ÖZET
Yapay zeka (“YZ”) teknolojisinin hızla gelişmesi, fikri mülkiyet hakları açısından yeni hukuki sorunları ve tartışmaları gündeme getirmektedir. Özellikle, YZ tarafından üretilen eserlerin telif hakkı koruması ve bu eserlerin hak sahipliğine dair hususlar güncel tartışma konularındandır. Nitekim, bu doğrultuda Çin tarafından YZ tarafından üretilen eserlerin telif hakkı kapsamına girip girmeyeceğine dair özgünlük ve ifade edilebilirlik kriterleri öne sürülürken; ABD Telif Hakkı Ofisi, YZ'nin telif hakkı öznesi olarak kabul edilmemesi gerektiğini belirtmektedir. Uluslararası düzeyde ise, telif hakkı ihlâli iddialarının merkezinde YZ'nin eğitilmesinde kullanılan veriler ve üretilen çıktıların yer aldığını ve işbu eserlerin "entelektüel başarı" ve "yaratıcılık" unsurlarını taşıyıp taşımadığı konusunda birçok farklı akademik görüşün öne sürülmeye devam ettiğini ve günden güne gelişme gösterdiğini görmekteyiz.
Anahtar Kelimeler: Yapay Zeka, Telif Hakkı, Telif Hakkı Sahipliği, Telif Hakkı Koruması, Telif Hakkı Yasası, Kamu Malı Statüsü, Çin Telif Hakkı Hukuku, ABD Telif Hakkı Hukuku, Adil Kullanım, Telif Hakkı İhlâli, Yapay Zeka Telif Hakkı İhlâli Davaları.
GİRİŞ
YZ, günümüzde toplumsal gelişmeyi hızlandıran en önemli unsurlardan biri hâline gelmiştir. Örneğin, Open AI tarafından geliştirilen ChatGPT bu paradigma değişiminin en güzel örneklerinden birini oluşturmaktadır. Yapay zekanın bu hızlı yükselişi ve her türlü iş sektörüne hemen entegre olması, beraberinde bir dizi hukuki problemi de gündeme getirmektedir. Özellikle eğitim verileri kapsamında fikri mülkiyet haklarının ihlâli, YZ varlıklarına telif hakkı statüsünün verilmesi, YZ tarafından üretilen yaratıcı eserlerin telif hakkı sahipliğinin belirlenmesi konularındaki tartışmalar günden güne artmaya devam etmektedir. Örneğin, YZ eğitiminde kamuya açık veri setlerinin kullanılması, üçüncü taraf patent haklarının ihlâl edilmesi ve kişisel gizliliğin ihlâli gibi önemli tartışmalardandır. Aynı zamanda, YZ'nin potansiyel telif hakkı sahipliği, YZ tarafından üretilen varlıkların telif hakkı korumasına uygunluğu ve bu tür yaratımların uygun koruma şekilleri konusundaki sorunlara henüz bir çözüm bulunamamıştır.
Hukuki bağlamda, ki karşıt görüş belirgin olarak oluşmuş olmakla birlikte, bir grup YZ tarafından üretilen varlıkların orijinallik standartlarını karşıladığını, belirlenebilir olduğunu ve korunmalarının telif hakkı yasasının yasama amacına uygun olduğunu, ayrıca YZ piyasasının genişlemesini ve teknolojik ilerlemeyi teşvik edeceğini savunmaktadır. Karşıt görüşte olanlar ise YZ'nin telif hakkı uygunluğu için gerekli şartları yerine getiremediğini ve bu nedenle YZ tarafından üretilen varlıkların orijinal olmadığını iddia etmektedir.
Hukuki bağlamda başlıca tartışmalar YZ tarafından üretilen varlıkların telif hakkı uygunluğu, bu tür yaratımların korunma biçimleri ve bunlara bağlı olarak sahiplik sorunlarından oluşmaktadır. İki karşıt görüş belirgin olarak oluşmuş olmakla birlikte, bir grup YZ tarafından üretilen varlıkların orijinallik standartlarını karşıladığını, belirlenebilir olduğunu ve korunmalarının telif hakkı yasasının yasama amacına uygun olduğunu, ayrıca YZ piyasasının genişlemesini ve teknolojik ilerlemeyi teşvik edeceğini savunmaktadır. Karşıt görüşte olanlar ise YZ›nin telif hakkı uygunluğu için gerekli şartları yerine getiremediğini ve bu nedenle YZ tarafından üretilen varlıkların orijinal olmadığını iddia etmektedir.
