ÖZET

Vakıf, bir mülkiyeti veya malı tamamen ve kalıcı olarak toplumun ya da insanlığın yararına bırakan sosyal bir kurumdur. En basit haliyle vakıf, kendine özgü niteliklere haiz tüzel kişiliğe sahip mal topluluğu olarak tanımlanır. Türk vakıflar sistemini, tabi oldukları kanunlar ya da kurallar açısından eski ve yeni vakıflar başlığı altında toplamak mümkündür. 4271 sayılı Türk Medeni Kanunu ("TMK"), 5737 sayılı Vakıflar Kanunu ("VK"), 27.09.2008 tarih ve 27010 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan Vakıflar Yönetmeliği ile 26.04.2013 tarih ve 28629 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan Vakıfların Tescil ve İlanı Hakkında Tüzük mevzuatımızda yeni vakıflara uygulanan en başta gelen hukuki düzenlemeler arasında yer almaktadır. Bu çalışmamızda, yeni vakıfların niteliği ve temel özellikleri ile kuruluş aşamaları ilgili mevzuat kapsamında değerlendirilecektir.

Anahtar Kelimeler: Vakfın Kuruluş İşlemleri, Vakıf Senedi, Resmi Senetle Vakfın Kurulması, Ölüme Bağlı Tasarrufla Vakfın Kurulması, Vakıf Senedindeki Noksanlıklar, Vakfın Tüzel Kişilik Kazanması.

GİRİŞ

TMK'nın 101. maddesine göre vakıflar, gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleriyle oluşan tüzel kişiliğe sahip mal toplulukları olarak tanımlanır. VK'da vakıf tanımı ayrıca tanımlanmamakla birlikte, Kanun'un genel gerekçesinde şu ifadelere yer verilmiştir; ''Vakıf; bir mülkün menfaatlerinin hayri, sosyal ve kültürel hizmetlere tahsis edilmek üzere, özel mülkiyetten çıkarılarak kamu mülkiyetine geçirilmesi şeklinde tanımlanabilir.''

Vakfeden, vakıf kurucusu ya da vakıf kuran ise, vakfın kuruluşunda mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülediğini resmi senet veya ölüme bağlı tasarrufla açıklayan kişidir.1 Vakıflar gerçek kişiler tarafından kurulabileceği gibi tüzel kişiler tarafından da kurulabilmektedir.

Vakıf kurma açısından ise yabancıların durumuna VK'nın 5. maddesinde değinilmiştir. Buna göre, Türkiye'de hukuki veya fiili mütekabiliyet esasına göre yabancıların da vakıf kurabilmeleri mümkündür.2

VK'nın 4. maddesinde belirtildiği ve TMK'nın 101 vd. maddelerinde de düzenlendiği üzere vakıflar özel hukuk tüzel kişisidir. Tüzel kişiliğe sahip olmasının yanı sıra vakıfların en önde gelen temel unsurlarından biri de yukarıda belirtildiği üzere belirli ve sürekli bir amaca özgülenmiş olmalarıdır. Kanun'da, "Cumhuriyetin Anayasa ile belirlenen niteliklerine ve Anayasanın temel ilkelerine, hukuka, ahlâka, millî birliğe ve millî menfaatlere aykırı veya belli bir ırk ya da cemaat mensuplarını desteklemek amacıyla vakıf kurulamaz." şeklinde yer alan işbu hüküm ile belirli ve sürekli amaç kavramı sınırlandırılmıştır. (TMK m. 101/III)

Anlaşıldığı üzere, vakıfta amaç serbestçe belirlenebilir ve fakat amacın imkânsız olmaması ve belirtilen sınırlar çerçevesinde olması gerekir. Gerçekleştirilmesi imkânsız bir amacı güden vakıf esasen meydana gelmez, böyle bir vakıf tescil edilmez, tüzel kişilik kazanamaz.3 Vakıflarda derneklerden farklı olarak, birden çok amacın güdülmesi, yani tek bir vakıf çatısı altında birden çok amacın toplanması da mümkündür. Böylece, vakfedenin gerçekleştirmek istediği her bir amaç için ayrı ayrı tüzel kişiliğe sahip mal toplulukları meydana getirmesi gerekmemektedir.

