GİRİŞ
Toplu iş uyuşmazlıklarında işveren üzerinde bir baskı aracı olarak kullanılan grev, Anayasa'da yer alan temel hak ve özgürlüklerdendir. Ancak grev hakkı mutlak haklardan değildir. Bu hakkın kullanımının sınırları yine Anayasa'da çizilmiştir. Grevin tanımı, grev kararının alınması ve uygulamaya konulması, grev yasakları ve grevin ertelenmesi gibi hususlar 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nda ("SenTİSK") düzenlenmiştir.
Çalışmamız kapsamında grevin tanımına yer verilecek, akabinde genel hatlarıyla grev hakkından bahsedilecektir. Çalışmamızda özellikle grev hakkının sınırlandırılması hususunun üzerinde durulacak ve grevin hangi koşullar altında ertelenebileceğinden söz edilecektir. Çalışmamızın son kısmında ise grev ertelemesinin pratikteki sonucundan bahsedilecek ve konu hakkındaki yargı kararlarına değinilecektir.
1. GREV KAVRAMI VE TANIMI
Kökenini Fransa'daki bir meydan ismi olan "Grève"1 sözcüğünden alan grevin uluslararası alanda farklı tanımları söz konusu olsa da Türk Hukuku'nda grev kavramı 6356 sayılı SenTİSK'in 58. maddesinde tanımlanmıştır. Bu tanıma göre grev, işçilerin, topluca çalışmamak suretiyle işyerinde faaliyeti durdurmak veya işin niteliğine göre önemli ölçüde aksatmak amacıyla işi bırakmaları anlamına gelmektedir. Öyle ki grev, özü itibariyle işçinin asli edimi olan iş görme borcunu bırakmasına dayandığından bu durum borçlar hukuku kapsamında borca aykırılık teşkil etmektedir.2
Tanımdan da anlaşılacağı üzere grev hakkı ancak toplu olarak kullanılabilen bir hak olup işçilerin kişisel olarak bu hakka başvurabilmesi mümkün değildir3. Her ne kadar işçilerin greve katılıp katılmama yönünde seçim hakları bulunması sebebiyle grev hakkının aynı zamanda kişisel bir yönü bulunmaktaysa da öğretide bu hakkın kolektif bir hak olma niteliğinin daha ağır bastığı kabul edilmektedir4.
2. GREV HAKKININ TANINMASI
Bireysel iş sözleşmelerinde olduğu üzere toplu iş sözleşmelerinde de taraflar sözleşme koşullarını serbestçe belirleyebilme hakkına sahiptir. Fakat tarafların serbest iradeleriyle sözleşme koşulları üzerinde mutabakata varamadıkları hallerde, karşı tarafı isteklerini kabule zorlayacak birtakım araçlara ihtiyaç duyulmaktadır5. Toplu pazarlık süreçleri yönünden, iş sözleşmesinin güçlü tarafı olarak kabul edilen işverene karşı, işçi tarafına tanınmış en önemli baskı aracı ise grev olmaktadır.
Grev hakkının hukuk sistemleri tarafından kabulü sendika ve toplu iş sözleşmesi hakkına kıyasla daha yenidir. Nitekim Türk Hukukunda sendikal hakların tanınması 1946 yıllarına dayanmakta iken grev hakkı 1961 Anayasası ile tanınmıştır6. Öğretide grev hakkının sendika hakkından ayrı olarak düşünülemeyeceği ve grev hakkı olmaksızın gerçek anlamda bir müzakere süreci yürütülemeyeceği ifade edilmektedir.
3. GREV HAKKININ SINIRLANDIRILMASI
Grev hakkı Anayasa'da yer alan temel haklardan biri olmakla birlikte bazı durumlarda bu hakkın kullanılması toplumun genelinin menfaatleriyle çatışabilmektedir. Grev hakkının kullanılması durumunda kamunun uğradığı zararın, işçilerin elde edeceği hak ve menfaatlere oranla ölçüsüz olacağının anlaşılması halinde grev hakkına müdahale edilebilmektedir. Bu müdahaleler ise uygulamada grev yasakları yahut grevin ertelenmesi kurumu olarak karşımıza çıkmaktadır7.
