ARTICLE
20 November 2024

IP Newsletter 2024 (Turkish)

EA
Esin Attorney Partnership

Contributor

Esin Attorney Partnership  logo
Esin Attorney Partnership, a member firm of Baker & McKenzie International, has long been a leading provider of legal services in the Turkish market. We have a total of nearly 140 staff, including over 90 lawyers, serving some of the largest Turkish and multinational corporations. Our clients benefit from on-the-ground assistance that reflects a deep understanding of the country's legal, regulatory and commercial practices, while also having access to the full-service, international and foreign law advice of the world's leading global law firm. We help our clients capture and optimize opportunities in Turkey's dynamic market, including the key growth areas of mergers and acquisitions, infrastructure development, private equity and real estate. In addition, we are one of the few firms that can offer services in areas such as compliance, tax, employment, and competition law — vital for companies doing business in Turkey.
2024/1143 sayılı Şarap, Alkollü İçecekler ve Tarım Ürünlerine ilişkin Coğrafi İşaretler ve Geleneksel Ürün Adları Tüzüğü ("Tüzük")...
Turkey Intellectual Property

Avrupa Birliği Yeni Coğrafi İşaretler Tüzüğü Yürürlüğe Girdi

2024/1143 sayılı Şarap, Alkollü İçecekler ve Tarım Ürünlerine ilişkin Coğrafi İşaretler ve Geleneksel Ürün Adları Tüzüğü ("Tüzük"), 23 Nisan 2024 tarihli Avrupa Birliği ("AB") Resmi Gazetesi'nde yayımlanarak 13 Mayıs 2024 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Tüzük, halihazırda üç farklı Tüzük ile düzenlenmiş olan şarap, alkollü içecekler ve tarım ürünlerine ilişkin coğrafi işaret tescil usul ve kurallarını tek bir hukuki metin ile düzenlemektedir. Tüzükle birlikte 1151/2012 sayılı AB Tüzüğü yürürlükten kaldırılmış, 1308/2013, 2019/787 ve 2019/1753 sayılı AB Tüzükleri ise tadil edilmiştir1.

1. Amaç

Tüzük, esas olarak şaraplar, alkollü içkiler ve tarımsal ürünlere ilişkin coğrafi işaretlere yönelik ortak ve yeknesak bir hukuki metin sayesinde coğrafi işaret korumasının güçlendirilmesini ve kapsamının genişletilmesini amaçlamaktadır. Tüzükle birlikte üretici gruplarının yetki ve sorumlulukları arttırılmış, sürdürülebilirlik uygulamalarına ilişkin yeni kurallar belirlenmiş, coğrafi işaretli ürünlerin başka bir ürünün bileşeni olarak kullanılmasına dair kurallar netleştirilmiş ve coğrafi işaretli ürünlerin çevrimiçi ortamda korunması iyileştirilmiştir. Tüzük sonrası dönemde coğrafi işaretlere ilişkin yönetim Komisyon'da olmaya devam edecek, bununla birlikte Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi ("EUIPO") teknik destek sağlayacak ve coğrafi işaret sicilini tutmaya devam edecektir.

2. Tüzük ile öngörülen başlıca düzenlemeler

Aşağıda Tüzük'ün getirdiği en önemli kurallar başlıklar halinde ele alınacaktır.

  • Coğrafi işaretli ürünlerin üreticilerine tanınan yetkiler genişletilmiştir

    Teknolojinin gelişmesiyle birlikte piyasa koşulları ve tüketici talepleri büyük bir hızla değişime uğramıştır. Ürünlerin kalitesi ve sürdürülebilirliği çok daha önemli hale gelmiştir. Bu nedenle, coğrafi işaretli ürünlerin kalitesini ve güvenliğini takip edebilmek için daha sıkı düzenlemelere ve piyasa denetimlerine ihtiyaç duyulmaktadır.

    Tüzük uyarınca, coğrafi işaretli ürün üreticileri, pazarlama uygulamalarının değerinin ve fiyatlarının değiştirilmesi de dahil ürünlerinin imajına ve değerine zarar veren her türlü ticari uygulamayı önleme veya bunlara karşı koyabilme imkanına sahip olacaktır. Ayrıca, tüketici şeffaflığını arttırmak amacıyla coğrafi işarete haiz tarımsal ürünlerin ambalajları üzerinde üreticinin adının coğrafi işaretle aynı görüş alanında yer alması gerektiği kabul edilmiştir. Öte yandan coğrafi işarete haiz alkollü içkiler açısından üreticinin adının her zaman ambalajda coğrafi işaretle aynı görüş alanında yer alması gerektiği düzenlenmiştir.
  • İşlenmiş Ürünler ve Ambalajlı Gıdalar


