ÖZET

Ticaret şirketlerinde pay sahipleri mevzuat kapsamında koruma altına alınmaktadır. Bu kapsama elbette ki Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklıkları ("GSYO") da dahildir. Buna karşın, söz konusu mevzuatın kapsamı belirlenirken kanun koyucu girişim sermayesi özelinde ayrıca bir değerlendirme yapmamış olup ortaklık düzeni hakkında belirleme yaparken ve esas sözleşmenin içeriğini düzenlerken olağan şirketleri ve olağan pay sahiplerini gözetmiştir. GSYO'ların yapıları gereği içerdikleri yüksek risk ve belirsizlik göz önüne alındığında bahsedilen bu olağan koruma düzeninin yeterli gelmemesi oldukça normal olup GSYO yatırımcılarının beklentilerini karşılayamıyor olması kaçınılmaz bir durumdur. Zira, GSYO'lar yalnızca yatırımını korumayı amaçlamamakta aynı zamanda yatırımı üzerinde kontrol ve denetim yetkisine de sahip olmayı hedeflemektedir. İşte bu durumda mevzuatın yetersiz gelmesiyle birlikte bir yan düzen oluşturma sistemi olarak paysahipleri sözleşmeleri uygulama alanı bulmaktadır. Bu çalışmada öncelikli olarak girişim sermayesi hakkında genel bilgilere yer verilecek olup akabinde girişim sermayesi bakımından paysahipleri sözleşmesinin özellikleri incelenecektir.

Anahtar Kelimeler: Girişim Sermayesi, Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklıkları, Paysahipleri Sözleşmesi, Pay Devri Kısıtlamaları.

GİRİŞ

Bir yatırım finansmanı modeli örneği olarak girişim sermayesi günümüz dünyasında sıkça adından bahsettirmekte ve birçok devletin ekonomik yapısını derinden etkilemektedir. Bu nispeten yeni finansman yöntemi ile maddi olarak yeterli olanaklara sahip olmayan girişimcilerin yeni ve yaratıcı fikirlerinin önü açılmakta ve aynı zamanda büyüme stratejisi güden şirketlere destek olunmaktadır. Söz konusu bu iki işlevi göz önüne alındığında girişim sermayesi yatırımlarının hem nicelik hem de nitelik açısından gelişme gösteriyor olması da yadsınamaz bir gerçek haline gelmektedir. Girişim sermayesi yatırımının ortaya çıkışı açısından iki yöntemin varlığından bahsedilmektedir. Bunlar kısaca incelendiğinde, ilk yöntem bir şirketin kazancının belli bir bölümünü herhangi bir girişim şirketine ortak olarak kullanması olarak değerlendirilebilirken; ikinci yöntem ana faaliyet amacı ve yapısal özellikleri göz önüne alındığında yeni bir şirket türü olarak oluşum gösteren girişim sermayesi yatırım ortaklığının kurulması olarak değerlendirilmektedir. Girişim sermayesinin ekonomik denklemde böylesine etkili bir rol oynaması ile yatırımcılarının yatırım yapmak ve yatırımlarını yönetmek açısından bazı araçlara olan ihtiyaçları boy göstermeye başlamıştır. Bu araçlardan biri de paysahipleri sözleşmeleridir. Paysahipleri sözleşmesi, genel niteliği itibarıyla her ne kadar ticaret şirketlerinde ihtiyari bir yer edinmiş olsa da girişim sermayesinin doğası gereği yüksek risk ve belirsizlik taşıyor olması sebebiyle bu tür yatırımlar özelinde GSYO'ların menfaatlerini güvence altında tutma gayesi ile doğru orantılı olmak üzere zaruriyet arz etmektedir. 

Paysahipleri sözleşmeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda ("TBK") düzenleme alanı bulan sözleşme özgürlüğü ilkesine dayanılarak, TBK'nın sınırları gözetilerek kurulmaktadır. Böylelikle birçok çeşitli nedenden ötürü esas sözleşme kapsamında düzenlenemeyen konular paysahipleri sözleşmesi ile hayat bulmaktadır. Ticaret şirketlerindeki görevine benzer şekilde, paysahipleri sözleşmeleri girişim sermayesi yatırımlarında da girişimci ile girişim sermayesi yatırımcısı arasında girişim şirketi bağlamında menfaat birliğinin ve çıkar dengesinin sağlanması görevini üstlenmektedir.