Buna rağmen, yukarıda da açıklandığı üzere işçilerin taleplerini işverene kabul ettirebilmelerinde en önemli araç grevdir. Dolayısıyla grevin yalnızca toplumsal düzene aykırı değil aynı zamanda sosyal dengeyi tesis eden bir yönünün de olduğu söylenebilecektir. Bu nedenle çağdaş hukuk sistemleri, işçinin grev hakkını en geniş biçimde kullanabilmesi yönünde düzenlemeler yapma eğilimindedir8. Buna karşılık Türk Hukuku bakımından aynı derecede esnek bir yaklaşımın benimsendiğinden söz etmek mümkün değildir. Nitekim Anayasa'nın 54. maddesinde "Grev ve lokavtın yasaklanabileceği veya ertelenebileceği haller ve işyerleri kanunla düzenlenir."9 denilmek suretiyle bu hakkın sınırlandırılmasına cevaz verilmiş ve bu sınırlandırmanın sınırı da yine aynı maddede çizilmiştir.
Ancak hemen belirtmek gerekir ki, grevin toplumun önemli ölçüde aleyhine sonuçlar doğuracak boyutlara ulaşması durumunda devletin idari müdahalede bulunabileceği hususu karşılaştırmalı hukukta da kabul görmektedir10.
Böylelikle grevin toplumun çıkarlarına zarar verme ihtimali doğduğunda grev hakkına sınırlamalar getirilmekte ve kamu menfaati ile grev hakkı arasında bir denge sağlanmaktadır.
3.1 Grev Yasakları
Anayasa'nın grev yasaklarının ve grev ertelenmesinin ancak kanunla yapılabileceği yönündeki 54. maddesi doğrultusunda 6356 sayılı SenTİSK'in 62. maddesinde hangi durumlarda ve iş kollarında greve gidilemeyeceği tahdidi olarak sayılmıştır. Buna göre, can ve mal kurtarma işlerinde; cenaze işlerinde ve mezarlıklarda; şehir şebeke suyu, elektrik, doğal gaz, petrol üretimi, tasfiyesi ve dağıtımı ile nafta veya doğalgazdan başlayan petrokimya işlerinde; Millî Savunma Bakanlığı ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca doğrudan işletilen işyerlerinde; kamu kuruluşlarınca yürütülen itfaiye ve hastanelerde grev yapılması yasaktır.
Bu noktada maddede yer alan grev yasakları grev hakkına yasama organının bir müdahalesi olarak gündeme gelmekte olup yasakların kıyas yoluyla, mahkeme kararıyla veya taraflar arasındaki bir anlaşma ile genişletilmesi mümkün değildir11. Fakat kanunda yer alan düzenlemede yasağa tabi iş ve iş yerlerinin kapsamının oldukça geniş tutulduğunun da ifade edilmesi gerekmektedir.
Bununla birlikte, grev yasaklarının belirlenmesinde her ne kadar şekli anlamda kanunilik şartı sağlansa da; maddi anlamda kanunilik şartının da sağlanabilmesi için grev yasağının olduğu işler ya da işyerleri belirlenirken grev hakkının yasaklanmasını meşru kılacak daha üstün bir sebebin12 var olup olmadığının gözetilmesi gerekmektedir.
İfade etmek gerekir ki, Türkiye'deki grev yasakları, ILO tarafından eleştiri konusu olmaktadır. Her ne kadar ILO'nun Sendika Özgürlüğü Komitesi ("SÖK") tarafından grev hakkının zorunlu hizmetler sunan iş yerlerinde yahut iş kollarında yasaklanmasının mümkün olabileceği kabulse de Türkiye'de uygulanan grev yasaklarının ve fiiliyatta grev yasağı meydana getiren erteleme kararlarının standartları karşılamadığı belirtilmektedir13.
3.2 Grevin Ertelenmesi14
Grev yasakları gibi 6356 sayılı SenTİSK'de düzenlenen ve grev hakkının kullanımını olanaksız hale getirebilen bir diğer kurum da grev ertelemesidir. Grev ertelemesi kurumu 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanun'u döneminde büyük eleştirilerle karşılaşmış olmasına rağmen hemen hemen aynı hükümlerle 6356 sayılı SenTİSK'de de yer almıştır15. Bu doğrultuda 6356 sayılı SenTİSK'in 63. maddesi ile idareye bazı durumlarda kanuni grevi ve lokavtı erteleyebilme yetkisi tanınmıştır.
