ÖZET

16.06.2020 tarihinde gerçekleşen kanun değişikliği ile 15.07.2021 tarihinde yürürlüğe giren Uzlaşma Yönetmeliği ile uzlaşma müessesesi Türk rekabet hukuku uygulamasına kazandırılmıştır. Uzlaşma müessesesi Avrupa Komisyonu tarafından 2008 yılından beri uygulanmakta olup dikkate alınacak ölçekte bir uygulama geçmişi oluşmuştur. Bu çalışmada ülkemizde yürürlüğe giren bu yeni mevzuat incelenmiş ve Komisyon uygulamasına dayanak olan mevzuat ile karşılaştırılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Uzlaşma, Kanun Değişikliği, Taahhüt, Kartel, Ceza İndirimi, Uzlaşma Yönetmeliği.

GİRİŞ

Rekabet hukukunda uzlaşma müessesesi temel olarak teşebbüslerin kendilerine isnat edilen ihlâli kabul ederek otorite ile işbirliği yapması ve karşılığında ceza indirimi elde etmesi üzerine kurulu bir hukuki mekanizmadır. Uzlaşmada rekabet otoritesi teşebbüse sağladığı ceza indirimi karşılığında belli ölçülerde soruşturma sürecindeki çeşitli külfetlerden kurtulmakta ve usul ekonomisi elde etmektedir. Uzlaşma sonucunda hızlı ve etkin şekilde tamamlanan süreç sayesinde Rekabet Kurumu kaynak ve zaman tasarrufu sağlayarak bu kaynakları ve zamanı başka soruşturmalar için kullanabilecektir.

Uzlaşma ilk defa 16.06.2020 tarihinde yapılan kanun değişikliği ile Türk rekabet hukukuna da kazandırılmıştır. Uzlaşmaya ilişkin olarak 15.07.2021 tarihinde "Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar ile Hâkim Durumun Kötüye Kullanılmasına Yönelik Soruşturmalarda Uygulanabilecek Uzlaşma Usulüne İlişkin Yönetmelik" ("Uzlaşma Yönetmeliği" veya "Yönetmelik") yürürlüğe girmiş ve uzlaşmaya ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. Uzlaşma Yönetmeliği incelendiğinde; Avrupa uygulamasından önemli ölçüde farklılıklar bulunduğu görülmektedir ve gelecekte uygulamanın nasıl şekilleneceğine yönelik soru işaretleri ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada, Türkiye'deki uzlaşma müessesesi Avrupa Birliği'ndeki uygulamayla kıyaslanacak, farklılıkları ve bu farklılıkların ortaya çıkarabileceği sonuçlar değerlendirilecektir.

1. UZLAŞMA YÖNETMELİĞİ ve TÜRKİYE UYGULAMASI

Türk rekabet hukukunda uzlaşma müessesi ilk defa 24 Haziran 2020 tarihli Resmî Gazete'de 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'da yapılan değişiklikle hayata geçmiştir. 4054 sayılı Kanun'un 43. maddesinde yapılan değişiklik sonucunda uzlaşma mekanizması aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir:

"Soruşturmaya başlanmasından sonra Kurul, ilgililerin talebi üzerine veya resen, soruşturma sürecinin hızlı bitirilmesinden doğacak usuli faydaları ve ihlâlin varlığına veya kapsamına ilişkin görüş farklılıklarını göz önüne alarak uzlaşma usulünü başlatabilir. Kurul, hakkında soruşturma başlatılan ve ihlâlin varlığı ile kapsamını kabul eden teşebbüs veya teşebbüs birlikleri ile soruşturma raporunun tebliğine kadar uzlaşabilir.

Bu çerçevede Kurul, hakkında soruşturma açılan taraflara, ihlâlin varlığını ve kapsamını kabul ettikleri bir uzlaşma metni sunmaları için kesin bir süre verir. Verilen süre geçirildikten sonra yapılan bildirimler dikkate alınmaz. İhlâl tespitinin ve idari para cezasının yer aldığı bir nihai kararla soruşturma sonlandırılır.

Uzlaşma usulü sonucunda idari para cezasında yüzde yirmi beşe kadar indirim uygulanabilir. Bu madde uyarınca idari para cezası tutarlarında indirim uygulanmış olması 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası kapsamında indirim yapılmasına engel teşkil etmez.