1. GİRİŞİM SERMAYESİ YATIRIMI

Genel anlamda ele alındığında girişimlerin finanse edilmesi adına iki tür yolun benimsenebileceği düşünülebilmektedir. Bunlardan ilki söz konusu girişimcisinin daha çok ailesi, arkadaşları, akrabaları gibi yakın çevresi aracılığıyla elde edebileceği kaynaklar bütününden oluşmakta iken ikincisi ise banka kredi ve benzeri kredi türlerinin bütünü olarak anlaşılabilir. Bu ayrıma ek olarak bir de iç kaynak ve dış kaynak ayrımı yapılmaktadır. Bu doğrultuda şirketin kendi kazançlarından şirket için fon yaratılması ile sağlanan kaynağa iç kaynak, banka finansmanı ya da devlet teşviki ile sağlanan kaynaklara ise dış kaynak adı verilmektedir.1 Harvard Üniversitesi İşletme Fakültesi Profesörü Doriot girişim sermayesini "daha önce kimsenin yatırım yapmaya cüret edemediği alanlara yatırım yapılması"2 şeklinde tanımlarken; Sermaye Piyasası Kurulu ("Kurul") tarafından "dinamik, yaratıcı ancak finansal gücü yeterli olmayan girişimcilerin yatırım fikirlerini gerçekleştirmeye olanak tanıyan bir yatırım finansman biçimi"3 olarak tanımlanmaktadır. 

Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklıklarına İlişkin Esaslar Tebliği (III-48.3)'in ("Tebliğ") madde 4'te yer alan tanımı doğrultusunda aynı Tebliğ'de düzenlenen usul ve esaslara uygun olarak girişim sermayesi yatırımları, sermaye piyasası araçları ve Kurulca ilerde belirlenecek diğer her türlü varlık ve haklardan oluşan portföyü işletmek amacı ile paylarını ihraç etmek üzere kurulan veyahut esas sözleşme tadili ile dönüşen, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu ("SerPK") madde 48'de sınırları belirtilen faaliyet özelinde Tebliğ'de izin verilen diğer faaliyetlerde bulunma yetisi olan ve kayıtlı sermaye sistemine tabi anonim ortaklık olan bir tür sermaye piyasası kurumu olarak GSYO'lar tanımlanmaktadırlar.4 Söz konusu bu tanımdan ve Tebliğ'in 5. maddesinden de anlaşılacağı üzere bir ortaklığın kuruluş aşamasında GSYO olarak kurulması mümkün iken bir anonim ortaklığın esas sözleşmesinin SerPK ve Tebliğ uyarınca tadil edilmesi ile GSYO'ya dönüşmesi de pek tabi mümkündür.

GSYO'lar uygulamadaki tek girişim sermayesi yatırımı yapabilecek şirket türü olmayıp bunlardan yalnızca birisidir. Lakin mevzuat kapsamında GSYO'lara tanınan vergisel olmak üzere birtakım avantajlar neticesinde girişim sermayesi yatırımı kapsamında uygulamada girişimciler ve yatırımcılar tarafından sıklıkla tercih edilen bir şirket türüdür. Bir anonim ortaklık şeklinde var olan GSYO'ların yatırımcıları da "pay sahibi" sıfatına haiz olup bu sıfat kapsamında pay sahipliği haklarından yararlanabilmektedirler.5 Bu kapsamda 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun ("TTK") 357. maddesi uyarınca eşit işleme tabi tutulma, 425. maddesi uyarınca genel kurula katılma ve kendisini temsil etme, 434. maddesi uyarınca asgari oy hakkı ve benzeri ilgili TTK maddeleri uyarınca pay sahiplerine tanınan hak ve menfaatlerden GSYO yatırımcıları da yararlanabilmektedirler.

