- within Tax, Law Department Performance, Food, Drugs, Healthcare and Life Sciences topic(s)
- with readers working within the Oil & Gas industries
1. Genel Görünüm
Bankalar, finansal sistemin istikrarını korurken aynı zamanda müşterilerinin değişen ihtiyaçlarına yanıt verebilmek için sürekli bir dönüşüm baskısı altındadır. Günümüzde yalnızca finansal aracılık görevini yerine getirmek yeterli değildir; bankaların dijitalleşen müşteri deneyimini yönetmesi, sürdürülebilirlik ilkelerini iş modeline entegre etmesi ve yüksek belirsizlik dönemlerinde stratejik çevikliğini koruması gerekmektedir. Rekabet artık yalnızca faiz oranları veya ürün çeşitliliği üzerinden değil, finansal teknolojiye uyum, veri yönetimi, yeşil finansman kapasitesi ve riskleri öngörme kabiliyeti üzerinden tanımlanmaktadır. Bu nedenle bankalar, hem ulusal hem de küresel ekonomik gelişmelerin etkilerini doğrudan hisseden hem de bu gelişmeleri yönlendirme gücüne sahip stratejik aktörlerdir.
Küresel ekonomi 2024 ve 2025 dönemlerinde, artan belirsizlik ortamına rağmen dayanıklılığını koruyarak kademeli bir dengelenme sürecine girmiştir. Sanayi üretimi, küresel ticaret ve yatırım kararlarını etkileyen jeopolitik riskler, artan gümrük tarifeleri ve enerji fiyatlarındaki dalgalanmalara rağmen, dünya ekonomisi pozitif büyüme patikasını sürdürmektedir. 'OECD Economic Outlook: Interim Report, September 2025' verilerine göre, küresel büyüme 2025 yılının ilk yarısında beklenenden güçlü gerçekleşmiş ve dünya ekonomisi yıllıklandırılmış olarak yüzde 3.2 oranında genişlemiştir. Bu performans, ABD'de yapay zeka yatırımları ve sanayi üretiminde öne çekilen faaliyetler, Çin'de uygulanan mali teşvikler ve Asya'daki tedarik zinciri yeniden yapılanmalarının etkisiyle şekillenmiştir. Ancak OECD, 2026 itibarıyla küresel büyümenin yüzde 2.9'a yavaşlayacağını öngörmektedir.
Bu gerilemede artan ticaret kısıtlamaları, yüksek kamu borcu, yatırım kararlarını baskılayan belirsizlikler ve maliye politikalarının sıkılaşması etkili olacaktır.
Dijitalleşme, bankacılığın kapsayıcılığını artırarak finansal hizmetlerin daha geniş kesimlere ulaşmasını sağlamaktadır. Dünya Bankası'nın 'Global Findex Database 2024' raporuna göre, 2011 yılında dünya genelinde yetişkinlerin yüzde 51'inin bir finansal hesabı bulunurken bu oran 2024 itibarıyla yüzde 79'a yükselmiştir. Bu hesapların yaklaşık yarısı dijital olarak kullanılabilir hale gelmiş; kullanıcılar hesaplarına mobil cihazlar veya ödeme kartları aracılığıyla erişebilmektedir. Benzer şekilde, Güney Asya'da dijital ödeme altyapılarının yaygınlaşmasıyla finansal erişimde belirgin bir artış kaydedilmiştir. OECD'nin 'Financing SMEs and Entrepreneurs 2024' raporu ise açık bankacılık uygulamaları ve dijital finans çözümlerinin KOBİ'lerin finansmana erişimini kolaylaştırdığını belirtmektedir.
International Monetary Fund (IMF) World Economic Outlook, October 2025' raporuna göre ABD ekonomisinde 2024'teki yüzde 2,8'lik büyümenin 2025'te yüzde 2'ye, Euro Bölgesi'nde ise yüzde 0,9'dan yüzde 1,2'ye artması öngörülmektedir. Çin ekonomisinin 2025 yılı büyüme beklentisi yüzde 4,8 seviyesindedir. Bu tablo, küresel ekonomide bölgesel ayrışmaların sürdüğünü göstermektedir. Küresel ortalama enflasyon oranının 2025'te ortalama yüzde 4,2'ten 2026'da yüzde 3,7'ye gerilemesi, çekirdek enflasyonun ise gelişmiş ekonomilerde yüzde 2,5 seviyelerinde kalması beklenmektedir. Ticaret politikalarındaki belirsizlikler küresel büyüme görünümünü şekillendiren en önemli faktör olmaya devam etmektedir.