    Tüzük, tarım ürünleri ve şarap için, bir coğrafi işaretin, işlenmiş bir ürünün bileşeni olarak kullanılan bir ürünün adında, etiketinde veya reklam malzemesinde yalnızca şu üç durumlarda kullanılabileceğini kabul etmektedir:
    • İşlenmiş ürün, coğrafi işaretle belirtilen bileşenle karıştırılabilir başka ürünler içermiyorsa,
    • Coğrafi işaretle belirtilen bileşenin, ilgili işlenmiş ürüne temel bir özellik kazandırmak için yeterli miktarlarda kullanılması durumunda ve
    • Coğrafi işaretle belirtilen bileşenin işlenmiş üründeki yüzdesinin etikette belirtilmesi durumunda.
    Bu bağlamda, coğrafi işaretli ürün üreticileri ile hazır ambalajlı gıda üreticileri, "bileşenin coğrafi işaretinin hazır ambalajlı gıda etiketinde, içindekiler listesinden başka bir yerde veya reklam materyalinde nasıl sunulacağına ilişkin teknik ve görsel hususlar" hakkında bir anlaşma yapılabilmesi öngörülmüştür.

    Bu düzenlemelerin temel amacı, coğrafi işaret kullanımının adil ticari uygulamalara uygun olmasını sağlayarak bileşen olarak kullanılan coğrafi işareti taşıyan ürünün itibarının zayıflatılmasını, sulandırılmasını veya zarar verilmesini önlemektir.
  • Sürdürülebilirlik ve Çevreye Duyarlılık

    AB'nin yeşil dönüşüm politikaları ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda, coğrafi işaretli ürünlerin çevresel etkilerini azaltmak ve toplumsal sorumluluk bilincini artırmak amacıyla Tüzük ile bir kısım yeni kurallar getirilmiştir. İklim değişikliğinin tarım ürünlerinin üretim koşullarını doğrudan etkilemesi sebebiyle coğrafi işaretli ürünlerin korunması ve desteklenmesi, kırsal ekonomilerin sürdürülebilirliğinin sağlanmasında önemli bir husus olarak görülmektedir.

    Tüzükle birlikte, sürdürülebilirlik kavramının sadece çevresel nitelikteki düzenlemeleri değil, aynı zamanda çalışma ve istihdam koşullarının iyileştirilmesi, gençlerin ve coğrafi işaretler ile korunan ürünlerin yeni üreticilerinin desteklenmesi ve yöresel tarımsal üretimin teşvik edilmesi gibi ekonomik ve sosyal nitelikte düzenlemeler öngörülmüştür.

    Ayrıca, "dağ ürünü/mountain product" terimi isteğe bağlı bir kalite terimi olarak Tüzük'te açıkça düzenlenmiştir. Bu terim yalnızca, (i) hem hammaddeler hem de çiftlik hayvanları için yem olarak kullanılan ve dağlık alanlardan gelen ürünler ile (ii) işlenmiş ürünler söz konusu olduğunda, işlemenin de dağlık bölgelerde gerçekleştiği ürünlerle ilgili olarak kullanılabilecektir.
  • Dijitalleşme ve Fikri Mülkiyet

    Dijitalleşmeyle birlikte başvuru ve tescil süreçleri hızlanmış, daha şeffaf ve verimli hale getirilmiştir. Tüzükle birlikte coğrafi işaret başvurularının çevrimiçi olarak yapılması ve takip edilmesine olanak sağlanmış, bürokratik işlemler azaltılmıştır.

    Coğrafi işaretli ürünlerin dijital kanallar ve e-ticaret platformları aracılığıyla tanıtım ve satışının artırılması amacıyla, bu ürünlerin dijital ortamda korunmasına yönelik yeni düzenleme ve uygulamalar öngörülmüştür. Taklit ürünlerin sayısındaki artış nedeniyle coğrafi işaretli ürünlerin itibarına ve piyasadaki yerine yönelik tehditleri azaltmak adına, ürünlerin piyasa performansını izlemek ve coğrafi işaretlerin ihlal edilmesini önlemek için daha katı denetim önlemleri ve uygulama mekanizmaları getirilmiştir. Bu kapsamda, Tüzük mesafeli satış yoluyla satılan ürünler için de uygulanmaktadır.

    Coğrafi işaretleri yasadışı olarak kullanan alan adlarının kapatılması veya coğrafi engelleme yoluyla bu alan adlarına erişim engeli getirilmesi düzenlenmiştir. Ayrıca, EUIPO tarafından bir alan adı uyarı sistemi kurulması öngörülmüştür.
  • Basitleştirilmiş Süreçler

    Yeni düzenlemelerle coğrafi işaretlerin tescil ve denetim süreçleri uzun ve karmaşıkken basitleştirilerek hem üreticiler için daha erişilebilir hale getirilmiş hem de bürokrasi azaltılmıştır. Tüzük'ün 2. bölümü, bir AB üyesi devlette veya üçüncü bir ülkede yerleşik başvuru sahipleri için tek ve daha basitleştirilmiş bir tescil prosedürü öngörmektedir.