Sürecin uzlaşma ile neticelenmesi halinde, idari para cezası ve uzlaşma metninde yer alan hususlar uzlaşmanın taraflarınca dava konusu yapılamaz. Uzlaşmaya ilişkin diğer usul ve esaslar Kurul tarafından çıkarılan yönetmelik ile belirlenir."

Konuya ilişkin ikincil mevzuat olan Uzlaşma Yönetmeliği ise 15.07.2021 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmelik'te uzlaşmanın hangi tip ihlâllerde uygulama alanı bulabileceği, sürecin nasıl başlatılabileceği, hangi koşulların indirimin belirlenmesinde rol oynayacağının düzenlendiği görülmektedir.

Uzlaşma Yönetmeliği'nde benimsenen süreç ve işleyiş incelendiğinde; Kurul'un, soruşturmaya başlanmasından sonra, soruşturma taraflarının talebi üzerine veya resen uzlaşma usulünü başlatabileceği görülmektedir. Kurul, tarafların uzlaşma talep etmesi halinde, talebi kabul edebilir, reddedebilir veya varsa diğer soruşturma taraflarını uzlaşma görüşmelerine davet edebilir. Tarafların uzlaşma usulüne en geç soruşturma raporunun tebliğine kadar Kurum'a yazılı başvuru yaparak başlamaları şartı belirlenmiştir. Kurul'un re'sen uzlaşma sürecini başlattığı durumlarda, taraflara bilgilendirme yapılarak müzakerelere başlamak isteyip istemedikleri öğrenilir. Taraflara cevaplarını yazılı olarak iletmeleri için on beş günlük kesin süre belirlenmiş olup bu süre geçtikten sonra yapılan bildirimlerin dikkate alınmayacağı düzenlenmiştir.

Zamanlama açısından Kurul, soruşturma raporunun tebliğine kadar iddia edilen ihlâlin varlığını ve kapsamını kabul eden taraflarla uzlaşabilir. Uzlaşmanın bu noktada taraflar açısından en büyük avantajı, ihlâl türüne göre belirlenecek olan idari para cezasında %10 ila %25 arasında indirim imkânıdır. Bu kapsamda minimum indirim oranının asgari %10 olarak belirlenmesinin uzlaşma usulüne ilişkin teşebbüslerin yaklaşımını olumlu etkileyeceği düşünülmektedir. İndirim oranında minimum bir oran öngörülmesi teşebbüslerin uzlaşma usulüne başvurularına yönelik karar aşamalarında özellikle ticari olarak karar vermelerini kolaylaştırabilecektir. Zira böylelikle rekabet incelemelerinin ve soruşturma süreçlerinin uzun sürmesinin yanında elde edilecek sonuçtaki belirsizliğin teşebbüsler üzerinde oluşturduğu maddi ve idari yükün bertaraf edilmesi mümkün kılınacaktır. Sürecin başlatılmasında öncelikle usul ekonomisi çerçevesinde doğacak faydalar ile ihlâlin varlığı ve kapsamı değerlendirilmektedir. Yönetmelik'te; Kurul tarafından; (i) taraf sayısı, (ii) tarafların önemli bir kısmının uzlaşmaya başvurup başvurmadığı, (iii) ihlâlin kapsamı, (iv) delillerin niteliği ve (v) taraflar ile ihlâlin varlığı ve kapsamına dair ortak bir kanaate ulaşılıp ulaşılamayacağı hususlarının değerlendirmeye alınacağına yer verilmiştir.

Sürecin devamına ilişkin olarak, uzlaşma taraflarının bilgi edinme hakkı Uzlaşma Yönetmeliği'nin 6. maddesinin 5. fıkrasında koruma altına alınmıştır. Buna göre, soruşturmanın güvenliğini tehlikeye atmamak kaydıyla uzlaşma tarafları; ilgili iddiaların içeriği, isnat edilen ihlâlin niteliği, kapsamı ve süresi, bilgilendirme amacıyla sınırlı olmak üzere, ticari sırlardan ve gizli bilgilerden arındırılmış olmak kaydıyla, (i) iddiaya dayanak oluşturan başlıca deliller, (ii) sürecin uzlaşma ile sonuçlanması durumunda uygulanacak olan indirim oranı, (iii) uzlaşan tarafa verilebilecek idari para cezalarının kapsamı/ oranı hakkında bilgi edinme hakkına sahip olacaktır. Sunulmuş olan bu bilgi edinme hakkının yanında Yönetmelik'in 8. maddesinin 1. fıkrasında belirtildiği üzere uzlaşma taraflarına belirli yükümlülükler getirilmiştir. Buna göre, uzlaşma tarafları; (i) isnat edilen ihlâlin varlığı ve kapsamının kabulü, (ii) idari para cezası ve uygulanacak indirim oranının kabulü, (iii) isnat edilen ihlâl hakkında yeterli şekilde bilgilendirildikleri ve kendi görüşlerini ve açıklamalarını aktarmak için yeterli imkân tanındığı, (iv) idari para cezasının ve uzlaşma metninde yer alan hususların idare mahkemeleri nezdinde dava konusu yapılamayacağı hususlarını Kurul'a beyan etmek zorundadır.