Yeterli mal ve hakların belirli ve sürekli bir amaca özgülenmesiyle oluşan mal toplulukları olmaları itibarıyla, diğer tüzel kişilere göre, vakıfta mal varlığının daha özel bir anlamı vardır.4 Ne tür mal ve hakların vakfedilebileceği Kanun'da şu şekilde belirtilmiştir: "Bir mal varlığının bütünü veya gerçekleşmiş ya da gerçekleşeceği anlaşılan her türlü geliri veya ekonomik değeri olan haklar." (TMK m. 101/II) Bir mal varlığının bütünü ya da bir kısmı vakfedilebileceği gibi, özgülenecek mallar taşınır ve/veya taşınmaz nitelikte olabilir. İster taşınır ister taşınmaz olsun, bir malın -kendisinin değil- yalnız gelirinin vakfedilmesi de mümkündür. Nakit para veya kıymetli evrak özgülenerek de vakıf kurulabilir.5 Bu noktada önemli olan, özgülenen mal ve hakların vakfın amacının gerçekleştirilmesi için yeterli olmasıdır.6 2021 yılı için Vakıflar Meclisince vakfın kuruluşunda aranacak asgari mal varlığı 80.000 TL olarak belirlenmiştir. Ancak belirlenen asgari tutarın altında olmamak koşulu ile asıl itibarıyla mahkemece mal varlığının amacın gerçekleştirilmesi için yeterli olup olmadığı hususu üzerine yoğunlaşılacaktır.

Ayrıca, vakfın tek zorunlu organı yalnızca yönetim organıdır. İşbu organ, kurul şeklinde (kurul organ) örgütlenebileceği gibi, tek kişiden de (fert organ) ibaret olabilir.7 Vakfedenin, vakıf senedinde gerekli gördüğü başka organları da gösterebilmesi mümkündür.

Tüm bu hususların yanı sıra, vakıflarda üyelik de değinilmesi gereken konuların başında gelmektedir. TMK m. 101; "Vakıflarda üyelik olmaz." hükmü gereği 2002 öncesi vakıflara üyelik mümkün değildi. İşbu hüküm Anayasa Mahkemesi'nin 28.06.2008 T. 2005/14 E. ve 17.04.2008 K. sayılı kararı ile 2008 yılında iptal edilmiştir. Dolayısıyla, günümüzde vakıflara üyelik mümkün hale gelmiştir. Bu çalışmanın amacı doğrultusunda, temel özelliklerini belirttiğimiz vakıfların kuruluş işlemleri üzerinde detaylı şekilde durulacaktır.

1. VAKFIN KURULUŞ İŞLEMLERİ

Hukukta, bir kişinin irade beyanıyla meydana gelip, hukuksal sonuçlar doğurabilen işlemlere, tek taraflı hukuksal işlemler denmektedir. Vakıf kurma işlemi için de vakfedenin irade beyanı yeterli olduğundan, vakıf kurma işlemi tek taraflı hukuki işlemlerdendir, kabul beyanına ihtiyaç göstermez.8 TMK 102. maddesinde bu yöndeki iradenin resmi senetle ya da ölüme bağlı tasarrufla açıklanması gerektiği ifade edilmiştir.

a. Resmi Senetle Vakfın Kurulması

Gerçek ve tüzel kişiler tarafından vakıf kurulabilmesi için, vakıf kurma iradesinin noterde düzenleme şeklinde hazırlanan resmi senede bağlanması ve vakıf kuranın tam fiil ehliyetine sahip olması gereklidir.9 F iil e hliyeti k avramı tüzel kişiler açısından da söz konusudur. TMK'nın 49. maddesi gereği tüzel kişiler, kanuna ve kuruluş belgelerine göre gerekli organlara sahip olmakla, fiil ehliyetini kazanırlar. Resmi senetle vakıf kurma işleminin temsilci aracılığı ile yapılması da mümkündür.

b. Ölüme Bağlı Tasarrufla Vakfın Kurulması

Bir kimse mal varlığının tamamını ya da belirli bir kısmını ölümünden sonra etkili olacak şekilde bir amaca vakıf kurarak özgülemek istiyorsa, vasiyet yoluyla ölüme bağlı tasarrufta bulunması gerekir.10 Hukukumuzda vasiyet; resmi şekilde, miras bırakanın el yazısı ile ya da sözlü olarak yapılabilmektedir. Fiil ehliyetine ilişkin olarak ise vasiyetname için aranan ehliyet şartları haricinde ayrıca başka bir şart aranmamaktadır. Vakıf kurmak için bu yola başvurulmuşsa, bu vakfın vakfedenin ölümünden sonra kurulması söz konusudur. Yoksa vasiyetnamesi ile vakıf kurma iradesini açıklayan kimsenin, sağlığında bu vasiyetnameye dayanarak vakfın tescilini istemesi mümkün değildir.