Öyle ki, 6356 sayılı SenTİSK'in 63. maddesinde karar verilmiş yahut başlanmış olan kanuni bir grevin genel sağlığı veya millî güvenliği etkileyecek boyutta olması halinde Cumhurbaşkanının bu grevi altmış gün süre ile erteleyebileceği düzenlenmiştir. Cumhurbaşkanı bu sebeplere ayrı ayrı dayanmak suretiyle ertelemeye ilişkin karar alabileceği gibi; bir grevde her iki sebebin birlikte bulunduğunu da değerlendirebilecektir.
İlaveten, erteleme süresi altmış gün olarak belirlenmiş olup bu süreden daha kısa veya daha uzun süreyle erteleme kararı verilmesi söz konusu değildir. Ancak Cumhurbaşkanı tarafından bu süre dolmadan grev erteleme kararının kaldırılmasında herhangi bir engel mevcut değildir.
Söz konusu kanun hükmünün Anayasa'ya aykırı olduğu iddiası ile dava açılmış ancak Anayasa Mahkemesi, konuya ilişkin kararında "hükümetlerin Anayasa'da yer alan kurallara bağlı kalmak şartı ile grev ve lokavtları yasaklayabileceği veya erteleyebileceği, bu hususun kanun koyucunun takdirinde bulunduğu, bu yetkinin grevi yasaklama olmadığı, altmış günlük süre ile sınırlandığı ve yargı denetimine tabi tutulduğu dikkate alınarak mevcut düzenlemenin grev hakkına ölçüsüz bir müdahale niteliğini taşımadığı"nı16 değerlendirerek ilgili maddenin Anayasa'ya aykırı olmadığına karar vermiştir.
Grev yasakları, sınırlı sayı ilkesi uyarınca sadece Kanun'da öngörülen iş ve iş yerlerinde söz konusu olabilirken grev ertelemesi bakımından grev yasaklarından farklı olarak böyle bir sınırlama bulunmamaktadır.
Daha önce de izah olunduğu üzere bir grevin kamu düzenini ilgilendiren bir nitelik taşıma potansiyelinin olduğu hallerde grev yasağı söz konusu ise, muhtemel zararların baştan itibaren önüne geçilmiş olmaktadır. Ancak grevin yasak olmadığı bir işte yahut işyerinde uygulanan grevin somut durumda topluma zarar verme potansiyeli mevcut ise grevin ertelenmesi gündeme gelebilmektedir. Yani, grev yasaklarında henüz var olmayan bir grevin tehlikelerine karşı bir ön kabulle tedbir alınmakta iken; grev ertelemede grev kararı alınmış veya başlamış olan yasal bir grevin idare tarafından engellenmesi mevzu bahistir.
Buradaki esas mesele grev yasaklarının aksine grev ertelemenin kanunla çizilen çerçeve içerisinde yürütme organının takdirine bağlı olmasıdır. Kanunla çizilen çerçeveden kasıt ise, diğer birçok temel hak ve özgürlüğün sınırlandırılmasında sebep olarak gösterildiği gibi genel sağlık ve milli güvenlik kavramlarıdır.
· Genel Sağlık ve Milli Güvenlik Kavramları17
Bu noktada genel sağlık ve milli güvenlik kavramlarının muhteviyatının da ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir. Kanunda anılan kavramlara ilişkin herhangi bir tanıma yer verilmemiştir. Kavramlar daha ziyade öğreti ve yargı kararları ile şekillenmiştir.
Hem ulusal hem uluslararası düzeyde bir mutabakat olduğundan söz edilememekle birlikte öğretide milli güvenlik kavramı "yurt ölçüsünde beliren iç ve dış tehlikelere karşı devlet tüzel kişiliğinin savunma ve güvenlik altına alınması18" olarak tanımlanmıştır. Danıştay 10. Dairesi vermiş olduğu kararlarında19 bir grevin milli güvenliği bozucu olduğunun kabulü için ülke ve devletin özel savunma ve güvenlik altına alınmasını zorunlu kılacak ciddi tehlikelerin ortaya çıkmasını aramıştır.