GSYO'lar anonim ortaklık olarak örgütlenmeleri sebebiyle mevzuatta anonim ortaklık açısından öngörülen hükümlere tabi olmaları dışında nitelikleri itibarıyla GSYO'ların aynı zamanda tabi oldukları başka hükümler de mevzuatta düzenlenmektedir. Örnek vermek gerekir ise, Tebliğ'in 6. maddesi doğrultusunda GSYO'ların kuruluş aşamasında kurucu ortaklarının, dönüşüm aşamasında ise mevcut ortaklarının işbu hükümde yer alan niteliklere haiz olmaları gerekmektedir. Yine anonim ortaklıklar için geçerli olmayan bir düzenleme olarak GSYO ortaklarından birinin lider sermayedar olması ve Tebliğ'in 6. maddesinde alan müflis olmaması, hakkında iflasın ertlenmesi kararı verilmiş olmaması, muaccel vergi borcu olmaması, ortaklık kuruluşu için gerekli kaynağın kendi ticari, sınai ve sair yasal faaliyetleri sonucunda her türlü muvazaadan ari olarak sağlanması ve taahhüt ettikleri sermaye miktarını karşılayabilecek mali güce ve benzeri diğer niteliklere sahip olması şarttır.

GSYO'lar için uygulanan paysahipleri sözleşmesi açısından aranan zorunlu ve seçimlik şartlar Tebliğ'in 23. maddesinde genel olarak ele alınmaktadır. İşbu madde kapsamında girişim şirketinin yönetimi ile GSYO'nun ve girişim şirketinin mevcutta var olan ortaklarının hak ve yükümlülüklerinin paysahipleri sözleşmesinde düzenlenmesi zorunlu bir şart olarak sayılır iken GSYO'ların girişim şirketinden kısmî veya tam çıkışı olanakları ve bunların usulleri, ön alım, birlikte satış, satışa katılma, temettü politikası gibi hususlar seçimlik olarak sayılmakta olup düzenlenmesi ihtiyaridir.

2. GİRİŞİM SERMAYESİ BAKIMINDAN PAY SAHİPLERİ SÖZLEŞMESİNİN İŞLEVLERİ

Ortaklığın Stratejik Amacını Elde Etmesine Katkı: Girişim sermayesi yatırımlarında yatırımcıların sayı itibarıyla az olmaları ve uzun vadeli ortaklık yapısı ile yüksek kazanç elde etme arzularının bulunması sebebiyle kurmayı planladıkları ortaklık yapısının süreç içerisinde devamlılığını ve etkinliğini sağlamak adına TTK hükümleri neticesinde yeterli verim elde edilemeyen esas sözleşmenin yanında paysahipleri sözleşmesi kurulmaktadır.

Ortaklığın Yenilikçi Hedeflerine Ulaşmasına Destek İşlevi: Girişim sermayesi yatırımları doğrultusunda kurulan girişim şirketleri yalnızca ortaklarına yüksek getiri vadetmemekte aynı zamanda ülkelerin ekonomilerini desteklemekte ve teknolojik gelişmelere öncülük etmektedir. Girişim şirketlerinin bu yenilikçi tavırlarının desteklenmesi ve korunması adına GSYO'lardan tecrübe ve bilgi aktarımının kurulması kapsamında da paysahipleri sözleşmesi özelinde hükümler düzenlenmektedir.

Ortaklık Yönetiminde Etkili Olma: Paysahipleri sözleşmesi her şeyden önce girişimci ile GSYO arasında mutabık kalınan düzenlemeleri içermektedir. Bu durum iki yapının da şirket özelinde söz söyleme hakkını kullanmış olduğunu göstermektedir. Zira esas sözleşmede herhangi bir imtiyaz öngörülmedikçe payları fazla olan ortağın daha çok söz hakkı olduğu yani ortaklar arasında eşitliğin söz konusu olmadığı durum göz önüne alındığında paysahipleri sözleşmesinde taraf sıfatına haiz olan ortakların uzlaşma yolu ile şirket yapısını ve organizasyonu düzenlemektedirler.

Ortaklığın İstenmeyen/Yabancı Kişilerin Kontrolüne Girmesinin Önlenmesi: GSYO'ların güven ilişki kapsamında uzun vadeli ortaklıkları arzuladıklarından bahsedilmiştir. Her ne kadar esas sözleşme ile pay devrinin yönetim kurulu iznine bağlanması ya da pay devrinde ortaklara ön alım hakkı verilmesi gibi düzenlemeler ile bu endişe bir nebze giderilebiliyor olsa bile uygulamada sıklıkla karşılaşılan oy haklarına ilişkin düzenlemeler içeren paysahipleri sözleşmesinin tercih edildiği gözlemlenmektedir.

