

1. Haluk Hadi SÜMER / Hasan KAYIRGAN, İşçilik Alacakları ve Hesaplamaları, Ankara 2021, s.53

2. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 01.07.2020 tarihli ve 2016/20501 E. 2020/6789 K. sayılı kararı; www.sinerjimevzuat.com.tr E.T. 24.09.2021

3. Yargıtay'a göre madde metninde belirtilen gazete ve süreli yayın kavramları nesne anlamında değil bu gazete veya süreli yayını çıkaran işletme anlamında anlaşılmalıdır. Bknz. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 31.03.2009 tarihli ve 2008/30660 E. 2009 8953 K. sayılı kararı. www.sinerjimevzuat.com.tr E.T. 24.09.2021

4. Haber ve fotoğraf ajansları Basın Kartı Yönetmeliği'nin 4. maddesinin 1. fıkrası k bendinde dünya ve ülke çapında cereyan eden hadiseleri başta diğer basın-yayın kuruluşları olmak üzere müşterilere ulaştırmak için haber, fotoğraf ve görüntü toplama işlemlerini yerine getiren ve her türlü masraflarını abonelerine haber, fotoğraf ve görüntü satarak karşılayan özel veya yarı resmi kuruluşlar olarak tanımlanmaktadır. www.mevzuat.gov.tr E.T. 24.09.2021

5. Gökçek Karaca, Nuray, Basın İş Hukuku, 2.Baskı, Ankara, 2020, s.87.

6. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 26.03.2019 tarihli ve 2015/36605 E. 2019/6799 K. sayılı kararı; www.sinerjimevzuat.com.tr E.T. 24.09.2021

7. SÜMER/KAYIRGAN, a.g.e., s.58.

8. "Buna göre yazar, muhabir, redaktör, düzeltmen, çevirmen, fotoğrafçı, kameraman, ressam, karikatürist gibi çalışanlar gazetecilik mesleği ile doğrudan doğruya ilgili olup, gazeteci olarak değerlendirilmelidir. Ancak aynı tür işyerlerinde, Teknik sorumlu, şoför, sekreter, muhasebe elemanı, satış ve pazarlama gibi işlerde çalışanlar gazeteci olarak değerlendirilemezler." Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 21.06.2018 tarihli ve 2015/20549 E. 2018/13466 K. sayılı kararı. www.kazanci.com.tr E.T. 24.09.2021

9. Gökçek Karaca, Nuray, Basın İş Hukuku, 2.Baskı, Ankara, 2020, s.87

10. SÜMER/KAYIRGAN, a.g.e., s.66.

11. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 18.10.1999 tarihli ve 1999/13238 E. 1999/15919 K. sayılı kararında "Öncelikle belirtmek gerekir ki 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlar ile Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetler Hakkındaki Kanun'un 4. maddesinde öngörülen yazılı şekil bir geçerlilik şartı değildir. Dosya içinde müteaddit aylar muhabirlere mahsus ödeme icmal cetveli ile muntazam şekilde aylık ödemeleri davacıya ücret adı altında yapıldığı gibi tedavi giderleri de karşılanmış olup davacı tanıkları da bu yazılı belgeleri doğrular şekilde açıklamalarda bulunmuşlardır. Bilirkişi raporunda da ücretten söz edilmektedir. Birkaç yıl bu şekilde ilişkinin sürdürülmüş olması arada telif akdi ilişkisi olmayıp hizmet akdi ilişkisi olduğunu göstermektedir." www.sinerjimevzuat.com.tr E.T. 24.09.2021

12. SÜMER/KAYIRGAN, a.g.e., s.61.

13. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 21.06.2018 tarihli ve 2015/20549 E. 2018/13466 K sayılı kararı www.kazanci.com.tr E.T. 24.09.2021

14. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 24.02.2000 tarihli ve 1999/19854 E. 2000/2080 K. sayılı kararı www.kazanci.com.tr E.T. 24.09.2021

15. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 05.06.2001 tarihli ve 2001/4131 E. 2001/9544 K. sayılı kararı www.kazanci.com.tr E.T. 24.09.2021

16. Yargıtay 9.Hukuk Dairesi'nin 29.09.2014 tarihli ve 2012/29523 E. 2014/28462 K. sayılı kararı www.kazanci.com.tr E.T. 24.09.2021

17. SÜMER/KAYIRGAN, a.g.e., s.63

18. SÜMER/KAYIRGAN, a.g.e., s.64

19. Yargıtay 9 Hukuk Dairesi'nin 24.02.2015 tarihli ve 2013/9508 E. 2015/7896 K. sayılı kararı www.kazanci.com.tr E.T. 24.09.2021

20. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 21.03.2016 tarihli ve 2014/35444 E. 2016/6557 K sayılı kararı www.kazanci.com.tr E.T. 24.09.2021

21. SÜMER/KAYIRGAN, a.g.e., s.64

22. SÜMER/KAYIRGAN, a.g.e., s.63

23. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 15.04.2014, tarihli ve 2012/13294 E. 2014/12682 K sayılı kararı www.kazanci.com.tr E.T. 24.09.2021

24. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 12.6.2014 tarihli 2012/4922 E. 2014/19138 K. sayılı kararı www.kazanci.com.tr E.T. 24.09.2021

25. SÜMER/KAYIRGAN, a.g.e., s.63

26. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 05.02.2018 tarihli ve 2015/8604 E. 2018/1446 K. sayılı kararı www.kazanci.com.tr E.T. 24.09.2021

27. Yargıtay 21.Hukuk Dairesi'nin 06.06.2011 tarihli ve 2010/3638 E. 2011/5220 K. sayılı kararı www.kazanci.com.tr E.T. 24.09.2021

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.