    Coğrafi işaretlerin incelenmesinde 6 aylık kesin bir son süre getirilmiştir. Prosedür iki aşamadan oluşmaktadır: (1) Tescil başvurusunun ve yerel düzeyde olası bir itirazın incelenmesini içeren ulusal aşama ile (2) Komisyonun tek başına sorumlu olduğu AB düzeyindeki aşama. Tescil başvurusu, yetkili ulusal makama yalnızca bir başvuru sahibi üretici grubu, yani "yasal yapısına bakılmaksızın, adı tescil için önerilen aynı ürünün üreticilerinden oluşan bir birlik" tarafından sunulabilir. Her AB üyesi devlet tescil başvurusunun incelenmesinin ardından yayınlanmasını sağlayacak ve yayın tarihinden itibaren en az bir aylık süre içinde sadece ilgili AB üyesi devlette yerleşik veya ikamet eden meşru menfaati olan kişilerin tescil başvurusuna itiraz edebilecekleri bir ulusal itiraz prosedürü yürütecektir. Bu sayede, coğrafi işaret başvuru ve tescil sisteminde ortak bir standart sağlanması hedeflenmektedir.

3. Sonuç

Sonuç olarak, AB'nin coğrafi işaretler sisteminin modernleştirilmesi, sürdürülebilirlik hedefleriyle uyumlu hale getirilmesi, küresel pazarda rekabet gücünün artırılması ve hem üreticilere hem de tüketicilere daha fazla şeffaflık ve koruma sağlaması amacıyla Tüzük ile önemli değişiklikler öngörülmüştür.

Yapılan bu reform sayesinde, yerel ekonomiler desteklenerek Avrupa'nın kültürel ve gastronomik mirası daha etkili bir şekilde korunmaya devam edecektir. Tüzük, coğrafi işaretli ürünlerin korunması, tanıtılması ve denetlenmesi noktasında Türkiye için de daha şeffaf, verimli ve sürdürülebilir bir örnek teşkil edecektir.

Avrupa Birliği Nezdinde Tescilli Coğrafi İşaret Sayımız Artıyor

1. Coğrafi İşaret Tescili, Amacı ve Önemi

Menşe adı ve mahreç işaretinden oluşan coğrafi işaretler ile geleneksel ürün adları özellikle yerel ekonomik kalkınma için önem teşkil eden sınai mülkiyet hakları arasında yer almaktadır. Coğrafi işaret tescillerinde, diğer sınai mülkiyet haklarından farklı olarak korumadan yalnızca başvuran kişi ya da kişiler yararlanmaz. Tescilde belirtilen özelliklere uygun üretim veya pazarlama faaliyetinde bulunan herkes bu korumadan yararlanır. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ("SMK") uyarınca ürünün üreticileri olan gerçek veya tüzel kişiler, ilgili dernekler, vakıflar ve kooperatifler, coğrafi alan ile ilgili kamu kuruluşları coğrafi işaret ve geleneksel ürün adı tescil başvurusunda bulunabilir. Türkiye'de coğrafi işaret tescil sahiplerinin büyük bir kısmını belediyeler oluşturmaktadır. Belediyeleri sırasıyla ticaret ve sanayi odaları, ticaret borsaları, valilikler ve kaymakamlıklar takip etmektedir2.

Coğrafi işaret ve geleneksel ürün adı tescillerinin çok sayıda amacı bulunmaktadır. İlk olarak, tescile konu ürünlerin belirli standartlarda üretilmesi sağlanarak ürünün kalitesinin korunması hedeflenmektedir. Ayrıca bu ürünleri üreten ve/veya pazarlama faaliyetinde bulunan kişiler ve kurumlar kollektif bir şekilde korunarak yöre halkının kalkınması ve ekonomik gelişme desteklenmektedir. Ayrıca tescilde belirtilen özelliklere uyum sağlamayan sahte ve kalitesiz ürünlerin üretilmesinin önüne geçilerek tüketicinin korunması amaçlanmaktadır.

Coğrafi işaretler bir ülkenin kültürel ve doğal mirasının korunmasında önemli bir yere sahiptir. Coğrafi işaret ve geleneksel ürün adı tescilleri özellikle kırsal bölgelerin ekonomik kalkınmasında önemli bir rol oynamaktadır. Ürünün üreticilerinin gelirlerinin artmasına, bir yörenin herhangi bir ürününü, meyvesini, madenini koruma altına alarak biyoçeşitliliğin korunmasına, yerel ekonomilerin canlanmasına, tüketici ve üretici haklarının korunmasına ve bölgelerin tanıtılmasına kadar birçok açıdan olum katkı sağlamaktadır.

2. İstatiksel Verilere Göre TÜRKPATENT Nezdinde Başvuru ve Tesciller

Türk Patent ve Marka Kurumu'nun ("TÜRKPATENT") Coğrafi İşaretler Portalı'nda paylaşılan "Tescilli Coğrafi İşaretlerin Ürün Gruplarına Göre Dağılımı" verilerine göre Türkiye'de başvuruların ve tescillerin büyük kısmını gıda maddeleri ve içecekler oluşturmaktadır.

