28.04.2023 tarihli ve 32174 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 2022/155 E. 2023/38 K. sayılı ve 22.02.2023 tarihli Anayasa Mahkemesi kararı ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (“TMK”) 187. maddesinin, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın (“Anayasa”) 10. Maddesine aykırılığı sebebiyle iptaline karar verilmiştir.

Söz konusu hükme yönelik iptal başvurusu İstanbul 8. Aile Mahkemesi tarafından, TMK 187. madde hükmünün Anayasa'nın 2,10,17,20,90 ve 153. maddelerine aykırı görülmesi sebebiyle yapılmıştır.

İptali istenen kanun hükmüyle getirilen kural uyarınca:

  1. Kadının evlilik ile birlikte kocasının soyadını aldığı,
  2. Kadının evlilik önceki soyadını kullanmasının ancak ilgili kurumlara yapacağı yazılı başvuru sonucunda mümkün olabildiği,
  3. Bu takdirde dahi evlilik öncesi soyadının ancak kocanın soyadının önünde kullanılmasına izin verildiği,
  4. Kadının evlenmeden önceki soyadını tek başına kullanabilmesinin ise mümkün olmadığı

belirtilmiştir.

Anayasa Mahkemesi tarafından yapılan değerlendirmede Anayasa'nın “kanun önünde eşitlik” başlıklı 10. maddesi esas alınmıştır. İlgili kanun maddesinin ikinci fıkrası “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz” şeklindedir.

Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın 10. maddesinin hukuksal durumları aynı olan kişiler  için söz konusu olduğunu belirtmiş, ilgili madde ile aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme bağlı tutulmasının amaçlandığının altını çizmiştir. Bu çerçevede, evlenmeden önceki soyadın evlendikten sonra da kullanılması yönünden kadın ile erkeğin karşılaştırmaya müsait şekilde benzer durumda bulunduklarına kanaat getirilmiştir.

İtiraza konu hüküm Anayasa Mahkemesi tarafından eşler arasında cinsiyet temelli farklı muamele olarak nitelendirilmiştir. İlgili hükmün, sadece kadınların evlilik ile birlikte yeni bir soyadı alacağını düzenlemesi ve erkeğin evlendikten sonra evlilik öncesi soyadını tek başına kullanmaya devam edebilmesine olanak tanıması nedeniyle eşitlik ilkesini ihlal ettiği kanaatine varılmış ve Anayasa'nın 10. maddesine aykırı olması sebebiyle iptaline karar verilmiştir.

Kararda konuya ilişkin daha evvel Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne yapılan pek çok bireysel başvuru olduğuna değinilmiş, söz konusu bireysel başvuruların hepsinde hak ihlali olduğuna kanaat getirildiğinin altı çizilmiştir.

Anayasa Mahkemesi kararında, iptali istenen kanun hükmünün kadın ile erkek arasında farklı bir muamele öngörüldüğünün kabulü ile bu farklı muamelenin herhangi bir makul nedeni bulunup bulunmadığını incelemiştir.

Anayasa Mahkemesi, söz konusu makul nedeni, nüfus kayıtlarındaki karışıklığın önlenmesisoy bağının sağlıklı bir şekilde tespit edilmesiailenin toplumsal değerlerinin sonraki nesillere aktarılması gibi çeşitli noktalardan ele almış; hiçbirinin makul bir neden olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığına kanaat getirmiştir. Zira günümüzde, teknolojinin geldiği noktada nüfus kayıtlarının bilişim sistemleri aracılığıyla tutulabildiği, bireylerin soyadın yanı sıra Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaralarının da bulunduğunun altı çizilmiştir.

Öte yandan Anayasa Mahkemesi, ailenin toplumsal değerinin korunması ve aktarılması açısından bireylerin aynı soyadına sahip olmasının aile bağını koruyabileceğini belirtmekle birlikte ailenin ortak bir soyadına sahip olmasının yalnızca kadının kocasının soyadını alarak mümkün olmadığını; eşlerden her ikisinin de birbirinin soyadını alabileceğini ve hatta ortak bir soyadı dahi kararlaştırılabileceğini ifade etmiştir.

Söz konusu hükmün iptali, şu an için yalnızca kadının kocasının soyadını almakla yükümlü tutulmamasına yöneliktir. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi kararında bulunan yukarıdaki ifade; yakın gelecekte eşlerin ortak soyadı seçmeleri, erkeğin kadının soyadını seçmesi gibi hususların yasal düzenlemelerle düzenlenip netliğe kavuşturulacağını düşündürmektedir.

Anayasa Mahkemesi eşitlik ilkesi çerçevesinde kadının, evlilik öncesi soyadını kullanabilmesinin herhangi bir yargı yoluna veyahut idari makama başvurulmaksızın mümkün olması gerektiğinin altını çizmiştir. Bu çerçevede kanun önünde eşitliğin, yargı yoluna veyahut idari makamlara başvuru ile değil, bizzat yasal düzenlemelerle sağlanması gerektiği vurgulanmıştır: “Kadın, evlenmeden önceki soyadını kullanmak için herhangi bir külfete katlanmak zorunda kalmamalıdır.”

Sonuç

Söz konusu Anayasa Mahkemesi kararı ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 187. maddesi Anayasa'nın “kanun önünde eşitlik”  başlıklı 10. maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle iptal edilmiştir. Anılan kanun hükmünün iptali ile birlikte kadınlar yine kocasının soyadını alabilecek ancak bu hür iradelerine dayalı yaptıkları bir seçim sonucunda olacaktır.

İptal kararı, Resmi Gazete'de yayımlandığı tarihten 9 ay sonra yürürlüğe girecektir. Anayasa Mahkemesi buna gerekçe olarak anılan kanun hükmünün iptali ile hukuksal boşluk doğacak olmasını göstermiştir. Dolayısıyla yakın gelecekte, kararda bahsedildiği üzere kadınla erkeğin ortak soyadı seçmesi, eşlerin birbirinin soyadını alabilmesi gibi konularda düzenlemeler yapılması beklenmektedir.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.