Genel sağlık kavramı bakımından ise, toplumun önemli bir kesiminin sağlık yönünden veya buna bağlı olarak sosyal bakımdan ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya kalması, giderilmesi olanaksız kayıp ve zararların söz konusu olması hâlinde grevin genel sağlığı bozucu nitelikte kabul edilebileceği belirtilmiş fakat kavramın genel bir tanımına yer verilmemiştir20.
· Grev Ertelemenin Şartları
6356 sayılı SenTİSK md.63 uyarınca ertelemenin söz konusu olabilmesi için karar verilmiş veya başlanmış olan kanuni bir grev bulunmalıdır. Kanun'un lafzı doğrultusunda kanun dışı bir grev yahut henüz kararı alınmamış bir grev için erteleme yoluna gidilmesi mümkün değildir21. İlaveten bir iş kolunda veya bir ilin tamamında kategorik olarak birden fazla grevin ertelenmesine cevaz verilmemiştir. Öyle ki, her bir grev bazında somut durumun koşulları değerlendirilmek kaydıyla ayrı ayrı erteleme kararı verilmesi gerekmektedir22.
Kanun'da yer alan düzenlemeler doğrultusunda grev erteleme mevcut durumda münhasıran Cumhurbaşkanı'nın yetkisindedir. Cumhurbaşkanı dışında herhangi bir organ tarafından grev erteleme kararı verilmesi mümkün değildir.
Bu hususta ILO'nun Sendika Özgürlüğü Komitesi'nin ("SÖK") Türkiye'deki grev ertelemesi kurumuyla ilgili tespitleri önemlidir23. SÖK grev ertelemesi kararının yürütme organı tarafından alınmasını eleştirdiği gibi grev erteleme kararlarına karşı yargı yolunun açık olmasını da yeterli bir güvence olarak değerlendirmemektedir24.
· Erteleme Süresinin Sona Ermesi
Yukarıda da izah olunduğu üzere 6356 sayılı SenTİSK'in 63. maddesi, genel sağlığı veya milli güvenliği bozucu nitelikteki grevlerin Cumhurbaşkanı tarafından altmış gün süreyle ertelenebileceği hükmünü amirdir. Erteleme kararı ile birlikte toplu iş görüşmelerinde meydana gelen uyuşmazlığın barışçıl yollarla çözülebilmesi amacıyla arabuluculuk süreci başlamakta yahut tarafların isteği üzerine uyuşmazlık özel hakeme tevdi edilebilmektedir. Bu sürecin anlaşamama ile sonuçlanması halinde ise kanunda altı iş günü içinde taraflardan birinin başvurusu üzerine uyuşmazlığın Yüksek Hakem Kuruluna götürüleceği, aksi halde işçi sendikasının yetkisinin düşeceği düzenlenmiştir.
Buradan da anlaşılacağı üzere erteleme kararı verilen bir greve devam etme imkanı kalmamakta ve pratikte erteleme kararı bir grev yasağına dönüşmüş olmaktadır25. Greve devam edilmesine imkan kalmayan bu dönem "soğutma dönemi"26 olarak adlandırılmakta ve soğutma döneminde taraflarının uzlaşmaları niyet edilmektedir.
Bu noktada grev erteleme kararından sonra taraflara dikte edilen barışçıl çözüm yollarının grevin ruhunu yansıtmaması dikkat çekicidir. Öyle ki, grev hakkı özü itibariyle zarar verici nitelikte ve diğer bazı özgürlüklerle çatışma halindedir27.
İşçilerin iş yerinde işi kısmen veya tamamen durdurarak eda ettikleri grev, ekonomik olarak işverene baskı yapılması amacını taşımaktadır28. Normalde hak ve özgürlükler diğer kimselerin hak ve özgürlük alanlarına müdahale ettiği noktada sınırlandırılmaktayken; grev hakkının temel mahiyeti işveren tarafına baskı kurmak ve zarar vermektir29.
Buna rağmen, grev hakkında da amacı aşan ve ölçüsüz nitelikte bir zarar meydana getirilmesine cevaz verilmemekte ve grev, yasada öngörülen hallerde sınırlandırılabilmektedir. Zira, toplumun geneli bakımından tehlikeli görülen bir grevin ertelenmesinin akabinde toplu iş uyuşmazlığının tarafları barışçıl çözüm yolları ile anlaşmaya zorlanmakta ve grev imkanı ortadan kalkmaktadır.
