Özet

Bu makalemizde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında, Deniz Ticaret Hukuku bakımından Yolcu Taşıma Sözleşmelerini ele alıyoruz. Çeşitli konvansiyonlar temel alınarak düzenlenen Türk Ticaret Kanunu'nun yolcu taşıma sözleşmelerine ilişkin hükümleri bakımından bu makalemizde Türk Ticaret Kanunu kapsamında bir değerlendirme yapacağız.

İşbu konu irdelenmeden önce bazı temel bilgileri izah etmekte fayda olduğunu düşünüyoruz. Bu sebeple makalemizde yolcu taşıma sözleşmesinin tanımı ve unsurları, tarafların sözleşmeden doğan borçları ve sorumluluğun sınırlandırılması konularını sırasıyla açıklayacağız.

Anahtar Kelimeler: Yolcu Taşıma Sözleşmesi, Taşıyan, Yolcu, Türk Ticaret Kanunu

Abstract

In this article, within the scope of Turkish Commercial Code No. 6102, we discuss passenger transport contracts in terms of Maritime Law. In this article, we will make an evaluation within the scope of the Turkish Commercial Code in terms of the provisions of the Turkish Commercial Code, which is based on various conventions, regarding passenger transport contracts.

Before examining this subject, we think it is useful to explain some basic information. For this reason, in our article, we will explain the definition and elements of the passenger carriage contract, the obligations of the parties arising from the contract and the limitation of liability, respectively.

Keywords: Contract for passenger carriage by sea, Carrier, Passenger, Turkish Commercial Code

Deniz Yoluyla Yolcu Taşıma Sözleşmesi

Türk Hukukunda, deniz yoluyla yolcu taşıma Sözleşmeleri için temel teşkil eden kanun 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'dur. Esas itibariyle TTK'de düzenlenen bu sözleşme için çıkarılabilecek en temel tanım da TTK m. 1247'de hüküm altına alındığı üzere "Deniz yoluyla yolcu taşıma sözleşmesi, yolcunun veya yolcu ve bagajının deniz yolu ile taşınması için, taşıyan tarafından veya onun adına ve hesabına yapılan sözleşmedir." şeklinde olacaktır. Anılan hüküm, sözleşmenin unsurları açısından irdelendiğinde, deniz yoluyla yolcu taşıma sözleşmeleri bakımından şu üç unsur ortaya çıkmaktadır;

  • Yolcu veya yolcu ile yolcunun bagajının deniz yoluyla taşınması
  • Taşımanın gemi ile yapılması (TTK 931 bağlamında)
  • Ücret

Bu unsurlardan hareketle üzerinde durulması gereken birkaç konu vardır. Yolcunun bagajı hususunda şayet taraflar arasındaki deniz yoluyla taşıma sözleşmesinde aksi kararlaştırılmamışsa, TTK m. 1250/3 uyarınca yolcudan, gemiye getirdiği bagaj için taşıma ücreti haricinde bir ücret istenemeyecektir. Öte yandan TTK 931 bağlamında gemi kavramının, buradaki taşımanın gemi ile yapılması hususunda önem arz ettiğini ve bu unsurun bir parçası olduğunu belirtmek yeterli olacaktır.

Deniz yoluyla yolcu taşıma sözleşmesi tarafları; yolcu ve taşıyandır. Taşıyan; yolcu taşıma sözleşmesinde yolcuyu ve bagajını bir ücret karşılığında denizde taşımayı taahhüt eden kişidir. Taşıyan açısından, bu kişinin donatan sıfatını haiz olması gerekmediği gibi taşıma işini bir meslek olarak icra etmesi de zaruri değildir. Keza bu taşıma eylemini bizatihi yerine getiren kişi olması da zaruri değildir. Taşıyan, taşıma işi bizzat kendisi tarafından yahut taşıma fiilen başkası tarafından yapılmış olmakla birlikte bahse konu taşıma sözleşmesini yapan veya bu sözleşme kendi nam ve hesabına yapılan kişidir. Öte yandan yolcu ise denizde yolcu taşıma sözleşmesi uyarınca, taşıyanın onayıyla, bagajı ve kendi başına gemide taşınan kimsedir. Yolcunun adının sözleşmede yahut bilette yazması da zaruri değildir. Şayet sözleşmede veya bilette yolcunun adı yazmıyorsa; biletin hamili olan kişi yolcu sayılacaktır. Keza yolcu biletini de TTK m. 1249/2 uyarınca devredemeyecektir meğer ki sözleşmede adı yazmıyor olsun. Öte yandan gözden kaçırılmaması gereken bir diğer husus ise, devlet ve diğer kamu tüzel kişileri tarafından yapılan ticari yolcu taşıma sözleşmelerine TTK m. 1247/2 uyarınca TTK'nin 5. Bölüm hükümleri uygulanacaktır.

