6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun ("SMK") 151. maddesi uyarınca, sınai mülkiyet hakkı tecavüz edilen kişilerin, tazminat olarak uğradıkları "fiili kaybı ve yoksun kalınan kazancı" talep etme hakkı bulunmaktadır. SMK'nın 151/2(b) maddesi uyarınca, "yoksun kalınan kazanç" olarak "sınai mülkiyet hakkına tecavüz eden tarafın elde ettiği net kazancın" talep edebileceği düzenlenmektedir.
Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi ("FSHHM") SMK'nın 151/2(b) hükmünün Anayasa'nın 35. (mülkiyet hakkı) ve 36. (hak arama hürriyeti) maddelerine aykırı olduğu gerekçesine dayanarak anılan maddenin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuştur. FSHHM, itirazına gerekçe olarak; (i) tecavüz edenin elde ettiği net kazancın tazminat olarak talep edilebilmesinin, dürüstlük kurallarına uygun faaliyetler sonucunda elde edilen kazancın da tazminata dahil edilmesi sonucunu doğurduğu ve (ii) bu durumun zarar görenin sebepsiz zenginleşmesine neden olduğu hususlarını göstermiştir.
İtirazı inceleyen Anayasa Mahkemesi'nin kararına1 göre, sınai mülkiyetin Anayasa'nın 35. maddesine göre mülkiyet hakkının kapsamında olduğu açıktır. Sınai mülkiyet hakkının korunmasına yönelik tedbirlerin alınması Anayasa kapsamında devlete yüklenmiş olan bireylerin mülkiyet hakkına üçüncü kişilerden gelebilecek müdahaleleri önleme yükümlülüğünün gereğidir. Sınai mülkiyet hakkının ihlal edilmesinin önlenmesi amacıyla devletin caydırıcı tedbirler alma yükümlülüğü bulunduğu ve öngörülecek tedbirler bakımından kanun koyucunun takdir yetkisini haiz olduğu vurgulanmıştır. Anayasa Mahkemesi, kanun koyucu tarafından fiili zararın karşılanmasının yanı sıra, caydırıcılığın sağlanması bakımından tecavüz eden kişinin birtakım mali külfetlere katlanmasını öngören düzenlemeler yapabileceğini belirtmiştir.
Anayasa Mahkemesi kararında; tazminat hesaplaması yapılırken, mahkemeler tarafından sınai mülkiyet hakkının ekonomik önemi, tecavüz sırasında sınai mülkiyet hakkına ilişkin lisansların sayısı, süresi ve çeşidi, ihlalin nitelik ve boyutu, markanın tanınmışlığı ve markalar arasındaki benzerlik gibi hususların dikkate alındığı ifade edilmiştir. Bu ölçütlerin bir sonucu olarak, tazminat hesabına net kazancın esas alınmasını sağlayan maddenin (i) her iki tarafın menfaatlerinin dengelenmesine ilişkin olduğu ve (ii) tecavüz eden aleyhine - fiilinin ağırlığı da gözetildiğinde - aşırı bir külfete yol açmadığı değerlendirmesine yer verilmiştir.
Sonuç olarak, Anayasa Mahkemesi, SMK'nın 151/2(b). maddesindeki tazminat hesaplama yönteminin, taraflar arasındaki menfaat dengesini bozmadığı gerekçesiyle FSHHM'nin itirazının reddine karar vermiştir.
Footnotes
1 Anayasa Mahkemesi'nin 11 Şubat 2025 tarihli ve 2024/176 E., 2025/42 K. sayılı kararı
The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.