ARTICLE
27 September 2024

Kapora Ücretinin Hukuki Karşılığı Ve İadesi Usulleri

SO
Sakar Law Office

Contributor

Sakar is a client and solution oriented, investigative and innovative law firm based in Istanbul. Our Firm is committed to provide our clients with high-quality legal services and business-minded approach. We are a full service law firm to clients across a wide range of areas including Mergers and Acquisitions, Corporate and Commercial, Contracts, Banking and Finance, Competition, Litigation, Employment, Real Estate, Energy, Capital Markets, Foundations, E-commerce, Media and Technology, Data Privacy and Data Protection and Intellectual Property. In order to offer the best possible service for our clients, we harness the latest market developments in legal technology and innovation and we closely follow the legislative changes in Turkish Law. Our lawyers are multi-specialists, equipped to handle a broad range of legal matters. In addition to our depth of experience and awareness of market practice, clients know they will benefit from our team’s innovative mindset and willingness.
Türk Dil Kurumu uyarınca kapora, bir sözleşmenin yapılması sırasında teminat olarak verilen bir miktar para anlamına gelmektedir.
Turkey Corporate/Commercial Law

GİRİŞ

Türk Dil Kurumu uyarınca kapora, bir sözleşmenin yapılması sırasında teminat olarak verilen bir miktar para anlamına gelmektedir. Bu ödeme, genellikle tarafların sözleşmeye olan bağlılıklarını ve gerçekleşeceğine dair güvence sağlamaları için kullanılmaktadır. Uygulamada Günlük hayatta, bağlanma parası, kapora, teminat bedeli, cayma bedeli ve ceza şartı gibi terimler sıklıkla birbirine karıştırılan kavramlar arasında yer alır. Ayrıca belirtmek isteriz ki, kapora kavramı, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununda ("TBK") açıkça düzenlenmemiştir.

İşbu çalışmamızda uygulamada ve günlük hayatta oldukça karıştırılan kapora, bağlanma parası ve cayma parası kavramlarını ve kaporanın iadesi usullerini ele almaktayız.

A. KAPORANIN HUKUKİ NİTELİĞİ

Türk doktrininde kapora kavramının hukuki niteliğinin bağlanma parası veya cayma bedeli mi olduğu noktasında ne kadar tartışma yaşanmış olsa da, yerleşik uygulama ve içtihatlar uyarınca kaporanın niteliğinin bağlanma parası olarak kabul edildiği belirtilmelidir. Buna göre, TBK madde 177 ile düzenlenme altına alınmış bulunan bağlanma parası"Sözleşme yapılırken bir kimsenin vermiş olduğu bir miktar para, cayma parası olarak değil sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayılır. Aksine sözleşme veya yerel âdet olmadıkça, bağlanma parası esas alacaktan düşülür." olarak düzenlenmiştir.

Yerleşik Yargıtay uygulaması da doktrinde olduğu gibi kaporanın bağlanma parası niteliğini desteklemektedir. Bu husus Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin vermiş olduğu bir kararında örnek bulmuştur: "...BK.'nın 156. maddesi uyarınca, pey akçesinin verilmesi halinde, asıl olan onun akdin vukuuna delil olarak verilmiş olmasıdır. Açıkça cayma tazminatı olduğu şart edilmedikçe kapora, pey akçesi gibi verilen paralar cayma tazminatı olamayacağından akdi bozmakta haklı olsun olmasın onu veren taraf istirdada yetkilidir..." (E. 2013/21340, K. 2014/6498)

B. KAPORANIN İŞLEVLERİ

1. Kapora Sözleşmenin Kurulduğuna Dair Delil Mahiyetindedir

Kaporanın en önemli işlevlerinden biri yukarıda bahsetmiş olduğumuz üzere sözleşmenin gerçekleşmiş bulunduğuna dair bir delil mahiyeti taşımasıdır. Bilindiği üzere TBK genel esaslarından biri şekil serbestisidir. Bu husus TBK madde12 açıkça düzenlenmiş bulunmaktadır. Hükme göre "Sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir." Bu genel esasın bir sonucu olarak günlük hayat içerisinde şekle bağlı olarak yapılmış bulunmayan sözleşmenin yapıldığının kanıtlanması zorlaşacaktır. Kapora bu yönüyle sözleşmenin yapılmış bulunduğunu ortaya koyan yegane delillerden olma işlevini üstlenecektir.