4. UYGULAMA VE YARGI KARARLARI IŞIĞINDA TÜRKİYE'DE GREV ERTELEMELERİ
Türkiye'de grev ertelemesi idare tarafından her dönemde sık sık kullanılan bir müdahale aracı olmuş ve erteleme kararları çoğunlukla cam, lastik, metal işkollarında gerçekleşen grevlere yönelik verilmiştir. 2014-2023 yılları arasında ertelenen 13 grevin çoğunluğu sayılan iş kollarında yer almıştır30.
Bu noktada cam iş kolunda gerçekleşen ve Kristal-İş Sendikası tarafından uygulanmaktayken Bakanlar Kurulu'nun 25.06.2014 tarih ve 2014/6524 sayılı kararı ile ertelenen grevden bahsedilmesinde fayda bulunmaktadır. Anılan erteleme kararı 27.06.2014 tarihli ve 29043 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış ve erteleme kararına gerekçe olarak bir cümleyle "uygulanmakta olan yasal grevin, genel sağlığı ve milli güvenliği bozucu nitelikte olduğu görüldüğünden" denilmiştir. Kararda erteleme sebeplerinin her ikisine birden dayanılmış fakat hangi olgular sebebiyle grevin genel sağlık yahut milli güvenliği bozucu nitelikte görüldüğü açıklanmamıştır.
Karara karşı açılan yürütmeyi durdurma talepli iptal davasında Danıştay31, "Grev uygulanan işyerlerinde, ülkemiz cam üretiminin % 90'ının gerçekleştirildiği, ara kararına cevaben davalı Başbakanlıkça temin edilip gönderilen Ekonomi Bakanlığının, Milli Savunma Bakanlığının, Sağlık Bakanlığının ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin yazılarında, Türkiye Ş... ve Cam Fabrikaları Anonim Şirketine bağlı işyerlerinde uygulanan grevin genel sağlığı ve milli güvenliği bozucu etkisinin olduğu yönünde görüş bildirdikleri dikkate alındığında, davacı tarafından ileri sürülen hususlar, dava konusu Bakanlar Kurulu kararının yürütülmesinin durdurulmasını gerektirecek nitelikte görülmemektedir." sonucuna varmıştır.
Söz konusu kararda muhtelif bakanlıkların grevin olumsuz etkileri olduğu yönünde görüş bildirdikleri belirtilmekle beraber bu etkilerin neler olduğu açıklanmamış, ilaveten grev uygulanan iş yerlerinde ülkemiz cam üretiminin %90'ının gerçekleştirildiğinden bahisle grevin ülke çapındaki ekonomik etkisine dayanılmıştır.
2014 yılında verilen bu kararın aksine yine Kristal-İş Sendikasının açtığı yürütmenin durdurulması ve iptal davasında Danıştay 10. Dairesi, 1997 tarihli eski bir kararında,32"Davalı idarenin savunmasında öne sürülen ekonomik sebepler dava konusu kararın alınmasını yasal kılacak nitelikte bulunmamaktadır." demek suretiyle ekonomik nedenleri erteleme sebebi olarak görmemiştir.
Yargı uygulaması tarafından ekonomik nedenler, kamu düzeni ve genel hayat gibi kavramlar grev erteleme sebebi olarak görülmemekte ve grev erteleme kararları iptal davalarıyla karşı karşıya kalmaktaysa da idarenin grev erteleme yönündeki eğilimine engel olunamamıştır.
5. GREV ERTELEME KARARLARININ YOL AÇTIĞI SONUÇLAR
Grev ertelemesi kurumu ismi itibariyle her ne kadar grev sürecini öteleyen, geciktiren bir prosedür izlenimi yaratmaktaysa da grev ertelemesi pratikte esasen bir grev yasağı meydana getirmektedir. Grev hakkını kısıtlayan bu kurumun oldukça dikkatli olarak ele alınması gerekmektedir. Grev ertelemesinin önleyici bir tedbir olarak görülmesi yaklaşımından vazgeçilmesi mühimdir.
