Anayasa Mahkemesi ("AYM") 20.06.2023 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan kararında1, Rekabet Kurumu'nun ("Kurum") gerçekleştirdiği yerinde incelemeler öncesinde hakim kararı alınmamış olmasının, yerinde incelemeye konu teşebbüslerin konut dokunulmazlığı hakkının ihlaline sebep olduğuna karar vermiştir.

KArar ÖZETi

Ford Otomotiv Sanayi A.Ş. ("Başvurucu") Kurum tarafından yerinde inceleme yetkisinin kullanımı ve kapsamına ilişkin olarak 05.12.2019 tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.  Başvurucu,  Anayasa'nın 21. maddesi uyarınca konut dokunulmazlığı hakkına, ancak hâkim kararıyla müdahale edilebileceğini, başvurucunun işyerinde Kurum uzmanlarınca gerçekleştirilen yerinde incelemenin yeterli kanuni güvenceleri içermediğini iddia etmiştir.

Başvurucu, başvurusunda 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun ("Kanun") verdiği yetkiye dayanarak yapılan yerinde incelemenin kanuna aykırı olması nedeniyle konut dokunulmazlığının, rekabeti kısıtlayıcı davranışlarda bulunulduğu gerekçesiyle idari para cezası uygulanması nedeniyle mülkiyet hakkının, cezanın miktarının tayininde diğer müteşebbislerin ihracat ciroları dikkate alınmadığı hâlde başvurucunun ihracat cirolarının da hesaba katılması nedeniyle mülkiyet hakkıyla bağlantılı olarak ayrımcılık yasağının, aynı fiilin ikinci kez soruşturulması nedeniyle yeniden yargılanmama ve cezalandırılmama ilkesinin, 9 yıl 10 ay 26 günlük uzun yargılama sürecinin ise makul yargılanma hakkının, yargılama devam ederken yürürlüğe giren kanunla karar düzeltme aşamasının kaldırılması nedeniyle de mahkemeye erişim hakkının ihlali olduğunu iddia etmiştir.

Yerinde inceleme, Kanun'un 15. maddesine dayanarak, gerekli görülen hallerde Rekabet Kurulu ("Kurul")  onayıyla gerçekleştirilmektedir. 15. maddenin hükme sonradan eklenen 3. fıkrasında, bu yerinde incelemenin engellenmesi veya engellenme olasılığının bulunması durumunda sulh ceza hakimi kararı ile yapılacağı belirtilmiştir. Bu incelemeler kapsamında teşebbüslerin fiziki evrakları, defterleri, e-posta sistemleri ve çalışanları tarafından kullanılan bilumum bilişim altyapıları incelenerek, ve bu verilerin fiziki örnekleri ve kopyaları alınarak rekabet ihlallerinin tespiti ve ortaya çıkarılması için delil elde etmek amaçlanmaktadır. Bu madde kapsamında aynı zamanda teşebbüslerden belirli konularda yazılı ve sözlü açıklamalar istenebilmekte, teşebbüslerin her türlü mal varlığına ilişkin mahallinde incelemeler yapılabilmektedir. Keza somut olayda da, ilgili teşebbüste yapılan yerinde inceleme sonucunda yetkililer, işyeri personellerinin bilgisayarlarından e-postaları kapsayan 78 belge teslim almıştır. Kurum'un söz konusu teşebbüsçe rekabetin engellendiğine hükmetmiş ve teşebbüse idari para cezası uygulamıştır. Ardından şirket teşebbüs yargı yollarını tüketmiş ve son olarak AYM'ye bireysel başvuruda bulunmuştur.

AYM kararında, yerinde incelemelerin yapıldığı merkez, şube ve tesislerin herkese açık olmayan bölümlerinin konut olarak kabul edilebileceği  değerlendirilmektedir. AYM bir kişinin mesleğini sürdürdüğü bürosu, özel bir kişinin işlettiği şirketin faaliyetlerinin yürütüldüğü kayıtlı merkezi, tüzel kişilerin kayıtlı merkezleri, şubeleri ve diğer işyerlerinin de bu kapsamda değerlendirilebildiğini farklı kararları referans gösterilerek vurgulanmaktadır. Bu bağlamda kararda yerinde incelemeye konu teşebbüslerin işyerlerinde herkesin serbestçe giremediği alanların konut olarak kabul edilmesi gerektiğinde  tereddüt olmadığı belirtilmiştir.

