ÖZET
Şirket yönetimlerinin sermaye ve oy egemenliğini elinde bulunduran çoğunluk pay sahiplerinin elinde olması, yönetimde ve genel kurulda etkinliği elinde bulundurmayan azınlık pay sahiplerinin haklarının ihlâl edilmesine neden olabilmektedir. Bu durum, azınlık pay sahiplerinin haklarının korunması gereksinimini ortaya çıkarmaktadır. Bu kapsamda, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ("TTK)'nda şirketlerdeki azınlık pay sahiplerine belirli haklar tanınmıştır. Ayrıca, TTK'da azlığa tanınmış olan hakların yanı sıra esas sözleşmede veya pay sahipleri arasında düzenlenecek olan hissedarlar sözleşmesinde de düzenlemeler yapılması şartıyla şirketlerde azlığa başkaca hakların tanınması mümkün kılınmıştır. Öte yandan azınlığın korunmasına ilişkin düzenlemeler şirket menfaati ve çoğunluk pay sahipleri aleyhine davranış serbestisi olarak değerlendirilemeyecek olup azınlık hakları hakkın kötüye kullanılması kapsamında denetime1 tabi olup işbu makalede şirketlerde azınlık kavramı, azınlık haklarının koruma kapsamı ile anonim ve limited şirketlerde azınlık haklarına ilişkin özellik arz eden diğer hususlar ele alınacaktı
Anahtar Kelimeler: Azınlık, Azlık, Anonim Şirket, Limited Şirket, Azınlık Hakkı.
GİRİŞ
Anonim şirketlerin yönetim ve genel kurul süreçlerinde hakim olan ilke çoğunluk ilkesidir. Çoğunluk ilkesi, şirketlerin yönetim ve idaresinin çoğunluk pay sahibi olan kişi veya kişi gruplarının tekelinde bulunmasıdır. Fakat bu durum şirketlerde çoğunluğu oluşturan pay sahipleri tarafından azınlık durumda olan pay sahiplerinin haklarının ihlâl edilmesi ve azlığın aleyhine olacak şekilde hakkaniyete aykırı tasarruflarda bulunulmasına da sebep olabilmektedir. Bu kapsamda TTK'da azınlık pay sahiplerinin haklarını korumak amacıyla birtakım düzenlemeler yapılarak azlığa belirli haklar tanınmıştır. Bu düzenlemelerin yanı sıra şirketlere esas sözleşmelerinde veya pay sahipleri arasında düzenlenecek olan hissedarlar sözleşmesinde de düzenlemeler yapılması şartıyla şirketlerde azınlığa başkaca hakların tanınması da mümkün kılınmış olup şirketlerde azınlık kavramı, azınlık haklarının koruma kapsamı ile anonim ve limited şirketlerde azınlık haklarına ilişkin özellik arz eden diğer hususlar işbu makalemizin konusunu oluşturmaktadır.
I. SERMAYE ŞİRKETLERİNDE AZINLIK KAVRAMI
TTK'nın 411. maddesinde halka kapalı şirketlerde sermayenin en az %10'unu, halka açık şirketlerde ise sermayenin en az %5'ini oluşturan pay sahipleri azınlık/azlık olarak tanımlanmıştır. İşbu pay oranlarının tek bir kişiye ait olması gerekmemektedir. Ayrıca bu pay oranlarının altında kalan miktarda pay oranlarına sahip olan pay sahiplerinin de TTK, esas sözleşme veya hissedarlar sözleşmesi uyarınca tanınmış olan bazı azınlık haklarından yararlanması da mümkün olabilmektedir.
II. ANONİM ŞİRKETLERDE AZINLIK HAKLARI
a. Genel Kurulu Toplantıya Çağırma ve Gündeme Madde Ekletme Hakkı
TTK'nın 411. maddesi uyarınca azınlık, yazılı olarak gerektirici sebepleri ve gündemi belirterek yönetim kurulundan genel kurulu toplantıya çağırmasını talep edebilir. Eğer genel kurul zaten toplanacak ise, karara bağlanmasını istedikleri hususlara ilişkin konuların gündeme eklenmesini de isteyebilirler. Bu kapsamda, esas sözleşmede öngörülmek şartıyla çağrı hakkı halka kapalı şirketlerde sermayenin %10'undan, halka açık şirketlerde ise sermayenin en az %5'inden daha azını oluşturan pay sahiplerine de tanınabilir.
