Yönetim kurulu, anonim şirketin yönetim ve temsil yetkisine sahip zorunlu organıdır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun ("TTK") 374. maddesinde "Yönetim kurulu ve kendisine bırakılan alanda yönetim, kanun ve esas sözleşme uyarınca genel kurulun yetkisinde bırakılmış bulunanlar dışında, şirketin işletme konusunun gerçekleştirilmesi için gerekli olan her çeşit iş ve işlemler hakkında karar almaya yetkilidir." düzenlemesi yer almaktadır. Bu düzenleme kapsamında yönetim kurulu, kanun, şirketin esas sözleşmesi ve genel kurulun yetkisi dışında olan şirketin faaliyet konusunun devamlı olarak gerçekleştirilebilmesi için her türlü iş ve işlemler hakkında karar alma konusunda yetkilidir.

Yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve denetçilerin şirkete karşı sorumluluklarını genel kurulda alınan ibra kararı sona erdirir. Genel kurulda ibra kararı alınması ile birlikte şirkete ek olarak ibra kararına olumlu oy vermiş olan pay sahiplerinin de yönetim kurulu üyelerine karşı sorumluluk davası açma hakları sona erer. Olumlu oy vermeyen pay sahipleri açısından ise genel kurul karar tarihinden itibaren altı ay içerisinde sorumluluk davası açılabilir; altı ayın bitimiyle birlikte dava hakkı sona erer.

Yönetim kurulunun sürdürdüğü tüm işlerde gerekli özen ve dikkati göstermesi, dürüstlük kuruluna uygun ve şirket menfaatlerini gözetir şekilde davranması yükümlülüğü de TTK'dan kaynaklanmaktadır. Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu ancak kusursuzluğunun ispatı, zamanaşımı yahut ibra ile ortadan kalkar.

Genel kurulun devredilemez görev ve yetkileri TTK'nın 408/II-b hükmüne göre; yönetim kurulu üyelerinin seçimi, ücretleri, huzur hakları, süreleri, ikramiye ve prim gibi haklarının belirlenmesi ve bunlara ek olarak ibraları hakkında karar verilmesi ve yönetim kurulu üyelerinin görevden alınması olarak sayılmıştır. Kısacası bu hüküm kapsamında yönetim kurulu üyelerinin ibrasına karar verecek yetkili organ genel kuruldur.

TTK'nın 409. maddesinin 1. fıkrası uyarınca genel kurulun olağan veya olağanüstü toplantı yaparak karar alması mümkündür. İbra kararı da olağan veya olağanüstü genel kurul toplantısında alınabilir; genel kurulun olağan yahut olağanüstü toplantıda alınması arasında bir fark bulunmamaktadır.

Genel kurul gündemine ibra kararının alınmasına ilişkin bir madde konulması suretiyle alınan ibra kararı açık ibra niteliğindedir. Açık ibranın tüm yönetim kurulu üyelerine ilişkin ilgili hesap dönemindeki tüm faaliyet ve işlemler için alınması durumu genel açık ibradır. Aynı zamanda ibranın, kişi, konu veya zaman bakımından sınırlamaya tabi tutulmak suretiyle de alınması mümkündür. Bu durum ise özel açık ibra kararı olarak nitelendirilmektedir. Bu çalışmamızda yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunu sona erdiren "örtülü ibra" kavramı incelenmiştir.

1) ÖRTÜLÜ İBRA KAVRAMI

Mevzuatımızda örtülü ibra kararı, örtülü ibra, diğer bir ifadeyle ibra varsayımı olarak ifade edilmektedir. Örtülü ibra; genel kurulun gündeminde ibraya ilişkin bir madde bulunmasa bile kanun gereği ibra kararının alınmış sayılacağı durumlarda söz konusu olur.

Nitekim konuya ilişkin TTK'nın 424. maddesinin 1. fıkrası şu şekildedir: "Bilançonun onaylanmasına ilişkin genel kurul kararı, kararda aksine açıklık bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve denetçilerin ibrası sonucunu doğurur. Bununla beraber, bilançoda bazı hususlar hiç veya gereği gibi belirtilmemişse veya bilanço şirketin gerçek durumunun görülmesine engel olacak bazı hususları içeriyorsa ve bu hususta bilinçli hareket edilmişse onama ibra etkisini doğurmaz.".

