Anayasa Mahkemesi, Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu'nun (“Kanun”) “Fiyat oluşumu” başlıklı 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “tamamının” ve “geçiş ücreti dahil” ibareleri ile üçüncü fıkrasında yer alan “Arap Heavy (27.5 API)” ibaresinin Anayasa'nın 35 ve 48'inci maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle somut norm denetimi yoluyla yaptığı başvuruya ilişkin 01/06/2022 tarihli ve 2021/128E.-2022/68. sayılı kararı 04/08/2022 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.

  1. Kararın Konusu ve Başvuru Gerekçesi

5015 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önceki dönemde Türkiye petrol piyasasında fiyat oluşumu, 23/02/1998 tarih ve 98/10745 sayılı Ham Petrol ve Petrol Ürünlerinin Alım, Satım, Fiyatlandırma Esasları Hakkında Karar ile getirilen usul ve esaslar uyarınca “otomatik fiyatlandırma mekanizması (OFM)” çerçevesinde gerçekleşmiştir.

1998 - 2004 yıllarını kapsayan dönemde uygulanan OFM uyarınca; İtalya'daki son beş günlük CIF (Cost Insurance Freight-Maliyet Sigorta Navlun) fiyatları ortalaması ile son beş günlük Merkez Bankası Döviz Satış Kurları ortalaması çarpılarak fiyat değişim koridoru oluşturulmuştur. Fiyat değişim koridorunun üst sınırı, son beş günlük CIF fiyatları ortalaması ile son beş günlük Merkez Bankası Döviz Satış Kurları ortalamasının çarpımının yüzde 3 fazlası olarak hesaplanmıştır. Fiyat değişim koridorunun alt sınırı, son beş günlük ürün CIF fiyatları ile Merkez Bankası Döviz Satış Kurları ortalamasının çarpımının yüzde 3 eksiği olarak tespit edilmiştir. Dünya akaryakıt ürün fiyatlarında ve/veya dolar kurunda görülen değişimler sonucunda son yedi iş gününün dolar satış kuru ve ürün CIF fiyatları çarpımlarının ortalaması bir önceki fiyat oluşumunda belirlenen fiyat değişim koridorunun dışına çıktığında, yeni koridor oluşturulması ve tavan fiyat açıklanması gerekmiştir. Öte yandan, yedi iş günü geçmeden maliyetlerin durumu ne olursa olsun yeni tavan fiyat açıklanması yoluna gidilmesi mümkün değildi. Oluşan tavan fiyata vergi ve paylar ilave edilerek oluşturulan pompa fiyatları basın yayın organlarında duyurularak ertesi gün yürürlüğe girmekteydi.

5015 sayılı Kanun'un 10 uncu ve Geçici 1 inci maddelerinde ise ham petrol ve petrol ürünleri fiyatlarının, 01/01/2005 tarihinden itibaren serbest piyasa koşullarına göre oluşacağı düzenlenmiştir. Her ne kadar 5015 sayılı Kanun piyasa koşullarına göre fiyat serbestisi prensibini esas almışsa da özellikle yerli üretim ham petrol için hem fiyat hem de alım garantisi öngören düzenlemeleri ile fiyat serbestisi ilkesine istisnalar da öngörmüştür. 10 uncu maddenin ilk üç fıkrası aşağıdaki gibidir:

Madde 10- “Petrol alım satımında fiyatlar en yakın erişilebilir dünya serbest piyasa koşullarına göre oluşur. Yerli ham petrol için, teslim yeri olan en yakın liman veya rafineride teşekkül eden “Piyasa Fiyatı” fiyat olarak kabul edilir.

Bu piyasa fiyatı, Türkiye'de üretilen ham petrolün Türkiye içinde veya dışında en yakın erişilebilir dünya piyasasında, evsaf ve izafi ağırlık bakımından normal olarak mutat ayarlamalara göre tespit edilmiş emsal petrolün belirlenen serbest rekabet fiyatına, aynı evsafta ham petrolün dünya piyasasından Türkiye'de teslim yeri olan limana veya rafineriye kadar getirilmesi için gerekli bütün giderlerin tamamının eklenmesi ve fakat Süveyş Kanalı geçişi ile Batman veya civarında üretilen ham petrolün Batman rafinerisinde oluşan piyasa fiyatına Batman-Dörtyol Boru Hattı geçiş ücreti dahil oluşan fiyat veya erişilebilir dünya piyasası mevcut olmadığı takdirde üretici tarafından Türkiye'de teslim edildiği yerde vergiler hariç fiilen uygulanan satış fiyatı olarak kabul edilir.