YZ tarafından üretilen varlıkların korunma biçimleri ve sahipliğine dair akademik görüşler de birbirlerinden büyük farklılıklar göstermektedir. Bazı akademisyenler, YZ geliştiricilerini prensip olarak belirleyen ve YZ'yi onların ajanı olarak tanımlayan bir prensip-ajan modelini savunmaktayken bazıları ise tüketici malları modelini önermektedir. En iyi çözüm olarak kamu malı statüsüne geçişi savunanlar da bulunmaktadır. Çin'de bulunan akademisyenler ise, YZ tarafından üretilen varlıklarla ilgili telif hakkı sahipliği sorununu çözmek için komşu haklar kavramını önermekte olup böylece aşırı teşvik veya yetersiz koruma tuzaklarından kaçınılabilecek ve YZ'nin telif hakkı uygunluğu eksikliği nedeniyle ortaya çıkan teorik sorunlar ele alınabilecektir.
Günümüzde halen birçok ülkenin YZ'nin telif haklarına dair mevzuatı bulunmamaktadır ve henüz araştırma aşamasındadır. Ancak bu konu gündeminde olan ve konu hakkında düzenlemeleri bulunan ülkeler de bulunmaktadır. Nitekim, Birleşik Krallık YZ tarafından üretilen eserlerin telif hakkı ile ilgili açık hükümler getirmiş olup 1988 tarihli Telif Hakkı Yasası'nda, YZ tarafından üretilen eserlerin telif hakkı “eserin yaratılması için gerekli düzenlemeleri yapan kişiye” ait olduğu düzenlenmiştir. Bunun yanı sıra Amerika Birleşik Devletleri'nde, Telif Hakları Kullanımına İlişkin Yeni Teknolojik Kullanımlar Komisyonu (“CONTU)”, 1978 tarihli bir raporunda YZ eserlerinin yazarlığının YZ'yi yaratım için kullanan insana ait olduğunu, YZ'nin kendisine ait bir hakkı olmadığını belirtmiştir. Raporda yer alan bu değerlendirmeler her ne kadar yasal olarak düzenlenmese de uygulamada ABD Telif Hakkı Bürosu'nun bu ilkeyi yıllardır benimsediği görülmektedir. 2023 yılı Mart ayında kongre ve kamuoyundan gelen taleplerle YZ tarafından üretilen telif haklarıyla ilgili tartışmalar yeniden gündeme gelse de ABD Telif Hakkı Bürosu henüz YZ tarafından üretilen eserler bakımından herhangi bir kayıt işlemi gerçekleştirmemiştir. Sonuç olarak, ABD hukukunda YZ'nin telif hakkı korumasına uygun olmadığı ve bu görüşün birçok akademisyen tarafından desteklendiği görülmektedir. Bu çalışmamızda, YZ'nin hak sahipliğine ilişkin başta Çin ve ABD olmak üzere ülkelerin yasal düzenlemelerine, çalışmalarına ve akademik tartışmalarına değinilecek olup örnek davalara yer verilerek YZ'nin günümüzde güncel durumu aktarılmaya çalışılacaktır.