Deniz yoluyla taşıma sözleşmesi, tam iki tarafa borç yükleyen (sinallagmatik) bir sözleşme olması sebebiyle tarafların birbirlerine karşı borçları ve yükümlülükleri mevcuttur. Taşıyanın, deniz yoluyla taşıma sözleşmesinden doğan borçlarına baktığımızda; yolcuyu ve bagajları özenli taşıma borcu, taşıma işini (yolculuğu) zamanında yapma borcu ve zorunlu mesuliyet sigortası yaptırma borcu mevcuttur.

Taşıyan, yolcu ve yolcunun bagajlarını taşırken gerekli özeni göstermeli, deniz yoluyla seyahatte dikkat etmesi gereken hususlara dikkat etmelidir. Keza taşıyan, objektif bir değerlendirmeyle yolculuğu uzatmasını gerektirecek ve yolculuğa başlamamasına sebebiyet verecek durumlar hariç olmak kaydıyla yolculuk için öngörülen süre içerisinde yolculuğu yapmalı ve öngörülen başlangıç süresinde yolculuğa başlamalıdır. Taşıyanın zorunlu mesuliyet sigortası yaptırması da kanunda düzenlenmiştir. Şöyle ki;

"Madde 1259- (1) On ikiden fazla yolcu taşımak için ruhsat almış bir gemi ile yolcu taşındığı takdirde, taşımanın tamamını veya bir kısmını üstlenen veya gerçekleştiren bütün taşıyanlar, yolcuların ölümünden veya yaralanmalarından doğabilecek sorumluluklarına karşı sigorta yaptırmakla yükümlüdürler. Zorunlu sigorta bedelinin tavanı her kaza için kişi başına 250.000 Özel Çekme Hakkından az olamaz.

(2) Birinci fıkradaki şartları yerine getirmeyen geminin yola çıkmasına izin verilmez.".

Şayet ilgili sigorta yaptırılmamışsa hükümden de anlaşılacağı üzere geminin taşıma işini yapmasına izin verilmeyecektir. Öte yandan ilgili yükümlülüğün taşımanın bir kısmını ve ya tamamını gerçekleştiren fiili taşıyanlar bakımından da geçerli olduğunu vurgulamakta yarar vardır.

Yolcunun, deniz yoluyla taşıma sözleşmesinden doğan borç ve yükümlülükleri ise TTK'nin m. 1251, 1252 ve 1253. hükümlerinde düzenlenen yükümlülükler ile ücret ödeme borcudur.

Yolcunun kaptanın talimatlarına uyma yükümlülüğü TTK m. 1251'de şöyle hüküm altına alınmıştır;

"Madde 1251- (1) Yolcu, kaptanın, gemide düzenin sağlanmasına yönelik tüm talimatına uymak zorundadır.

İlgili yükümlülükte dikkat edilmesi gereken husus; yolcunun, kaptandan gelecek talimatlardan, gemide düzenin sağlanmasına yönelik olanlara uyma zorunluluğu mevcuttur yoksa bunun dışındaki hususlar açısından yolcu bakımından böyle bir yükümlülükten bahsedilemez.