Soruşturma sürecinin uzlaşma sayesinde erken aşamada tamamlanması hem teşebbüsler hem kamu tarafı açısından önemli avantajlar sağlamaktadır. Uzlaşma nihai kararına kadar uzlaşma sürecinin tarafların tamamı veya bir kısmı için sürecin hangi hallerde sona erdirilebileceği düzenlenmiştir. Uzlaşma sürecinin sona erdirilme nedenleri Yönetmelik'in 4. maddesinin 6. fıkrasında; (i) yürütülmekte olan uzlaşma sürecinden beklenen usuli faydanın sağlanamayacağının anlaşılması (ii) soruşturma taraflarıyla ihlâlin varlığına ve kapsamına ilişkin ortak bir kanaate ulaşmanın mümkün olmadığının anlaşılması, (iii) delillerin karartılması tehlikesinin bulunması, (iv) Yönetmelik'in 12. maddesinde belirtilen gizlilik yükümlülüğünün yerine getirilmemesi olarak düzenlenmiştir. Sürecin uzlaşma ile sonuçlanmaması halinde, uzlaşma görüşmeleri kapsamında uzlaşma taraflarınca sunulan bilgi ve belgeler dosya kapsamından çıkarılacak ve soruşturma sonucunda alınacak nihai karara dayanak yapılmayacaktır.

Uzlaşma müessesinin teşebbüslerin çok maliyetli bir soruşturma süreci sonunda, ticari sırlarının ortaya çıkmaması, kamuoyundaki imajlarının bozulmaması ve en önemlisi ceza indirimi elde edilmesi gibi avantajları bulunmaktadır. Öte yandan teşebbüsler açısından dikkat çeken dezavantajlar ise; tam anlamıyla ispat edilememiş olan bir ihlâlin kapsamı ve süresi hakkında Kurul'a bilgi sağlanması, daha sonrasında uzlaşma kararının idare mahkemeleri nezdinde dava konusu yapılamaması, uzlaşma görüşmeleri esnasında meydana gelen usule veya esasa ilişkin hukuka aykırılıkların ileri sürülememesi, Rekabet Kurumu'nun uzlaşma kararı verilip verilmemesine ışık tutacak tutarlı bir cezalandırma geçmişinin bulunmaması ve bu kapsamda hem temel para cezasına hem de uzlaşma süreci sonunda sağlanacak olan indirim oranına ilişkin belirsizliğin giderilememesidir.

Uzlaşma süreci yalnızca teşebbüsler nezdinde avantaj sağlamamakta kamu tarafına sürecin erken bitirilmesi nedeniyle çeşitli avantajlar sağlamaktadır. Teşebbüslerden, isnat edilen ihlâle ilişkin bilgi sağlanarak soruşturma süreci uzatılmayacak ve Rekabet Kurumu'nun bu yönde harcadığı kaynakların farklı dosyalara yönlendirilmesi mümkün olacaktır. Böylelikle kamunun kaynaklarının verimli kullanımı sağlanarak daha fazla fayda ortaya çıkabilecektir.

