5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun'un, ("Kanun") 2. maddesinin d bendinde yükümlü olarak sayılanların yükümlülüklerinden biri müşterinin kimliğini tespit edilmesidir. Yükümlülerin müşterileriyle niteliği itibarıyla devamlılık unsuru taşıyan sürekli iş ilişkisine girmeden öncesinde ve Tedbirler Yönetmeliği'nin 5. maddesinde belirlenen diğer işlemlerden önce Tedbirler Yönetmeliğinde belirlenen usule göre müşterinin kimlik bilgilerini edinmesi ve bunları teyit etmesi gerekmektedir.

Kanun ve ilgili mevzuatta yükümlüler ile ilgili olarak yükümlülük olarak belirlenen işlemlerin kural olarak ilgili yükümlünün kendi bünyesinde ve kendisi tarafından gerçekleşmesi gerekmektedir. Ancak Tedbirler Yönetmeliği'nin 21. maddesinde, finansal kuruluşların belirli şartlarda ilgili müşteri hakkında başka bir finansal kuruluşun gerçekleştirdiği işlemlere güvenerek hareket edebileceği düzenlenmiştir.

Bu açıklama kapsamında; mobil ödeme işlemlerinde, bir ödeme kuruluşunun temsilcisi sıfatıyla hareket eden mobil operatörler, ödeme kuruluşu adına gerçekleştirdiği işlemlerde Tedbirler Yönetmeliğinde belirlenen yükümlülüklerden müşterinin kimliğini tespit etmekle yükümlüdür. Ne var ki, mobil operatörler de kendi mevzuatları kapsamında müşterilerinin kimliğini tespit etmektedir.

Bu noktada mobil operatörlerin, kendi mevzuatları kapsamında gerçekleştirdikleri kimlik tespiti işlemini esas alarak işlem tesis etmesinin mümkün olup olmadığı ile ilgili olarak MASAK'ın Sıkça Sorulan Sorular listesinde de yer alan bu konunun aşağıdaki şekilde değerlendirilmesi mümkündür:

  1. Tedbirler Yönetmeliği'nde üçüncü tarafa güven ilkesi yalnızca finansal kuruluşlar arasında uygulanabilen bir ilke olmasından dolayı, kendisi finansal kuruluş olmayan bir yükümlünün, başka bir finansal kuruluşun gerçekleştirdiği kimlik tespiti işlemine göre işlem tesis etmesi mümkün olmayacaktır.
  2. Yukarı bahsedilen olayda, finansal kuruluşun temsilcisi olsa da kimlik tespitini daha önceden farklı bir sıfatla ve farklı bir mevzuat kapsamında gerçekleştiren mobil operatörün bu kimlik tespitine güvenerek hareket etmesi mümkün olmayacaktır.

Ayrıca FATF'in de bu konudaki tavsiyelerinde, üçüncü tarafa güven ilkesinin sadece yükümlüler arasında uygulanabilecek bir ilke olduğundan bahsedilmektedir. Bu nedenle; suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesi ile ilgili mevzuatta düzenlenen, müşterini tanı ilkeleri ve kimlik tespiti işlemleri dışında farklı bir mevzuat kapsamında gerçekleştirilen kimlik tespiti işlemine güvenilerek işlem gerçekleştirilmesi ve bu şekilde gerçekleşen bir işlemde üçüncü tarafa güven ilkesinin işletilmesi mümkün değildir.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.