OECD raporuna göre ABD'nin Mayıs 2025 itibarıyla birçok ticaret ortağına uyguladığı yeni gümrük vergileriyle ikili tarife oranları yüzde 19.5 seviyesine ulaşmış, bu da 1930'lardan bu yana görülen en yüksek düzey olmuştur.
Bu durum küresel arz zincirlerinde yeniden yapılanmayı tetiklerken, üretim maliyetlerinde artış ve yatırım kararlarında erteleme eğilimi yaratmaktadır. Finansal piyasalarda yüksek varlık değerlemeleri ve kripto varlık piyasalarındaki genişleme, finansal istikrar açısından yeni kırılganlık alanları oluşturmuştur. OECD bu dönemde para, maliye ve ticaret politikalarının uyumlu biçimde yürütülmesinin ekonomik dengelenme süreci açısından kritik öneme sahip olduğunu vurgulamaktadır.
Türkiye ekonomisi, küresel ortamdaki zorluklara rağmen dengelenme sürecini sürdürmektedir. 2024 ortasından itibaren uygulanan sıkı para politikası, mali disiplin ve yapısal reform adımlarıyla 2025 yılında fiyat istikrarı yönünde belirgin ilerleme kaydedilmiştir. 'Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu Karar Özeti – 11 Eylül 2025' metnine göre, dezenflasyon süreci öngörülen patika doğrultusunda ilerlemektedir. Ağustos ayında tüketici fiyatları yüzde 2.04 artarken yıllık enflasyon yüzde 32.95'e gerilemiştir. Çekirdek enflasyon (C endeksi) yüzde 33 düzeyindedir. TCMB, bu gelişmeleri dikkate alarak politika faizini yüzde 43'ten yüzde 40.5'e indirmiştir. Parasal sıkı duruşun, talep ve beklenti kanalları üzerinden dezenflasyonu destekleyeceği belirtilmiştir.
Temmuz 2025 sonu ile Eylül 2025 başı arasındaki dönemde Türk lirası mevduat faizleri 242 baz puan azalarak yüzde 50.1'e, ticari kredi faizleri 265 baz puan düşerek yüzde 50.2'ye, konut kredisi faizleri 262 baz puan azalarak yüzde 39.3'e gerilemiştir. İhtiyaç kredisi faizleri ise sınırlı artışla yüzde 65.7 seviyesine yükselmiştir. Bu durum, kredi talebinin daha rasyonel bir yapıya kavuştuğunu göstermektedir. Aynı dönemde bireysel kredilerin 4 haftalık büyüme oranı yüzde 3.3'e yükselirken, ticari kredilerin büyüme oranı yüzde 2.3'e gerilemiştir.
Finansal aracılık faaliyetleri yüksek enflasyon döneminde dahi kesintisiz sürmüş, bankalar kredi tahsislerinde sektör bazlı risk analizlerini güçlendirerek kaynak tahsisini verimlilik odaklı hale getirmiştir. Bu süreçte bilanço yönetiminde temkinli yaklaşım, aktif kalitesini korumada belirleyici olmuştur.
23 Ağustos'ta kur korumalı mevduat (YUVAM hariç) hesaplarının yeni açılış ve yenileme işlemleri sonlandırılmıştır. 29 Ağustos itibarıyla Türk lirası payına göre komisyon oranları artırılmış, gerçek kişilerde yüzde 4'e, tüzel kişilerde yüzde 2'ye yükseltilmiştir. Ayrıca 7 Ağustos tarihli Resmî Gazete kararıyla KOBİ tanımında kullanılan satış hasılatı sınırı 500 milyon TL'den 1 milyar TL'ye çıkarılmış ve bu değişiklik kredi büyüme kısıtlamalarında dikkate alınmaya başlanmıştır. Bu düzenlemeler, finansal sistemde istikrarı korurken kredi arzının üretken alanlara yönelmesine katkı sağlamaktadır.
TCMB verilerine göre brüt uluslararası rezervler 180,1 milyar ABD doları seviyesine ulaşmış, beş yıllık kredi risk primi (CDS) 267 baz puana gerilemiştir. Bu dönemde DİBS piyasasına 1 milyar ABD doları net portföy girişi gerçekleşmiş, yurt dışı yatırımcı ilgisi artmıştır. Finansal istikrarı destekleyen bu gelişmeler, bankacılık sektörünün dış kaynak erişimini olumlu etkilemiştir.