Yolcunun bagajı hakkında doğru bilgi verme yükümlülüğü TTK m. 1252'de şöyle hüküm altına alınmıştır;

"Madde 1252- (1) Yolcu, bagaj olarak gemiye getirdiği eşyanın cins ve niteliği ile tehlikeleri hakkında doğru beyanda bulunmak zorundadır. Yolcu, beyanlarının doğru olmamasından doğan zarardan taşıyana karşı sorumludur; bu yüzden zarar gören diğer kişilere karşı ise, bagajın tehlikeli olması veya gemiye gizlice getirilmiş bulunması dışında kusuru varsa sorumludur.

(2) Kaptan, kendisine eksik veya yanlış bilgi verilerek ya da gizlice gemiye getirilen eşyayı her zaman ve herhangi bir yerde, gemiden çıkarmaya ve gerektiğinde denize atmaya da yetkilidir.

(3) Kaptan, bagaj olarak gizlice gemiye getirilen eşyayı gemide alıkoyacak olursa, yolcu bunlar için hareket limanında ve hareket zamanında bu gibi yolculuk ve eşya için alınan en yüksek ücreti ödemekle yükümlüdür.

(4) Taşıyanın veya bu tür beyanları kabule yetkili diğer bir temsilcisinin bilgisi, kaptanın bilgisi hükmündedir."

İlgili hükme dikkat edilirse, yolcu bakımından kusur sorumluluğunu düzenlemiştir. Şayet yolcu bagajı hakkında doğru bilgi vermemesi ihtimalinde doğacak zararlardan taşıyana karşı sorumlu olacaktır. Keza bu yüzden zarar gören üçüncü kişiler mevcutsa; o kişilere karşı sorumluluğu bakımından da bagajın tehlike arz etmesi yahut gemiye gizlice getirilmiş bulunması dışında kusuru var ise bu ihtimalde de üçüncü kişilere karşı sorumlu olacaktır. Hüküm yolcunun bu yükümlülüğüne uymaması halinde kaptana da birtakım yetkiler vermiştir. Şöyle ki, şayet yolcunun bu yükümlülüğüne uymadan yolculuğuna eşlik ettirdiği, gemiye aldığı bir eşya mevcutsa, bu durumda kaptan bu eşyayı herhangi bir yer ve zamanda gerektiğinde denize atmaya, gemiden çıkarmaya yetkili kılınmıştır. Ancak burada yolcu bakımından doğru bilgi verme yükümlülüğü, sadece kaptana bilgi verilerek yerine getirilmemekte şayet bu yükümlülük bakımından gemiye getirdiği bagaj ve eşyalar hakkında verdiği beyanların, kabule yetkili herhangi bir kimseye yöneltilmiş olması da yükümlülüğün yerine getirilmesi açısından yeterli sayılmıştır. Yani kaptan bizzat; bilginin, beyanın kendisine yöneltilmesini beklememelidir ve buna dayanarak kendisine yöneltilmeyen her bilgi ve beyan bakımından yetkilerini kullanmamalıdır.

TTK m. 1253'te hüküm altına alındığı üzere, yolcunun gemiye zamanında gelme yükümlülüğü vardır. Keza bu yükümlülük sadece geminin hareket limanıyla sınırlı bir yükümlülük değildir.  Yolcu, yolculuk başlamadan önce hareket limanında gemiye zamanında gelmek zorunda olduğu gibi; yolculuk devam ederken ara limanlarda da gemiye zamanında gelmek zorundadır. Aksi durumda yolcu, kaptanın yetkisi dahilinde gemi yolcuyu beklemeden yolculuğa başlamış yahut devam ediyor olsa da taşıma ücretinin yekunundan sorumlu olacaktır meğerki yerine başka bir yolcu alınmış olsun. Bu durumda yeni yolcuya yüklenen tutar taşıma ücretinden indirilecektir.

Taşıyanın Sorumluluğu

Deniz yoluyla yolcu taşıma sözleşmesi bakımından taşıyanın sorumluluğu TTK m.1256'da; fiili taşıyanın sorumluluğu ise TTK m.1257'de düzenlenmiştir. Aşağıdaki açıklamalarda bahsi geçeceği üzere SDR (Special Drawing Right) /Özel Çekme Hakkını ifade eder. Hesaplaması yapılırken ise SDR/TL paritesi dikkate alınmalıdır.