İşaret etmek gerekir ki, genel bir tanımın yapılmasındaki zorluk da dikkate alındığında milli güvenlik ve genel sağlık kavramlarının net bir sınırını çizmek her zaman mümkün olamamaktadır. Çerçeve kavramlar olması dolayısıyla, grev erteleme kararı verilirken bu kavramların yorumlanmasında idarenin geniş bir takdir yetkisi vardır. Öyleyse, grev erteleme kararı alınırken grev neticesinde toplumun önemli bir kesiminin sağlığı veya güvenliği üzerinde oluşması beklenen tehlikenin titizlikle incelenmesi gerekmektedir33.
Bu noktada milli güvenlik kriterinin zaman zaman "kamu düzeni" olarak anlaşılabildiğine de değinmek gerekmektedir. Fakat milli güvenlik şemsiye bir kavram olarak iç ve dış güvenlik ile savunma konularının birleşiminden meydana gelmekte ve kamu düzeni ve güvenliğinden farklı bir anlam taşımaktadır. Öyle ki iç güvenlikle ilişkili olan kamu düzeninin bozulduğu her durumda milli güvenliğin de bozulduğundan söz edilemeyecektir34.
SONUÇ
Grev hakkı Anayasa ile tanınmış temel haklardan biri olmakla birlikte, hakkın genel itibariyle zarar verici karakterde olması nedeniyle bu hakka hem ulusal hem uluslararası düzeyde her dönemde kuşkuyla yaklaşılmıştır. Nitekim grev yasakları ve grev ertelemesi gibi kurumlar bu temkinli yaklaşımın birer sonucu olmuştur. Grev yasakları tahdidi olarak belirlenen iş ve iş kollarında grevin uygulanamaz olması anlamına gelmekte ve yasama organının grev hakkına bir müdahalesi olarak gerçekleşmekteyken; grev erteleme kurumu idarenin takdirine kalmış bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır. Grev erteleme kurumu bakımından idarenin hareket alanının çerçevesinin kanunla çizildiğini söyleyebilmekteysek de yukarıda izah olunduğu üzere grev hakkının kullanımı bu çerçeve kavramlara verilen farklı anlamlardan etkilenebilecektir.
KAYNAKÇA
Alpagut, Gülsevil : 6356 sayılı Yasa'nın Toplu İş Sözleşmesi ve Toplu İş Uyuşmazlıklarına İlişkin Hükümlerinin Değerlendirilmesi - Uluslararası Normlara Uyum, Legal İHSGHD, Cilt: 9, Sayı: 35, 2012 s.52.
Bulut, Mehmet :Türkiye'nin Grev Erteleme Serüveni, On İki Levha Yayıncılık, Mart 2020, s.5-15.
Caniklioğlu, Nurşen :6356 Sayılı Kanuna Göre Grev Yasakları ve Grevin Ertelenmesi, DergiPark, Çalışma ve Toplum, 2013 Cilt: 4 Sayı: 39 s.289-307.
Centel, Tankut
Demircioğlu, Murat : İş Hukuku, Beta Yayınevi, 2010, s.341.
Ceylan, Öme :Sendika Özgürlüğü Komitesi Kararlarında Grev Hakkı, DergiPark, Çalışma Ve Toplum, Cilt: 5, Sayı: 75 s.2746.
Çam, Ulaş : Türk İş Hukukunda Grev Ertelemesi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı, 2023, s.10
Çelik, Aziz : Milli Güvenlik Gerekçeli Grev Ertelemeleri, DergiPark, Çalışma ve Toplum, Cilt:3, Sayı:18,s.93.
Ekmekçi, Ömer
Gemalmaz, Burak H.
Yılmaz, Huriye Hilal
Aslan, Volkan : Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvurunun Temel Esasları ve İş ve Sosyal Güvenlik Hukukuna İlişkin Kararlar, On İki Levha Yayıncılık, 2022, s.662.
Gökçek Karaca, Nuray : Grev Hakkı ve Lokavtın İyi Niyet Kurallarına Aykırı Tarzda Kullanılması ve Sonuçları, Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, s.566.
Gürsel, İlke : İdari Kararla Greve Müdahale, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Cilt: 18, Sayı: 4, 2016, s.631.
Naneci Arıcı, Aslı : Grevin Sona Ermesi, ERÜHFD, C. XIII, S. 2, (2018), s.99-101.