2. Kapora Ücreti Kısmi ifa Niteliğindedir

Sözleşmenin kurulduğunu ortaya koymak amacıyla verilmiş bulunan bir miktar para TBK madde 177/2 ile düzenlenmiş açık hüküm gereğince kısmi ifa işlevini yerine getirir. İlgili hükme göre "Aksine sözleşme veya yerel âdet olmadıkça, bağlanma parası esas alacaktan düşülür." düzenlemesi bulunmaktadır.

3. Kapora Sözleşmenin İfasını veya Tazminatın Elde Edilmesini Kolaylaştır

Sözleşme kapsamında yapılacak kapora ödemesi ile taraflar aralarındaki sözleşmeye bir kayıt koyarak borcun veya tazminatın ifasını garanti altına alabilirler ve böylelikle yapılan ödeme teminat görevi, görecektir. Ayrıca bu ödeme taraflarca sözleşmeye uyulmasını kolaylaştıracaktır.

4. Cayma Parası ve Karine

Uygulamada kapora (bağlanma parası) ile cayma parası oldukça karıştırılan kavramlardır. Bu kapsamda cayma parasından bu bölümde kısaca bahsetme ihtiyacı duyduk. Sözleşme yapılırken taraflardan birinin diğerine para verip sözleşmeden cayma hakkına sahip olması durumunda bu para TBK madde 178 uyarınca cayma parası sayılır. Cayma parası, hem parayı veren hem de alan tarafa, belirli bedeller karşılığında sözleşmeden dönme hakkı tanımaktadır. Bu kapsamda TBK madde 178 uyarınca taraflara dönme hakkı farklı sonuçlarla düzenlenmiştir, buna göre "Cayma parası kararlaştırılmışsa, taraflardan her biri sözleşmeden caymaya yetkili sayılır; bu durumda parayı vermiş olan cayarsa verdiğini bırakır; almış olan cayarsa aldığının iki katını geri verir." düzenlemesi bulunmaktadır.

Taraflar, cayma hakkının ne zamana kadar kullanılacağına dair bir süre belirleyebilirler. Ancak cayma parası, genellikle sözleşmenin kurulması ile ifası arasındaki süreçte işlev görür ve amacı da bu süre zarfında gerçekleştirilebilir. Bu nedenle, cayma hakkı sözleşmenin ifasından önce kullanılmalıdır, çünkü cayma parasının temel işlevi tarafların sözleşmeden dönmesine olanak tanımaktır.

Sözleşmeden cayılmaması durumunda cayma parasının ne şekilde uygulanacağı konusunda dair açık bir hüküm bulunmamaktadır. Kapora (bağlanma parası) için getirilen düzenlemede olduğu gibi, cayma parasına da kıyasen aynı sonuç uygulanabilir. Bu durumda, tarafların sözleşmeden caymaması halinde, ödenen cayma parasının asıl borca mahsup edilmesi gerektiği kabul edilebilir. Böylece, cayma parası, sözleşmenin yerine getirilmesinde bir ödeme olarak değerlendirilmektedir.

TBK madde 177 uyarınca, sözleşme yapılırken verilen para, karine olarak kapora (bağlanma parası) sayılır ve sözleşmenin yapıldığına dair bir kanıt niteliğindedir. Bu hüküm, sözleşmenin ispatını kolaylaştırmayı amaçlamaktadır. Verilen paranın cayma parası olduğunu iddia eden taraf ise bu durumu ispatlamakla yükümlüdür. Karineye göre, sözleşme anında verilen paranın kapora (bağlanma parası) olarak kabul edilmesi esastır.

C. KAPORANIN İADESİ USULÜ

1. Sözleşmenin Geçersizliği Halinde

Sözleşmenin iptali veya butlanı geçersiz hale gelmesiyle birlikte verilmiş bulunan kaporanın iadesinin hangi esaslar dahilinde gerçekleştirileceği bir diğer tartışma konusudur. Bu durumda Türk doktrininde ağırlıklı olarak savunulan görüş, asıl sözleşmenin geçerliliğine bağlı fer'i bir hak olan kapora ücretinin sözleşmenin geçersizliği halinde sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca iadesinin yapılmasını savunmaktadır. İlgili yargıtay kararlarında da bu husus ortaya konmuştur. Buna göre, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi vermiş olduğu bir kararında "Dava, adi yazılı gayrimenkul satış sözleşmesi gereğince ödenen kaporanın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesini içeren icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Temyize konu uyuşmazlık; harici gayrimenkul sözleşmesi gereğince satıcıya ödenen kaporanın tapu devrinin gerçekleşmemesi halinde geri istenip istenemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Taraflar arasında akdedilen sözleşme, taşınmaz satışına dair olup, geçerlilik şartı olan resmi şekilde düzenlenmediği için geçersizdir. Geçersiz sözleşme sebebiyle herkes verdiğini geri ister." (E. 2016/2288 K. 2017/12263 T. 20.9.2017) şeklinde hüküm kurmuştur.