Ortaklığa Fon ve Kredi Sağlanmasının Kolaylaştırılması: Girişim sermayesi yatırımları yalnızca kuruluş aşamasında değil yatırım sürecinin her aşamasında fon ve krediye ihtiyaç duymaktadır. Bu noktada yeterli fonun ve kredinin sağlanması hususunda ortaklara birtakım sorumluluklar yüklenmesi de yine paysahipleri sözleşmesi vasıtası ile sağlanmaktadır. Ancak İnce'nin bahsetmiş olduğu üzere "...sözleşmenin konusunun özel menfaat karşılığında oy kullanma ve oy satımı olarak kabul edilip batıl sayılmasını engellemek üzere, sözleşme yazımında ve içeriğinde bu tür nitelendirmeyi haklı çıkarma ihtimali olan ifadelere yer verilmemelidir."6

Ortaklık Yönetiminde Gerçekleşebilecek Kilitlenmelerin Önlenmesi: Yönetiminde kilitlenmenin önüne geçilmesi ve yönetim devamlılığının sağlanabilmesi adına ortaklığın yönetiminde söz sahibi olarak görevlendirilecek kişi ve kişilere, bunların görevlerinin sınırlarına, hangi şartları sağlamaları gerektiğine ilişkin paysahipleri sözleşmesine hüküm konulması mümkündür.

Ortaklığa İlişkin Uyuşmazlıkların Çözümünde Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yönteminin Belirlenmesi: Çözüm yollarının tarafların tercihleri doğrultusunda belirlenmesi ve paysahipleri sözleşmesi kapsamına dahil edilmesi mümkündür. Öyle ki uygulamada bulunan paysahipleri sözleşmelerinin çoğunda bir uyuşmazlık çözüm yolu olarak tahkim benimsenmiş olup bu doğrultuda ilgili hükümler sözleşme içerisine eklenmektedir.

3. PAYSAHİPLERİ SÖZLEŞMESİNİN ÖZELLİKLERİ

TTK madde 339'da içeriği düzenlenen ve madde 336'da kuruluş belgeleri arasında sayılan esas sözleşmeden farklı olarak TTK pay sahipleri sözleşmesini düzenleyen herhangi bir hüküm içermemektedir. Buna rağmen içeriği TTK kapsamında düzenlenmekte olan esas sözleşmede paysahipleri sözleşmesi kurulamayacağına ilişkin hüküm eklenememektedir. Zira her ne kadar özel bir düzenlenmesi olmasa da TTK kapsamında yer yer paysahipleri sözleşmesine atıf yapılmaktadır. Yani, temelinde paysahipleri sözleşmesi aslında tamamen sözleşme özgürlüğü ilkesine dayanılarak kurulmaktadır. Mevzuat tarafından herhangi bir düzenlemeye tabi tutulmamış olan paysahipleri sözleşmesi açısından doğal olarak bir şekil şartı aranmamakta TBK madde 12 uyarınca şekil serbestisi ilkesi uygulanmaktadır. Lakin dikkat edilmelidir ki paysahipleri sözleşmesinin tahkim şartı, kefalet şartı, ölüme bağlı tasarruf gibi özel hükümleri içeriyor ise bu özel hükümlerin tabi oldukları şekil şartlarına uyması gerekmektedir.7

Taraflar açısından bir değerlendirme yapıldığında paysahipleri sözleşmesi için öngörülen bir asgari taraf sayısı olmadığı gibi ortaklık pay sahiplerinin tamamının sözleşmeye taraf olması gerektiğine ilişkin bir şart da bulunmamaktadır. Bu kapsamda pay sahiplerinden yalnızca bazılarının, pay sahibi olmayan kişilerin, pay sahibi olma ihtimali olanların, pay üzerinde rehin veya intifa hakkı sahibi olanların paysahipleri sözleşmesine taraf olması açısından herhangi bir engel bulunmamaktadır.8 Paysahipleri sözleşmesi de diğer sözleşmeler gibi nispilik ilkesi uyarınca sözleşme tarafları üzerinde bağlayıcılık etkisini gösterecek olup şirket genel kurulunda alınan kararların paysahipleri sözleşmesi hükümlerine aykırılık teşkil ettiğine ilişkin iddialar kararın iptaline sebebiyet oluşturmayacaktır. Taraflar yalnızca aralarında kurmuş oldukları bu sözleşme uyarınca sözleşmenin ihlâli sebebiyle aynen ifa veya tazminat talebinde bulunabileceklerdir.9