1546022a.jpg
Tescilli Coğrafi İşaretlerin Ürün Gruplarına Göre Dağılımı3

Gıda maddeleri ve içecekler ülkelerin mutfak kültürlerini yansıtmaktadır. Bu ürünlere ilişkin alınan coğrafi işaret tescilleri ise şehirlerde gastronomi turizminin yaygınlaşmasını sağlayarak ekonomik kalkınmaya destek olmaktadır. Nitekim tüketiciler coğrafi işaret tescilli ürünleri almak, gidip yerinde o ürünleri görmek ve tatmak istemekte, bu da gastronomi turizminin gelişmesine katkıda bulunmaktadır. Bu duruma en iyi örnek Türkiye'nin Gaziantep şehri verilebilir. Türkiye'deki yöresel ürünleri en fazla coğrafi işaret tescili ile korunan şehir 106 tescille Gaziantep'tir.

TÜRKPATENT'in 2024 yılı Ocak – Haziran arasındaki başvuru verilerine göre toplam coğrafi işaret başvuru sayısı 172'dir. En çok başvuru yapılan il ise 30 başvuru ile Hatay'dır.

3. Avrupa Birliği Nezdinde Başvuru ve Tesciller

Avrupa Birliği ("AB") nezdinde de coğrafi işaret başvuru ve tescillerin büyük bir kısmını gıda ürünleri oluşturmaktadır. AB nezdinde tescilli coğrafi işaret sıralamasında İtalya 339 tescilli ürün ile birinci sıradadır. Fransa 298, İspanya 252 tescil ile İtalya'yı takip etmektedirler. Yunanistan'ın tescilli coğrafi işaret sayısı ise 122'dir.

Türkiye'den halihazırda 27 ürün AB nezdinde coğrafi işaret olarak tescil edilmiştir. AB nezdinde tescilli ve başvuru halindeki tüm coğrafi işaretlerimiz aşağıda listelenmektedir4.

Ürün Tipi Ürün Adı Statü
Gıda Antep Baklavası / Gaziantep Baklavası Tescilli
Gıda Antakya Künefesi Tescilli
Gıda Aydın Kestanesi Tescilli
Gıda Aydın İnciri Tescilli
Gıda Bayramiç Beyazı Tescilli
Gıda Giresun Tombul Fındığı Tescilli
Gıda Malatya Kayısısı Tescilli
Gıda Milas Zeytinyağı Tescilli
Gıda Taşköprü Sarımsağı Tescilli
Gıda Çağlayancerit Cevizi Tescilli
Gıda Gemlik Zeytini Tescilli
Gıda Milas Yağlı Zeytini Tescilli
Gıda Aydın Memecik Zeytinyağı Tescilli
Gıda Safranbolu Safranı Tescilli
Gıda Suruç Narı Tescilli
Gıda Edremit Zeytinyağı Tescilli
Gıda Maraş Tarhanası Tescilli
Gıda Ayaş Domatesi Tescilli
Gıda Osmaniye Yer Fıstığı Tescilli
Gıda Edremit Körfezi Yeşil Çizik Zeytini Tescilli
Gıda Ezine Peyniri Tescilli
Gıda Bursa Şeftalisi Tescilli
Gıda Araban Sarımsağı Tescilli
Gıda Hüyük Çileği Tescilli
Gıda Bursa Siyah İnciri / Bursa Siyahı Tescilli
Gıda Bingöl Balı Tescilli
Gıda Söke Pamuğu Tescilli
Gıda Kayseri Pastırması İlan
Gıda Manisa Mesir Macunu İlan
Gıda Gaziantep Menengiç Kahvesi / Gaziantep Melengiç Kahvesi İlan
Gıda Tonya Tereyağı Başvuru
Gıda Sinop Kestane Balı Başvuru
Gıda Melli İnciri Başvuru
Gıda Urfa Keten Köyneği Fıstığı / Şanlıurfa Keten Köyneği Fıstığı Başvuru
Gıda Rize Çayı Başvuru
Gıda Erzurum Su Böreği Başvuru
Gıda Tarsus Sarıulak Zeytini Başvuru
Gıda Kayseri Mantısı Başvuru
Gıda Maraş Çöreği Başvuru
Gıda Manisa Sultani Çekirdeksiz Üzümü Başvuru
Gıda Urla Sakız Enginarı Başvuru
Gıda Bursa Kestane Şekeri Başvuru
Gıda Kayseri Sucuğu Başvuru
Gıda Fethiye Kaya İnciri Başvuru
Gıda Antepfıstığı / Antep fıstığı Başvuru
Alkollü İçecekler Rakı Başvuru
Gıda Kilis Zeytinyağı Başvuru
Gıda Aydın Memecik Zeytini Başvuru
Gıda Milas Çekişke Zeytini Başvuru
Gıda Kütahya Pazarlar Kirazı Başvuru
Gıda Antep Bulguru / Gaziantep Bulguru Başvuru
Gıda Oğuzeli Nar Ekşisi Başvuru
Gıda Hatay Kaytaz Böreği Başvuru
Gıda Afyon Kaymağı Başvuru
Gıda Mut Zeytinyağı Başvuru
Gıda Isparta Gülyağı Başvuru
Gıda Silifke Yoğurdu Başvuru
Gıda Tavas Yanik Koyun Yoğurdu Başvuru
Gıda Geyve Ayvası Başvuru
Gıda Taraklı Uğut Tatlısı Başvuru
Gıda Tavas Baklavas Başvuru
Gıda Buldan Kestanesi Başvuru
Gıda Denizli Çalkarası Üzümü / Denizli Çalkarası Başvuru
Gıda Denizli Leblebisi Başvuru
Gıda Kale Biber Başvuru
Gıda Polatlı Soğanı Başvuru
Gıda Erzurum Civil Peyniri Başvuru
Gıda Erzurum Küflü Civil Peyniri / Göğermiş Peynir Başvuru
Gıda Kırkağaç Kavunu Başvuru
Gıda İpsala Pirinci Başvuru
Gıda Erzincan Tulum Peynir Başvuru
Gıda Beypazarı Kurusu Başvuru
Gıda Afyon Sucuğu Başvuru
Gıda Ayvalık Zeytinyağı Başvuru
Gıda Bilecik Şerbetçiotu Başvuru
Gıda Adana Şalgamı Başvuru
Gıda Aydın Çam Fıstığı Başvuru
Gıda Afyon Manda Yoğurdu / Afyonkarahisar Manda Yoğurdu Başvuru
Gıda Hopa Hamsili Ekmeği Başvuru
Gıda Antep Muskası/Gaziantep Muskası Başvuru
Gıda Delice Doğal Kaynak Tuzu Başvuru
Gıda Antep Fıstık Ezmesi / Antepfıstığı Ezmesi / Gaziantep Fıstık Ezmesi Başvuru
Gıda Afyon Pastırması Başvuru
Gıda Denizli Kekiği Başvuru
Gıda Muğla Çam Balı Başvuru
Gıda Amasya Çiçek Bamyası Başvuru
Gıda Antep Lahmacunu Başvuru

