- in Turkey
Tapu iptal ve tescil davaları, taşınmaz mülkiyetinin korunmasına yönelik en temel hukuki mekanizmalardan biri olup, hem dava türünün niteliği hem de verilen hükmün icra edilebilirliği bakımından uygulamada önemli sonuçlar doğurmaktadır. Bu bilgi notu, tapu iptal ve tescil veya tazminat taleplerinin terditli şekilde ileri sürülmesi ve ilgili davada tazminata hükmedilmesi hâlinde hükmün niteliğinin değişmesi ve ilâmlı icra bakımından kesinleşme şartının aranıp aranmayacağı konularını ilgili mevzuat ve Yargıtay içtihatları ışığında değerlendirmektedir.
Actions for the cancellation and reinstatement of entries in the land registry represent a cornerstone mechanism within property law for safeguarding ownership rights over immovable property. These proceedings entail substantial doctrinal and practical ramifications, particularly with respect to the classification of the action and the conditions governing the enforceability of judicial decisions. This legal brief undertakes an analysis, in light of the pertinent statutory framework and the established jurisprudence of the Court of Cassation, of whether the juridical nature of the judgment is altered where claims for cancellation and reinstatement of title or, in the alternative, compensation are asserted on a conditional basis and compensation is ultimately awarded, and whether the enforceability of such judgment is contingent upon its attaining finality.
1. Tapu İptal ve Tescil Davası
Tapu iptal ve tescil davası, taşınmaz üzerindeki tapu kaydının hukuka aykırı olarak oluşturulduğu veya kaldırıldığı iddiasıyla, mevcut kaydın iptali ve gerçeğe uygun hukuki durumun tescili amacıyla açılan, taşınmazın aynına ilişkin bir eda davasıdır. Bu dava kapsamında verilen hüküm ile tapu kaydının iptali ve doğru kişi adına tescili yapılarak mülkiyet hakkının korunması amaçlanmaktadır. Belirtmek isteriz ki, bu dava sonucunda verilen hüküm, doğrudan tapu sicili üzerinde değişiklik yaratma etkisine sahip olduğundan, kural olarak kararın kesinleşmeden icrası mümkün değildir. Bu durum, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 350'inci maddesinin ikinci fıkrası (“HMK”) ve 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu'nun (“İİK”) 26'ıncı ve 38'inci maddeleri çerçevesinde “taşınmazın aynına ilişkin ilamların infazı için kesinleşme şartı” ilkesiyle uyumludur.
2. Davanın Terditli Açılması ve Tazminat Talep Edilmesi
Tapu iptal ve tescil talepli davalar, uygulamada sıklıkla terditli yani kademeli şekilde açılmaktadır. Terditli dava, birden fazla talebin aynı anda ileri sürülmesi ancak bu talepler arasında kademeli bir ilişki bulunmasıdır. Buna göre davacı, öncelikle tapu iptal ve tescile karar verilmesini talep etmekte; bu talebin reddi veya imkânsızlığı hâlinde ise aynı maddi olguya dayanarak belirli bir miktar tazminata hükmedilmesini istemektedir.
Terditli davada, somut olayın özelliğine göre mahkemenin birinci talebi reddedip ikinci talep hakkında hüküm kurması mümkündür. Bu şekilde söz konusu dava taşınmazın aynına ilişkin olmaktan çıkarak para alacağına ilişkin bir eda davası niteliğini kazanır.
Bu duruma ilişkin olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2022/692E., K.2023/264K. sayılı ve 29.03.2023 Tarihli Kararında;
“ilâmlı icra bakımından önemli olan davanın türü değil, hükmün niteliğidir. Yukarıda da ayrıntılı olarak açıklandığı üzere bir ilâmın infaz edilecek kısmı hüküm bölümüdür. Somut olayda takibe dayanak ilâm tapu sicil kayıtlarında değil, mal varlığında değişiklik oluşturacak nitelikte olduğundan ilâmın takibe konulması için kesinleşmesi gerekmemektedir.”
Bu değişiklik, özellikle hükmedilen tazminat veya vekâlet ücreti alacaklarının ilâmlı icra takibine konu edilip edilemeyeceği konusunda önem taşımakta ve ayırt edici olmaktadır.
