ARTICLE
28 May 2025

İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu

U
Urey Law Firm

Contributor

Ürey Law Firm, founded by Ali Ürey with 40 years of experience, provides comprehensive legal services across various industries. With a team of 15+ experts, we offer tailored, result-oriented solutions in consultancy and litigation. Our client-focused, dynamic approach ensures effective legal and commercial support both nationally and internationally.
5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun ("Kanun") "Topluma Karşı Suçlar" kısmının ikinci bölümündeki "Çevreye Karşı Suçlar" sınıflandırmasında 184.
Turkey Real Estate and Construction

5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun("Kanun")"Topluma Karşı Suçlar" kısmının ikinci bölümündeki "Çevreye Karşı Suçlar" sınıflandırmasında 184.maddede "İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu" yer almaktadır. Kanun'da yer aldığı bölümden de anlaşıldığı üzere esasen toplum ve çevre sağlığını, şehirleşmedeki düzenliliği korumak maksadıyla düzenlenen bu madde kapsamında, belirli alanlarda belirli fiillerin gerçekleştirilmesi halinde bu suçun oluştuğu kabul edilmektedir. Bu bilgi notumuzda, suçun hangi fiiller bakımından oluştuğu, hangi inşai faaliyetlerin suçu oluşturmayacağı, hangi idari sınırlar içerisinde bu suçun meydana gelebileceği hususları üzerinde durulacak ve son olarak ceza yargılaması açısından inceleme yapılacaktır.

Article 184 of the Turkish Penal Code No. 5237 ('Code') regulates the 'Crime of Causing Zoning Pollution' in the classification of 'Crimes Against the Environment' in the second part of the 'Crimes Against Society' section. As it is understood from placement in the Code , within the scope of this article, which is primarily regulated with the intention of protecting public and environmental health and orderliness in urbanization, it is accepted that this crime occurs if certain acitons areperformed in certain areas. This legal brief examines which actions lead to constitute the offence, which construction activities do not constitute the offence, and within which administrative boundaries this offence may occur. Finally, an examination will be made in terms of criminal proceedings.

Kanun'un, topluma ve alt kısım olarak çevreye karşı işlenen suçlar bölümünde yer alan 184.maddesi "İmar Kirliliğine Neden Olma Suçunu" düzenlemiştir. Bu düzenleme kapsamında suç, hukuka aykırı olarak bir yapı inşa edilmesi yahut inşa edilen yapının kullanılması şeklinde oluşmaktadır. Tabi burada Kanun lafzında yer alan "bina" kavramının "yapı" kavramıyla olan ilişkisi, her yapı inşasının bu suçu oluşturup oluşturmayacağı, sayılı fiillerin hangi idari sınırlar çevresinde yapıldığında suç teşkil edeceği, her inşai faaliyetin suç konusu fiillerden sayılıp sayılmadığı ve ruhsata tabi olup olmadığı gibi hususların üzerinde durulması gerekmektedir. Bahsi geçen bu ayrımlara geçmeden evvel, ilgili maddedeki fiillerin ve sonrasında suçun unsurlarının irdelenmesi gerekmektedir.

  1. Madde Kapsamındaki Fiiller Ve İdari Sınırlar

İmar kirliliğine neden olma suçunu düzenleyen 184.madde kapsamında ilgili suçun şu fiillerin işlenmesiyle oluşabileceği söylenebilmektedir.

  • Yapı ruhsatiyesi almadan veya alınan ruhsata aykırı bina yapmak veya yaptırmak (184/1)
  • Yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere, elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade etmek (184/2)
  • Yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade etmek (184/3)

Kanun'da belirtildiği üzere bu fiillerin işlenmesi durumunda, düzenlenen suçun meydana geldiğinden bahsedilebilecektir.

