2011 yilinda yürürlüge giren Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun ("HMK") 107. maddesi uyarinca alacaklilara, davanin açildigi tarihte alacagin miktarini yahut degerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyecegi veya bunun imkânsiz oldugu hâllerde, hukuki iliskiyi ve asgari bir miktar ya da degeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davasi imkani taninmistir. Buna göre, alacaginin tutarini belirleyemeyen alacaklinin, alacaginin belirlenebilen asgari kismi üzerinden harç yatirarak dava açmasi ve sonradan mahkemece belirlenecek tutar üzerinden eksik harci tamamlayarak talebini artirmasi mümkün hale gelmistir.

Öte yandan, kosullari olusmadan açilan ve alacagin esasen belirlenebilir oldugu belirsiz alacak davalarinda mahkemelerin nasil bir yol izleyecegini konusunda kanun sessiz kalmaktadir. Konunun tartismaya açik mahiyeti itibariyle gerek doktrin gerekse Yargitay tarafindan zaman içerisinde çesitli görüsler ileri sürülmüstür.

Yargitay Hukuk Genel Kurulu, 16 Mayis 2019 tarihinde vermis oldugu bir kararda (2016/22-1166 E, 2019/576 K), tutari belirli alacaklar için açilan belirsiz alacak davalarinda, davanin kismi dava olarak görülmesi için gerekli kosullarin somut olayda bulunmasi halinde, mahkemece davanin hukuki yarar yoklugundan reddedilmeyerek bir ara karar ile kismi dava olarak görülüp sonuçlandirilmasi gerektigine karar vermistir.

Karara Konu Uyusmazlik

Söz konusu karara konu uyusmazlik, is sözlesmesinin haksiz olarak feshedildigini ileri süren isçinin kidem ve ihbar tazminati talebine iliskindir. Ilk derece mahkemesi kidem tazminatina yönelik talebi kabul etmis olup, ihbar tazminatini reddetmistir. Yargitay 22. Hukuk Dairesi, davacinin son ücreti ve çalisma süresi hakkinda bilgi sahibi olmasi itibariyle alacagin belirlenebilir olduguna ve davanin belirsiz alacak davasi olarak açilmasinda davacinin hukuki menfaati bulunmadigina karar vererek ilk derece mahkemesinin kararini bozmustur (19 Ekim 2015, E. 2014/16510, K 2015/28942). Ilk derece mahkemesi, çesitli nedenlerle ise giris-çikis tarihlerinin ve hesaplamalara iliskin bazi hususlarin belirsiz hâle geldigi, bu sebeple alacagin miktarini belirlemesinin isçiden beklenemeyecegi, elinde bilgi ve belge bulunmayan isçi açisindan davacinin hukuki yararinin mevcut oldugunun kabul edilmesi gerektigi gerekçesi ile önceki kararinda direnmistir. Böylelikle karar Yargitay Hukuk Genel Kurulu'na tasinmistir.

Yargitay Hukuk Genel Kurulu'nun Karari

Yargitay Hukuk Genel Kurulu ilk derece mahkemesinin kararini onayarak talep edilecek alacak miktarinin tam ve kesin bir biçimde belirlenmesinin mümkün olmasina ragmen belirsiz alacak davasi seklinde açilan davanin hukuki yarar, yani dava sarti yoklugu nedeni ile usulden hemen reddedilmemesi gerektigine hükmetmistir. Bu kapsamda, mahkemenin davayi kismi dava olarak nitelendirerek davaciya alacak miktarini netlestirmesi ve bildirecegi dava degerine göre eksik harci tamamlamasi için süre vermesi ve verilen kesin süre içinde belirtilen eksikligin tamamlanmasi hâlinde davaya tam eda davasi olarak devam olunmasi gerektigine kanaat getirilmistir.

Hukuk Genel Kurulu'nun kararinda ayrica davacinin mevcut yasal düzenlemeler karsisinda dava açmaktan baska bir yolla alacagina kavusma imkâni olmadigi ve bir mahkeme kararina ihtiyaç bulunmasi karsisinda davacinin eldeki davayi açmakta hukuki yararinin bulunmadigini söylemenin mümkün olmadigi vurgulanmistir. Baska bir anlatimla, alacagi oldugunu iddia eden davacinin, alacaginin tahsili amaci ile ister kismi, ister tam eda, ister belirsiz alacak davasi açmasinda her zaman hukuki yarari oldugu belirtilmistir. Ayrica, bu yöndeki kabulün usul ekonomisi ilkesine de uygun olacagi; Anayasa ve uluslararasi sözlesmelerle güvence altina alinan hak arama özgürlügü ile mahkemeye erisim hakkina da hizmet edecegi ifade edilmistir.

Alacagin tartismasiz veya belirli olmasi hâlinde kismi dava açilamayacagini düzenleyen HMK'nin 109/2. maddesinin ilga edilmesi ile paralel olarak Hukuk Genel Kurulu, davanin kismi dava olarak görülmesi için gerekli kosullarin somut olayda bulunmasi itibariyle kismi dava açilabilecegini belirtmistir.

Karsi oyda ise, davacinin alacagin belirlenebilir olmasina ragmen belirsiz alacak davasinda baslangiçta var olmayan hukuki yarar dava sartinin sonradan tamamlanamayacagi vurgulanmistir.

Yorum

2011 tarihinde belirsiz alacak davasinin Türk hukukuna girisinden bu yana Yargitay dairelerin belirsiz alacak davalarina iliskin yeknesak bir içtihadinin bulundugunu söylemek mümkün degildir. Bazi daireler alacagin belirlenebilir oldugu hallerde talep edilen tutarin beyan edilmesi ve eksik harcin yatirilmasi için davaciya süre verilmesi gerektigini savunurken, diger daireler hukuki menfaat yoklugu nedeniyle davanin dogrudan reddedilmesi gerektigi görüsünü benimsemistir.

Hukuk Genel Kurulu, 4 Temmuz 2018 tarihli bir kararinda (E 2016/2633, K 2018/1300), hukuki menfaat yoklugunun taraflarca sonradan tamamlanabilecek bir dava sarti olmadigini ifade ederek, talep edilen tutarin belirtilmesi için davaciya süre verilmesiyle davaciya var olmayan bir menfaat saglamak için imkân taninacagini vurgulamistir. Buna göre, Hukuk Genel Kurulu bu tür bir uygulamanin mevcut usul kurallarini ve silahlarin esitligi ilkelerini ihlal edecegine kanaat getirmistir.

Ancak, Hukuk Genel Kurulu'nun, yukarida etraflica açiklanan 16 Mayis 2019 tarihli kararla eski yaklasimindan açikça ayrildigi görülmektedir. Yargitay'in, tüm mahkemeler yönünden baglayici bir sonuç saglamak adina konuya iliskin bir içtihadi birlestirme karari vermesinin yerinde olacagi kanaatindeyiz.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.