Üretimi yapılan yerli ham petrole emsal olarak, 26 API ve daha hafif petroller için Arab Medium (31 API) petrolünün, 26 API den daha ağır petroller için Arab Heavy (27.5 API) petrolünün otuz gün vadeli fiyatları esas alınır ve yerli ham petrol ile emsal alınan petrol arasındaki gravite farkının fiyat bakımından değerlendirilmesinde;”

İlgili hükümlerde özetle, yerli ham petrol için teslim yeri olan en yakın liman veya rafineride teşekkül eden piyasa fiyatına gravite ayarlaması ve aynı evsafta ham petrolün dünya piyasasından Türkiye'de teslim yeri olan limana veya rafineriye kadar getirilmesi için gerekli nakliye giderlerinin eklenmesi suretiyle bulunan fiyata yürürlükteki sigorta mevzuatı ve primleri uygulanarak alım fiyatı belirlenmektedir.

Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi önüne gelen bir uyuşmazlıkta; petrol satış fiyatlarının taraflar arasında serbestçe kararlaştırılması gerektiğinden bahisle bu hususların Kanun ile belirlenmesinin taraflar arasındaki menfaat dengesinin üretici lehine rafinerici aleyhine bozulduğu gerekçesiyle petrol piyasasında petrol üreticisi ile üretilen petrolü satın alan rafinerici arasındaki sözleşmede geçerli olacak fiyatın belirlendiği Kanun'un 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “tamamının” ve “geçiş ücreti dahil” ibareleri ile  üçüncü fıkrasında yer alan “Arap Heavy (27.5 API)” ibaresinin Anayasa'nın 35 ve 48 inci maddelerine aykırı olduğu iddiası ile somut norm denetimi yoluna başvurmuş ve iptaline karar verilmesini talep edilmiştir.

  1. Anayasa Mahkemesinin Değerlendirmeleri

Anayasa Mahkemesi yapmış olduğu incelemede öncelikle 6491 sayılı Türk Petrol Kanunu'nun 22 nci maddesinin onikinci fıkrası uyarınca petrol hakkı sahiplerinin 1 Ocak 1980 tarihinden sonra keşfettikleri petrol sahalarında ürettikleri ham petrolün tamamını, kara sahalarında yüzde 35'ini ve deniz sahalarında yüzde 45'ini ham veya mahsul olarak ihraç hakkına sahip olduklarını; geri kalan kısım ile 1 Ocak 1980 tarihinden önce bulunmuş sahalardan üretilen ham petrolün tamamını ve bunlardan elde edilen petrol mahsullerini memleket ihtiyacına ayırmakla yükümlü olduklarını belirlemiştir. Diğer taraftan ise Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrasında ise rafinericilerin, ham petrol temininde yerli ham petrole öncelik tanımakla yükümlü olduklarından bahisle petrol hakkı sahibi üretici ile rafinerici arasından kanundan kaynaklanan bir sözleşme yapma zorunluluğu bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır. Buna ek olarak 6491 sayılı Kanun'un 9 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca petrol hakkı sahibi üreticinin rafinerici ile yapmış olduğu sözleşmeden elde ettiği gelirin varil başına yerli ham petrol piyasa fiyatı üzerinden hesaplanacak sekizde birini devlet hissesi olarak ödemekle yükümlü olduğunu vurgulamıştır.

Anayasa Mahkemesi itiraz konusu kuralların Türkiye'de üretilen ham petrolün piyasa fiyatının; aynı evsafta ham petrolün dünya piyasasından Türkiye'de teslim yeri olan limana veya rafineriye kadar getirilmesi için gerekli bütün giderlerin tamamının yanı sıra Süveyş Kanalı geçişi ile Batman veya civarında üretilen ham petrolün Batman rafinerisinde oluşan piyasa fiyatına Batman-Dörtyol Boru Hattı geçiş ücretinin emsal petrolün serbest rekabet fiyatına eklenerek oluşan fiyatın esas alınacağının düzenlediğini tespit etmiştir.

Bu kapsamda yerli ham petrol üreticisi ile rafinerici arasında akdedilen yerli ham petrol satım sözleşmesinde yer alacak satım bedelinin belirlenmesi hükme bağlanarak malikin mülkü üzerinde tasarruf etme yetkisinin kısıtlandığı ve tarafların sözleşme yapma serbestisine müdahale niteliği taşıdığından bahisle Anayasa'nın 35'inci maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkını ve Anayasa'nın 48 inci maddesi ile güvence altına alınan sözleşme özgürlüğünü sınırladığı kanaatine varılmıştır.

İtiraza konu kuralların temel hak ve özgürlükleri sınırladığının belirlenmesinden sonra Anayasa Mahkemesi, getirilen bu sınırlamanın Anayasa'nın 13 üncü maddesi uyarınca kanunla yapılıp yapılmadığını, Anayasa'da öngörülen sınırlama sebebine uygun ve ölçülü olup olmadığını incelemiştir.