Uzlaşma müessesinin pişmanlık programlarından farklarına değinmek gerekirse, pişmanlık sürecinin esasları ülkemizde Kartellerin Ortaya Çıkarılması Amacıyla Aktif İşbirliği Yapılmasına Dair Yönetmelik ile belirlenmiştir. Bunun yanında Kartellerin Ortaya Çıkarılması Amacıyla Aktif İşbirliği Yapılmasına Dair Yönetmeliğin Açıklanması İlişkin Kılavuz ("Aktif İşbirliği K ılavuzu") i le b elirlenmiştir. Pişmanlık programlarında belirtilen taraflardan beklenen şartlar ve süreç benzer olmakla birlikte, ilk gelen teşebbüs için cezadan tam muafiyet mümkündür. Başvuruda bulunan ikinci teşebbüse verilecek cezalarda 1/4 ila 1/3, diğer teşebbüslere verilecek cezalar ise 1/6 ila 1/4 arasında indirim uygulanabilmektedir. Bunun yanında, Uzlaşma Yönetmeliği'nde pişmanlık ve uzlaşma mekanizmasının aynı anda yürütülebileceği düzenlenmiştir. Hem pişmanlık hem de uzlaşma başvurularının kabul edilmesi halinde taraflar her iki indirimden de yararlanabilmektedir. Uzlaşma ile pişmanlık süreçlerinin birlikte yürütülmesi, Uzlaşma Yönetmeliği'nin "Özel Hükümler" başlıklı üçüncü bölümünde düzenlenmiştir. Bu kapsamda uzlaşma metni sunanların metin Kurum kayıtlarına girdiği andan itibaren Aktif İşbirliği Kılavuzu kapsamında pişmanlık başvurusu yapılamayacağı belirlenmiştir.

Türkiye'de uzlaşma müessesesinin ilk örneği 9.8.2021 tarihinde Rekabet Kurumu tarafından duyurulmuştur. Kurul'un 21-37/524-258 sayı ve 05.08.2021 tarihli kararı ile, Kanun'un 4. maddesini ihlâl edip etmediklerinin tespitine yönelik olarak teşebbüsler tarafından sunulan uzlaşma metinleri neticesinde soruşturmanın, her bir taraf bakımından uzlaşma ile sonlandırılmasına karar verilmiştir.1 Gerekçeli kararın henüz yayınlanmamış olup uzlaşmaya ilişkin detaylı değerlendirmelere henüz erişilememektedir.

2. AVRUPA BİRLİĞİ'NDE UZLAŞMA UYGULAMASI

2.1. UZLAŞMA USULÜ

Avrupa Birliği'nde uzlaşma müessesinin temeli Avrupa Konseyi'nin 16.12.2002 tarihinde çıkarmış olduğu 1/2003 sayılı Avrupa Topluluğu Kurucu Anlaşması'nın 81. ve 82. maddelerinde belirtilen rekabet kurallarının uygulanması hakkında tüzüğe dayanmaktadır. Uzlaşma müessesi ancak 7.4.2002 tarihinde, aynı anlaşmanın aynı maddelerinin uygulanmasına yönelik düzenlenmiş olan 773/2004 sayılı tüzükte ayrı bir bölüm olarak kendine yer bulabilmiştir. Son olarak yine kartel davalarında 1/2003 sayılı Tüzüğün 7. ve 23. maddeleri uyarınca kararların kabulü açısından uzlaşma usullerinin yürütülmesine ilişkin Komisyon duyurusuyla yerleşik hale gelmiş bir mevzuat bulunmaktadır.

Avrupa Birliği'nde yürürlükte olan mevzuat kapsamında uzlaşma müessesesinin yalnızca kartel soruşturmalarında uygulanabilir olacağı düzenlenmiştir. Bu kapsamda uzlaşma, ihlâl kararı almak için süreci hızlandıran bir prosedür olarak nitelendirilebilir. Teşebbüsler öncelikle rekabete aykırı davranışta bulunduklarını kabul etmeli; davranışlarının kapsamı ve yasal niteliği hakkında Avrupa Komisyonu ile ortak bir anlayışa varmalıdır. Buna ek olarak, uzlaşmanın tarafları, Komisyon tarafından verilen nihai kararda kendilerine verilebilecek olan azami idari para cezası miktarını kabul ettiklerini bildirmek zorundadır. Uzlaşma süreci başarıyla sonuçlandığı takdirde, uzlaşma tarafları cezadan %10 oranında indirim alabilmektedir. Böylelikle Komisyon, kaynaklarını daha verimli kullanabilmekte ve bu süreçten faydalanarak mahkemeye daha az sayıda temyiz başvurusu yapılmasına olanak tanımaktadır.

Uzlaşma kararı, AB hukukunda, teşebbüsler için ne bir hak ne de yükümlülük olarak öngörülmüş olup kararı almak Komisyon'un yetkisindedir. Soruşturmanın tüm taraflarının uzlaşmayı talep ettiği senaryoda dahi uzlaşmanın davanın çözümüne uygun olup olmadığının tespiti Komisyon'un takdirindedir.