Azınlığı oluşturan pay sahiplerinin gündeme madde eklenmesine ilişkin haklarını kullanabilmeleri için istemleri, çağrı ilanının Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanmasına ilişkin ilan ücretinin yatırılması tarihinden önce yönetim kuruluna ulaşmış olmalıdır. Ayrıca genel kurul çağrı ve gündeme madde ekletilmesi isteminin de noter aracılığıyla yapılması gereklidir.
Yönetim kurulu, azlık tarafından noter aracılığıyla yazılı olarak yapılmış olan çağrı talebini gerekli olan şartları sağlıyorsa kabul veya reddedebilir. Eğer Yönetim kurulu çağrıyı kabul ederse, genel kurul en geç kırk beş gün içinde yapılacak şekilde toplantıya çağrılır; aksi hâlde çağrı istem sahibi olan azınlık tarafından yapılacaktır.2
b. Nama Yazılı Pay Senetlerinin Basılmasını Talep Hakkı
Şirketlerde payların hisse senedine bağlanması zorunluluğu yoktur. Bu durumda paylar varlıklarını çıplak pay olarak sürdürür. Fakat TTK'nın 486. maddesinin 3. fıkrası uyarınca şirketlerde azlığı oluşturan pay sahiplerinin nama yazılı pay senedi bastırılmasını talep etmeleri hâlinde nama yazılı pay senedi bastırılıp tüm nama yazılı pay senedi sahiplerine dağıtılması zorunluluğu ortaya çıkacaktır.3
c. Azınlığın Yönetim Kurulunda Temsil Edilme Hakkı
TTK'da azınlığa tanınmış haklardan bir diğeri de yönetim kurulunda temsil hakkıdır. TTK'nın 360. maddesi, esas sözleşmede öngörülmek şartıyla, belirli pay gruplarına, özellik ve nitelikleri itibarıyla belirli bir grup oluşturan pay sahiplerine ve azlığa yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanımıştır. İlgili maddede yönetim kurulu üyelerinin, belirli bir grup oluşturan pay sahipleri, belirli pay grupları ve azlık arasından seçilebileceğinin esas sözleşmede öngörülebileceği gibi esas sözleşmede yönetim kurulu üyeliği için aday önerme hakkı da tanınabileceği hüküm altına alınmıştır. Bu kapsamda genel kurul tarafından yönetim kurulu üyeliğine önerilen adayın veya hakkın tanındığı gruba ve azlığa mensup adayın haklı bir sebep bulunmadığı takdirde üye seçilmesi zorunludur.
Fakat bu şekilde yönetimde tanınacak temsil edilme hakkı, halka açık anonim şirketlerde yönetim kurulu üye sayısının yarısını aşamayacak olup ayrıca bağımsız yönetim kurulu üyelerine ilişkin düzenlemeler geçerli olarak uygulanmaya devam edecektir.4
d. Özel Denetçi Atanmasını Talep Hakkı
TTK'nın 399. maddesinin 4. fıkrasının b bendi uyarınca azınlık, mahkemeden başka bir denetçi atanmasını talep edebilmektedirler. Mahkeme tarafından inceleme yapılırken seçilen denetçinin şahsına ilişkin olarak haklı bir sebebin var olduğuna ve denetçinin taraflı davrandığına ilişkin şüphenin var olması durumunda başka bir denetçi atanmasına hükmedilecektir. Azınlığın özel denetçi atanmasını talep hakkı ise TTK'nın 439. maddesi ile düzenleme alanı bulmuştur. TTK'nın 438. maddesi uyarınca her pay sahibi TTK'nın 437.