2. Sözleşmenin Hiç veya Gereği Gibi İfa Edilmemesi

Kaporanın iadesinin gerekeceği bir diğer durum ise sözleşmede kararlaştırılan edimin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesidir. Buna göre; bağlanma parası niteliğindeki kaporanın, edimin hiç veya gereği gibi yerine getirilmediği durumlarda iadesi genel hüküm niteliğindeki TBK madde 112 çerçevesinde incelenebilecektir. Hüküm "Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür." şeklinde düzenlenmiştir. İlgili hüküm uyarınca, kaporanın iadesinin usulü kusurlu tarafın kapora ücretini alan taraf veya veren taraf olmasına göre değişecektir.

2.1. Edimin Kaporayı Veren Tarafın Kusuruyla Hiç veya Gereği Gibi İfa Edilmemesi Hali

Sözleşmenin hiç veya gereği gibi gerçekleşmemesi kaporayı veren tarafın kusuru bulanmaksızın meydana gelmişse, kaporayı veren taraf kapora ücretinin iadesini sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde geri isteyebilecektir.

Edimin kaporayı veren tarafın kusuruyla hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi hali, temerrüt şeklinde gerçekleştiyse ve kapora ücretini alan taraf TBK madde 125 uyarınca, aynen ifasıyla birlikte gecikme tazminatını talep ediyorsa veya ifadan vazgeçip müspet zararını talep ediyorsa sözleşme halen ayaktadır. Bu hallerde müspet zarar hiç ve gereği gibi yerine getirilmeyen ifa değerini de kapsadığı ve bu ifa değerinin içinde kapora ücreti de bulunduğundan işbu kapora ücretinin hesaplanan tazminat bedelinden düşürülmesi gerekecektir.

Bağlanma parası niteliğindeki kaporayı veren kişinin edimi hiç veya gereği gibi ifa etmemesi sonucu kaporayı alan, sözleşmeden dönme hakkını kullanarak menfi zararının tazminini istemiş ise bu halde sözleşme sonlandırılmıştır. Sözleşme sonlandırıldığından, daha önce ifa edilmiş bulunan edimlerden olan kapora ücreti de sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde geri istenebilecektir.

Yargıtay uygulamasının bu noktadaki seyri ise kaporayı veren tarafça edimin ifasının hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesi halinde kaporanın, kaporayı alan tarafın tazminat hakkına dahil bulunduğundan el konulabileceği noktasındadır. İlgili kararında "ifanın pey akçesi verenin kusuru sebebiyle mümkün olmaması halinde de pey akçesinin iadesi gerekir ise de, pey akçesi alanın bu halde borcun ifa edilmemesi sebebiyle tazminat hakkı olup, bu tazminat hakkına dair olan pey akçesi kısmını alıkoyabilir.'' (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2014/423 K. 2014/2613 T. 14.2.2014)

2.2. Edimin Kaporayı Alan Tarafın Kusuruyla Hiç veya Gereği Gibi İfa Edilmemesi Hali

Kaporayı alan tarafın edimi hiç veya gereği gibi ifa etmemesinin sonuçları incelendiğinde, borcun ifasının kaporayı alan tarafın kusuru olmaksızın imkânsız hale gelmesi halinde kaporanın iadesi TBK madde 136 kapsamında incelenecektir. İlgili hüküm "Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder." şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre sona eren borç sebebiyle verilmiş olan kaporanın sebepsiz zenginleşme hükümlerince iadesi gerekecektir.

Kapora ücretini alan kişi tarafından sözleşmeden kaynaklı edimin ifasının hiç veya gereği gibi yerine getirilememesi kişinin kusuruyla gerçekleşmiş ise kaporanın iadesi sözleşme hükümlerine göre gerçekleşecek olup kapora ücretini alan kişiden, kapora ücretinin yanında uğranılan zararın tazmin edilmesi de istenebilecektir. Doktrinde edimlerin iadesinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre gerçekleşmesini savunan karşıt yönde fikirler de yer almaktadır.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.

Mondaq uses cookies on this website. By using our website you agree to our use of cookies as set out in our Privacy Policy.

Learn More