Taraflardan birinin uzlaşmaya başvurduğu ancak sonrasında Komisyon veya ilgili tarafın görüşmeleri durdurmaya karar vermesi durumunda Komisyon, hızlı bir şekilde standart usulün işletilmesine dönebilmektedir. Karma (hibrit) çözüm olarak adlandırılan bu usul, standart olarak uygulanan usulde sürdürülemeyen uzlaşma görüşmelerinden sonra taraflar aleyhinde bir karar alınabilmesidir. Bir hibrit karar, uzlaşmacı taraflardan birisinin ya da daha fazlasının uzlaşma prosedüründen vazgeçtiği ve Komisyon'un kalan taraflarla uzlaşabileceği ve ayrılan taraflar için normal prosedürün izlenebileceği durumu ifade etmektedir. Bir veya birden fazla teşebbüs, uzlaşma sürecine katılmayı başından reddedebilir veya katıldıktan sonra vazgeçebilir. Böylelikle Komisyon, tek bir kartel ihlâliyle ilgili hem uzlaşma müessesini hem de olağan usulü işletebilir. Komisyon'un uzlaşma ve pişmanlık arasındaki farka ilişkin görüşüne göre; uzlaşma usuli bir etkinlik aracıyken pişmanlık bir tür kanıt toplama aracıdır. Bunun yanında pişmanlık başvurusu, uzlaşma talebi için bir ön koşul olarak belirlenmemiştir.

Süreç başlatılamadan önce teşebbüsler; (i) isnat edilen ihlâllerin içeriği ve sınıflandırılması, (ii) isnat edilen kartelin ağırlığı ve süresi, (iii) muhtemel idari para cezasının aralığına ilişkin bir tahmin, (iv) olası itirazlara karşı kullanılacak bulgular hakkında bilgilendirilmektedir. Bu bilgilendirme, tarafların kendilerine yöneltilebilecek olası itirazlar hakkında görüşlerini etkin bir şekilde öne sürmelerine ve uzlaşmaya varıp varmama konusunda bilinçli bir karar vermelerine olanak sağlamak amacıyla yapılmaktadır. Komisyon ve taraflar arasında uzlaşı sağlanmasının ardından, tarafların Komisyon'a yazılı uzlaşma başvurusunu sunmaları için 15 günlük süre belirlenmiştir. Özet bir bildiri halinde tarafların sorumluluğunu bildirmesi, uzlaşma sonucunda tarafın göreceği azami idari para cezası tutarı, tarafın ihlâli kabul ettiğine onay vermesi, isnat edilen ihlâl hakkında yeterince bilgilendirildiğinin kabulü yapılacak olan yazılı uzlaşma başvurusunun unsurları olarak düzenlenmiştir.

Savunma hakkının etkin bir şekilde kullanılması amacıyla görevlendirilen görevli taraflara süreç esnasında süreçle ilgili ortaya çıkabilecek sorunlar hakkında bilgi vermekle görevlendirilmiştir. Uzlaşma başvuruları tek taraflı beyanla iptal edilememektedir. Taraflar ve Komisyon arasında uzlaşı sağlandığı takdirde yazılı bir itiraz beyanı Komisyon'a sunulmalıdır. İtiraz beyanında taraflar, Komisyon'un belirlediği iki haftalık süre içinde bu beyanların uzlaşma başvurusuna uygun olduğunu doğrulayan kısa ve basit bir cevap sunmalıdır. Tarafların savunma hakkının etkin bir şekilde kullanabilmesi için Komisyon, nihai kararını vermeden önce aleyhindeki itirazları veya destekleyici kanıtları soruşturma kapsamında gerekli değişiklikleri yaparak dikkate almaktadır. Komisyon, yöneltilen itirazların kabulü veya reddiyle sınırlı olmamak üzere hem somut olaydaki maddi gerçeğe hem de hukuki nitelendirmeye yönelik değerlendirme yapmalıdır.

Nihayetinde Komisyon ve teşebbüslerin uzlaşmaya varması durumunda karteller için öngörülen idari para cezasındaki indirim oranı %10'dur. Uzlaşmaya varılmadığı durumda standart usul devreye sokulabilmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki Komisyon, her bir teşebbüsle ayrı ayrı uzlaşmaya varmaktadır. Bir başka deyişle, bazı kartel üyeleri için uzlaşma mümkünken diğer teşebbüslerin uzlaşmaya varılmaması mümkündür.

