ARTICLE
10 March 2025

20 Yılı Aşkın Bir Hukuk Savaşı: Karalis Davası

G+
Gun + Partners

Contributor

Gün + Partners is a full-service institutional law firm with a strategic international vision, providing transactional, advisory and dispute resolution services since 1986. The Firm is based in Istanbul, with working offices Ankara and Izmir. The Firm advises in life sciences, energy, construction & real estate, technology, media and telecoms, automotive, FMCG, chemicals and the defence industries.”
20 yılı aşkın süredir devam eden telif hakkı mücadelesi nihayetinde Yannis Karalis lehine sonuçlandı. İlgili uyuşmazlık davalıları arasında müzik sektöründe önde gelen...
Turkey Intellectual Property

20 yılı aşkın süredir devam eden telif hakkı mücadelesi nihayetinde Yannis Karalis lehine sonuçlandı. İlgili uyuşmazlık davalıları arasında müzik sektöründe önde gelen isimleri içermesi ile çok ses getirmiş  olmakla birlikte, yargılama sürecinin uzunluğu bakımından da yargılama sistemindeki problemli noktalara dikkat çekmektedir.

Daha önceki yazımızda da tartıştığımız üzere, ilgili uyuşmazlık kapsamında, Yunan besteci ve söz yazarı Yannis Karalis (Davacı) 1997 yılında piyasaya sürülen “Eclipse” şarkısının, ünlü Türk şarkıcı ve söz yazarı Sezen Aksu ve diğer söz yazarı ve yapım şirketleri (“Davalılar”) tarafından “Adı Bende Saklı” adlı çalışma kapsamında izinsiz kullanıldığını ve ilgili kullanımların telif hakkına tecavüz teşkil ettiğini belirterek, 2003 yılında dava açmıştır. Davanın Türkiye Musiki Eserleri Sahipleri Meslek Birliği'ne (“MESAM”) de ihbarı ve birliğin davaya dahiliyeti sağlanmıştır. Dava konusu talepler mütecaviz kullanımların tespiti, tecavüzün refi ve meni ve maddi zararlar için 60.000 €, manevi zararlar için ise 900.000 €'nun ödenmesinden oluşmaktadır. Bunun yanı sıra davacı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (“FSEK”) 68. Maddesinin tanıdığı imkanla, eğer ilgili şarkı üzerindeki haklar lisans sözleşmesi ile sağlanacak olsaydı sözleşmede kararlaştırılabilecek olan bedelin 3 katına kadar olan miktarın da davalılardan alınarak kendisine verilmesini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesi davanın kısmen kabulüne karar vermiş, maddi zararlar bakımından 10.000 ve manevi zararlar bakımından 5.000 Euro'ya hükmetmiştir. İlgili kararın her iki tarafça temyizi üzerine Yargıtay dosyayı incelemiş ve FSEK Madde 68 altından talep edilmiş olan miktarın değerlendirmeye alınmamış olduğunu ve manevi zararların 818 sayılı Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) hükümleri uyarınca, taraflarca aksi kararlaştırılmamış olduğu müddetçe, yerli para birimi ile belirlenmesi gerekeceğini belirtmiş ve kararı bozmuştur.

İlk Derece Mahkemesi ilgili bozma kararına uymaya karar vermiş ve yeniden gerçekleştirdiği yargılama sonucunda “davacının FSEK madde 68 kapsamındaki tazminat taleplerinin kabulüne ve bu kapsamda davacının maddi zararları için 10.000 Euro'nun davalılardan alınarak davalıya verilmesine (…) manevi zararları bakımından ise TBK hükümlerini de dikkate alarak 15.000 Türk lirasının ödenmesine…”  karar vermiştir.

İlgili kararın taraflarca temyizi üzerine ise, İlk Derece Mahkemesi kararı Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 2021/6063 E. 2023/1453 K. sayılı ve 09.03.2023 tarihli kararı ile onanmıştır. Tarafların karar düzeltme istemlerinin de reddi ile ilk derece mahkemesi kararı, uyuşmazlığın başlangıcından beri geçen neredeyse 20 yıllık sürenin ardından ancak kesinleşmiştir.

İlgili yargılama sonucunda her ne kadar “telif hakkına tecavüz” hali sabit hale gelmiş ve tazminata hükmedilmişse de gerek yargılama süreçleri gerekse de tazminat hesapları bakımından dosyada tartışılması gereken hususlar mevcuttur.

Kanaatimizce İlk Derece Mahkemesinin maddi tazminat miktarını, FSEK madde 68 içerisine dahil ederek Yargıtay bozma kararını yorumlaması uygun olmamıştır. Nitekim bu ikisi birbirinden farklı olup telif hakkı sahibine ayrı ayrı tanınmış imkanlardır. Dahası bozma kararında manevi tazminat bakımından sadece yerel para birimi üzerinden belirleme yapılması gerektiği belirtilmişse de, mahkemenin ilk hükmettiği 5.000 Euro'yu nasıl 15.000 Türk lirası olarak azaltmaya gittiği açık değildir. İlgili kanun yolu süreçlerinde bu esaslı itirazların hiçbiri çözüme kavuşturulmadan dosya kesinleşmiştir.

Normalden çok daha uzun süren yargılama süreci ve buna rağmen tazminat hesabına ilişkin esaslı eksikliklerin mevcudiyeti gözetilerek adil yargılanma hakkı ve fikri haklarına tecavüz kapsamında mülkiyet hakkının ihlali sebebiyle, davacı adına Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru gerçekleştirilmiş olup, bu sürecin sonucu beklenmektedir.

Söz konusu dosya, tüm bu uzun yargılama sürecine rağmen, Türkiye'de müzik sektörünün önde gelen aktörlerine karşı tecavüzün tespiti ve maddi ve manevi tazminata hükmedilmiş olması bakımından önem arz etmekte olup, müzik sektöründeki aktörleri ve özellikle de yabancı eser sahiplerini Türkiye'de haklarını takip etmeleri konusunda cesaretlendirecek niteliktedir.

*Süreçteki katkı ve araştırmaları için çalışma arkadaşımız Av. Zeynep Berfin Ekinci'ye teşekkürlerimizle.

bu içeriği 04 Mart 2025 tarihinde yayınlamıştır.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.

Mondaq uses cookies on this website. By using our website you agree to our use of cookies as set out in our Privacy Policy.

Learn More