maddesi ile düzenlenmiş olan "bilgi alma veya inceleme hakkını" kullanmış olmak koşuluyla genel kuruldan özel denetim isteyebilmektedir. Genel kurulun işbu istemi reddetmesi hâlinde TTK'nın 439. maddesi uyarınca azınlık veya paylarının itibarî değeri toplamı en az bir milyon Türk lirası olan pay sahipleri, genel kurulun özel denetçi atanmasını reddetmesi hakkındaki karar tarihinden itibaren 3 ay içerisinde mahkemeden talepte bulunabilmektedir. Yetkili mahkeme ise şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesi olarak kanun koyucu tarafından öngörülmüştür. Mahkemeden özel denetçi atanmasını talep eden azınlığın veya paylarının itibarî değeri toplamı en az bir milyon Türk lirası olan pay sahiplerinin; "kurucuların veya şirket organlarının, kanunu veya esas sözleşmeyi ihlâl ederek, şirketi veya pay sahiplerini zarara uğrattıklarını, ikna edici bir şekilde ortaya koymaları" gerekmektedir.
e. Haklı Sebeplerle Şirketin Feshi Davasını Açma Hakkı
Haklı sebeplerle şirketin feshi davasını açma hakkı, TTK'nın 531. maddesi ile düzenlenmiş olan ve azınlığa tanınmış en önemli haklardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Haklı sebeplerin varlığı hâlinde şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshi azınlık tarafından talep edilmektedir. Ancak mahkeme fesih kararı yerine azınlığın şirketten çıkarılmasına veya kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilmektedir. Eğer mahkeme azınlığın şirketten çıkarılması yönünde hüküm tesis edecek ise davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenmesi kanun koyucu tarafından şart konmuştur.
Haklı sebep kavramı ilgili kanun hükmü kapsamında açıklanmamış, kanun koyucu herhangi bir kısıtlamaya gitmeksizin tüm hukuki ilişkileri kapsayacak şekilde genel bir durumdan bahsetmiştir. Bu sebeple hakimin de takdir yetkisi kapsamına sokulmak suretiyle haklı sebep kavramı genel olarak düzenlenmiştir.
Kanunda bahsedilmiş fesih haricinde kabul edilebilir başka bir çözüm de doktrinde ortaklığın bölünmesi, esas sözleşmenin değiştirilmesi, genel kurul veya yönetim kurulunun sorunu giderici bir karar almasına hükmedilmesi şeklinde sıralanmıştır. Mahkeme olaya uygun düştüğü ölçüde bu çözümlerden bir tanesine de hükmedebilecektir.5
f. Yönetim ve Denetim Kurulu Üyelerinin İbra Edilmesini Engelleme Hakkı
Yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ibra edilmesini engelleme hakkı ise TTK'nın 559. maddesi ile düzenlenmiş ve azınlığa; kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, denetçilerin sulh ve ibrasının engellenmesi hakkı tanınmıştır. Şirketin kuruluşundan veya sermaye artırımı işlemlerinden doğan sorumluluklar, şirketin tescil tarihinden itibaren dört yıl süreyle sulh ve ibra yoluyla ortadan kaldırılamamaktadır. Bu sürenin sona ermesini müteakip ise, sulh ve ibra işlemlerinin hukuki geçerlilik kazanabilmesi için genel kurul tarafından onaylanması zorunludur. Mezkûr madde uyarınca, kuruluş veya sermaye artırımının üzerinden dört yıllık sürenin geçmiş olması hâlinde dahi, azlık pay sahiplerinin sulh ve ibra kararının onaylanmasına itiraz etmeleri durumunda, bu işlemler azlık hakları çerçevesinde genel kurul tarafından tasdik edilmemektedir.
g. Bilanço Görüşmelerinin Ertelenmesini Talep Hakkı
Anonim şirketlerde azlık pay sahiplerinin finansal tablo ve bilanço görüşmelerinin ertelenmesini talep etme hakkı, TTK'nın 420. maddesi kapsamında düzenlenmiştir. İşbu hüküm uyarınca azınlık, genel kurul toplantısında finansal tabloların ve ilgili konuların müzakeresinin bir ay sonraya ertelenmesini talep edebilmektedir. Bu talep, genel kurulun bir karar almasını gerektirmeden, toplantı başkanının kararıyla kabul edilir. Erteleme kararı, TTK'nın 414. maddesine uygun şekilde ilan edilir ve şirketin internet sitesinde yayımlanır. İkinci toplantı için genel kurul, kanuni usule uygun olarak yeniden toplantıya çağrılır.