AB nezdinde başvuru yapmak için öncelikle TÜRKPATENT'e başvuru yapılarak Türkiye'de coğrafi işaret tescilinin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Başvurular tescil ettiren veya TÜRKPATENT aracılığı ile Avrupa Komisyonu'na gönderilmektedir. Başvurular doğrudan Avrupa Komisyonu'na e-posta yoluyla veya TÜRKPATENT aracılığıyla yapılmaktadır. TÜRKPATENT başvuru sahiplerine bu süreçte teknik destek sağlamaktadır.

4. Sonuç

2024 verilerine göre Türkiye'de TÜRKPATENT nezdinde tescil alan coğrafi işaret sayısı 1637'dir. İşlemleri devam eden başvuru sayısı ise 593'tür. AB nezdinde alınan coğrafi işaret tescil ve başvuru verileri ile TÜRKPATENT verileri kıyaslandığında Türkiye açısından yurtdışında önemli bir coğrafi işaret tescil potansiyeli görülmektedir. Bu veriler çerçevesinde özellikle AB nezdinde yapılan ve yapılacak coğrafi işaret tescilleri Türkiye'nin milli değerlerinin ve doğal mirasının korunmasında stratejik bir öneme sahiptir ve tescilli ürünlere sahip bölgelerin ekonomik kalkınmasına önemli katkıda bulunacaktır.

Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi'nden Sanal Emtia ile Bunların Fiziki Dünyadaki Karşılıkları Arasındaki Benzerliğe İlişkin Çığır Açıcı Bir Karar

1. Giriş

Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi ("EUIPO"), 08.07.2024 tarih ve B 3 199 946 sayılı kararı ("EUIPO Kararı") kapsamında, karşılaştırmaya konu markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunup bulunmadığına ilişkin olarak yaptığı inceleme neticesinde, sanal emtia ve bu emtianın bir araya getirilip sunulması hizmetleri ile fiziki mallar arasında doğrudan bir benzerlik bulunmadığına hükmederek çığır açıcı bir karara imza atmıştır. Esaslı bir tartışmayı konu alan EUIPO Kararı, sanal emtia ile bunların fiziksel dünyadaki emsalleri arasındaki benzerlik iddialarının EUIPO tarafından incelenebilmesi için itiraz sahibi tarafından, iddiasını destekler nitelikteki delil ve argümanların sunulmasının gerekli olduğunu vurgulamaktadır5.