Taşıyanın sorumluluğu bakımından önem arz eden ilk ve temel husus; taşıyanın sorumluluğunun sadece taşıma sırasında meydana gelen kazaların sebep olduğu zararlar bakımından geçerli olduğudur. Vaki olan kazanın bu halde vuku bulduğunu ispat külfeti davacı üzerindedir. Öte yandan aşağıda maddeler halinde sayılacak sorumluluklar bakımından şu genel açıklamaların göz önünde tutulması hükümlerin doğru değerlendirilmesi açısından önem arz etmektedir. Şöyle ki;

a) Gemi kazası: geminin enkaz hâline gelmesini, alabora olmasını, karaya oturmasını, çatmayı, gemideki infilâkı, yangını ve arızayı ifade eder.

b) Taşıyanın kusuru: sadece taşıyanın değil; taşıyanın adamlarının da görevlerini yerine getirdikleri sırada işledikleri kusuru da kapsar.

c) Zarar: Kişinin uğradığı negatif yönlü durumu ifade eder ancak bu duruma ilişkin olarak zarar cezalandırıcı veya caydırıcı nitelikteki tazminatı kapsamaz, yani ceza ve caydırma amacı güden tazminatlar bu kapsamda değildir.

d) Bagaj zıya ve hasarı: Bu kapsama iş hukuku uyuşmazlıklarından doğan gecikmeler hariç olmak kaydıyla gemide taşınmış veya taşınmış olması gereken bagajın geminin varmasından itibaren uygun bir süre içinde yolcuya geri verilmemesinden doğan malvarlığı zararını da kapsamaktadır.

  1. Yolcunun, gemi kazası yüzünden ölümünden veya yaralanmasından, taşıyan sorumludur. Bu sorumluluk her bir yolcu başına, her bir gemi kazası için 250.000 SDR ile sınırlanmıştır. Ancak kazanın savaş, terör, iç savaş, isyan veya istisnai nitelikte, kaçınılamaz ve engellenmesi mümkün olmayan nitelikteki bir doğa olayından veya tamamıyla bir üçüncü kişinin onu meydana getirmek kastıyla gerçekleştirdiği bir fiil veya ihmalinden kaynaklandığını ispatlayan taşıyan, sorumluluktan kurtulacaktır. Öte yandan yukarıda açıkladığımız sorumluluğu 250.000 SDR ile sınırlayan hüküm bakımından bir istisna mevcuttur. Şayet taşıyanın, kazanın vaki olmasında kusuru var ise bu durumda yukarıda sınırlama geçerli değildir, taşıyan bu miktarı aşan tutarlardan da sorumlu olacaktır. Öte yandan burada kusur bakımından ispat külfeti de taşıyanın üzerindedir.
  2. Yolcunun, gemi kazasından kaynaklanmayan ölüm ve yaralanmasının sebep olduğu zarardan, bu zarara yol açan kazanın meydana gelmesinde kusuru varsa sorumlu olur. Burada kusuru ispat külfeti ise davacıya ait olacaktır.
  3. Kabin bagajının zıya veya hasara uğramasına yol açan kazanın vaki olması bakımından da taşıyanın sorumlu tutulabilmesi için "kusur" aranır şayet kusur varsa taşıyan sorumlu tutulur. Ancak gemi kazaları sebebiyle meydana gelen zararlar açısından, taşıyanın kusuru mevcut varsayılır ancak bu karinenin aksini ispat mümkündür. Bu hususta taşıyanın sorumluluğu hiçbir halde, her taşıma için yolcu başına 2.250 SDR'yi aşamaz. Keza değerli eşyalar bakımından da; taşıyan, yolcuya ait para, kıymetli evrak, altın, gümüş, mücevher, sanat eseri, süs eşyası ve diğer değerli eşyanın zıyaından veya hasarından sorumlu değildir ancak bu tür eşyaların taşıyana saklanması için verilmiş olması durumunda taşıyanın sorumluluğuna gidilebilecektir. Bu durumda da aksi kararlaştırılmamışsa 3.375 SDR sınır olarak belirlenmiştir.
  4. Kabin bagajı dışındaki bagajın zıya ve hasara uğramasına yol açan kazanın gerçekleşmesinde taşıyan, ancak kusurunun bulunmadığını ispat etmek suretiyle sorumluluktan kurtulabilecektir. Araçlar ve içlerinde veya üzerlerinde taşınan her çeşit bagajın uğradığı zıya ve hasardan dolayı taşıyanın sorumluluğu, hiçbir halde, her taşıma için araç başına 12.700 SDR'yi aşamaz.
  5. Yukarıda 12.700 SDR ve 2.250 SDR olarak belirtilenler dışındaki bagajın zıyaı veya hasarından dolayı taşıyanın sorumluluğu, hiçbir halde, her taşıma için yolcu başına 3.375 SDR'yi aşamaz.