Maddenin 4.fıkrasında, yukarıda değinildiği üzere"sayılı fiillerin hangi idari sınırlar çevresinde yapıldığında suç teşkil edeceği"hakkında düzenleyici ibare bulunmaktadır. Maddenin 4.fıkrası"Üçüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde uygulanır."hükmünü amirdir. Buradan hareketle, imar kirliliğine neden olma suçunun; esasları 5393 sayılı Belediye Kanunu kapsamında belediye sınırları içerisinde yer alan alanlarda veya örneğin 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu kapsamıyla özel rejime tabi tutulmuş Boğaziçi Öngörünüm Bölgesi gibi özel imar rejimine tabi alanlarda geçerli olabileceğini söylemek mümkündür. Dolayısıyla maddede bahsi geçen fiillerin işlenmesi halinde, aynı zamanda "yer ve sınırlar" bakımından da inceleme yapılarak suçun oluşup oluşmadığının tespiti gerekmektedir.

Maddedeki fiil tipleri ve idari sınırlar incelemesinden sonra suçun unsurlarından söz etmek gerekir.

  1. İmar Kirliliğine Neden Olma Suçunun Unsurları

İmar kirliliğine neden olma suçuna dair 1.fıkra düzenlemesindeki fiilde suçun faili hukuka aykırı binayı yapan veya yaptıran kişidir. Uygulamada yapıyı inşa eden çalışan veya işçiler değil, sıklıkla taşınmaz malikinin sorumluluğuna başvurulmaktadır. 2.fıkra açısından ise yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere; elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasınaeylemlere müsaade eden kişidir.

Suçun konusu ise,hukuka aykırılık teşkil eden yapı olan binadır.Burada, bina ve yapı kavramlarının üzerinde durulması gerekmektedir. Kanun'da görüldüğü üzere, "yapı" değil, "bina" tanımı kullanılmıştır. Haliyle, her yapının bu suçun konusunu teşkil ettiğinden bahsedilemeyecektir. Burada sadece bir "binanın" varlığı halinde suçun konusunun oluştuğundan söz edilebilecektir. O halde, "bina" kavramından ne anlamamız gerektiği, hangi yapıların bina olduğu ve hangi yapıların Kanun kapsamında hukuka aykırılık teşkil edeceğini irdelemek gerekmektedir.

Bilindiği üzere yapı kavramı, bina kavramını da içerisine alan daha geniş bir tanımdır. Haliyle, her yapının bina olmadığı ancak her binanın yapı olduğunu söylemek mümkündür. İşte burada Kanun uyarınca suçun oluşması için yapının varlığı yeterli olmayıp; ilgili yapının aynı zamanda bina olması gerektiğini söylemek mümkündür. Yapı, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 5. maddesinde"karada ve suda, daimi veya muvakkat, resmi ve hususi yeraltı ve yerüstü inşaatı ile bunların ilave, değişiklik ve tamirlerini içine alan sabit ve müteharrik tesislerdir."Şeklinde tanımlanmıştır. Yine aynı maddede bina ise"kendi başına kullanılabilen, üstü örtülü ve insanların içine girebilecekleri ve insanların oturma, çalışma, eğlenme veya dinlenmelerine veya ibadet etmelerine yarıyan, hayvanların ve eşyaların korunmasına yarayan yapılardır."Şeklinde tanımlanmıştır. Neticede, suçun konusu olarak her yapıyı değil, binayı kabul etmek gerekmekte ve somut olayın şartlarına göre ilgili yapının bina niteliğini haiz olup olmadığı araştırılarak sonuca varılmalıdır.

Suçun mağduru ise, yaşanılan çevrenin tüm paydaşları ile ruhsata aykırı yapıların çeşitli şekilde zarar verebileceği herkes, genel manada toplum ve toplumu oluşturan bireyler olarak değerlendirilebilir.

Suçun manevi unsuru yönünden ise, suçun yalnızca kasten işlenebileceğini söylemek mümkündür. İlgili suça dair taksirle işlenmeye dair bir düzenleme öngörülmemiştir. Gerçekten de imara aykırılık nedeniyle bir kişinin cezalandırılabilmesi için, kasten hareket etmesi gerekmektedir.