3. İlâmlı Takipte Kesinleşme Şartı Bağlamında İki Ayrı Durum
3.1) Tapu İptal ve Tescil Talebi Üzerinden Hüküm Kurulması Hâlinde İlamlı Takip
Mahkemenin taşınmazın tapu kaydının iptali ve tesciline hükmetmesi halinde karar ayni hakka ilişkin bir niteliktedir. Bu durumda HMK'nın 350'nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca taşınmaz mala ilişkin ayni haklar bakımından kurulan hüküm kesinleşmedikçe yerine getirilemeyeceğinden, ilamlı icra takibine konu edilemez. Söz konusu yargılama giderleri ve vekâlet ücreti de bu kapsamda kurulan hükme bağlı ve ilamın bölünmez bir parçası olduğundan verilmiş olan hüküm kesinleşmedikçe işbu kalemlerin de tahsili amacıyla ilamlı icra takibi başlatılamayacaktır.
3.2) Tapu İptal ve Tescil Veya Tazminat Talepleriyle Terditli Olarak Açılan Davada Tazminata Hükmedilmesi Halinle İlamlı Takip
Terditli olarak açılmış bulunan tapu iptal ve tescil davasında tazminata hükmedilmesi halinde artık mahkeme tarafından verilen hüküm para alacağına ilişkin hale gelmekte ve tapu sicilinde herhangi bir değişiklik yaratma etkisi bulunmamaktadır. Bu durumda kurulmuş olan hüküm, taşınmaz üzerinde bir ayni etki yaratmadığından hükmün gereğinin yerine getirilebilmesi adına ilamlı icra takibi başlatılması için kesinleşme şartı aranmamaktadır. Dolayısıyla tazminat, vekalet ücreti ve ilamda hükmedilen sair alacaklar yönünden karar kesinleşmeden de ilamlı takibe konu başlatılabilecek ve hükmün infazı istenebilecektir.
Bu kapsamda, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2022/692E., K.2023/264K. sayılı ve 29.03.2023 Tarihli Kararında;
“Bu açıklamalara göre alacaklılar tarafından ilâmlı icra takibine konu edilen mahkeme kararında para alacağının hüküm altına alındığı ve ilâmlı icra takibinde para alacağının tahsilinin talep edildiği dikkate alındığında, somut uyuşmazlıkta taşınmaz mal ile ilgili ayni hakka ilişkin bir kararın söz konusu olmadığı açıktır. Diğer taraftan takibe dayanak mahkeme kararının cebri icra yolu ile yerine getirilmesi durumunda tapu sicilinde herhangi bir değişikliğin ortaya çıkmayacağı da ortadadır. Bu anlamda taşınmaz mal ile ilgili ayni hakka ilişkin bir mahkeme kararının söz konusu olup olmadığı belirlenirken, kararın yerine getirilmesi durumunda tapu sicilinde değişikliğe yol açıp açmayacağı gözetilmek suretiyle sonuca gidilmelidir.”
Yargıtay'ın işbu kararından da anlaşılacağı üzere, ilamlı icra takibi bakımından belirleyici olan durum davanın türü değil, hükmün niteliğidir. Tazminat talebi de ileri sürülerek terditli olarak açılmış bulunan tapu iptal ve tescil davasında tazminata hükmedilmesi halinde takibe dayanak olan ilam; tapu sicil kayıtlarında değil, mal varlığında bir değişiklik oluşturduğundan ilamın takibe koyulabilmesi için kesinleşme şartı aranmamaktadır.
SONUÇ
1. Tapu iptal ve tescil talebi esas alınarak verilen hükümler taşınmazın aynına ilişkindir ve kesinleşmeden icra edilemez. Bu nedenle, bu kapsamda hükmedilen vekâlet ücreti ve yargılama giderleri de kesinleşmeden ilâmlı icra takibine konu edilemez.
2.Terditli olarak açılan davada tazminata hükmedilmesi halinde Yargıtay kararları ışığında; artık hüküm ayni nitelikte değildir. Bu durumda para alacağına ilişkin olan tazminat ve buna bağlı vekâlet ücreti ile sair alacaklar kesinleşmeden de ilâmlı icraya konu edilebilir ve hükmün infazı istenebilir.
The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.
[View Source]