Taşıyan ve yolcu, yukarıda öngörülen sorumluluk sınırlarından daha yüksek bir sorumluluk sınırı için aralarında anlaşabilirler (TTK m. 1264). Ancak bu anlaşmanın yazılı olması ve anlaşmada öngörülen sınırların açık bir şekilde düzenlenmiş olması gereklidir. Faiz ve yargılama giderleri bu sınırlara dahil değildir.

TTK m. 1264/4 uyarınca, taşıyan ve yolcu, taşıyanın sorumluluğuna, zararın tamamından indirilmek üzere aracın uğrayacağı zıya veya hasar için 330 SDR, diğer bagajın uğrayacağı zıya veya hasar için de yolcu başına 149 SDR'yi aşmayacak bir muafiyetin uygulanması hususunda anlaşabilirler.

Fiili Taşıyan Bakımından Sorumluluk (TTK m. 1257)

Taşıma işinin bir kısmı veya tamamının, fiili bir taşıyana bırakılmış olması durumunda dahi taşıyan taşımamanın tamamından yukarıda açıklandığı üzere sorumludur. Öte yandan taşıma işinin bir kısmı veya tamamının üzerine bırakıldığı fiili taşıyan olan kimse açısından ise; taşımanın, kendisi tarafından yapılan kısmı için sorumlu tutulacağını söylemek gerekir. 

Şayet bir taşıma işi, fiili taşıyan tarafından yapılıyorsa, bu durumda taşıyan; fiili taşıyanın ve fiili taşıyanın gemi adamlarının kusurundan da sorumlu olacaktır.

Öte yandan taşıyanın, kanunen kendisine yükletilmeyen bir borç veya yükümlülüğü üstlenmesi veya ona tanınan bir haktan vazgeçmesi sonucunu doğuran özel anlaşmalar, fiili taşıyan tarafından açık ve yazılı bir biçimde kabul olunmadıkça, fiili taşıyan bakımından hüküm ifade etmez.

Sonuç olarak taşıyan ve fiili taşıyanın, deniz yoluyla taşıma sözleşmeleri bakımından sorumlulukları birlikte sorumlu oldukları ölçüde, müteselsil sorumluluktur. Ancak aralarındaki rücu ilişkisi bu durumdan ve yukarıda sayılan hükümlerden varestedir.

Taşıyan ve fiili taşıyanın adamları bakımından durum; TTK m. 1265 uyarınca taşıyan ve fiili taşıyanın adamlarının aleyhine yukarıda bahsi geçen zararlardan dolayı herhangi bir dava açılması durumunda, bu kişiler, zararın görevlerini yaparken vaki olması halini ispatlamaları koşuluyla, taşıyan ve fiili taşıyana tanınan sorumluluk sınırlarından ve burada bahsi geçen savunma imkanlarından yararlanabileceklerdir.

Öte yandan yukarıda bahsi geçen sınırlamalar, taşıma işleminden meydana gelen zarar bakımından bütün tazminat istemleri içindir. Yani bir yolcu bakımından her bir tazminat istemi için ayrı ayrı sınır söz konusu değildir. Ancak TTK m. 1267 uyarınca sorumluluğun sınırlandırıldığı bu durumlar için istisnalar öngörülmüştür. Şöyle ki;

  • Zarara, böyle bir zarara sebep olmak kastıyla veya
  • Pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinci ile işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyan, fiili taşıyan ve bunların adamları bakımından yukarıda açıklanan sınırlamalardan yararlanma hakkının varlığından söz edilemez.