4. PAYSAHİPLERİ SÖZLEŞMESİNİN GEÇERLİLİĞİ

Bahsedildiği üzere mevzuatta paysahipleri sözleşmesine ilişin bir düzenleme bulunmamakta olup niteliği itibarıyla paysahipleri sözleşmesi bir atipik sözleşmedir. Bu kapsamda diğer atipik sözleşmeler gibi paysahipleri sözleşmelerinin de geçerliliği TBK madde 27/1 kapsamında değerlendirilecektir.10 TBK madde 27/1 uyarınca herhangi bir sözleşme kanunun emredici hükümlerine aykırı olamaz. Bu nedenle paysahipleri sözleşmesi içerisinde kanunun emredici hükümlerine aykırılık teşkil eden bir düzenleme bulunur ise sözleşme kesin hükümsüz olarak sayılacaktır. Bu noktada paysahipleri sözleşmesi kurulan TBK, TTK ve sermaye piyasası hukukuna tabi olan ortaklıklar açısından SerPK hükümlerinin gözetilmesi önem arz etmektedir. Örnek verilecek olursa TTK'da düzenlenen anonim ortaklıkta esas sermayenin emredilen miktarın altına düşürülmesine, bilançoda imkân olduğu halde ortaklara kâr dağıtılmamasına ve benzeri emredici hükümlere aykırı düzenlemelere paysahipleri sözleşmesinde yer verilmesi sözleşmeyi batıl kılacaktır.11 Aynı şekilde, oy hakkından yoksunluk ve pay devri kısıtlamalarına ilişkin düzenlemelere de paysahipleri sözleşmesinde yer verilmesi mümkündür.

TBK 27/1'de yer aldığı üzere objektif anlamda imkânsızlık, ahlaka ve kişilik haklarına aykırılık ve kamu düzenine aykırılık da paysahipleri sözleşmesinin geçerliliğini etkileyen diğer başlıca unsurlardır.

5. PAYSAHİPLERİ SÖZLEŞMESİNİN SONA ERMESİ

Paysahipleri sözleşmesinin adi ortaklık oluşturması veya oluşturmaması durumuna göre sona erme süreci de farklılık göstermekte olup bu sebeple bu iki durum ayrı ayrı incelenecektir. Paysahibi sözleşmesi bir adi ortaklık oluşturuyor ise sözleşmenin tarafları aynı zamanda bu adi ortaklığın da ortakları olarak kabul edilecektir.12 Bu doğrultuda paysahipleri sözleşmesinin sona ermesi açısından TBK madde 639 ve 640 maddeleri uygulama alanı bulacaktır. Paysahipleri sözleşmesi bir adi ortaklık niteliği taşımıyor ise TBK hükümleri uyarınca bir borçlar hukuku sözleşmesi olarak sona ermektedir.

6. GİRİŞİM SERMAYESİ BAKIMINDAN PAYSAHİPLERİ SÖZLEŞMESİNİN OLAĞAN HÜKÜMLERİ

Paysahipleri sözleşmeleri her ne kadar ticaret şirketlerinin tümü açısından uygulanabilir olsa da girişim sermayesi yatırımı ve GSYO'ların özellikli yapıları itibarıyla bunlar açısından kurulacak paysahipleri sözleşmelerinin girişimcilerinin ve yatırımcıların menfaatlerinin korunması ve çıkar dengesinin sağlanması adına titizlikle düzenlenmesi ve bu doğrultuda başlıca bazı ana hükümleri içermesi gerekmektedir.