c. Vakıf Senedi

Vakıfların malvarlığını, niteliğini ve şartları belirleyen belge vakıf senedidir. TMK'nın 106. maddesi uyarınca vakıf senedinde bulunacak unsurlar şu şekilde sıralanmıştır; vakfın adı, vakfın amacı, vakfın amacına özgülenen mal ve haklar, vakfın örgütlenme ve yönetim şekli, vakfın yerleşim yeri. Ancak, bu hüküm vakıf senedinin içeriğini sınırlama amacıyla getirilmemiştir, vakıf senedinde olması gereken asgari noktaları içermektedir. Vakfeden, bunlardan başka, dilediği konuları vakıf senedinde düzenleyebilir.11

c.1. Vakıf Senedindeki Noksanlıklar ve Bunların Tamamlanması

Mahkemeye vakfın tüzel kişilik kazanması maksadıyla başvurulduğunda, TMK'nın 106. maddesinde belirtilen hususlarda noksanlık bulunması halinde izlenecek yol TMK'nın 107. maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir; ''Vakıf senedinde vakfın amacı ile bu amaca özgülenen mal ve haklar yeterince belirlenmiş ise, diğer noksanlıklar vakfın tüzel kişilik kazanması için yapılan başvurunun reddini gerektirmez. Bu tür noksanlıklar, tescil kararı verilmeden önce mahkemece tamamlattırılabileceği gibi; kuruluştan sonra da denetim makamının başvurusu üzerine, olanak varsa vakfedenin görüşü alınarak vakfın yerleşim yeri mahkemesince tamamlattırılır. Tescili istenen vakfa ölüme bağlı tasarrufla özgülenen mal ve haklar amacın gerçekleşmesine yeterli değilse; vakfeden aksine bir irade açıklamasında bulunmuş olmadıkça bu mal ve haklar, denetim makamının görüşü alınarak hâkim tarafından benzer amaçlı bir vakfa özgülenir.''

TMK'nın 106. maddesinde yazılı olan hususların vakıf senedinde bulunması gereken hususlar olduğunda tereddüt etmemek gerekir. TMK'nın 107. maddesi bu gerçeği değiştirmez. Fakat 107. maddeyle, bu konuda önemli bir kolaylık sağlanmıştır. Vakıf senedindeki noksanlıkların, tüzel kişiliğin kazanılması sonucunu doğuran tescil başvurusunun reddini gerektirmeyeceği, tescil kararından önce ya da sonra bu noksanlıkların giderilebileceği düzenlenmiştir. Bu yolu sağlayan işbu hükümle, vakıf kurulmasının kolaylaştırılması yanında hızlandırılması da amaçlanmış olmalıdır. Böylece, senetteki; örgüt, yerleşim yeri ve hatta ad ile ilgili noksanlıklar tescili engelleyici değil, sonradan tamamlanabilir nitelikte görülmüştür.12

c.2.Vakıf Senedindeki Noksanlıkların Tescil Kararından Önce ve Sonra Tamamlanması

Vakıf senedindeki noksanlıkların tamamlanmasının tescilden sonraya bırakılması, vakıf senedinde yer alan tüm hususlar için geçerli değildir; birtakım noksanlıkların tescilden sonraya bırakılması mümkün değildir. Vakfın tanımında yer alan amaca, vakfa özgülenen mal ve haklara Kanun'un aradığı şartlar çerçevesinde yer verilmiş olması gerekir. Ancak yönetim şekline ilişkin noksanlıklar başvurunun reddi sonucunu doğurmaz. Vakıf senedinde vakfın yerleşim yerinin belirtilmemiş olması halinde ise TMK'nın 51. maddesi uygulama alanı bulacaktır. İşbu hüküm gereği vakfın işlerinin yönetildiği yer yerleşim yeri olarak kabul edilir.

Görüldüğü üzere, vakfın amacı ile vakfa özgülenen mal ve hakların açıkça belirlenmiş olması tescil için aranan en önemli unsurların başında gelmektedir. Vakıf senedinde yer alan diğer noksanlıkların tamamlanması tescil sürecinden sonraya bırakabileceği gibi mahkeme bu noksanlıkları tamamlattırma yolunu da seçebilir. İşbu husus, TMK'nın 107. maddesinde şu şekilde ifade edilmiştir: ''Bu tür noksanlıklar, tescil kararı verilmeden önce mahkemece tamamlattırılabileceği gibi...''