Azlığın bu erteleme hakkı, finansal tabloları detaylı şekilde inceleyebilme ve olası eksiklik veya usulsüzlüklere yönelik açıklamaların sağlanmasını talep etme amacı taşır. Bir ay olarak belirlenen bu erteleme süresi azınlık lehine asgari bir süre olup toplantının daha uzun veya azınlığın istemine bağlı olarak daha kısa bir süre içinde yapılabilmesi de mümkündür.
Bilanço görüşmelerinin ertelenmesi, yalnızca bilanço konularını değil bilançoyla bağlantılı gündem maddelerini de kapsar. Örneğin, kâr dağıtımı, yönetim kurulu ve denetçilerin ibrası gibi bilançoya bağlı diğer kararların da ertelenmesi gerekmektedir. Ancak bilançoyla doğrudan bağlantısı olmayan maddelerin görüşülmesine devam edilebilir. İlk toplantıda, bilançonun itiraza uğrayan noktaları hakkında açıklama yapılmazsa veya yeterli açıklama sağlanmazsa, azlık ikinci kez ertelenme talebinde bulunabilir. Bu ikinci ertelenme hakkının kanun koyucu tarafından, yalnızca ilk toplantıda dile getirilen itirazların dürüst hesap verme ilkesi çerçevesinde yeterince açıklığa kavuşturulmaması durumunda kullanılabileceği hüküm altına alınmıştır.6
Erteleme talebine rağmen genel kurul bilançoyu onaylar ve kâr dağıtımı kararı alırsa, azınlık bu kararlara itiraz etme hakkına sahiptir. Mahkeme, azınlık talebini dikkate almayan genel kurul kararlarını iptal ederek azınlık haklarının korunmasını sağlayabilir. Bu düzenleme, azınlık pay sahiplerine finansal tabloların dürüst ve ayrıntılı bir incelemesini yapabilmeleri için önemli bir koruma sağlamaktadır.
III. LİMİTED ŞİRKETLERDE AZINLIK HAKLARI
Kanun koyucu, anonim şirketlerde olduğu gibi limited şirketler için azınlık haklarını tek tek sıralamak suretiyle bir düzenlemeye gitmemiştir. Bazı haklar bakımından direkt olarak düzenleme yapılmış, bazı haklar bakımından ise anonim şirketler için düzenlenmiş hüküm lerin limited şirketlere de uygulanacağı kanun koyucu tarafından hüküm altına alınmıştır. Anonim şirketler için düzenlenmiş olan kimi azınlık haklarının ise nitelikleri sebebiyle limited şirketlere uygulanmaları mümkün olmayacaktır. Makalemizin ilerleyen kısımlarında yukarıda bahsetmiş olduğumuz azınlık haklarının limited şirketlere uygulanıp uygulanamadığı tartışılacak, uygulanabilen hakların ise hangi şartlarda uygulama alanı bulduğundan bahsedilecektir.
Öncelikle, TTK uyarınca limited şirketlerin paylarını halka arz ederek halka açık şirket statüsüne geçmeleri mümkün değildir. Bu sebeple, yalnızca halka açık şirketlere uygulanan ve azınlık haklarını korumayı amaçlayan %5 oranındaki azınlık payı şartı, limited şirketler için geçerli olmayacaktır.7 İlaveten, anonim şirketlerde olduğu gibi limited şirketin ana sözleşmesinde veyahut pay sahipleri arasında imzalanacak olan hissedarlar sözleşmesinde, kanunla belirlenen oranlardan daha düşük bir sermaye payına sahip olan ortaklara azınlık haklarının tanınması veya ek azınlık haklarının ihdas edilmesi yönünde düzenlemeler yapılmasına herhangi bir yasal engel bulunmamaktadır. Bu durumda, şirket ana sözleşmesi, kanunda öngörülen asgari oranların altındaki pay sahiplerine de belirli hakların tanınmasını sağlayacak şekilde düzenlenebilecektir.8
İlk olarak "genel kurulu toplantıya çağırma ve gündeme madde ekletme hakkı" bakımından TTK'nın 617. maddesinin 3. fıkrasında "...Toplantıya çağrı, azlığın çağrı ve öneri hakkı, gündem, öneriler, çağrısız genel kurul, hazırlık önlemleri, tutanak, yetkisiz katılma konularında anonim şirketlere ilişkin hükümler, Bakanlık temsilcisine ilişkin olanlar hariç, kıyas yoluyla uygulanır..." hükmü düzenlendiğinden anonim şirketler için öngörülmüş olan işbu hak limited şirketler bakımından da uygulama alanı bulacaktır.
