Uluslararası taşımalarda yeknesaklığı sağlamak amacıyla Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu (UNECE) tarafından 1956 yılında hazırlanan ve 1961 yılında yürürlüğe giren “Karayolu ile Uluslararası Eşya Taşıma Sözleşmelerine İlişkin Konvansiyon” (Convention relative au Contrat de Transport International de Marchandises par Route) uluslararası nitelikli taşıma sözleşmelerine tatbik edilecek temel hukuk kaynağıdır. Konvansiyonun Fransızca adındaki eşya, karayolu ve konvansiyon sözcüklerinin baş harflerinden hareketle kısaca CMR olarak adlandırılmıştır.

CMR Konvansiyonu'nun Türk Hukuku'ndaki Yeri ve Uygulanması

Türkiye 7 Aralık 1993 tarihli 3939 sayılı kanun ile 19 Mayıs 1956 tarihli CMR ve 5 Temmuz 1978 tarihli Ek protokolüne katılmayı kabul etmiş ve 14 Aralık 1993 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Daha sonra CMR ve Ek protokolü 4 Ocak 1995 tarihli Resmi Gazetede de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Anayasanın 90 maddesi gereğince sınırı aşan taşımalarda CMR iç hukuk kaynağı olarak öncelikle uygulanacaktır. CMR kapsamındaki uyuşmazlığın Türk Mahkemelerinin önüne gelmesi halinde hâkim kanunlar ihtilafı kurallarına başvurmadan CMR hükümlerini dikkate alarak uyuşmazlığı çözecektir.

Uluslararası alanda karayolu ile eşya taşımasında taşıyıcının sorumluluğu “Karayolu ile Uluslararası Eşya Taşıma Sözleşmelerine İlişkin Konvansiyon” (CMR)'na tabi iken; ulusal alanda yapılan karayolu ile eşya taşımasında ise taşıyıcının sorumluluğu 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'na tabidir.

Dolayısıyla,  yurtiçinde karayoluyla yapılan taşımalarda sorumluluğun hukuki dayanağı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve 4925 sayılı Karayolları Taşıma Kanunudur. Sınır aşan taşımalarda ise CMR hükümleri uygulanacaktır.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu karayolu ile yapılan ve uluslararası sözleşmelerin uygulama alanına girmeyen eşya taşımaları, yolcu taşımaları, taşınma eşyası taşımaları ve değişik tür araçlarla yapılan taşımaları ve taşıma işi yüklenicilerine ilişkin hususları düzenlemektedir.

CMR Hükümlerinin Uygulanacağı Taşıma Sözleşmeleri

Öncelikle belirtmek gerekir ki, CMR'de taşıma sözleşmelerinin tüm yönleri ele alınmamıştır. Bu nedenle, uluslararası taşımalardaki tüm sorunlara uygulanabilecek nitelikte değildir. CMR'nin temel amacı temel taşıma sorunları olan taşıyıcının zıya, hasar ve gecikmeden doğan sorumluluğu ile taşıma belgelerine ilişkin hususlar düzenlemektir. Nitekim Konvansiyonun giriş kısmında da bu husus açıkça belirtilmiştir.

Taşıma işi ve taşıma sözleşmesi birbirinden farklı olup, CMR taşıma sözleşmelerine uygulanacak hükümleri ihtiva etmektedir. CMR hükümlerinin uygulanabilmesi için taşıma sözleşmesinin varlığı, taşımanın bedel karşılığında yapılması, karayolu ile yapılması, taşımanın belirli taşıtlarla yapılması, taşınanın eşya olması ve uluslararası taşınması gereklidir.

Eşya dışında kalan taşıma konuları (uluslararası posta anlaşmaları, çerçevesinde yapılan taşımalar, cenaze töreni ve defin amaçlı cenazelerin taşıması) CMR kapsamında ele alınmamaktadır.  Ev eşyasının paketlenerek teslim alınması, taşınması ve başka bir yere yerleştirilmesine ilişkin sözleşmelere CMR uygulanmayacaktır. Ancak taşıyıcı sadece taşıma işini yapıyor, paketleme ve yerleştirme işlerine katılmıyorsa CMR hükümleri uygulanacaktır.

CMR'nin uygulanabilirliğinin tespitinde sözleşmenin yapıldığı yerin, tarafların tabiiyetinin ve ikametgâhlarının önemi bulunmamaktadır. Taşıyıcının eşyayı teslim aldığı veya teslim edeceği ülkelerden herhangi birinin CMR'ye taraf devlet ülkesi olması halinde CMR hükümleri uygulanacaktır.