Kanunilik kapsamında yapılan incelemede; mülkiyet hakkı ve sözleşme özgürlüğünü sınırlamaya yönelik kanuni bir düzenlemenin şeklen kanun niteliğinde olmasının yeterli olmadığını ve getirilen sınırlamanın keyfiliğe izin vermeyecek şekilde belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir düzenlemeler ile yapılması gerektiği belirtilmiştir.  İtiraza konu kuralların yer aldığı maddede “Türkiye'de üretilen ham petrolün piyasa fiyatının belirlenme usulü, hangi unsurların bu fiyatın oluşumunda gözetileceği, dâhil olacağı ve esas alınacağı açık ve net biçimde düzenlendiği”nden bahisle itiraza konu kuralların belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir nitelikte olduğu için kanunilik şartını taşıdığı kabul edilmiştir.

Anayasa'da öngörülen sınırlama sebepleri bakımından yapılan incelemede ise mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla; sözleşme özgürlüğünün ise hakkın doğasından ve Anayasa'nın diğer maddelerinde devlete yüklenen ödevlerden dolayı sınırlanabileceği ifade edilmiştir. Akabinde Anayasa'nın 167'nci maddesinde devlete yüklenen mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbir alma görevi ile Anayasa'nın 168'inci maddesinde tabii servet ve kaynakların arama ve işletilmesinde uyulması gereken şartlar ile devletçe yapılacak gözetim, denetim usul ve esaslarının kanunla belirleme görevinin temel hak ve özgürlükler bakımından sınırlama sebebi teşkil edeceği ifade edilmiştir. Bu doğrultuda yukarıda zikredilen Anayasa hükümlerinde devlete yüklenen pozitif yükümlülükler kapsamında “devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan tabii servetleri konu alan sözleşmelerde sözleşme özgürlüğüne yönelik sınırlama öngörülmesi”nin mümkün olduğu sonucuna ulaşılmıştır.  Buna ek olarak itiraza konu kuralların “petrol piyasasının sağlıklı ve düzenli işlemesini sağlamak ve yerli üretimi desteklemek” amacına yönelik olduğu için mülkiyet hakkına ve sözleşme özgürlüğüne getirilen işbu sınırlamanın anayasal anlamda meşru bir amaç taşıdığı belirlenmiştir.

Son olarak ölçülülük kapsamında elverişlilik, gereklilik ve orantılılık bakımından yapılan incelemede “petrolün çok uzun bir zaman dilimi içinde sınırlı miktarda oluştuğu, insan eliyle üretilemediği, enerji kaynağı ve hammadde olarak önemi dikkate alındığında petrol kaynaklarının tespiti, çıkarılması ve işlenmesinin ülke ekonomisi açısından büyük önem arz ettiği” ve ham petrol üreticisi açısından petrol kaynaklarının tespiti, çıkarılması ve işlenmesinin önemli bir maliyet kalemi olduğu vurgulanmıştır. Anayasa Mahkemesi, yukarıda yer verilen bu gerekçelerle itiraz konusu kuralın yerli ham petrol üretiminin desteklenmesi amacına ulaşmak için elverişli ve gerekli olduğu sonucuna ulaşmıştır.

Düzenli olarak yayınlanan Arab Heavy emsal petrol fiyatının piyasa fiyatı olarak hesaplanmasında esas alınması şeklindeki itiraz konusu hükümle getirilen ilk sınırlamanın; sözleşmenin her iki tarafı bakımından da objektif bir ölçüt oluşturduğunu ve emsal petrol ile yerli petrol arasındaki gravite farkının yerli ham petrolün emsal petrolün gerçek fiyatına uyarlandığını da dikkate alarak gravite farkından doğacak fiyat farkı bakımından üretici ile rafinerici arasında menfaat dengesinin sağlandığı kabul etmiştir. İtiraza konu kurallarla getirilen ikinci sınırlamanın ise rafinericinin emsal ham petrolü yurt dışından alsaydı katlanacağı maliyetin piyasa fiyatına çeşitli giderlerin eklenmesiyle yansıtılması şeklinde getirildiğini belirlemiş ancak ham petrol üreticisinin ihracat imkanın sınırlandırıldığı ve ürettiği petrolün sekizde birini devlet hissesi olarak ödemekle yükümlü olduğunu dikkate alarak söz konusu kurallarla ulaşılmak istenen kamu yararı amacı ile sözleşme özgürlüğü ve mülkiyet hakkı arasında bulunması gereken makul dengenin korunduğu kabul etmiştir. Nihai olarak itiraza konu kuralların orantısız bir sınırlamaya neden olmadığı ve dolayısıyla mülkiyet hakkına ve sözleşme özgürlüğüne ölçüsüz bir sınırlama getirmediği sonucuna ulaşılmıştır.

  1. Karar

Anayasa Mahkemesi yukarıda özetlenen gerekçelerle itiraz konusu kuralların Anayasa'ya aykırı olmadıklarına ve itirazın reddine oybirliğiyle karar vermiştir.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.