2. EUIPO Kararı kapsamında yapılan değerlendirmeler

EUIPO Kararında, 03. ve 35. sınıflardaki mal ve hizmetler üzerinde tescil edilmek istenen itiraza konu marka başvurusunun, 03. ve 04. sınıflardaki mallar üzerinde tescilli itiraza dayanak marka ile karıştırılma ihtimali yaratacak ölçüde benzerlik teşkil ettiğine ilişkin iddiaları değerlendirmektedir. Yapılan incelemeler doğrultusunda EUIPO, benzerlik iddialarını itiraza dayanak markadaki fiziki hayata yönelik mallar bakımından kısmen kabul ederken, sanal emtia ve bunların çevrimiçi ortamda perakende satışı hizmetlerinin, fiziksel dünyadaki emsalleri ile karıştırılma ihtimali yaratacak derecede benzerlik teşkil etmediğine hükmetmiştir6.

EUIPO Kararında öncelikle, sanal ürün ve hizmetler ile bunların fiziki dünyadaki karşılıklarının aynı mal ve hizmet kategorisinin parçası olmadığının altını dikkatle çizmektedir. Keza, belirli bir ürünün esasen fiziki emtianın sanal eşdeğeri olması, benzerlik tespiti için tek başına yeterli görülmemektedir. Zira, sanal emtianın, fiziki malların işlevlerini çevrimiçi ortamda tasvir veya taklit edebileceği gerçeği, doğrudan fiziki muadilleriyle benzerlik taşıdıkları anlamına gelmemektedir. Bu çerçevede EUIPO, sanal mallar ile bunların fiziki dünyadaki emsalleri arasında yapılacak benzerlik değerlendirmelerinde, her bir mal ve hizmet yönünden detaylı bir inceleme yapılması gerektiğini vurgulamaktadır.

Yerleşik uygulaması itibarıyla EUIPO, mal ve hizmet sınıflarına ilişkin benzerlik incelemelerini, resen veya tarafların sunduğu delil ve argümanlar üzerinden gerçekleştirmektedir. Nitekim 2017/1001 sayılı Avrupa Birliği Markası Tüzüğü'nün 95 maddesi uyarınca, somut bir itiraz dosyası kapsamında karşılaştırmaya konu markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunup bulunmadığını taraflarca sunulan olgu, delil ve argümanlara dayanarak incelemektedir. EUIPO tarafından resen incelenen hususlar ise herkes tarafından bilinebilecek, teknik yeterlilik gerektirmeyen veya genel olarak erişilebilir kaynaklardan öğrenilebilecek konular ile sınırlı tutulmaktadır.

EUIPO Kararında belirttiği üzere, sanal emtia ve sanal emtianın bir araya getirilip sunulması hizmetleri tamamen yeni bir teknoloji olmamakla birlikte, toplumun geneli açısından nispeten yeni bir kavram teşkil etmektedir. Teknik bir bilgi ve donanım gerektiren bir konu olmasının yanı sıra henüz belirli bir piyasa uygulaması da bulunmamaktadır. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, sanal emtia ve bunların sunulması hizmetlerinin ilgili sanal emtiaya ilişkin fiziki mal ve hizmetler ile benzerlik teşkil edip etmedikleri hususunun, EUIPO'nun resen incelediği konular arasında yer almadığı görülmektedir. Bu doğrultuda, sanal mallar ve sanal malların bir araya getirilip sunulması hizmetleri ile fiziki hayata yönelik mal ve hizmetlerin benzerliğine ilişkin karşılaştırma, taraflarca sunulan olgu ve deliller ışığında incelenecek bir husus olup hangi açıdan benzer olduklarının başvuru sahibi tarafından mutlaka belirtilmesi gerekmektedir.

EUIPO Kararında, başvuru sahibi sanal mal ve hizmetler ile bunların fiziki dünyadaki karşılıklarının benzerlik teşkil ettiğini hedef alan herhangi bir argüman veya kanıt ileri sürmemektedir. Bu nedenle EUIPO, sanal emtia ve bunların çevrimiçi ortamda sunulması hizmetleri ile bunların fiziki dünyadaki karşılıkları arasında yalnızca ilgili mal ve hizmetlerin doğası, amacı ve kullanım yöntemi açısından temel bir karşılaştırma yaparak bu hususlar açısından benzerlik bulunmadığına karar vermiştir. Tartışmaya konu mal ve hizmetlerin dağıtım kanalları ve ilgili tüketici kitlesi açısından benzerlik teşkil edip etmediği noktasında ise başvuru sahibi tarafından herhangi bir olgu veya delil ileri sürülmediği gerekçesi ile benzer olmadıklarına hükmedilmemiştir.