Taşıma senedi ispat yükümlülüğü açısından önemli bir belge olmasına rağmen taşıma senedinin düzenlenmemiş olması CMR hükümlerinin uygulanmasına mani değildir.

CMR'de Taşıyıcının Sorumluluğu

CMR'de eşya taşınmasına ilişkin sorumluluğunun esaslarını incelediğimizde, CMR, zıya veya hasar halinde taşıyıcının hak sahibine karşı sorumlu olduğu varsayımı üzerine kurulduğu görülmektedir.  Bir başka ifadeyle, zıya ve hasara sebep olan olayın tespit edilememesi halinde taşıyıcı sorumlu tutulacaktır.

Taşıyıcının sorumluluğu CMR'nin 17-39. maddelerinde düzenlenmiştir. Taşıma sözleşmesinin amacı yükün belli bir yerden bir başka yere taşınması teslim edilmesidir. Yük teslim alındığı vasfıyla teslim edilmelidir.

CMR'nin 4. bölümünde “Taşımacının Sorumluluğu” başlığını taşıyan 17. maddesinde taşımacının ziya ve hasardan doğan sorumluluğu ile gecikmeden doğan sorumluluğu düzenlenmiştir. Taşımacının yükü teslim aldığı andan teslim edinceye kadar geçen süre içerisinde yükün kısmen veya tamamen kaybolmasından ve hasara uğramasından sorumlu olacağı belirtilmiştir. Zarar ortaya çıkmamış olsa bile, zarara sebep olan olayın taşıma süresi içinde gerçekleşmiş olması gereklidir.

Zıya ve hasar sorumluluğu, taşıyıcının taşıma işini yaparken eşyayı koruma borcunu ihlal etmesi sonucunda ortaya çıkan sorumluluktur. Zıya ve hasardan doğan zararların eşyaya bağlı zararlar olması nedeniyle tazminat hesaplanırken sebep zararları dikkate alınmaz.

CMR'de yer alan sorumluluğun hukuki niteliği konusunda farklı görüşler bulunmaktadır.  Bazı yazarlar bunu “ağırlaştırılmış kusur sorumluluğu” olarak tanımlarken bazı yazarlar “kusur sorumluluğu” olarak değerlendirmektedirler.  Aslında CMR'de sorumluluğu hem ağırlaştıran hem de hafifleştiren unsurlar bulunmaktadır. Örneğin CMR hükümlerini doğrudan veya dolaylı olarak ihlal ederek taşıyıcının sorumluluğunu azaltmaya yönelik kuralların CMR m.41 gereği hükümsüz kılınması, taşıyıcının sorumluluğunu ağırlaştırıcı bir düzenlemedir. Diğer taraftan genel ve özel sorumluluk hallerinde sorumluluktan kurtulma olanağı sağlanarak taşıyıcının sorumluluğu hafifletilmiştir.

Sorumluluktan Kurtulma

Uluslararasında karayolu eşya taşımacılığında sorumluluktan kurtulma halleri CMR'nin 17. maddesinde düzenlenmiştir. CMR'de sorumluluktan kurtulma gerekçeleri “genel sorumsuzluk halleri” ve “özel sorumsuzluk halleri” olarak belirlenmiştir.

Taşıyıcı genel ve özel sorumsuzluk hallerinin varlığını ve bunların olmasında müterafik kusurunun olmadığını ispatlayarak sorumluluktan kurtulma hakkına kavuşabilir.

Taşıma Sözleşmesindeki CMR'ye Aykırı Hükümler

Uygulamada taşıyıcının sorumluluğunun hafifletilmesine veya tamamen kaldırılmasına olanak sağlayan taşıma sözleşmeleri yapıldığı görülmektedir. Uluslararası karayolu taşımacılığında yeknesaklığı sağlamayı amaçlayan CMR bu tip uygulamalara son vermek istemiştir. CMR'nin 41. maddesinde konvansiyon hükümlerini doğrudan veya dolaylı yollarla ihlal eden her türlü anlaşma ve kaydın hükümsüz olacağı belirtilmiştir.  Burada 40. Madde hükümlerinin saklı olduğu belirtilmiştir. Bu nedenle taşıyıcı sadece CMR'de belirtilen sorumluluktan kurtulma sebepleri ve sorumluluk sınırlarından yararlanabilecektir, bunların haricinde taşıyıcının sorumluluğunun kaldırılmasına ve hafifletilmesine ait hükümler geçersiz sayılacaktır.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.