Anonim şirketlerde azınlık için öngörülmüş olan "nama yazılı pay senetlerinin basılmasını talep hakkı" ise limited şirketler bakımından uygulama alanı bulamayacaktır. Gerek TTK'nın 593. maddesinin 2. fıkrası uyarınca esas sözleşmede herhangi bir hüküm bulunmasa da esas sermaye payının nama yazılabileceğinin düzenlenmiş olması gerek pay devri için yalnızca senedin devrinin devir işlemi için yeterli olmaması gibi sebeplerden dolayı limited şirketlerde nama yazılı senet basılmasının herhangi bir işlevi bulunmamaktadır. Bu sebeple de işbu azınlık hakkının limited şirketler kapsamında da uygulanması mümkün olmamaktadır.9
Anonim şirketler için TTK'nın 438. vd. maddeleri ile düzenlenmiş olan "özel denetçi atanmasını talep hakkı" TTK'nın 635. maddesinde "397'nci maddenin beşinci ve altıncı fıkraları dışında kalan, Anonim şirketin denetçiye denetime ve özel denetime ilişkin hükümleri limited şirkete de uygulanır." şeklinde yer alan atıf nedeniyle direkt olarak limited şirketler için de geçerli olacaktır. Ayrıca anonim şirketler için TTK'nın 399. maddesinin 4. fıkrasının b bendi ile düzenlenen azınlığın denetçinin değiştirilmesini mahkemeden talep hakkı bahsettiğimiz atıf nedeniyle limited şirketler için de geçerli olacaktır. Ancak tıpkı anonim şirketlerde olduğu gibi işbu hükmün uygulama alanı bulabilmesi için söz konusu limited şirketin bağımsız denetime tabi olması gerekmektedir.
Anonim şirket azınlığı için düzenlenmiş olan "haklı sebeple şirketin fesih davasını açma hakkı" ise limited şirketler için TTK'nın 636. maddesinin 3. fıkrası ile düzenleme alanı bulmuştur. Ancak ilgili hüküm fıkrası kanun koyucu tarafından limited şirketlerin tüm ortaklarına tanınmış bir hak olarak düzenlenmiş, azınlığa yönelik bir ayrıma gidilmemiştir. Bu sebeple anonim şirketler için düzenlenmiş olan işbu azınlık hakkının limited şirketler kapsamında da azınlık hakkı olarak tanınması yönünde bir gereklilik bulunmamaktadır.
"Yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ibra edilmesini engelleme hakkı" anonim şirkette yer alan azınlığa TTK'nın 559. maddesi ile kanun koyucu tarafından tanınmıştır. Limited şirketler bakımından ise kanun koyucu, TTK'nın 644. maddesinin 1. fıkrasının a bendi ile anonim şirketlere yönelik olarak atıfta bulunmuş ve bahsi geçen hükümlerin limited şirketler için de uygulanacağını düzenlemiştir. Bu sebeple anonim şirketler için düzenlenen işbu hak limited şirketler için de uygulanacaktır.
Makalemizin önceki bölümlerinde bahsettiğimiz üzere "bilanço görüşmelerinin ertelenmesini talep hakkı" anonim şirketler için TTK'nın 420. maddesi ile düzenlenmiştir. Limited şirketler için ise "Finansal tablolar ve yedek akçeler" başlıklı TTK'nın 610. maddesinde "Anonim şirketlere ilişkin 514 ilâ 527'nci madde hükümleri limited şirketlere de uygulanır." hükmü yer almaktadır. TTK'nın 610. maddesi ile yapılmış olan atıfta Kanun'un 420. maddesinin kapsam dışında tutulmuş olması sebebiyle işbu hak limited şirketlere uygulanamayacaktır.