3. Sonuç

EUIPO'nun ulusal mahkemelere ışık tutacak bu kararı, sanal mal ve hizmetler ile fiziki hayata yönelik muadilleri arasındaki benzerlik değerlendirmesinde başvuru sahiplerinin delil sunma yükümlülüğünü vurgulayan çığır açıcı bir karar olarak öne çıkmaktadır. İlgili karar, sanal mal ve hizmetlerin fiziki hayata yönelik mallar ile doğrudan bir benzerlik göstermediğini, ancak belirli kriterler göz önünde bulundurularak her bir mal ve hizmet yönünden detaylı bir inceleme yapılması gerektiğini hükme bağlamaktadır. Bu nedenle, sanal ürünler ve bunların sunulması hizmetlerinin fiziki hayata yönelik emtia ve hizmetlerle benzerlik taşıdığına ilişkin başvuru yapacak kişilerin, benzerlik iddialarını mutlaka somut delillerle desteklemeleri gerekmektedir. Aksi takdirde, EUIPO resen inceleme yapmayacak ve benzerlik iddialarını destekleyecek olgu ve delilerin başvuru sahibi tarafından sunulmadığı gerekçesi ile söz konusu mal ve hizmetler arasında benzerlik bulunmadığına hükmetmektedir.

Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi'nden Kötü Niyetli Marka Başvurularının Değerlendirilmesine İlişkin Yeni Bir Yaklaşım

1. Giriş

Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi ("EUIPO"), kötü niyetli marka başvurularının değerlendirilmesine ilişkin ortak bir yaklaşım geliştirmek amacıyla 22 Mart 2024 tarihinde CP13 Ortak Uygulama Metnini ("CP13 veya Ortak Uygulama Metni") yayınlamıştır. EUIPO'nun, Avrupa Birliği ("AB") üyesi devletlerin marka hukuku uygulamalarında yeknesaklık oluşturmayı hedefleyen Yakınlaştırma Programları'ndan (Convergence Programmes) biri olan CP13, kötü niyetli marka başvurularının değerlendirilmesinde rehber niteliği taşımaktadır. "Kötü Niyetle Yapılmış Marka Başvuruları" başlığını taşıyan Ortak Uygulama Metni, kötü niyetin tespitine yönelik çeşitli kriterler sunarak bu alandaki uygulamaların daha uyumlu hale getirilmesine katkı sağlamaktadır. Son derece subjektif bir konuya odaklanan CP13, marka hukuku uygulamasında istikrar ve hukuki güvenliği güçlendirmek adına oldukça kritik bir adım teşkil etmektedir7.

2. Ortak uygulama ihtiyacı

EUIPO, Yakınlaştırma Programları ile AB üyesi ülkelerin sınai mülkiyet mevzuatlarındaki farklılıkları azaltmayı ve uygulamada ortak bir yaklaşıma varmayı hedeflemektedir. AB nezdinde marka hukuku mevzuatının çerçevesi doğrudan 2015/2436 sayılı AB Marka Direktifi8 ile çizilmiş olmakla birlikte, her bir üye ülkenin uygulamaları farklılık göstermektedir. Keza, kötü niyetin tespitine ilişkin kriterler ilgili mevzuatta açıkça düzenlenmemiştir. Zira, kötü niyetin tespiti, somut olayın koşullarına bağlı olarak değişkenlik gösterebilen ve genellikle yargıçların takdirine dayalı bir değerlendirme niteliğindedir. Bu açıdan, kötü niyetin tespiti, sınai mülkiyet hukukunun en subjektif alanlarından biri olarak değerlendirilmektedir.

Kötü niyetin ne şekilde tespit edileceği hususunda kesin ve genel geçer kriterlerin olmaması, kötü niyetli marka başvurularının tespitinde üye ülkeler arasında yeknesak uygulama ilkelerinin oluşturulmasını zorunlu kılmaktadır. Zira, yeknesak uygulama ilkelerinin belirlenmesi hem yargı mercileri hem de sınai mülkiyet ofisleri için büyük önem taşımaktadır. EUIPO ve AB üyesi ülkelerin sınai mülkiyet ofisleri iş birliğiyle hazırlanan CP13, kötü niyetin tespitinde üye ülkeler arasında ortak bir yaklaşım geliştirmeyi hedefleyen ve birtakım kriterler belirleyen önemli bir rehber niteliğindedir.

3. CP13 uyarınca getirilen kriterler

Kötü niyetle yapılan marka başvurularının değerlendirilmesinde dikkate alınması gereken genel ilkeleri ve unsurları düzenleyen CP13 ilk olarak, değerlendirme sırasında dikkate alınacak unsurlar açısından zorunlu ve zorunlu olmayanlar şeklinde ikili bir ayrım yapmaktadır. Ortak Uygulama Metni ile kötü niyet değerlendirmeleri kapsamında belirlenen tek zorunlu unsur, başvuru sahibinin dürüstlük kuralına aykırı şekilde hareket etmiş olmasıdır. Bu ilke, kötü niyet iddialarının kabul edilebilmesi için her somut olayda aranması gereken bir kriter olarak öne çıkmaktadır. Diğer unsurların ise her somut olay özelinde aranması zorunlu olmamakla birlikte varlıkları da kötü niyetin tespiti için tek başına yeterli kabul edilmemektedir.