Tescil kararından önce noksanlıkların tamamlanması vakfedenden istenir. Ölüme bağlı tasarrufa dayanması halinde ise noksanlıkların tamamlanması ilgililerin veya vasiyetnameyi açan sulh hâkiminin bildirimi üzerine ya da Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce re'sen yapılır.

Tescil kararından sonraya bırakabilecek noksanlıklar ise vakfın amacı ile vakfa özgülenen mal ve haklar ve bunlara ilişkin olmayan noksanlıklardır. Tescil kararından sonra ise işbu noksanlıkların tamamlatılması vakıftan istenir, mahkemenin noksanlıklar konusunda vakfedenin görüşünü de alması mümkündür.

d. Tüzel Kişiliğin Kazanılması Anı, Tescil ve İlan

Vakıf senedinin düzenlenmesi ya da vasiyetname yapılması vakfın tüzel kişilik kazanması için yeterli değildir. Kanun'da vakfın, yerleşim yeri mahkemesi nezdinde tutulan sicile tescili ile tüzel kişilik kazanacağı açıkça belirtilmiştir. (TMK m. 102/II)

Vakfın tescili talebiyle vakfın yerleşim yeri Asliye Hukuk Mahkemesine başvurulması gerekir. İşbu başvuruyu kimlerin yapması gerektiği Kanun'da belirtilmiştir. Buna göre başvuru, resmi senet düzenlenmiş ise vakfeden tarafından, vakıf ölüme bağlı tasarrufla dayanıyorsa ilgililerin veya vasiyetnameyi açan sulh hakiminin bildirimi üzerine ya da Vakıflar Genel Müdürlüğü (VGM) tarafından re'sen yapılır. (TMK m. 102/III)

Tescil için başvuruda bulunan mahkeme, senette yer alan mal ve hakların korunması için tapuya şerh düşülmesi, tescile kadar vadesi gelecek -vadesi yakın- hakların alacaklıya değil de belirli bir banka hesabına yatırılması, özgülenen değerler için banka hesabındaki paraya bloke konulması gibi önlemleri alır. İşbu önlemler mahkemece re'sen alınacağından tescil için başvuruda bulunanın ayrıca bir talepte bulunmasına gerek yoktur.

TMK m. 104/I'e göre, "Tesciline karar verilen vakıf, vakfın yerleşim yeri mahkemesi nezdinde tutulan sicile tescil edilir; ayrıca Vakıflar Genel Müdürlüğünde tutulan merkezi sicile kaydolunur." Bu hükümden anlaşıldığı üzere, vakfın kurulmasını ve tüzel kişilik kazanmasını sağlayacak tescil kararını herhangi bir yerdeki mahkemeden istemek mümkündür, vakfın yerleşim yeri mahkemesine başvurmak zorunlu değildir. Bununla birlikte tescil kararı başka bir mahkeme tarafından verilse de vakfın tescil edileceği sicil, yerleşim yeri mahkemesinde tutulan sicildir. Vakfın tesciline dair kararın bir başka mahkeme tarafından verilmesi halinde ilgili belgelerle birlikte tescil için vakfın yerleşim yeri mahkemesine gönderilmesi gerekmektedir. Akabinde, merkezi sicile kaydolan vakıf Resmi Gazete'de ilan edilir. İlanın kapsamını; vakfın ve vakfedenin adı, yerleşim yeri, vakfın amacı, vakfın organları, vakfa özgülenen mal ve hakların neler olduğu, mevcut ise tapu bilgileri, kuruluş senedi ile tescil kararının tarih ve sayısı ile mahkeme bilgileri oluşturur.

2. Mal ve Hakların Kazanılması ve Sorumluluk

Özgülenen malların mülkiyeti ile haklar, tüzel kişiliğin kazanılmasıyla vakfa geçer. Mülkiyetin geçtiği bu an, vakfın yerleşim yeri mahkemesi nezdinde tutulan sicile tescili ile tüzel kişilik kazandığı andır. Bilindiği üzere, taşınır mülkiyetinin nakli için zilyetliğin devri gerekir. Bir taşınırın zilyetliğini iyiniyetle ve malik olmak üzere devralan kimse, devredenin mülkiyeti devir yetkisi olmasa bile, zilyetlik hükümlerine göre kazanmanın korunduğu hallerde o şeyin maliki olur. (TMK m.763/I) TMK'nın 105. maddesi hükmü gereği, vakıflara özgülenen taşınırların mülkiyeti için bu hüküm uygulanmaz. Yani zilyetliğin devrinden önce, tüzel kişiliğin kazanılmasıyla mülkiyet vakfa geçmiş olur.13 Taşınmazlar için de benzer kural geçerlidir; taşınmazın mülkiyetinin geçişi tapu siciline tescil ile olurken, özgülenen taşınmazların vakfa geçişi tüzel kişiliğin kazanılması ile olur. Tescile karar veren mahkeme, vakfedilen taşınmazın vakıf tüzel kişiliği adına tescil edilmesini tapu idaresine bildirir. Bu taşınmazlar, yapılan bildirim üzerine vakıf adına tescil edilir.