I. MEVCUT TARTIŞMALAR VE ULUSLARARASI DURUM
- Çin'deki
Yaklaşım1
Çin Halk Cumhuriyeti Telif Hakkı Kanunu›- nun Uygulama Yönetmeliği'nin telif hakkı ile korunan eser tanımına göre, telif hakkı korumasına uygun eserlerin özgünlük, ifade edilebilirlik ve entelektüel başarı şeklinde üç temel unsuru bulunmalıdır. İfade edilebilirlik, eserin çeşitli şekillerde aktarılabilmesini (metin, sözlü anlatım, dram, bilgisayar yazılımı gibi) sağlamaktadır. Pratik açıdan yapay zekâ ürünleri ifade edilebilirlik kriterini doğal olarak karşılamaktadır. Entelektüel başarı unsuru açısından ise, yapay zekâ ürünlerinin eser olarak sınıflandırılıp sınıflandırılamayacağına dair büyük bir sorun bulunmamaktadır. Zira yapay zekâ ürünleri, insan yapımı karşılıklarından temel bir farklılık göstermeyecektir. Özgünlük kavramı incelendiğinde, eserin bağımsız olarak yaratılmış olması hususunun problem olduğu görülmektedir.
Şöyle ki, bazı akademisyenler modern YZ ürünlerinin telif hakkı hukukunun özgünlük için belirlediği asgari gereksinimleri karşıladığını ileri sürmektedir. Bu görüş dayanağını, YZ ürünleri ile insan ürünleri arasındaki farkın gitgide kaybolmasından, ayrımın gitgide belirsiz hâle gelmesinden almaktadır. Karşıt görüşteki akademisyenler ise, yapay zekâ ürünlerinin içerik açısından özgünlük ilkesine uyduğunu ancak üretim sürecinin gerekli yaratıcılık unsurundan yoksun olduğunu savunmaktadır. Bu görüşe göre, yapay zekâ tarafından üretilen içerik, önceden belirlenmiş algoritmalar, kurallar ve şablonların uygulanmasının sonucudur ve bir eserin tanımı için gerekli entelektüel yaratım aşamasından uzaktır
Özgünlük kavramının telif hakkı hukukundaki karşılığı ise, farklı hukuk sistemlerinde değişiklik göstermektedir. Örneğin, Kıta Avrupası hukukunda yaygın olan “yazar hakkı sistemi”, özgünlüğü “yazarın yaratıcılığı aracılığıyla gerçekleştirdiği entelektüel yaratıcı faaliyet” olarak tanımlar. Bu çerçevede, yalnızca yazarın kişiliğini yansıtan eserler yazarın eseri olarak kabul edilir. Öte yandan, Anglo-Sakson sistemde “telif hakkı sistemi” özgünlük konusunda daha esnek bir yaklaşım sergilemektedir. Bu sistemde eserlerin “bağımsız yaratım ve en düşük derece yaratıcı” sınırına uyması yeterli olup bir eser “yaratıcı kıvılcımlar” taşıyorsa, bu eserin özgünlük ilkesine uygun kabul edildiği görülmektedir. Sonuç olarak, yapay zekâ ürünlerinin mevcut gelişim aşaması, hem Kıta Avrupası hukuku hem de Anglo-Sakson hukuk sistemlerinde objektif özgünlük ilkelerine uyum göstermektedir.
Bir diğer incelenmesi gereken husus ise, yapay zekâ ürünlerinin eser olarak tanınmasının ardından, özne statüsünün incelenmesi zorunluluğudur. Geleneksel olarak, makinalar telif hakkı yasası kapsamında yaratım ve yayılım için yardımcı araçlar olarak görülmüş ve telif hakkı meselelerinde bağımsız hukuki statüye sahip olmamıştır. Ancak yeni nesil yapay zekâlar bu durumu sarsmaya başlamıştır. Yapay zekânın telif hakkı öznesi olarak kabul edilip edilemeyeceği konusunda akademik çevrelerde bir konsensüs bulunmasa da bir kısım, yapay zekayı telif hakkı öznesi olarak tanımayı ve yapay zekânın bağımsız olarak eserler yaratabilmesi durumunda bu katkının telif hakkı yasası kapsamında da korumayı hak ettiğini savunurken; öte yandan yapay zekaya telif hakkı öznesi statüsü verilmesine karşı çıkanlar ise süregelen telif hakkı sisteminin gerçek kişiler ve gerçek kişilerden oluşan tüzel kişiler üzerinde kurulu olduğunu savunmaktadır. Bu görüşe sahip kişiler, yapay zekâya telif hakkı öznesi statüsü verilmesinin mevcut telif hakkı sistemini önemli ölçüde bozacağı ve hukuki ve etik sorunlar yaratacağı görüşündedirler. Ayrıca, yapay zekânın hâlâ insan kontrolüne bağlı olarak çalıştığını ve bağımsız olarak eser üretemediğini belirten bazı akademisyenler, bu aşamada yapay zekâya telif hakkı öznesi statüsü verilmesinin gereksiz olduğunu savunmaktadır. Ancak, yapay zekâ teknolojisinin gelişmesi ve insan düşünce süreçlerini taklit etme kapasitesinin artması ile birlikte, yapay zekânın tamamen bağımsız olarak eser yaratabileceği bir noktaya ulaşılması durumunda, telif hakkı öznesi olarak kabul edilmesi gerektiği de kaçınılmaz olacaktır.
