ARTICLE
8 September 2025

11 Ağustos 2025 tarihinde Resmi Gazete'de Yayımlanan, 03.06.2025 tarih, 2025/134E, 2025/114K sayılı Anayasa Mahkemesi Kararı

UA
Uluturk Attorney Partnership

Contributor

Ulutürk Attorney Partnership serves to the clients on an international scale with its headquarters in Istanbul. Together with its experienced team of lawyers and experts, Ulutürk Attorney Partnership provides effective and solution-oriented legal advice.

The mission of Ulutürk Attorney Partnership is to contribute to the achievement of its clients’ business goals by providing fast and reliable legal solutions tailored to their needs. With depth knowledge and experience of Ulutürk Attorney Partnership, it offers the clients up-to-date and innovative solutions by closely following the developments in the sector.

Ulutürk Partnership is committed to excellence and client satisfaction, combining industry knowledge with legal expertise to deliver practical solutions tailored to meet the clients’ unique needs. Whether you are a multinational corporation, a small business, or an individual, Ulutürk Attorney Partnership is dedicated to protecting your interests and achieving optimal outcomes.

Resmî Gazete Yayın Tarihi: 11 Ağustos 2025 (Sayı : 32983) Karar Tarihi: 3 Haziran 2025 Esas No: 2025/134 Karar No: 2025/114...
Turkey Government, Public Sector

1) Karar Bilgileri

  • Resmî Gazete Yayın Tarihi: 11 Ağustos 2025 (Sayı : 32983) Karar Tarihi: 3 Haziran 2025 Esas No: 2025/134 Karar No: 2025/114
  • Anayasa Mahkemesi'ne yapılan işbu başvurunun konusu, OHAL dönemi kapsamında, kamu görevinden çıkarıldıktan sonra görevine iade edilen bir kişinin, bu çıkarılmanın yol açtığı manevi zararlarının tazmini amacıyla yetkili yargı merciine başvuruda bulunması ve ilgili hükmün Anayasa'ya aykırı olduğu iddiasıyla iptal talep edilmesidir.
  •  İtiraz konusu hüküm, ilgili kanunun 2. maddesindeki “iade hükümleri” kapsamındaki düzenlemeye ilişkindir. Ayrıca Anayasa'nın 2., 36., 40. ve 125. maddelerine aykırılık iddiası ile başvurulmuştur.

2) Gerekçeler ve Değerlendirme

  • Mahkeme kararda, OHAL döneminde haksız biçimde kamu görevinden çıkarılan bireylerin, hem manevi zararlarının telafisi hem de hukukun güvencesine erişim açısından yargısal mekanizmalara, yani Temel Hukuki İlke ve Erişim Hakkı'na  ulaşabilmesinin anayasal bir gereklilik olduğunu vurgulamıştır.
  • Kararda, benzer başvuru süreçlerinde kamu görevinden çıkarılan kişilerin yeniden iade edilmesiyle ilgili olarak, bu kişilerin “liste usulüyle” ihraç edildiği ve daha sonra bu ihraçların hukuka aykırı olduğunun tespit edildiği içtihatlara atıfta bulunulmuştur Özellikle, bu kişilerin terör örgütleriyle bağlantı iddiasının somut delillere dayandırılmadan yapılan liste uygulamalarına dayandığı belirtilmiş ve bu tespitlerin hukuken yanlış olduğuna karar verilmiştir.

OHAL döneminde kamu görevinden çıkarılıp sonra göreve iade edilen kişilere manevi tazminat hakkı tanımayan ilgili hüküm, Mahkeme'ye göre Anayasa'nın temel ilkeleriyle bağdaşmamaktadır.

Şöyle ki;

  • Hukuk Devleti İlkesi (Anayasa md. 2) ‘ne göre,  Devlet, haksız işlemlerinin doğurduğu tüm zararları (maddi ve manevi) gidermekle yükümlüdür.
  • OHAL koşullarında bile, idarenin hukuka aykırı işlemleri nedeniyle zarar gören kişilere tazminat hakkı tanınmaması hukuk devleti ilkesine aykırı olarak değerlendirilmiştir.
  • İtiraz edilen hüküm, kişilerin uğradıkları manevi zararlar için mahkemeye başvurma yolunu fiilen kapatmaktaydı. Mahkeme, temel hakların olağanüstü dönemlerde bile “ölçülülük” ilkesine uygun sınırlanabileceğini, ancak bu düzenlemenin ölçüsüz olduğunu Hak Arama Özgürlüğü & Adil Yargılanma Hakkı (Anayasa md. 36 ve 40) kapsamında işbu kararında dile getirmiştir.
  • Anayasa, idarenin her türlü işlemine karşı yargı yolunu açık tutar. (Anayasa md. 125) Düzenleme, kamu görevinden çıkarılıp iade edilen kişilerin manevi tazminat talebini tamamen engellediği için bu maddeye açıkça aykırı bulunmuştur.

3)Sonuç:

Mahkeme, OHAL'de dahi hukuka aykırı işlemle mağdur edilen kişilerin manevi zararlarının giderilmesinin zorunlu olduğuna karar vermiştir. Manevi tazminat hakkının tamamen ortadan kaldırılması, hem hukuk devleti hem de hak arama özgürlüğü açısından kabul edilemez olarak değerlendirilmiştir.

Originally published 25 August 2025

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.

Mondaq uses cookies on this website. By using our website you agree to our use of cookies as set out in our Privacy Policy.

Learn More