7. ORTAKLIĞIN ÖRGÜTLENMESİNE İLİŞKİN HÜKÜMLER

TTK madde 339/2-b kapsamında esas sözleşmede şirketin işletme konusunun belirtilmesi zorunludur. Her ne kadar ortaklığın konusu esas sözleşmede yer alsa da konunun değişmesi halinde esas sözleşme tadili açısından uzun ve çetrefilli bir tescil aşamasının kanunda zorunlu görülmesinden ötürü hiçbir tescil şartına tabi olmayan paysahipleri sözleşmesi ile ortaklık faaliyetinin belirlenmesi ve değiştirilmesi ortaklarca sıklıkla tercih edilen bir yöntemdir. Bu kapsamda faaliyetin ne olduğuna ilişkin veya nasıl değiştirileceğine ilişkin usullerin paysahipleri sözleşmesi içeriğinde düzenlenmesi uygulamada karşılaşılan bir durumdur. 

Ortaklığın organizasyonu açısından bir değerlendirme yapmak gerekir ise, yine esas sözleşme ile belirli bir pay grubuna veya azlığa yönetim yetkisi verilebilmekte olup bu durum tescil ve ilana tabidir. Oysa gizliliğin önemli olduğu girişim sermayesi yatırımlarında paysahipleri sözleşmesi ile şirketin organizasyon yapısı oluşturulabilmekte ve bu durumun yalnızca taraflar açısından aleni olması sağlanabilmektedir.13 Bununla beraber TTK kapsamında organizasyon açısından bazı sınırlamalar getirilmiş olup kanuna aykırılık teşkil etmeyecek şekilde paysahipleri sözleşmesi ile örneğin şirket dahilinde yeni organların oluşturulabilmesi ve bu organların görev alanlarının belirlenmesi oldukça kolay bir şekilde sağlanabilmektedir.

8. PAY SAHİPLERİNİN HAKLARINA İLİŞKİN HÜKÜMLER

Pay sahiplerinin hakları arasından en önemli olan hak oylara ilişkindir. Oy hakkının kullanılmasına ilişkin esas ve usuller bir oy sözleşmesi niteliğinde olan paysahipleri sözleşmesi kapsamında düzenlenebilmektedir. Paysahipleri sözleşmelerinde oy hakkının belirli bir şekilde kullanılması, kullanılmaması veya çekimser olarak kullanılması düzenlenmekte olup "...bu taahhütler vekalet yoluyla oy kullanmadan farklı olduğu gibi oy hakkı yine pay sahiplerinde kaldığı için paydan ve pay sahibinden ayrı olarak devrini yasaklayan emredici hükümlere de aykırı değildir."14

Anonim ortaklıklara uygulanan temel prensiplerden biri, payların devir serbestliğidir. Lakin bu serbestlik özelinde, kanuni ve esas sözleşmesel sınırlamalara TTK'da yer verilmektedir. Pay devrine dair kısıtlamalar, yabancıların ve rakiplerin ortaklığa girmesinin engellenmesinin büyük önem arz etmekte olduğu girişim sermayesi yatırımlarında paysahipleri sözleşmeleri ile düzenlenmektedir. Bu doğrultuda payın devrinin belirli bir süre kısıtlanmasına ilişkin, devrin geçerliliğinin diğer ortakların onayına tabi olmasına ilişkin diğer pay sahiplerine pay üzerinde öncelik, alım, ön alım, satım gibi hakların tanınmasına ilişkin hükümler paysahipleri sözleşmesi içeriğine eklenebilmektedir. Bu gibi düzenlemelere örnek olarak aşağıdaki hükümler sayılabilmektedir:

Öncelik Hakkı (Right of First Option / Right of First Refusal): Bu hak ile payın üçüncü kişiye devrinden önce mevcut pay sahiplerine teklif edilmesi şart koşulmuştur. Bu hak yalnızca teklifte öncelik teşkil etmekte olup bu teklifin yapılması dışında satışın da öncelik hakkı tanınan kişiye yapılması zorunluluğu bulunmamaktadır.15