- Amerika Birleşik Devletleri'ndeki
Yaklaşım2
ABD Anayasası ve Telif Hakkı Yasası, telif hakkı korumasını “insan” yaratıcılara tanımakta ancak yapay zekâ tarafından “yaratılan” eserlerin telif hakkı korumasına tabi olup olamayacağı konusunda açık bir hüküm bulunmamaktadır. Mahkemeler ve ABD Telif Hakkı Ofisi, insan olmayan yaratıcılar tarafından üretilen eserler için telif hakkı korumasını reddetmiştir. Örneğin, bir maymunun çektiği fotoğraflar, ilahi varlıklardan ilham aldığı iddia edilen bir kitap ve bir bahçe gibi eserlerin telif hakkı koruması alması mümkün olmamıştır. Son zamanlarda Stephen Thaler, YZ programı Creativity Machine'in “otonom” olarak yarattığı bir görsel eser için telif hakkı başvurusunda bulunmuş ancak mahkeme bu başvuruyu reddetmiştir. Bu kararda, “insan yaratıcılığının” geçerli bir telif hakkı talebi için zorunlu olduğu vurgulanmıştır. İnsan katkısının var olduğu durumlarda, YZ kullanılarak yaratılan eserlerin telif hakkı koruması alabileceğini belirtmektedir. Ancak YZ'nin sonuçları “öngörülemez” bir şekilde üretmesi durumunda, YZ'nin sadece bir “araç” olarak kabul edilip edilemeyeceği tartışmalıdır. Telif Hakkı Ofisi, YZ kullanıcısının yaratıcılığı üzerindeki kontrolünün sınırlı olduğu durumlarda, bu eserlerin telif hakkı koruması alamayacağı görüşündedir.
Eğer YZ tarafından oluşturulan eserlerin telif hakkı korumasına uygun olduğu kabul edilirse, bu telif hakkının kime ait olacağı belirsizdir. Telif Hakkı Yasası, eserin telif hakkını “ilk olarak eserin yazarı veya yazarlarına” verir. Ancak YZ ile üretilen eserler için “yazar” veya “yazarlar”ın kim olabileceği konusunda net bir kural henüz belirlenmemiştir. YZ'nin yaratıcısı, fotoğraf makinalarının üreticilerine benzetilebilirken, YZ'yi kullanarak belirli bir eserin yaratılmasını sağlayan kullanıcı, fotoğraf makinasıyla belirli bir görüntü çeken fotoğrafçıya benzetilebilir. Bu görüşe göre, YZ kullanıcısı yazar olarak kabul edilecek ve dolayısıyla telif hakkının ilk sahibi olacaktır. Bununla birlikte YZ'yi kodlayan ve eğiten kişinin, yazarlık üzerinde fotoğraf makinası üreticisine kıyasla daha güçlü bir iddiası olabilir. YZ yazılımı sağlayan şirketler, genellikle hizmet koşulları aracılığıyla bu hakların tahsisini sözleşme yoluyla düzenlemektedir. Örneğin, Open AI'nin Kullanım Şartları, çıktı üzerindeki telif hakkını kullanıcıya devretmektedir. Fakat Üretken YZ programlarının, mevcut eserlerin telif haklarını ihlâl etme riski bulunmaktadır. Bu durum, YZ'nin eğitimi sırasında mevcut eserlerin kopyalanması ya da YZ'nin bu eserleri taklit eden çıktılar üretmesiyle ortaya çıkabilir. YZ sistemleri, büyük miktarda veriyle, yani metinler, görüntüler ve diğer internetten indirilen eserlerle “eğitilir”. Bu eğitim süreci, mevcut