  1. Suçun Oluşmasına Neden Olmayacak İnşai Faaliyetler

Bilgi notumuzda, suçun unsurlarından ve özellikle suçun konusu olan yapılardan bahsetmiş, burada önemli olanın "yapı" değil "bina" kavramı olduğunun altını çizmiştik. Bu ayrımın devamında, inşai faaliyetlerinin bazıları açısından, özellikleri ve bina tanımına kıyaslanmaları ile de ortaya çıktığı üzere "imar kirliliğine neden olma" suçuna konu olmayacaklarının altını çizmek gerekir.

İncelenmesi gereken bir durum özellikle alan artışıdır. Bina içi tadilatlar, oda bölme veya birleştirme, balkonu odaya katma gibi faaliyetlerin; zaten ruhsata tabi binanın alanında artış gerçekleştirmemesi sebebiyle ve "ayrıca bir bina" oluşturmadığı gerekçesiyle suçu oluşturmayacağının kabulü gerekir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken, bu işlemleri basit tadilat noktasından çıkaracak şekilde, özellikle binanın taşıyıcı sistemlerinin bozulmaması gerektiğidir. Çünkü bu şekilde bir müdahaleyle binanın yıkılma riskinin arttırılması halinde, korunan hukuki değer toplum sağlığı zarar görebilecektir.

Verilebilecek diğer örnekler, bir temelle yere bağlanmayan, taşınabilir ve sökülebilir eklentiler ile sabit olmayan yapılardır. Konteynerler, karavanlar bunlara örnek olarak gösterilebilir. Şayet temelsiz ve geçici mahiyette ise prefabrik yapılar da suçun konusunu oluşturmayacaktır. Burada önemli olan, yere ayrılmamak üzere sabitlenmesi veya temellendirilmesidir. Yoksa, destek olması sebebiyle yukarıda sayılan eklentilerin yere bir miktar bağlantılanması, bu yapının sökülebilir olmasını etkilemeyeceğinden, suçtan da söz edilemeyecektir.

Mevzuatımızda da tümden değerlendirildiğinde, yukarda bahsi geçen hangi işlemlerin basit tamir ve tadil işlemlerinden olduğunu, bunlar için ayrıca ruhsat alınmasına gerek olmadığını, yapılan tadilatların bina oluşturma sonucu doğurmadığını işaret eden hükümler bulunmaktadır.

Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nde esaslı tadilat;"Yapılarda taşıyıcı unsuru etkileyen veya yapı inşaat alanını veya emsale konu alanını veya taban alanını veya bağımsız bölüm sayısını veya ortak alanların veya bağımsız bölümlerin alanını veya kullanım amacını veya ruhsat eki projelerini değiştiren işlemleri (Esaslı tadilat, ruhsata tabidir.),"şeklinde tarif edilmiştir ve ruhsata tabi olduğunun altı çizilmiştir.

Yine Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nde basit tamir ve tadil:"Yapılarda esaslı tadilat kapsamında olmayan, taşıyıcı sistemi, bağımsız bölümün dış cephesini, ıslak hacimlerin yerini ve sayısını değiştirmeyen; derz, iç ve dış sıva, boya, badana, oluk dere, doğrama, döşeme ve tavan kaplamaları, elektrik ve sıhhi tesisat tamirleri ile bahçe duvarı, duvar kaplamaları, baca, saçak, çatı onarımı ve kiremit aktarılması gibi her türlü tamir ve tadil işlemlerini,"şeklinde tanımlanmıştır. Bu işlemlerin ayrıca ruhsata bağıtlanması gerekmemektedir.

İlaveten 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 21.maddesinin 3. fıkrasına göre;"derz, iç ve dış sıva, boya, badana, oluk, dere, doğrama, döşeme ve tavan kaplamaları, elektrik ve sıhhi tesisat tamirleri ile çatı onarımı ve kiremit aktarılması ve yönetmeliğe uygun olarak mahallin hususiyetine göre belediyelerce hazırlanacak imar yönetmeliklerinde belirtilecek taşıyıcı unsuru etkilemeyen diğer tadilatlar ve tamiratlar ruhsata tabi değildir."Şeklindeki düzenleme ile bu tip işlemlerin ruhsata tabi olmayacağını düzenlemiştir.

Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 59.maddesi"Basit tamir ve tadiller, balkonlarda yapılan açılır kapanır katlanır cam panel uygulamaları, korkuluk, pergola, çardak/kameriye ve benzerlerinin yapımı ile bölme duvar, bahçe duvarı, duvar kaplamaları, baca, saçak, çatı ve benzeri elemanların tamiri ve pencere değişimi ruhsata tabi değildir. Ayrıca iç mekânların tasarımına dair iç mekân projesi değişikliği ile taşıyıcı sistemi ve yangın güvenliğini etkilemeyen mahal listesi değişiklikleri de ruhsata tabi değildir."Hükmünü düzenlemiş ve ruhsata tabi olmayan tamir ve tadilleri belirtmiştir.

  1. Suçun Ceza Yargılamasına İlişkin İncelenmesi

Suçun hangi fiillerle nasıl oluştuğu, suç konusu yapının özellikleri, hangi faaliyetlerin suç kapsamına girmediği gibi hususlar incelendikten sonra sürecin yargılama ve cezalandırılma kısmına değinmekte fayda bulunmaktadır. Bilgi notumuzun bu başlığında İmar Kirliliğine Neden Olma Suçunun soruşturulması ve kovuşturulmasına ilişkin hususlar incelenecektir.

İmar kirliliğine neden olma suçu şikayete tabi olmayıp re'sen soruşturulabilen suçlardandır. Suç tarihinden itibaren 8 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Suçun işlendiği yerdeki görevli Asliye Ceza Mahkemesi ise kovuşturmaya görevli ve yetkili mahkemedir. Suçun, 184.maddenin 1.ve 2.fıkrasındaki hali, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası öngörmektedir. 3.fıkra ise iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası öngörmektedir.

İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu özel bir etkin pişmanlık hali düzenlemektedir. Maddenin 5.fıkrası"Kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirmesi halinde, bir ve ikinci fıkra hükümleri gereğince kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar."Şeklindeki düzenleme ile, failin hukuka aykırı yapıyı hukuka uygun hale getirmesi halinde; soruşturma aşamasında ise kamu davası açılmayacağını, kovuşturma aşamasında ise davanın düşeceğini ifade etmektedir. Tam olarak, bu suça özel bir etkin pişmanlık hali düzenlendiğinden; bu etkin pişmanlık yürütüldüğünde zaten dava düşeceğinden, bu suça konu yargılamalar bakımından Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı (HAGB) verilebilmesi ise mümkün değildir. İlaveten, şayet şartları oluşmuşsa verilen ceza kararı hakkında erteleme kararı verilmesi yahut hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi de mümkündür.

Sonuç olarak;

1-İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu, Kanun'un 184.maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin amacı toplum ve yaşanılan çevrenin korunması, kaçak yapılaşmanın önüne geçilmesi ve imar düzeninin sağlanmasıdır.

2-Söz konusu suç, farklı fiillerin gerçekleştirilmesi ile işlenebilir. Bu fiillerin, belirli idari sınırlar içerisinde işlenmesi gerekmektedir.

3-Ruhsata aykırı yapının bu suç bakımından yargılanabilmesi için, söz konusu yapının bina niteliğini haiz olması gerekmektedir. Mevzuatta, bazı tamir ve tadilat işlemleri ile bazı eklentilerin ruhsattan muaf tutulduğu görülmektedir.

4-Söz konusu suç yalnızca kasten işlenebilmektedir.

5-Suçun yargılamasında, suçun düzenlendiği maddede hususen düzenlenmiş etkin pişmanlık hükmünden faydalanmak mümkündür. Bunun için, hukuka aykırı yapının çeşitli şekillerde hukuka uygun hale getirilmesi gerekmektedir

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.

Mondaq uses cookies on this website. By using our website you agree to our use of cookies as set out in our Privacy Policy.

Learn More