Şahin, Görkem Selim : Grevin Ertelenmesi, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Kasım 2024, Sayı: 175, s.423- 441.
Topalhan, Türker : Türk İş Hukukunda Grev Ertelemesi ve Uygulamaları, G.Ü. İ.İ.B.F. Dergisi, 2/99, 17-39, s.25.
İnternet Kaynakları : www.mevzuat.gov.tr
Footnotes
1. Aslı NANECİ ARICI, Grevin Sona Ermesi, ERÜHFD, C. XIII, S. 2, (2018), s.99. "Grev kelimesi Fransızca'dan gelmektedir ve deniz ve nehir kenarlarındaki kumsal araziyi ifade eder. Kelimenin diğer bir anlamı ise Paris'te Seine nehri kenarındaki belediye sarayının yanında bulunan ve eskiden idamların infaz edildiği grev meydanı adı verilen meydandan gelir. Daha sonraları bu meydanda iş arayanların toplu olarak beklemeleri halk tarafından grev yapmak olarak adlandırılmıştır."
2. Nurşen CANİKLİOĞLU, 6356 Sayılı Kanuna Göre Grev Yasakları ve Grevin Ertelenmesi, DergiPark, Çalışma ve Toplum, 2013 Cilt: 4 Sayı: 39 s.290.
3. ARICI, a.e., s.101. "Öte yandan grev niteliği itibariyle toplu bir davranış olmakla birlikte işyerindeki işçilerin tamamının ya da belli bir kısmının işlerini bırakmaları gibi bir zorunluluk da bulunmamaktadır."
4. Okt. Nuray GÖKÇEK KARACA, Grev Hakkı ve Lokavtın İyi Niyet Kurallarına Aykırı Tarzda Kullanılması ve Sonuçları, Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, s.566.
5. Mehmet BULUT, Türkiye'nin Grev Erteleme Serüveni, On İki Levha Yayıncılık, Mart 2020, s.5.
6. BULUT, a.g.e., s.6. "Türk hukuk sisteminde işçilere grev hakkının tanınması, 1961 Anayasası ile sağlanabilmiştir. Bu Anayasadan önceki yıllarda grev hakkı üzerinde çeşitli vaadler ve eleştiriler yapılmış, ancak 3008 sayılı İş Kanundaki grev yasağı hep yürürlükte olmuştur. 1961 Anayasasında bu hak işçilere tanınırken bunun nasıl kullanılacağının yasa ile düzenleneceği de hükme bağlanmıştır. Nitekim Anayasa'nın kabulünden yaklaşık 2 yıl sonra TBMM'de kabul edilen 275 sayılı Kanun'da bu hakkın nasıl kullanılacağı ayrıntılı biçimde düzenlenmiştir."
7. ŞAHİN, a.g.e., s.423.
8. CANİKLİOĞLU, a.g.e., s.289.
9. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, md.54.
10. Murat DEMİRCİOĞLU, Tankut CENTEL, İş Hukuku, 2010, Beta Yayınevi, s.341.
11. ŞAHİN, a.g.e., s.430.
12. ŞAHİN, a.g.e., s.429.
13. ŞAHİN, a.g.e., s.431.
14. CANİKLİOĞLU, a.g.e., s. 307. "Belirtelim ki, Avrupa Birliği ülkelerinde örneğine çok rastlanmayan "grev erteleme" yetkisi (Kutal, Metin: Hükümetin Greve Müdahalesi, 46).30 Amerikan Hukukunda 1947 tarihli Taft-Hartley Kanunu ile düzenlenmiş bulunmaktadır. Hukukumuzda ilk olarak 275 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanununun 21. maddesi ile düzenlenen grev ertelemesinin esasları da bu Kanundan ilham alınarak belirlenmiştir (Kutal, Hükümetin Greve Müdahalesi, 46, 50.). 17 yıllık bir uygulamanın ardından (Topalhan,2003:2). 275 sayılı Kanunun yürürlükten kaldırılarak yerine 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanununun çıkarılması üzerine konu bu defa 2822 sayılı Kanunun 33. ve 34. maddelerinde düzenlenmiştir."