eserlerin dijital kopyalarının yapılmasını içerir ve bu durum telif hakkı sahiplerinin eserlerinin kopyalanması hakkını ihlâl edebilir. YZ şirketleri, eğitim süreçlerinin “adil kullanım” teşkil ettiğini ve dolayısıyla ihlâl edici olmadığını iddia etmektedir. Adil kullanım, dört yasal faktöre bağlı olarak değerlendirilir: kullanım amacı ve niteliği, telif hakkı olan eserin doğası, kullanılan kısmın oranı ve eserin potansiyel piyasa değeri üzerindeki etkisi. Bazı paydaşlar, YZ programlarını eğitmek için telif hakkı olan eserlerin kullanımının bu faktörler çerçevesinde adil kullanım olarak değerlendirilmesi gerektiğini savunmaktadır. Ancak bazı üretken YZ uygulamaları, telif hakkı olan eserleri eğiterek benzer eserler üretme potansiyeli taşıdığı için endişe yaratmaktadır. Bu durum, orijinal eserlerle rekabet eden ve onların piyasa değerini düşüren yeni eserler üretilmesine yol açma riskini barındırmaktadır.
YZ programlarının, mevcut eserleri andıran çıktılar üreterek de telif haklarını ihlâl etme riski bulunmaktadır. ABD yargı uygulamalarına göre, bir telif hakkı ihlâli iddiasında bulunabilmek için telif hakkı sahibi iki hususu ispatlamalıdır: (1) YZ programının esere erişimi olması ve (2) ortaya çıkan eserin orijinal esere “önemli ölçüde benzer” olmasıdır. İlk olarak, telif hakkı ihlâlini kanıtlamak için iddia edenin, eserin “fiilen kopyaladığını” göstermesi gerekmektedir. Bu durum, YZ programının eğitim sürecinde ilgili esere erişimi olduğu gösterilerek dolaylı olarak ispatlanabilir. Örneğin, ilgili eser kamuya açık bir internet sitesinin parçası olup YZ programının eğitimi için indirilmiş olabilir. İkinci olarak iddia edenin yeni eserin orijinal esere “önemli ölçüde benzer” olduğunu ispatlaması gerekmektedir. Bu kriterin ispatı oldukça zor olup ABD mahkemeleri arasında farklılık göstermektedir. Mahkemeler eserlerin “bütünsel kavram ve hissiyat” açısından veya “genel görünüm ve hissiyat” açısından önemli ölçüde benzer olup olmadığını ya da “normal bir makul kişinin” iki eseri birbirinden ayırt edip edemeyeceğini belirlemek zorundadır.
Eğer ki YZ çıktıları mevcut eserlerin telif haklarını ihlâl ederse mevcut doktrin görüşleri hem YZ kullanıcısının hem de YZ şirketi sorumlu tutulabileceğini belirtmektedir. Örneğin, kullanıcı doğrudan ihlâlden sorumlu tutulsa bile YZ şirketi “dolaylı ihlâl” doktrini kapsamında sorumlu tutulabilir. Bu doktrin görüşü, ihlâl isnadını “denetleme hakkı ve yeteneği” olan ve “bu faaliyetlerde doğrudan mali çıkarı” olan taraflara uygulamaktadır. Sonuç olarak, ABD uygulamasında insan olmayan yaratıcılar tarafından üretilen eserler için telif hakkı koruması reddedilmekte olup telif hakkı korumasına uygun olan eserlerin de telif hakkının kime ait olacağı hâlâ tartışma konusudur.