Önalım Hakkı (Pre-emption Right): Payın üçüncü kişilere satılması durumunda paysahipleri sözleşmesine taraf olan ortaklara önalım hakkı tanınmaktadır. Bu kişiler sahip oldukları bu hak ile tek taraflı beyanları üzerine ilgili payı satın alabileceklerdir. Son olarak bu hakkın sözleşmeye taraf olan her ortağa tanınması zorunlu olmayıp sadece bazı ortaklara tanınmasının da mümkün olduğunun altını çizmekte fayda vardır. Diğer ticaret şirketlerinden farklı olarak girişim sermayesi yatırımlarında önalım hakkının sonraki yatırım turlarında da tanınması mümkün olup bu hak ile şirketin sermaye artırımı neticesinde yeni paylar çıkararak bu payların yeni ortaklara satılması halinde, girişim sermayesi yatırımcısının girişim şirketindeki payının sulanması engellenmeye (anti-dillution effect) çalışılmaktadır.16

Alım ve Satım Hakları (Call Option ve Put Option): Girişim şirketlerindeki eşit oranda ortaklık göz önüne alındığında kilitlenmelerin yaşanabileceğinden bahsedilmiştir. Bu kapsamda taraflar arasında uzlaşmanın sağlanamadığı hallerde kilitlenme durumlarında (deadlock) ortaya çıkmak üzere zorunlu alım (call option) ve zorunlu satım (put option) haklarının paysahipleri sözleşmelerinde düzenlenmesi sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Bu haklar sayesinde satım hakkına sahip olan sözleşme tarafı ortak, karşı tarafı payını satmak üzere zorlayabilmekte, alım hakkına sahip olan sözleşme tarafı ortak ise, karşı tarafın paylarının karşı tarafın iradesi gözetilmeksizin kendisine devrini talep edebilmektedir.17 Yine bu hakların nasıl ortaya çıkacağına ve nasıl kullanılacağına ilişkin usul ve esasların paysahipleri sözleşmesi içerisinde düzenlenmesi de mümkündür.

Katılım ve Katma Hakkı (Tag Along ve Drag Along): Paysahipleri sözleşmesine taraf olan bir ortağın paylarının devrine ilişkin üçüncü bir kişi tarafından teklif gelir ise, katılma hakkı tanınan taraf aynı koşulları benimseyerek bu satışa katılabilecek olup katma hakkında ise aynı amaçla iletilen teklif ile payını satmak isteyen pay sahibi diğer tarafları da aynı koşullar ile bu satışa katabilecektir.18

9. MALİ HAKLAR VE SADAKAT

Anonim ortaklıklar açısından geçerli olan TTK 480/1 kapsamında düzenlenen tek borç ilkesi uyarınca esas sözleşmede düzenlenemeyen bazı hususların paysahipleri sözleşmesi ile düzenlenmesi mümkün olup tarafların mali hak ve borç dengeleri korunabilmektedir. Öyle ki girişim şirketinin belirli bir büyüklüğe ulaşıncaya kadar kâr dağıtımı teklif edilemeyeceğine ilişkin, ortaya çıkan şirket zararlarının yatırımcı tarafından karşılanacağına ilişkin ya da yatırımcının şirket borçlarına kefil olacağına ilişkin hükümler tek borç ilkesi uyarınca esas sözleşmede düzenlenememekte iken paysahipleri sözleşmesinde düzenlenebilmektedir.19 Bir diğer dikkat edilmesi gereken ilke ise malvarlığının korunması ilkesidir. Tek borç ilkesinden farklı olarak malvarlığının korunmasına ilişkin yasaklayıcı hükümlerin TTK'da yer almasından ötürü bu ilkeye aykırı hususlar ne esas sözleşmede düzenlenebilir ne genel kurul kararı ile alınabilir ne de paysahipleri sözleşmesi içeriğine dahil edilebilir.20

Her ne kadar anonim ortaklıklar açısından pay sahiplerine sadakat yükümlülüğü getirilmemiş olsa da girişim sermayesi yatırımlarının niteliği itibarıyla pay sahipleri arasındaki güvenin sağlanması ve devamlılığının korunması adına sadakat yükümlülüğünün hatta buna ek olarak rekabet etmeme yükümlülüğünün de paysahipleri sözleşmesinde düzenlenmesi uygulamada sıklıkla karşılaşılan bir durumdur.