SONUÇ
Sermaye şirketlerinde azınlık pay sahiplerinin haklarının korunması, hem şirket içi demokratik dengeyi sağlamak hem de azınlık pay sahiplerinin şirketteki ekonomik ve yönetsel çıkarlarını korumak açısından önem arz etmektedir. Çoğunluğun yönetim üzerinde hakimiyetini sürdürmesi esası, bazı durumlarda azınlık haklarının ihlâl edilmesine ve azlık pay sahiplerinin çıkarlarının göz ardı edilmesine yol açabilmektedir. Bu durum, azınlık pay sahiplerine yönelik özel koruyucu düzenlemelerin varlığını gerekli kılmıştır.
Kanun koyucu, azınlık haklarını düzenlerken ve azlığa belirli haklar tanıyarak şirketteki eşitlik ve adalet ilkelerini desteklemeyi amaçlamıştır. Bu düzenlemeler ile şirketlerin işleyişinde şeffaflık ve hesap verebilirlik sağlanırken, çoğunluk pay sahiplerinin keyfi kararlarının da önüne geçilmesi amaçlanmaktadır
Öte yandan, limited şirketlerde, anonim şirketlerde olduğu gibi, azınlık hakları sistematik bir şekilde tek tek düzenlenmemiştir. Bazı haklar bakımından kanun koyucu direkt olarak limited şirketler için de düzenlemeye gitmiş, bazı haklar bakımından ise anonim şirket için düzenlenmiş olan hükümlere atıfla yetinilmiştir. Limited şirketlerin yapısı ve kanuni düzenlemeler gereğince bazı hakların da uygulama alanı bulması mümkün olmamaktadır.
Sonuç olarak, sermaye şirketlerinde azınlık haklarının genişletilmesi ve uygulamaların güçlendirilmesi, azınlık pay sahiplerinin şirkette etkin bir denetim ve koruma sağlayabilmesi için kritik önemdedir. Kanun koyucunun, azınlık haklarına yönelik bu koruyucu düzenlemeleri şirketlerin büyüklüğü, halka açıklık durumu ve kurumsal yapısına göre daha esnek ve kapsamlı hâle getirmesi, şirket içi demokrasi ve adalet ilkelerinin geliştirilmesi açısından faydalı olacaktır.
Footnotes
1 Görkem Bilgin, Seda Takmaz, "Anonim Şirketlerde Azınlık Pay Sahiplerinin Hakları", Erişim Tarihi:24.10.2024
2 Prof. Dr. Erol ULUSOY, Anonim Şirketlerde Azınlık Hakları, Bilge Yayınevi, Ankara 2014, s.87
3 Av. Muaz Salih YILDIRIM, Anonim Şirketlerde Azınlık Pay Sahiplerinin Hakları, Erişim Tarihi: 23.10.2024 https://andishu-kuk.com/anonim-sirketlerde-azinlik-pay-sahiplerinin-haklari/#:~:text=Pay%C4%B1n%2C%20hisse%20senedine%20ba%C4%9Flan-mamas%C4%B1%20halinde,paylar%C4%B1n%20hisse%20senedine%20ba%C4%9Flanmas%C4%B1%20gerekecektir
4 Demet ÖZKAHRAMAN, "Anonim Şirketlerde Azınlık Pay Sahiplerinin Hakları Hakkında Bilgi Notu", Erişim Tarihi: 24.10.2024, https://kilinclaw.com.tr/anonim-sirketlerde-azinlik-haklari/
5 ULUSOY, a.g.e., s.192-193
6 Selin Sert Canpolat, "Anonim Ortaklıklarda Azınlık Haklarının İncelenmesi", TBB Dergisi, Sayı 74, 2008.
7 Özge AYAN, Limited Ortaklıklarda Azınlık Pay Sahiplerinin Genel Kurulu Toplantıya Çağırma, Gündeme Madde Eklenmesini İsteme ve Sorumluluk Davası Açma Hakları, Güncel Yayınevi, İzmir 2004, s.9-10
8 AYAN, a.g.e., s.10
9 Onur ZORLUER, "Anonim Şirketlerde Azınlık Haklarının Kötüye Kullanılmasına Karşı Çoğunluğun Korunması", İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Doktora Tezi), İstanbul 2020, s.123-124
The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.