II. ULUSLARARASI DAVA ÖRNEKLERİ
- DAILY NEWS V. MICROSOFT
2024 yılında, sekiz büyük gazete yayıncısı Open AI ve Microsoft'a karşı yapay zeka modellerinin geliştirilmesi sırasında izinsiz bir şekilde milyonlarca telif hakkına sahip makaleyi kullandıkları iddiasıyla New York Güney Bölgesi'nde bir dava açmıştır. Davacılar, Open AI'nin ChatGPT ve Copilot gibi modellerinin yanıltıcı bilgiler ürettiğini ve bu bilgileri yanlış bir şekilde gazetelere atfederek yayıncıların marka itibarına ve ekonomik çıkarlarına zarar verdiğini savunmuştur. Dava sürecinde Microsoft ve Open AI bu iddiaların reddini talep ederken Open AI ayrıca bu davanın New York Times tarafından açılan benzer bir dava ile birleştirilmesini talep etmiştir. Bu dava, telif hakları ve yapay zeka teknolojilerinin yasal sınırları üzerindeki tartışmaları derinleştiren önemli bir örnek teşkil etmekte olup davanın sonucu bakımından henüz bir belirlilik bulunmamaktadır
- GETTY IMAGES V. STABILITY AI
2023 yılında Getty Images'ın Stability AI'ye karşı açtığı davada, yapay zeka şirketinin telif haklarını ve ticari markalarını ihlâl ettiğini iddia etmiştir. Davada, Stability AI'nin Stable Diffusion ve DreamStudio gibi jeneratif yapay zeka modellerini geliştirmek için Getty Images'a ait 12 milyondan fazla fotoğrafı, bu fotoğrafların başlıklarını ve meta verilerini izinsiz olarak kopyaladığı öne sürülmüştür. Stability AI'nin bu verileri kullanarak oluşturduğu içeriklerde Getty Images'ın işaretlerini (water-mark) taklit ettiği ve hatta bazı durumlarda bu işaretlerin bozulmuş versiyonlarını içerdiği belirtilmektedir. Getty Images, Stability AI'nin bu eylemlerinin telif hakkı ihlâli ile ticari marka ihlâlinin yanında, haksız rekabet, marka zayıflatma gibi çeşitli federal ve eyalet yasalarını ihlâl ettiğini iddia etmektedir. Ayrıca Stability AI'nin, Getty Images'ın işaretlerini (water-mark) kaldırarak ve değiştirilmiş versiyonlarını uygulayarak DMCA 1202(a) ve (b) hükümlerini de ihlâl ettiği öne sürülmektedir. İşbu davada, Stability AI'nin bu durumdan dolayı hem ABD'deki hem de İngiltere'deki tüzel kişilikleri üzerinden sorumlu tutularak tazminat ödenmesi talep edilirken aynı zamanda Stability AI'nin Getty Images'a ait içerikleri kullanarak geliştirdiği tüm modellerin ve eğitim setlerinin imha edilmesini talep ediyor. Gerek telif hukuku gerek ticaret hukuku bakımından geniş kapsamlı iddia ve taleplerin bulunduğu bu davanın sonucu bakımından da henüz bir belirlilik bulunmamaktadır.
- NEW YORK TIMES V. MICROSOFT
New York Times, Microsoft ve Open AI'ye karşı, bu şirketlerin yapay zeka modellerini geliştirirken kendilerine ait milyonlarca telif hakkıyla korunan eseri izinsiz kullandığını idd etmektedir. Davada, Microsoft'un Copilot (önceki adıyla Bing Chat) ve OpenAI'nin ChatGPT gibi jeneratif yapay zeka araçlarının, New York Times'ın içeriklerini doğrudan alıntıladığını, yakın şekilde özetlediğini, ifade tarzını taklit ettiğini ve bu içerikleri yanlış şekilde New York Times'a atfettiğini öne sürülmektedir. Ayrıca telif hakkı ihlâli, DMCA 1202 ihlâli ve ticari marka zayıflatma gibi çeşitli suçlamalarla birlikte, AI araçlarının telif hakkı ile korunan içerikleri kullanarak haksız rekabet oluşturduğu da iddia edilmektedir. İşbu dava, teknoloji şirketlerinin yapay zeka modellerini eğitirken veri kullanımının sınırı ve telif hakkının ihlâli hususunda oldukça önem arz etmekte olup merakla sonucu beklenmektedir.