Anonim şirketler açısından örtülü ibra düzenlemesi yapılmasının temel amacı yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve denetçilerin uzun süreler boyunca sorumluluk davası ile karşılaşma ihtimallerini ortadan kaldırmak ve anonim şirketlerde idari faaliyetlerde sürekliliği sağlamaktır.

Örtülü ibranın yukarıda belirttiğimiz şekilde TTK'nın 424. maddesinde düzenlenmiş olması, her dönemin sonunda genel kurul toplantısında bilanço ve diğer finansal tabloların daha bir titizlikle incelenmesi sağlamaktadır. Bu inceleme şirketler hukukunda yöneticilerin sorumluluğuna gidilmesi ve özellikle sermaye şirketlerinde sermayenin korunması ilkesine uygun olarak idari faaliyetlerin geçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin kontrolünün sağlanması açısından da önem taşımaktadır.

Bilanço onayı ile gerçekleşen örtülü ibra kararı, kararda aksine bir ibare yer almadığı ve herhangi bir sınırlamanın yapılmadığı durumda genel ibra niteliği taşımaktadır. Bu haliyle alınan ibra kararı genel ibra kararı niteliğinde olduğundan, kural olarak kanun gereğince bilançonun kapsadığı ilgili hesap dönemine ilişkin işlem ve faaliyetler açısından tüm yönetim kurulu üyelerini, yöneticileri ve denetçileri kapsadığı kabul edilmektedir.

Bilançonun onaylanması ile ibra arasında önemli derecede bağlantı olmakla birlikte, her ikisi de birbirinden bağımsız konulardır. Bu nedenle, genel kurul bilançoyu onaylamasına rağmen, ibra kararı vermeyebileceği gibi, ibra kararı verse de bilançoyu onaylamama yönünde karar verebilir. Ancak her iki konu hakkında ayrı yönde karar verilebilmesi için ya genel kurulun gündeminde bilançonun onaylanması maddesinin dışında ibraya yönelik ayrıca bir maddenin de bulunması ya da bilançonun onaylanması yönündeki kararın ibra sonucunu doğurmayacağının kararda belirtilmesi gerekir.

TTK uyarınca, bilanço görüşmelerine başlanabilmesi için de öncesinde bilançonun, denetçinin denetiminden geçmesi gerekir. Bilançonun onaylanması kararı, kural olarak bilançoda yer alan işlemler hakkında ibra etkisini doğurmakla birlikte, öğretide "bilanço" ibaresinin geniş yorumlanması gerektiği, gelir tablosu ve yönetim kurulu yıllık raporunun da bilanço ile ayrılmaz bir bütün olduğu ve bunların da "bilanço" kapsamında değerlendirilmesi gerektiği kabul edilmektedir. Bilanço, diğer finansal tablolar, yıllık faaliyet raporu, sözlü açıklamalar, bağımsız denetim raporları, özel denetim raporları ibraya dayanak olacak belgelerdir.

Kuruluş ve sermaye artırımı işlemlerinden ibra kararı TTK m. 559'da ayrıca düzenlenmiş olduğundan, bilançonun onaylanması yoluyla kuruluş ve sermaye artırımı işlemleri hakkında örtülü ibra kararı alınamaz. İlgili konuda, ancak TTK m. 559'daki diğer tüm şartların sağlanmasıyla birlikte açık ibra kararı alınabilir.

