ARTICLE
17 September 2020

Yurt Dışına Veri Aktarımı Ile 108 Sayılı Sözleşme İlişkisi Hakkında KVKK Kararı

EA
Esin Attorney Partnership

Contributor

Esin Attorney Partnership, a member firm of Baker & McKenzie International, has long been a leading provider of legal services in the Turkish market. We have a total of nearly 140 staff, including over 90 lawyers, serving some of the largest Turkish and multinational corporations. Our clients benefit from on-the-ground assistance that reflects a deep understanding of the country's legal, regulatory and commercial practices, while also having access to the full-service, international and foreign law advice of the world's leading global law firm. We help our clients capture and optimize opportunities in Turkey's dynamic market, including the key growth areas of mergers and acquisitions, infrastructure development, private equity and real estate. In addition, we are one of the few firms that can offer services in areas such as compliance, tax, employment, and competition law — vital for companies doing business in Turkey.
Kişisel Verileri Koruma Kurumu ("Kurum") kişisel verilerin 108 sayılı Sözleşme dayanak gösterilerek yurt dışına aktarılması hakkında değerlendirmelerini içeren bir karar özeti yayınladı.
Turkey Privacy

Yeni Gelişme

Kişisel Verileri Koruma Kurumu ("Kurum") kişisel verilerin 108 sayılı Sözleşme dayanak gösterilerek yurt dışına aktarılması hakkında değerlendirmelerini içeren bir karar özeti yayınladı. Kurum ayrıca 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ("Kanun") kapsamında yurt dışına veri aktarımına ilişkin kısıtlamalar ve 108 sayılı Sözleşme hükümlerinin hukuki statüsünü de değerlendirdi.

Kurum'un duyurusuna  buradan ulaşabilirsiniz.

Karar Ne Diyor?

Kurum kararında konuya ilişkin değerlendirmeleriyle ilgili detaylı açıklamalar ve yorumlar paylaşmıştır. Sonuç olarak Kurumun kararının konuya ilişkin önemli başlıkları aşağıdaki gibi özetlenebilir:

  • Veri sorumlusunun (108 sayılı Sözleşmeye istinaden) kişisel verilerin yurtdışına aktarımı Kanunun 9. maddesinde belirtilen hususlara uygun bir veri aktarımı değildir.
  • 108 sayılı Sözleşmeye taraf olmak güvenli ülke statüsü tayini bakımından tek başına yeterli değildir. Kurul tarafından yapılacak değerlendirmede olumlu bir unsur teşkil edebilir.
  • Dolayısıyla 108 sayılı Sözleşmeye dayanıldığı gerekçesiyle, gerekli şartlar sağlanmadan kişisel verilerin yurt dışına aktarılması suretiyle hukuka aykırı bir kişisel veri işleme faaliyeti gerçekleştirilmiştir.
  • Bu durumda Kanun uyarınca veri güvenliğine ilişkin yükümlülükler kapsamında "Kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesini önlemek" yükümlülüğü yerine getirilmemiştir.
  • Tüzel kişi veri sorumlusu hakkında 900.000 TL idari para cezası uygulanmasına karar verilmiştir.
  • Ayrıca, hukuka aykırı olarak yurtdışına aktarılan söz konusu kişisel verilerin Kanuna uygun olarak silinmesi/yok edilmesi ve sonucundan Kuruma bilgi verilmesi hususunda veri sorumlusuna talimat verilmiştir.

Sonuç

Kurum bir kez daha kişisel verilerin yurt dışına aktarımı konusunda güvenli ülke ilan edilmeyen ülkelere açık rıza alınmadan gerçekleştirilecek aktarımların Kanunda yer alan işleme şartlarının birinin varlığı ve tarafların yeterli korumayı yazılı olarak taahhüt etmeleri ve Kurul tarafından aktarıma izin verilmesi halinde gerçekleştirilebileceğini vurgulamıştır. Hiçbir ülkenin henüz güvenli ülke olarak addedilmediği ve görünüşe bakıldığında izin başvurularının kısa bir sürede sonuçlandırılamadığı mevcut durumda tüm yurt dışına aktarım faaliyetleri için veri sorumlularına açık rıza almaktan başka alternatif yöntem kalmamaktadır. Kurum açık rızaya dayanarak işleme faaliyeti gerçekleştirmekten mümkün mertebe kaçınılmasını tavsiye etmektedir. Ayrıca günlük ekonomik hayatın gerçekleri gereği bir süre sonra gereksiz bir duruma düşebilecek bir açık rıza mekanizmasının uygulamaya konulması hususunda pratik ve ekonomik kaygılar ve bunlara bağlı engeller bulunmaktadır. Bu durumda veri sorumlularının yurt dışına transfer konusunda yaşadığı sıkıntıların tüm ilgili taraflar açısından zaman ve kaynak tüketimine devam edeceği anlaşılmaktadır. Her halükarda kararın, Kanun kapsamında mevcut yöntemlere olası bir alternatif yöntem olarak önerilen 108 sayılı Sözleşme konusundaki tartışmaları bitirmesi ve 108 sayılı Sözleşmenin tek başına bu konuda geçerli bir dayanak ve Kanundaki yöntemlere alternatif oluşturmadığını teyit etmesi bakımından önem taşıdığı açıktır.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.

Mondaq uses cookies on this website. By using our website you agree to our use of cookies as set out in our Privacy Policy.

Learn More