15. CANİKLİOĞLU, a.g.e., s.289.
16. Anayasa Mahkemesi'nin 22.10.2014 tarihli 2013/1 E., 2014/161 K. sayılı kararı.
17. BULUT, a.g.e., s.15. "Maddede belirtilen grev ertelemesi ile ilgili gerekli sebebe ilişkin bu sayımın örnek mahiyetinde olmayıp sınırlı olduğu, kıyas yoluyla genişletilemeyeceği konusunda doktrinde görüş birliği vardır."
18. Ömer EKMEKÇİ, H. Burak GEMALMAZ, Huriye Hilal YILMAZ, Volkan ASLAN, Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvurunun Temel Esasları ve İş ve Sosyal Güvenlik Hukukuna İlişkin Kararlar, On İki Levha Yayıncılık, 2022, s.662.
19. Danıştay 10. Dairesi'nin 1995/6497 E., 1997/3777K. sayılı ve 15.10.1997 tarihli Kararı. "Yine bir grevin milli güvenliği bozucu nitelikte görülebilmesi için de, ülke ve devletin özel savunma ve güvenlik altına alınmasını zorunlu kılacak ciddi tehlikelerin ortaya çıkması gerekmektedir." Benzer karar: Danıştay 10. Dairesi'nin 20036143E., 2006/2551K. sayılı ve 09.04.2006 tarihli kararı
20. Danıştay 10. Dairesi'nin 1995/6497 E., 1997/3777K. sayılı ve 15.10.1997 tarihli Kararı.
21. Türker TOPALHAN, Türk İş Hukukunda Grev Ertelemesi ve Uygulamaları, G.Ü. İ.İ.B.F. Dergisi, 2/99, 17-39, s.25. "Çünkü kanun koyucu kanun dışı grev ve lokavtı suç olarak görmüş ve kanun dışı greve ve lokavta karar verenler, katılanlar, teşvik eden ve zorlayanlar 275 sayılı Yasanın 54. maddesinde 'bir aydan üç aya kadar hapis ve yüz liradan bin liraya kadar ağır para cezasına', 2822 sayılı Yasanın 70. maddesinde ise 'bir aydan üç aya kadar hapis ve otuz bin liradan seksen bin liraya kadar ağır para cezasına çarptırılacaklardır.' hükmünü koymuştur."
22. CANİKLİOĞLU, 2013:308.
23. Prof. Dr. Gülsevil ALPAGUT, 6356 sayılı Yasa'nın Toplu İş Sözleşmesi ve Toplu İş Uyuşmazlıklarına İlişkin Hükümlerinin Değerlendirilmesi -Uluslararası Normlara Uyum, Legal İHSGHD, Cilt: 9, Sayı: 35, s.52. "Öğretide belirtildiği gibi, ILO Uzmanlar Komitesi raporlarına uygun olarak erteleme sebeplerinin varlığı tarafsız ve bağımsız bir organ tarafından değerlendirilmelidir."
24. Ömer CEYLAN, Sendika Özgürlüğü Komitesi Kararlarında Grev Hakkı, DergiPark, Çalışma Ve Toplum, Cilt: 5, Sayı: 75, s.2746.
25. Yargıtay'ın İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Kararlarının Değerlendirilmesi Semineri 2014, İş Hukuku Ve Sosyal Güvenlik Hukuku Derneği, On İki Levha Yayıncılık, Kasım 2017, Baskı: 2, s.371.
26. ŞAHİN, a.g.e., s.441.
27. Ulaş ÇAM, Türk İş Hukukunda Grev Ertelemesi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı, 2023, s.10
28. ÇAM, a.e., s.10.
29. ŞAHİN, a.g.e., s.434.
30. ŞAHİN, a.g.e., s.438; BULUT, a.g.e., s.22 vd.
31. Danıştay 10. Dairesi'nin 16.07.2014 tarihli E. 2014/3628 sayılı Kararı.
32. Danıştay 10. Dairesi'nin 15.10.1997 tarihli E. 1995/6497, K. 1997/3777 sayılı Kararı.
33. İlke GÜRSEL, İdari Kararla Greve Müdahale, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Cilt: 18, Sayı: 4, 2016, s.631.
34. Aziz ÇELİK, Milli Güvenlik Gerekçeli Grev Ertelemeleri, s.93.
The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.