2025 yılının ikinci çeyreğinde Gayri Safi Yurt İçi Hasıla yıllık yüzde 4.8, çeyreklik yüzde 1.6 artmıştır. Hizmet sektörü büyümenin temel sürükleyicisi olurken, sanayi katma değeri yıllık yüzde 6.1 artışla büyümeye önemli katkı sağlamıştır. İnşaat sektöründeki toparlanma, toplam yatırımların artışına destek olmuştur. İstihdam 32,6 milyon kişi düzeyine yükselmiş, işsizlik oranı yüzde 8'e gerilemiştir. Cari açık 12 aylık bazda 18,9 milyar ABD doları seviyesindedir; hizmet gelirleri 62,1 milyar dolar ile güçlü seyrini sürdürmekte, seyahat gelirleri 58 milyar dolar civarındadır.
Dijital bankacılık ve Fintek iş birlikleri, operasyonel maliyetlerin düşürülmesi ve kapsayıcı finansman çözümlerinin geliştirilmesi açısından önemli bir kaldıraç oluşturmaktadır. Açık bankacılık uygulamalarıyla birlikte müşteri verisinin güvenli paylaşımı, kredi değerlendirme süreçlerinin hızını ve doğruluğunu artırmıştır.
'Borsa İstanbul Sürdürülebilirlik Temalı Borçlanma Araçları Endeksleri', ESG kriterlerine uygun ihraç edilen borçlanma araçlarını izleyerek finansal şeffaflığı artırmış ve yatırımcı güvenini desteklemiştir. Kamu Gözetimi Kurumu'nun Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (TSRS) uygulaması da kurumsal raporlamada uyum ve tutarlılığı güçlendirmiştir.
Küresel yatırımcıların düşük karbon ekonomisine geçiş ilgisi Türkiye'yi de etkilemiş, bu doğrultuda yeşil tahvil ve sürdürülebilir sukuk ihracında adımlar hız kazanmıştır. Financial Stability Board (FSB) tarafından yayımlanan "The Financial Stability Implications of Artificial Intelligence" (Kasım 2024) raporu ile Bank for International Settlements (BIS) tarafından hazırlanan "The Digitalisation of Finance" (Mayıs 2024), yapay zeka ve ileri veri analitiği teknolojileri, bankacılık sektöründe operasyonel verimlilik, risk yönetimi ve ürün geliştirme süreçlerini köklü biçimde dönüştürmektedir. Finansal kurumlar, AI tabanlı modelleri yalnızca otomasyon aracı olarak değil, aynı zamanda düzenleyici uyum, müşteri segmentasyonu ve kredi risk analizi gibi alanlarda stratejik bir unsur olarak kullanmaya başlamıştır. Bu eğilim, finansal sistemde hem verimlilik artışı hem de yeni türde risklerin ortaya çıkışı açısından dikkatle yönetilmesi gereken bir dönüşüme işaret etmektedir.
Orta vadede dezenflasyon sürecinin ilerlemesiyle birlikte faiz oranlarının kademeli olarak normalleşmesi, risk primlerinin gerilemesi ve kredi piyasasında öngörülebilirliğin artması beklenmektedir. OECD, IMF ve TCMB projeksiyonları birlikte değerlendirildiğinde, 2026 yılında küresel faiz indirimi döngüsünün gelişmekte olan ülkelere sermaye akımlarını artırabileceği öngörülmektedir. Türkiye'nin güçlü bankacılık yapısı, sürdürülebilir finans politikaları ve mali disipline dayalı para politikası bu süreçte istikrarın korunmasını destekleyecektir. OECD'nin vurguladığı şekilde, önümüzdeki dönemde ticaret politikalarında şeffaflık, para politikasında veri odaklı yaklaşım ve mali disiplinin sürdürülmesi küresel istikrar açısından kritik önemdedir. Türkiye'nin mevcut politikaları bu önerilerle uyumlu biçimde ilerlemekte; fiyat istikrarı, yeşil dönüşüm ve dijitalleşme ekseninde yeniden yapılanma süreci derinleşmektedir.
Sektörün sürdürülebilir başarısı, fiyat istikrarı politikalarına duyulan güvenin korunması, etkin regülasyon iletişimi ve bankaların toplumla kurduğu güven temelli ilişkiyle doğrudan bağlantılıdır.
To view the full article click here
The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.