SONUÇ

Girişim sermayesi yatırımlarının hızla dünyayı sarması ile bu yatırımların özellikli ve kendilerine has durumlarının gözetilerek mevzuat düzenlemeleri yapılması bir zorunluluk teşkil etmekte olup ayrık tabiatları dolayısıyla her girişim sermayesi yatırımının birbirinden farklı olması göz önüne alındığında tarafların iradeleri ile kurulan birtakım sözleşmeler de ek bir zorunluluk ürünü olarak boy göstermeye başlamıştır. Paysahipleri sözleşmesi de bu tür sözleşmelerden biri olarak girişim sermayesi yatırımı tarafları arasında akdedilmektedir

aysahipleri sözleşmeleri her ne kadar sıklıkla ticaret şirketleri için uygulanmakta olsa da yapıları ve işlevleri gereği girişim sermayesi yatırımlarına da adapte olabilmektedir. Esnek yapıları, detaylandırılabilir olmaları, mevzuatsal avantaj sağlamaları ve tarafların arzularını dengeli bir biçimde yansıtabiliyor olmaları sebebiyle girişim sermayesi yatırımlarında paysahipleri sözleşmesinin akdedilmesi durumu uygulamada tercih edilmektedir. Paysahipleri sözleşmesinde uygulamada olağan olarak bulunan kâr payına, yönetime, karar mekanizmasına ilişkin ve benzeri birçok diğer hüküm girişim sermayesi yatırımlarının özellikli durumlarına hitap edecek şekilde evrimleştirilmekte ve bu hükümlere ilaveten girişim sermayesi özelinde etkisi önem teşkil edecek ön alım hakkı, alım ve satım hakkı, mali haklar, sadakate ilişkin hükümler de paysahipleri sözleşmesi içeriğine eklenerek tarafların uzun vadeli olarak devam etmesini umdukları yatırım süreçleri açısından menfaatleri gözetilmekte, hakları ve yatırımları güvence altına alınabilmekte olup bu durum aslında niteliği sebebiyle girişim sermayesi yatırımları açısından arzulanan çıkar dengesinin sağlanmasına hizmet eder nitelik taşımaktadır.

Footnotes

1. Salih Tayfun İnce, "Remarks on The New Regulation for Crowdfunding in Turkey", UHAM-FSM, s.6.

2. Alexander Haislip, Essentials of Venture Capital, New Jersey, ABD, Wiley, 2011, s.1.

3. İlhan Uludağ, Gümrük Birliği Sürecinde KOBİ'ler ve Risk Sermayesi Şirketleri Modeli, İstanbul Ticaret Odası Yayınları, İstanbul 1996, s.7.

4. Salih Tayfun İnce, Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklıkları ve Paysahipleri Sözleşmesi, İstanbul 2018, s.29.

5. Füsun Nomer, Yatırım Ortaklıkları, Beta Yayıncılık, İstanbul 2003, s.73

6. İnce, a.g.e., s.58.

7. Erdoğan Moroğlu, Oy Sözleşmeleri, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2015, s.55.

8. İnce, a.g.e., s.70.

9. Erdoğan Moroğlu, Anonim Ortaklıkta Genel Kurul Kararının Hükümsüzlüğü, On İki Levha Yayınları, İstanbul 2014, s.234.

10. İnce, a.g.e., s.75.

11. Eriş Gönen, Ticari İşletme ve Şirketler Cilt II, Seçkin Yayınları, Ankara 2017, s.2009.

12. İnce, a.g.e., s.84.

13. Sercan Uçar, Anonim Şirket Paylarının Devrinde Önalım ve Öncelik Hakları, On İki Levha Yayınları, İstanbul 2018, s.131.

14. İnce, a.g.e., s.98.

15. Hasan Ayrancı, Ön Sözleşme, Yetkin Yayınları, Ankara 2006, s.102.

16. İnce, a.g.e., s.105.

17. Tolga Ayoğlu, Sermaye Şirketleri Özelinde Şirketler Hukuku Uyuşmazlıklarının Çözümünde Tahkim¸ On İki Levha Yayıncılık, İstanbul 2018, s.213.

18. İnce, a.g.e., s.108.

19. İnce, a.g.e., s.109.

20. İnce, a.g.e., s.111.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.