2) ÖRTÜLÜ İBRA KARARININ UNSURLARI

Örtülü ibra kararının söz konusu olması için mevcut olması gereken şartlar detayları ile açıklanmaktadır:

Gündemde açık ibraya ilişkin bir madde bulunmaması: Bilançonun onaylanmasına ilişkin kararın ibra sonucunu doğurabilmesi için gündemde açık ibraya ilişkin bir maddenin bulunmaması ya da bilançonun onaylanması kararının ibra etkisini doğurmayacağına ilişkin bir ibarenin kararda yer almaması gerekir. TTK 424'e göre, bilançonun onaylanması, ancak bir bütün olarak yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve denetçilerin tamamının ibrası sonucunu doğuracaktır. Yönetim kurulu üyeleri gündemde ibralarına ilişkin bir maddenin bulunması nedeniyle ibra edilmişlerse, bilançonun onaylanması kararı, diğer yöneticilerin ve denetçilerin ibrası sonucunu doğurmaz. Yönetici ve denetçilerin ibraları hakkında karar verilmek isteniyorsa, genel kurulun gündem maddeleri arasına ayrıca yöneticilerin ve denetçilerin ibrasına yönelik madde konulması ve ilgililer hakkında açık ibra kararı alınması gerekir.

Bilançonun onaylanması: İbra bakımından önem arz eden, finansal raporlama ve denetlemeye esas olan finansal tablo, yıllık bilançodur. TTK m. 424 hükmünde bilançonun onaylanmasının ibra sonucunu doğuracağı belirtilmiştir. Bilançoda eksiklik bulunması hâlinde ise ilgili noksanlığın, bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde yapıldığına bakılmaksızın, bilançoda düzenlenen tüm konular hakkında ibranın geçersizliğine yol açacağı belirtilmiştir. Bilançoda bazı hususların hiç veya gereği gibi belirtilmemesi veya bilançonun şirketin gerçek durumunun görülmesine engel olacak bazı hususları içermesi ve bu konuda bilinçli hareket edilmesi hâlinde, onama ibra etkisini doğurmaz (TTK m. 424). Bilançonun eksik ya da yanlış düzenlenmesi halinde alınan örtülü ibra kararı kesin hükümsüz olacaktır.

Bilançonun onaylanmasına ilişkin kararda aksine açıklık bulunmaması: Bilançonun onaylanmasının ibra etkisini doğurabilmesi için kararda aksi yönde bir açıklık bulunmaması gerekir. Bilanço onaylanmasına rağmen, yönetim kurulu üyelerinden, yöneticilerden ya da denetçilerden bir kısmının ibra edilip, bir kısmının ibra edilmemesi, sorumlulukları söz konusu olan kişilerin bir kısmının sorumluluklarının bertaraf edilmesi, bir kısmının ise devam etmesi sonucunu doğurur.

3) İBRA KARARININ ALINMASI İÇİN GEREKLİ NİSAPLAR

İbra kararı için toplantı ve karar yeter sayısı açısından ağırlaştırılmış bir nisap öngörülmediğinden, esas sözleşmede de özel bir nisap kararlaştırılmamış ise ibra kararının alınabilmesi için olağan toplantı ve karar alma yeter sayısının sağlanması gerekmektedir.

TTK m. 418 gereğince daha ağır bir nisap kanunda ve esas sözleşmede kararlaştırılmadığı durumda genel kurul, sermayenin en az dörtte birini karşılayan pay sahibi veya temsilci ile toplanmakta; toplantıda hazır bulunan oyların çoğunluğu ile karar alabilmektedir. TTK m. 418/ 1 ikinci cümlesi gereğince ilk toplantıda toplantı yeter sayısının sağlanamaması halinde ise ikinci toplantının yapılabilmesi için nisap aranmamaktadır. TTK m. 479/ 3 oyda imtiyaz hakkının ibraya ilişkin genel kurul kararlarında kullanılamayacağını açık şekilde düzenlemektedir.

4) OYDAN YOKSUNLUK

TTK'nın 436. maddesinde "(1) Pay sahibi kendisi, eşi, alt ve üstsoyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri ya da hâkimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamaz. (2) Şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz" düzenlemesi yer almaktadır. Bu düzenlemenin ikinci fıkrasında açıkça yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamayacakları düzenlendiğinden bu düzenlemenin örtülü ibra açısından da hüküm doğuracağı doktrinde belirtilmektedir. Denetçilerin ibrası bakımından ise oydan yoksunluğa ilişkin bir düzenleme mevcut olmadığından yönetim kurulu pay sahiplerinin de oy kullanabileceği kanaati mevcuttur.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.