Danıştay 10. Dairesi, 01.10.2013 tarihli ve 28792 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Toplu İş Sözleşmesi Yetki Tespiti ile Grev Oylaması Hakkında Yönetmelik'in (“Yönetmelik”) m.7/4 hükmünün yürütmesinin durdurulmasına karar vermiştir. Anılan hüküm, sendikanın yetki tespit başvurusunda işçilerin sigortalılık başlangıcı ve sona ermesine ilişkin bildirimlerin yalnızca başvuru tarihinden önce Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılmış olması şartını öngörmekteydi. Danıştay ise, söz konusu düzenlemenin 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun (“Kanun”) işverenlere tanıdığı 10 günlük yasal bildirim süresini ortadan kaldırarak kanun hükmünü aşar nitelikte olduğuna, dolayısıyla normlar hiyerarşisine aykırılık taşıdığına hükmetmiştir. Bu nedenle, Yönetmelik'in ilgili hükmünün uygulanmamasına yönelik olarak yürütmenin durdurulması kararı tesis edilmiştir.
6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun (“6356 Sayılı Kanun”) m.41 uyarınca kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birinin üyesi bulunması şartıyla işçi sendikası, toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecek işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının kendi üyesi bulunması halinde toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkili olmaktadır. Danıştayın hakkında yürütmeyi durdurma kararı verdiği bahse konu Yönetmelik m.7/4 hükmü uyarınca ise, yetkili işçi sendikasının tespitinde, sigortalılığın başlangıcı ile sona ermesine ilişkin olarak yetki tespit başvurusu tarihinden önce Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılmamış bildirimler dikkate alınmamaktadır. Oysa 5510 Sayılı Kanun m.9'da işverenlerin bildirim yükümlülüğü düzenlenmekte olup söz konusu hüküm uyarınca,işverenlere işçinin sigortalılık süresinin sona erdiği tarihten itibaren 10 günlük bir yasal bildirim süresi tanınmıştır.Bu nedenle, işçi sendikasının yetki tespit başvurusu tarihi itibarıyla, iş sözleşmesi sona ermiş bir sigortalının ayrılışı, başvurudan sonra dahi olsa, bu on günlük süre içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumu'na bildirilmişse, söz konusu işçi toplam işçi sayısına dahil edilmemelidir. Aksi kabul, 6356 Sayılı Kanun'un açık hükümlerine aykırı olacağı gibi, sosyal güvenlik mevzuatına uygun şekilde bildirim yapan işverenin kanundan doğan hakkını kullanamaması gibi bir duruma sebebiyet vermektedir.
Danıştay, Yönetmelik'in dava konusu edilen yetki tespit başvurusu tarihinden sonra fakat yasal süresi içinde yapılan bildirimlerin dikkate alınmayacağı yönündeki hükmün, 5510 sayılı Kanun m.9 ile 6356 sayılı Kanun m.41 ve 42'de öngörülen düzenlemeleri daraltmakta olduğuna ve kanunda bulunmayan ek bir koşul getirdiğine ilişkin değerlendirmede bulunmuştur. Normlar hiyerarşisi uyarınca yönetmeliklerin kanuna aykırı düzenleme yapamayacağından hareketle Kanun hükümlerini aşan Yönetmelik hükmünün, normlar hiyerarşisine uygun olmadığı sonucuna varılmıştır.
Danıştay 10. Dairesi, hukuka aykırılığı tespit edilen bu düzenlemenin uygulanmaya devam edilmesinin telafisi güç veya imkânsız zararlara sebebiyet vereceğini de değerlendirerek, Yönetmeliğin m.7/4'ün yürütmesinin durdurulmasına karar vermiştir. Böylece sendika yetki tespitinde, işverenlerin kanunda öngörülen on günlük süre içerisinde yapacakları bildirimlerin geçerliliğinin korunması amaçlanmış, hem sendikaların üye çoğunluğunun doğru şekilde tespiti hem de işverenlerin kanunda öngörülmeyen ilave yükümlülüklerle karşı karşıya kalmaması güvence altına alınması gözetilmiştir.
The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.