- ALTER V. OPEN AI
“Alter v. Open AI” davası ise üç ayrı davanın birleştirilmesiyle görülmekte olan bir davadır. Bu davalar, Open AI ve Microsoft'un davacıların eserlerini yapay zeka modellerini eğitmek için izinsiz kullanmalarından ötürü telif hakkı ihlâli yaptıklarını iddia eden üç farklı yazar grubunun açtığı davalardır. Davacılar, Open AI ve Microsoft'un eserlerini veri setlerinde kullanarak telif hakkı ihlâli gerçekleştirdiğini ileri sürmüştür.
Open AI, eserleri analiz etmek ve dil anlayışını geliştirmek için telif hakkıyla korunan materyallerin işlenmesinin “dönüştürücü adil kullanım” kapsamında değerlendirildiğini savunarak telif hakkı ihlâli iddialarını reddetmiştir. Microsoft ise, modellerin eğitiminde herhangi bir telif hakkı ihlâlinin söz konusu olmadığını ve telif hakkı ihlâli iddialarının geçersiz olduğunu ileri sürmüştür. Diğer davalarda olduğu üzere, Open AI ve Microsoft'un bu kullanımlarının hukuka uygun sınırlar içerisinde kalıp kalmadığı, telif ihlâli meydana getirip getirmediği merakla beklenmektedir. Nitekim bu davaların sonuç ve gerekçeleriyle, YZ'nin verileri kullanım sınırlarına ilişkin belirsizlik netleşecek, birçok yapay zekâ şirketinin işleyişi değişebilecektir.
SONUÇ
Yapay zeka teknolojilerinin hızlı gelişimi, telif hakkı hukukunda köklü değişikliklere ve yeni düzenlemelere ihtiyaç duyulmasına yol açmıştır. Nitekim, yapay zekanın aktif üretkenliği, telif hakkı sahipliğinin ve korumanın nasıl ele alınması gerektiğine dair önemli sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Başta Çin ve ABD olmak üzere farklı hukuk sistemlerinde, yapay zeka tarafından üretilen eserlerin telif hakkı korumasına uygunluğu konusunda farklı yaklaşımlar ve tartışmalar mevcuttur. Çin'in yaklaşımı, özgünlük ve ifade edilebilirlik kriterlerine dayalı iken ve yapay zekanın telif hakkı koruması için belirli bir çerçeve sunarken, ABD'de telif hakkı sisteminin mevcut yapısının yapay zekayı bir telif hakkı öznesi olarak kabul etme konusundaki sınırlamaları devam etmektedir. Uluslararası davalar, bu konudaki hukuki belirsizlikleri ve çelişkileri daha da derinleştirmekte ve yapay zeka için telif hakkı düzenlemelerinin yapılması zorunluluğunu gözler önüne sermektedir. Sonuç olarak, yapay zeka ve telif hakkı arasındaki ilişki hem hukuki hem de pratik açıdan önemli bir tartışma alanı oluşturmaktadır ve bu tartışmalardan görüleceği üzere eserler üzerindeki hak sahipliği iddiasında bulunmanın yanı sıra hakkının ihlâl edildiğini öne süren birçok suje de bulunmaktadır. Teknolojik ilerlemenin ve fikri mülkiyet haklarının dengeli bir şekilde korunmasını sağlayacak şekilde düzenlemelerin yapılması kaçınılmaz olup uluslararası davaların sonuçlarının bu konuda büyük etkisinin olacağı beklenmektedir.
Footnotes
1. Zhang, Feiyang. (2023). Copyright Issues in Artificial Intelligence: A Comprehensive Examination from the Perspectives of Subject and Object. Communications in Humanities Research. 15. 172-182. 10.54254/2753-7064/15/20230664.
2. Zirpoli, Christopher T. (2023) Generative Artificial Intelligence and Copyright Law, Congressional Research Service, https:// crsreports.congress.gov LSB10922
The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.