Bu doğrultuda kararın devamında, işyerlerinin herkese açık olmayan alanlarının Anayasa'nın 21. maddesinde tanımlanan konut dokunulmazlığı içerisinde korunmasına hüküm verilmiştir. Aynı maddenin ilk fıkrasının ikinci cümlesine uyarınca hâkim kararı veya münhasıran gecikmede sakınca bulunan haller için kanunla yetkilendirilmiş makamın yazılı emri bulunmadıkça kimsenin konutuna girilemez ve arama yapılamaz. AYM bu hükmün ek güvence niteliğine de gönderme yaparak, bu hükmün kamu görevlilerinin konut niteliğindeki bu alanlara kişilerin rızaları olmaksızın girmek istediği durumları da kapsamakta olduğunu belirtmiştir. Ancak AYM, Kanun'un 15. maddesinde yerinde inceleme için Kurulun onayını yeterli gören, veya daha spesifik bir ifadeyle “yerinde incelemenin Kurulun emriyle yapılmasının gecikmesinde sakınca bulunan hallere münhasır kılınmadığı” düzenlemenin bu bağlamda Anayasa'nın 21. maddesindeki bu ek güvenceye uygun olmadığını ifade etmiştir. Bu haliyle hükmü “yapısal sorun” olarak adlandıran Mahkeme, sorunun giderilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirim yapılmasına karar vermiştir.

Karara katılmayan 2 üyenin karşıoy gerekçesinde, somut olaya ilişkin değerlendirmelerde başvurucuya ait işyerinde "yerinde inceleme" yapıldığı ve arama veya el koymanın söz konusu olmayıp Kanun'un verdiği ve başvurucunun da hukuki olarak önceden bildiği yetkiye dayalı olarak bu sürecin gerçekleştirildiği belirtilmiştir. Ayrıca bu inceleme sırasında başvurucunun bir itirazı da söz konusu olmadığı da eklenmiştir. Bu incelemenin yapılmasında Kanun'da gözetilen meşru amacın varlığına dikkat çekilmiş, yerinde inceleme sırasında da bu meşru amacı aşan bir faaliyetin gerçekleştirilmediği ve bu bağlamda yapılan müdahalenin ölçülü olduğu sonucuna vararak görüşlerini belirtmişlerdir.

Değerlendirme ve sonuç

AYM'nin bu kararı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin ("AİHM") benzer teşebbüslerce diğer devletlere karşı yapılan başvurularında sergilediği yaklaşımına paraleldir. Nitekim AİHM 2014 tarihli Delta Pekárny2 kararında da hâkim kararı olmadan yerinde inceleme kapsamında rekabet hukuku otoritelerine verilen yetkilerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin özel hayatın gizliliğini düzenleyen 8. maddesiyle bağdaşmadığı değerlendirmesini yapmıştır.

Söz konusu AYM kararı, yerinde incelemeye konu teşebbüslerin ve teşebbüs çalışanlarının konut dokunulmazlığı, özel hayatın gizliliği ve adil yargılanma hakkı gibi Anayasa'da korunan haklarının daha iyi korunmasına yönelik olmakla birlikte, rekabet ihlallerinin tespit sürecini yavaşlatabileceği şeklinde değerlendirilebilir.

Ayrıca, AYM tarafından rekabet hukukunun uygulanmasında Kurum'un yerinde inceleme yetkisi özelinde yargısal denetimin artırılması yönünde bir bakış açısı benimsendiği görülmektedir. AYM'nin tartışmalı kararı doğrultusunda, yasama organının yakın zamanda konuya ilişkin bir düzenleme yapması ihtimali güçlenmiş bulunmaktadır.

Kararın rekabet hukuku uygulamalarına ve yargı kararlarına yansımalarının yakın gelecekte karşımıza çıkması beklenmektedir.

Footnotes

1. Anayasa Mahkemesi, Bireysel Başvuru Numarası: 2019/40991, T. 23.03.2022.

2. DELTA PEKÁRNY a.s. v. the Czech Republic, no. 97/11, 02/10/2014

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.