Anlaşıldığı üzere, mal ve hakların kazanılması açısından vakfın resmi senetle veya ölüme bağlı tasarrufla kurulduğunun bir önemi yoktur. Ancak ölüme bağlı tasarrufla kurulan vakfın miras bırakanın borçlarından sorumluluğu, özgülenen mal ve haklar ile sınırlıdır. (TMK m. 105/II)

SONUÇ

Vakfın kuruluş işlemleri başta Türk Medeni Kanunu olmak üzere vakıflara ilişkin mevzuat hükümlerine tabidir. İşbu kuruluş işlemlerinin başında gelen vakfın iradesinin ortaya konulduğu vakıf senedi ise vakfın ana statüsü niteliğindedir. Ana statü için tüzel kişinin anayasası ifadesi de kullanılır. Genel bir tanımını yapmak gerekirse ana statü; tüzel kişinin amacını, bu amacı nasıl bir örgütle ve ne şekilde gerçekleştireceğini, varlığını ne şekilde devam ettireceğini düzenleyen, kurucular arasında konulup üzerinde tasarruf yetkisi sonradan tüzel kişiye ait olan, bağlayıcı kurallar bütünüdür.14

Ancak vakıf senedinin düzenlenmesi ya da vasiyet edilmesi vakfın tüzel kişilik kazanması için yeterli değildir. Kanun'da açık belirtildiği üzere vakıf, yerleşim yeri mahkemesi nezdinde tutulan sicile tescili ile tüzel kişilik kazanmaktadır. Vakfa özgülenen malların mülkiyeti de tescil anı ile birlikte vakfa intikal eder. Tüzel kişilik kazanmış olan vakfın, Vakıflar Genel Müdürlüğü nezdinde tutulan merkezi sicile de kaydının yapılması gerekir. Bu ikinci tescil tüzel kişiliğin kazanılmasında açıklayıcı niteliktedir. Vakfın tüm bu kuruluş işlemleri ile tüzel kişilik kazanması Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün görüşü ile yetkili mahkeme kararı doğrultusunda gerçekleştirilmektedir.

Footnotes

1. www.sinerjimevzuat.com.tr, Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 01.12.2003 T. 2003/8674 E. 2003/9253 K. Sayılı Kararı, Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı Erişim Tarihi: 14.12.2021.

2. Demir, İlhan, Yeni Vakıfların Temel Kitabı, Ankara 2005, s.70.

3. Oğuzman, M. Kemal/Seliçi, Özer/Oktay Özdemir, Saibe: Kişiler Hukuku, Gerçek ve Tüzel Kişiler, 17. Baskı, İstanbul 2018, s.410.

4. Doğan, Murat, Vakıflarda Mal Varlığı, Ankara 2000, s.52

5. Öztan, Bilge, Tüzel Kişiler, 3. Baskı, Ankara 2000, s.119.

6. www.sinerjimevzuat.com.tr, Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 31.01.2005 T. 2004/10957 E. 2005/409 K. Sayılı Kararı, Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı Erişim Tarihi: 14.12.2021.

7. Avcı, Mehmet Özgür, Türk Medeni Kanunu'na Göre Vakıf Yönetim Organı, İstanbul 2006, s.1 vd.

8. Ballar, Suat, Yeni Vakıflar Hukuku, 5. Baskı, İstanbul 2015, s.248.

9. Dural, Öğüz, Türk Özel Hukuku Cilt II, Kişiler Hukuku, İstanbul 2013, s.345.

10. Oğuzman/Seliçi/Oktay-Özdemir, s.413.

11. İkizler, Metin, Tüzel Kişilerin İlkeli Kişiliği, Bu Uğurda Ana Statünün Anlamı ve İşlevi, Ankara 2012, s.216-217.

12. İkizler, Metin, Eski ve Yeni Vakıflar Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2021, s.180.

13. Oğuzman/Seliçi/Oktay-Özdemir, s.748.

14. İkizler, Metin, Eski ve Yeni Vakıflar Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2021, s.176.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.