Kötü niyetli marka başvurularının tespitinde zorunlu unsur olarak kabul edilen dürüstlük kuralı, hem medeni hukuk sistemlerinde hem de sınai mülkiyet hukukunda temel bir ilke olarak kabul edilmektedir. Bu düzenleme, EUIPO ve AB üyesi ülkeler nezdinde yeknesaklığı sağlamak açısından büyük kolaylık sağlayacaktır. Zira dürüstlük kuralı, tüm üye ülkelerin hukuk sistemlerinde temel bir hukuk ilkesi olarak kabul görmektedir. Bu nedenle, dürüstlük kuralı kriteri, kötü niyetin tespitinde evrensel bir ölçüt olarak kabul edilmekte olup başvuru sahibinin niyetinin objektif ve tutarlı bir şekilde değerlendirilmesine olanak sağlayarak hukuk güvenliğini teminat altına almaktadır.

Zorunlu olmayan unsurlar ise kötü niyetin tespitinde her somut olayda bulunması gerekmeyen ancak mevcut oldukları durumlarda kötü niyet tespitine yardımcı olabilecek hususlardır. Kötü niyet tespitinde, bu unsurların hiçbirinin zorunlu ön koşul olarak değerlendirilmemesi gerekmektedir. Ayrıca, aynı unsur, ilgili olayın koşullarına bağlı olarak farklı etkiler doğurabilir. Bu bağlamda, bir veya birkaç zorunlu olmayan unsurun varlığına dayanarak kötü niyet tespiti yapılamayacağı gibi, bu unsurların somut olay yönünden vuku bulmayışı da kötü niyetin mevcut olmadığına karine teşkil etmeyecektir. CP13 kapsamında, kötü niyet değerlendirmesinde dikkate alınabilecek zorunlu olmayan unsurlar aşağıda sıralanmıştır:

  • Başvuru sahibinin önceki tarihli markanın varlığını bilmesi veya bilebilecek durumda olması,
  • Önceki tarihli marka hakkına ilişkin hukuki korumanın derecesi,
  • İtiraz konusu marka ile önceki marka arasındaki benzerlik,
  • İlgili mal ve/veya hizmetler
  • Karıştırılma ihtimali,
  • Taraflar arasında daha önce var olan ticari veya hukuki ilişki,
  • Başvuru yapılan markanın kökeni ve kullanımı,
  • Başvurudan önceki olaylar zinciri,
  • İtiraz edilen markanın tescil edilmesinin olağan ticari teamüllere uymaması,
  • İtiraz edilen marka başvurusunun maddi çıkar elde etmek amacıyla yapılmış olması,
  • Başvuru sahibinin davranışlarında belirgin bir strateji veya bu davranışların belli bir sistematik içerisinde gerçekleştirilmesi.

4. Sonuç

Sonuç olarak, CP13, kötü niyetle yapılmış marka başvurularının tespitinde özellikle AB nezdinde yeknesak uygulama ilkelerinin benimsenmesini açısından kritik bir düzenleme olarak karşımıza çıkmaktadır. Kötü niyetin tespiti, subjektif ve zorlu bir süreç olmasına rağmen, CP13 ile getirilen ortak kriterler sayesinde daha tutarlı ve öngörülebilir kararlar alınması beklenmektedir. Bu durum, marka hakkının korunmasında hukuki güvenliğin artırılması açısından büyük bir önem taşımaktadır.

Footnotes

1 (AB) 1308/2013, (AB) 2019/787 ve (AB) 2019/1753 sayılı Tüzükleri tadil eden ve (AB) 1151/2012 sayılı Tüzüğü yürürlükten kaldıran, şarap, alkollü içecekler ve tarım ürünleri için coğrafi işaretlerin yanı sıra tarım ürünleri için geleneksel özellikler ve isteğe bağlı kalite şartlarına ilişkin 11 Nisan 2024 tarihli ve (AB) 2024/1143 sayılı Avrupa Parlamentosu ve Konsey Tüzüğü. Regulation - EU - 2024/1143 - EN - EUR-Lex (europa.eu)

2 Kaynak: TÜRKPATENT https://ci.turkpatent.gov.tr/Statistics/RegistrationOwners

3 Kaynak: TÜRKPATENT https://ci.turkpatent.gov.tr/Statistics/ProductGroup

4 eAmbrosia: AB Coğrafi İşaret Sicili https://ec.europa.eu/agriculture/eambrosia/geographical-indications-register/

5 eSearch Case Law - EUIPO (europa.eu)

6 Regulation - 2017/1001 - EN - eutmr - EUR-Lex (europa.eu)

7 Kötü Niyetle Yapılmış Marka Başvuruları

8 2015/2436 sayılı Avrupa Birliği Marka Direktifi

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.

Mondaq uses cookies on this website. By using our website you agree to our use of cookies as set out in our Privacy Policy.

Learn More