2.2. KOMİSYON'UN UZLAŞMA USULÜNE İLİŞKİN KARAR ÖRNEKLERİ

Avrupa Birliği'nde ilk uzlaşma kararı, çok da uzak olmayan bir tarih olan 2010 yılında verilmiştir. Komisyon, on farklı teşebbüsün Avrupa Birliğinin İşleyişine Dair Anlaşma ("ABİDA")'nın 101. maddesi ve Avrupa Ekonomik Topluluğu Anlaşması'nın 53. maddesinin ihlâl edildiği gerekçesiyle ve 1/2003 sayılı Yönetmelik'in 30. maddesine uygun olarak teşebbüsler hakkındaki kartel kararını açıklamıştır.2 Uzlaşma süreci, Haziran 2008'de yürürlüğe girmiş olup teşebbüslerle 2009 yılının Mart ayında uzlaşma görüşmeleri başlatılmıştır. Aynı yılın Aralık ayında teşebbüsler, ihlâle dair sorumluluklarını açık ve net şekilde kabul ettikleri resmi uzlaşma beyanını sunmuşlardır. Danışma Kurulu'nun uzlaşmaya ilişkin olumlu görüş bildirmesi sonucunda 19 Mayıs 2010 tarihinde uzlaşma kararı kabul edilmiştir. Karar kapsamında Micron, Samsung, NEC, Hitachi, Mitsubishi, Toshiba gibi önemli teknoloji şirketlerinin de aralarında bulunduğu on teşebbüsün, birbirleriyle koordine halde rekabete duyarlı bilgilerin değişimi, fiyat belirleme, koordine iletişim ağı içerisinde olma gibi ihlâllerde bulunduğu tespit edilmiştir. DRAMların (Dinamik Rastgele Erişimli Bellek) satışı için rekabeti kısıtlayıcı anlaşma içerisinde oldukları bulgularına ulaşılmıştır. Her bir teşebbüsün ihlâle katılma süresinin münferit olarak dikkate alınabilmesi için; esas miktar, ihlâle iştirak edilen yıl sayısı ile çarpılarak temel ceza miktarı, teşebbüslerin DRAM satışlarının %16'sı olarak belirlenmiştir. Uzlaşma kararı sonucunda Toshiba ve Mitsubishi idari para cezasından %10 oranında indirim almıştır.

Bir diğer uzlaşma kararı örneği, Ro-Ro taşımacılığı yapan teşebbüsler için toplamda yaklaşık 268 milyon Euroluk idari para cezası ile sonuçlanan karardır.3 Soruşturma kapsamında, tüm teşebbüsler kartellere dahil olduklarını kabul etmiş ve uzlaşmayı kabul etmiştir. Şilili, Japon, İsveçli ve Norveçli beş Ro-Ro taşımacılığı işletmesi büyük araçların Avrupa ve diğer kıtalar arasında çeşitli rotalarda taşınması için pazarda kartel oluşturdukları tespit edilmiştir. Komisyon'un ulaşmış olduğu bulgulara göre satış müdürleri birbirlerinin ofislerinde, restoranlarda, barlarda gerçekleştirilen toplantılarda bir araya gelmelerinin yanı sıra düzenli olarak telefonda iletişimlerini devam ettirmiştir. Teşebbüsler, fiyat koordinasyonu sağlayarak, müşteri paylaşımı yaparak, döviz veya petrol fiyatlarındaki dalgalanmaları dengelemek için fiyatlara ücret ekleyerek ve ek ücretler gibi rekabete duyarlı bilgilerin değişimini sağlayarak kartel davranışları sergilemişlerdir. Teşebbüsler pazardaki statükoyu korumak için anlaşmış ve ihalelerde fiyatları suni biçimde yükselterek veya ihalelere hiç katılmayarak belirli rotalarda veya müşteri gruplarında birbirlerinin yerleşik iş düzenine karışmamışlardır. 2016 yılında AB üyesi olmayan ülkelerden yaklaşık 3,4 milyon motorlu araç ithal edilirken AB'ye 6,3 milyondan fazla araç ihraç edilmiştir. Bu araçların neredeyse yarısının taşınması para cezasına çarptırılan taşıyıcılar tarafından gerçekleştirilmiştir. İhlâlin en ciddi niteliği ise coğrafi kapsamı ve süresi olarak belirlenmiştir. Komisyon, CSAV'nin ihlâle daha az katılımını göz önünde bulundurarak verilen idari para cezasında %20 oranında indirim uygulanmasına karar vermiştir. Komisyon, pişmanlık hükümlerini ve uzlaşma müessesini bir arada uygulamış ve bunun sonucunda MOL idari para cezasından tam bağışıklık elde ederek hiç ceza almamıştır. Komisyon tarafından en fazla idari para cezasına çarptırılan NYK, pişmanlık hükümlerinden %20, uzlaşma hükümlerinden sabit %10 oranlarında indirimden faydalanmış olup toplamda 141 milyon Euro cezaya çarptırılmıştır.