Zamanaşımı

"MADDE 1270- (1) Yolcunun ölümünden ve bedensel zararından ilgilisi lehine doğan bütün tazminat istemleri on yılda zamanaşımına uğrar.

(2) Yolcu taşıma sözleşmesinden doğan, bagajın zıyaa veya hasara uğramasından doğan alacaklar dâhil olmak üzere, diğer bütün alacaklar, iki yılda zamanaşımına uğrar. Bu süre;

a) Bagajın zıyaı veya hasarı hâlinde, hangisi daha sonra vuku bulmuş ise yolcunun gemiden indiği veya inmesi gereken tarihten

b) Diğer bütün alacaklarda muaccel oldukları tarihten, itibaren işlemeye başlar.

(3) Birinci ile ikinci fıkralarda belirlenen zamanaşımı süreleri, tazminat istemi doğduktan sonra, taşıyanın yazılı beyanı veya tarafların yazılı anlaşmasıyla uzatılabilir."

Emredici Hükümler

Yolcunun bedeni zarara uğraması sonucunu doğuran olayda veya bagajın zıya veya hasara uğramasından önce yapılmış olan sözleşmelerde;

  • yukarıda açıklandığı üzere sorumluluğu bulunan kişilerden birinin sorumluluğunu kaldıran,
  • TTK m. 1264/4 muafiyeti saklı kalmak kaydıyla, sorumluluk sınırlarını indiren veya muafiyet getiren
  • ispat külfetinin yerini değiştiren, sözleşme maddeleri hükümsüzdür.

Sonuç

TTK'de düzenlenen deniz yoluyla yolcu taşıma sözleşmesi bakımından taşıyan, fiili taşıyan ve bu kişilerin adamlarının, taşıma esnasında meydana gelen zararlar bakımından sorumlulukları mevcuttur. Ancak bu sorumluluklar bakımından makalemizde de açıklanan belirli durumların varlığı ve ispatı halinde sorumluluk bakımından sorumluluğu sınırlandıran durumlar öngörülmüştür. Öte yandan bu kişilerin sorumluluğu sınırlandırma haklarını ortadan kaldıran durumlarda TTK'nin ilgili maddelerinde düzenlenmiştir. Uluslararası anlaşma ve konvansiyonlar temel alınarak yapılan bu düzenlemeler neticesinde, Deniz Ticaret Hukuku'nun pek çok sözleşmesinde mevcut olan sorumluluğun sınırlandırılması hususu deniz yoluyla yolcu taşıma sözleşmeleri için de getirilmiştir. Genel anlamıyla bir ticari faaliyet olan deniz yoluyla yolcu taşıma işi bakımından tarafların öngöremeyecekleri, kusurlarının olmadığı durumlarda ve her halükarda eTTK'nin aksine daha detaylı bir düzenlemeyle sorumluluğun sınırlandırılması ve yolcu taşıma sözleşmesinin düzenlenmesi, kanaatimizce doğrudur. Değişen ve gelişen gemi inşa mühendisliği teknolojisi sayesinde artık insansız deniz araçları, bagaj ve kabin bagajlarının temassız teslimi hususları ve daha birçok husus bakımından güncel teknolojik gelişmelerin takip edilmesi gerekmektedir.

Kaynakça

  1. Mertol Can, Türk Hukukunda ve Milletlerarası Hukukta Deniz Yolu ile Yolcu Taşıma Sözleşmesi, İmaj Yayıncılık, İstanbul, s. 23
  2. Canan Özlem Ilgın, Deniz Yolu ile Yolcu Taşıma Sözleşmesine İlişkin Bir Değerlendirme, İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Y. 6, S. 12, Güz 2007
  3. Sabih Arkan, Yolcu Taşımalarında Karşılaşılan Bazı Hukuki Sorunlar Üzerine Düşünceler, BATİDER, C. XII, S. 1, Haziran 1983

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.