Komisyon, bir diğer uzlaşma kararında araba parçası üreticileri Brose ve Kiekert için 18 milyon Euro idari para cezasına hükmetmiştir.4 Magna, pişmanlık hükümleri kapsamında kartelin ortaya çıkarılması hususunda Komisyon'a yardım ettiği için idari para cezasına çarptırılmamıştır. Almanya merkezli bu iki teşebbüs Daimler ve BMW gruplarına açma kapama sistemleri tedarik etme faaliyeti yürüten teşebbüslerdir. Üç teşebbüs de kartel tarafı olduklarını kabul ederek soruşturma için Komisyon'a yardımcı olacaklarını taahhüt etmiştir. Bu üç teşebbüsün; fiyatlandırma davranışlarını koordine ederek rekabete duyarlı bilgilerin değişimini toplantılar, telefon görüşmeleri ve e-postalar yoluyla mevcut işlerini ve mevcut fiyat seviyelerini korumak amacıyla kartel oluşturdukları tespit edilmiştir. Komisyon'un öngördüğü idari para cezası tutarından pişmanlık hükümlerinden %40, uzlaşma müessesinden sabit %10 indirim uygulanmasına rağmen en yüksek idari para cezasını Kiekert almıştır.

3. AVRUPA BİRLİĞİ UYGULAMASI IŞIĞINDA TÜRKİYE UYGULAMASINA İLİŞKİN ÖNGÖRÜLER

AB, uzlaşma müessesini 2010'dan beri uygulamakta, Türkiye'de ise henüz sonuç çıkarılabilecek ölçüde bir uygulama geçmişinden söz etmek mümkün değildir. Bu nedenle Avrupa Birliği uygulaması ile Türkiye'de mevcut düzenlemenin arasındaki farklar dikkate alınarak AB uygulaması Türkiye'nin gelecek uzlaşma müessesinin hangi ihlâllerde uygulanacağına, idari para cezasındaki indirim oranlarına ve teşebbüslerin bu uygulamaya yönelik muhtemel yönelimlerine ilişkin öngörülerde bulunulabilecektir.

Öncelikle AB uygulaması ile Türkiye arasındaki en temel farkın uzlaşma müessesesinin uygulama alanı olduğu görülmektedir. AB uygulamasında uzlaşma yalnızca kartel tipi ihlâllere uygulanabilirken Türkiye'de 4. ve 6. madde olmak üzere tüm ihlâl tiplerinde uzlaşmanın uygulanabilir olduğu düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile Türkiye'de uzlaşmanın çok daha geniş bir uygulama alanı bulabileceği ve etkinlik kazanımının daha fazla olabileceği düşünülmektedir.

Dikkat çeken ikinci en büyük farklılık ise AB uygulamasında sabit olarak %10 indirim yapılacağı öngörülmüşken Türkiye'de %10 ila %25 arasında cezada indirime gidilebileceği, oranı belirlemenin Kurul'un takdirinde olduğu öngörülmüştür. AB uygulamasına kıyasla indirim oranının daha yüksek belirlenmesi ve minimum bir indirim oranı öngörülmesinin teşebbüsleri uzlaşmaya teşvik edebileceği öngörülmektedir.

Mevzuattaki durum böyleyken, ülkemizde teşebbüslerin uzlaşma kararı almaları üzerinde etkili olacağını düşündüğümüz bir nokta üzerinde durulmasında fayda görülmektedir. Öncelikle Rekabet Kurumu'nun 20 yılı aşkın uygulamasında ihlâllere ilişkin verilen idari para cezalarına yönelik detaylı bir çalışma bulunmamaktadır. Teşebbüslerin uzlaşmaya temayül göstermeleri adına hangi tip ihlâllerde ne tür cezaların verildiği ve benzer durumlarda benzer cezaların verilip verilmediği yönünde nitelikli öngörü sağlayabilecek detayda bir çalışmanın yapılması; teşebbüslerin uzlaşma taleplerinin artmasına, uzlaşmanın Türk rekabet hukukunda uygulama alanının genişlemesine katkı sağlayacaktır. Nitekim Avrupa Komisyonu'nda yerleşmiş olan uygulama sayesinde sabit indirim oranı belirlenmiş olmasına rağmen uzlaşma müessesine teşebbüsler tarafından talep olduğu görülebilmektedir. Bu talebin Türkiye uygulamasında da sağlanabilmesi açısından detaylı bir çalışma yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.

Yukarıda değinilen ceza geçmişine ilişkin detaylı bir çalışma gereksiniminin yanında Rekabet Kurumu geçmişinde ihlâllere ilişkin ispat standardının belirlenmesi önem taşımaktadır. Nitekim oldukça benzer bulguların bulunduğu birçok dosyada Kurul yaklaşımının değişkenlik gösterdiği, zaman içerisinde ihlâllere yönelik yaklaşımların farklılaştığı dikkat çekmektedir. Özellikle kartel tipi ihlâllere ilişkin ispat standardının Kurum nezdinde belirgin hale gelmesi teşebbüslerin soruşturma kapsamında ne tür bir ihlâl tespitiyle karşı karşıya kalabileceklerine ilişkin öngörü sağlayarak uzlaşmaya yakınsamalarına fayda sağlayabilecektir.

Ele alınmasında yarar görülen son husus ise uzlaşma başvurusunun zamanlamasına ilişkindir. Uzlaşma Yönetmeliği'nde uzlaşma talebinin soruşturma raporunun tebliğine kadar yapılabileceği düzenlenmiştir. Kurum uygulamasında ihlâl iddialarına ve bulgulara en geniş yer verilen ve aslında soruşturmanın temelini oluşturan tüm unsurların görülebildiği aşama soruşturma raporunun tebliği aşaması olup öncesinde taraflara tebliğ edilen soruşturma bildirimlerinde genellikle detaylı herhangi bir açıklamaya yer verilmemektedir. Henüz soruşturma raporu tebliğ edilmeksizin teşebbüslerin uzlaşma talebinde bulunması gerekliliği, teşebbüsler nezdinde hem hukuki hem ticari açıdan riskli görülebilecektir.

SONUÇ

Uzlaşma müessesinin Türkiye mevzuatına kazandırılmasının ardından uygulama performansının nasıl şekilleneceği temel tartışma konusu olarak karşımıza çıkmıştır. 15.07.2021 tarihinde yürürlüğe giren Uzlaşma Yönetmeliği ile uygulamanın usul ve esasları belirlenmiştir. Bu kapsamda teşebbüslerin kartel ve diğer ihlâller için verilecek idari para cezalarından %10 ila %25 arasında indirim alması mümkün kılınmıştır. Buna göre mehaz Avrupa Birliği mevzuatındaki %10 oranındaki sabit indirim tutarından farklı olarak %25'e kadar indirim uygulanabilecektir. Türkiye uygulamasında bu ceza indiriminin kapsamı yalnızca kartel tipi ihlâllerle sınırlı kalmayıp diğer ihlâllerle de genişlemiştir. Bu doğrultuda özellikle uygulama alanı ve indirim oranının farklılaşması Türkiye uygulamasının daha yaygın olabileceği öngörüsünü beraberinde getirmiştir. Özellikle minimum indirim oranı öngörülmüş olması teşebbüsler açısında uzlaşmayı daha çekici hale getirebilecektir. Buna karşın Rekabet Kurumu'nun ceza kararlarına ilişkin detaylı bir çalışmanın yapılmamış olması, ihlâl tiplerinin belirlenmesinde ispat standartlarının mevcut durumda hala tartışmalı olması ve Kurum uygulamasında soruşturma raporu öncesinde ihlâl iddialarına yönelik kapsamlı açıklamaların bulunmaması hususlarının teşebbüsler nezdinde uzlaşma uygulamasına başvurmalarında tereddüt yaratabileceği düşünülmektedir.

Footnotes

1. Rekabet Kurumu, Türk Rekabet Hukukunda Uzlaşma Müessesesinin İlk Örneği, Erişim Tarihi: 18.8.2021 https://www.rekabet.gov.tr/tr/Guncel/turk-rekabet-hukukunda-uzlasma-muesseses-a42c270cfef8eb118140005056b1ce21

2. Avrupa Komisyonu'nun 19.5.2010 tarih ve 3152 sayılı kararı

3. Avrupa Komisyonu'nun 21.2.2018 tarih ve AT.40009 sayılı kararı

4. Avrupa Komisyonu'nun 29.9.2020 tarih ve 40299n sayılı kararı

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.