ÖZET

Uygulamada, iş sözleşmesinin sona ermesi ile birlikte dava riskini bertaraf etmek isteyen işverenler, işçilere işçilik alacaklarını ödedikten sonra bu tutarları ödediklerini gösterir belgeye ihtiyaç duymaktadırlar. İbra sözleşmelerine duyulan ihtiyacın artması ile birlikte 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 420. maddesi ile ibra sözleşmeleri iş hukukunda sıkı koşullara bağlanmıştır. Bu kapsamda, işbu çalışmamızda ibra sözleşmelerinin geçerliliği noktasında ilgili düzenlenmenin yürürlük tarihi sonrası dönem incelenecek olup ibra sözleşmelerinin tarafları, şekli, konusu, düzenlenme zamanı, ödemenin nasıl yapılacağı gibi hususlar Yargıtay'ın içtihatları doğrultusunda değerlendirilecektir.

Anahtar Kelimeler: İbra Sözleşmesi, İbraname, İşçilik Alacakları, Borçlu, Ödeme, Geçerlilik.

GİRİŞ

Her ne kadar mülga 1475 sayılı İş Kanunu ve yürürlükte bulunan 4857 sayılı İş Kanunu'nda ibra sözleşmesine ilişkin yasal düzenleme yer almamış olsa da yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ("TBK")'nun hizmet sözleşmelerine ilişkin 420. maddesi ile ibra sözleşmeleri yasal zemine oturtulmuştur. İbra, gerek yargı kararlarında gerekse de borçlar hukuku öğretisinde1 borcu sona erdiren nedenler arasında yer aldığı ifade edilmektedir. İş ilişkilerinde ibra sözleşmesi, işçinin borçlu durumundaki işverene karşı işçilik alacağının kalmadığını gösteren belge niteliğini taşımaktadır.2 Nitekim iş hukuku uygulamasında işçi ile iş ilişkisinin sonlanmasının akabinde işçinin ithamlarını bertaraf etmek adına işveren; ibra sözleşmesi, ibraname, ibra belgesi, ibra senedi ve sair isimler altında tek taraflı ve matbu olarak hazırladığı belgeyi işçiye imzalatma yoluna başvurmaktadır. Ancak Yargıtay, birçok kararında da vurguladığı üzere:

"İş hukukunda ibra sözleşmesi ibraname adıyla yaygın bir uygulama alanı bulmaktadır. İbra sözleşmesinin tanımı, şekli ve hükümlerinin Borçlar Kanununda düzenlenmesi gerekliliğinin ötesinde, iş hukukunun işçiyi koruyucu özelliği sebebiyle iş Kanunlarında normatif hüküm olarak ele alınması gerektiği açıktır. İşçi, emeği karşılığında aldığı ücret ve diğer parasal hakları ile kendisinin ve ailesinin geçimini temin etmektedir. Bu açıdan bakıldığında bir işçinin nedensiz yere işvereni ibra etmesi hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir. İş hukukunda ibra sözleşmeleri dar yorumlanmalı ve borcun asıl sona erme nedeni ifa olarak ele alınmalıdır. Borcun sona erme şekillerinden biri olan ibra sözleşmelerine iş hukuku açısından sınırlı biçimde değer verilmelidir."3

şeklinde değerlendirmekte ve borçlar hukuku ile kıyaslandığında, Yargıtay'ın iş hukukunda ibra sözleşmesine ilişkin hükümleri katı bir şekilde yorumladığı görülmektedir. Bu kapsamda, çalışmanın bundan sonraki kısımlarında iş hukukunda ibra sözleşmelerinin geçerlilik koşulları detaylandırılmış olup Yargıtay'ın yerleşik nitelik kazanmış kararları incelenecektir.

1. İBRA SÖZLEŞMESİNİN GEÇERLİLİK KOŞULLARI

TBK'nın 420. maddesi gereğince, "İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür."

Bu kapsamda, anılan hüküm gereğince işçinin alacağının korunması adına ibra sözleşmesinde geçerlilik koşulları aşağıda yer almaktadır:

  • İbra sözleşmesi, ibra konusu alacağın türüne ve miktarına ilişkin açık hükümler ihtiva etmelidir.
  • İbra sözleşmesi düzenlenme tarihi itibarıyla iş sözleşmesinin sona erdiği tarihin üzerinden en az bir aylık sürenin geçmiş olması gerekmektedir.
  • Tarafların aralarında akdettiği ibra sözleşmesinde yer verilen alacak tutarı, noksansız ve banka aracılığıyla ödenmiş olmalıdır.

1.1. İbra Sözleşmesinin Tarafları, Şekli ve Konusu

İbra sözleşmesinin tarafları, kural olarak, alacaklı işçi ve borçlu işveren olup iş sözleşmesinin işçinin ölümüyle sona ermesi durumunda işçinin külli halefleri ibra sözleşmesinin tarafı olabilecektir. Diğer bir yandan, öğretide ağırlıkla benimsenen ve Yargıtay tarafından da kabul gören görüşe göre, ibra konusunda temsilcinin yetkisinin bulunması yahut vekilin özel olarak vekaletname ile yetkilendirilmesi durumunda ibra sözleşmesi- nin temsil veya vekalet yoluyla akdedilebileceği kabul edilmektedir.4

İbra sözleşmeleri bakımından TBK'nın 420. maddesi ile yazılılık kuralı getirilmiş olduğundan adi yazılı şekilde ibra sözleşmesinin akdedilmesi yeterli olacaktır. Her ne kadar resmi yazılı şekil kuralı söz konusu olmasa da iş hukukunda ibra sözleşmesinin geçerliliğinin çok sıkı kurallara bağlanmış olduğu göz önünde bulundurulduğunda ibra sözleşmesinin düzenlendiği tarihin ispat edilebilmesi ve irade fesadı iddiasının bertaraf edilebilmesi noktasında ibra sözleşmesinin noterde düzenlenmesi önem arz edecektir. Nitekim Yargıtay eski tarihli bir kararında, "Öncelikle belirtmek gerekir ki, anılan belge fesihten ve davanın açılmasından sonra ve noterde düzenlenmiştir. Bu dikkat çekicidir." şeklinde yorumlamıştır.5

İbra sözleşmesinin konusunu; geçerli olarak kurulmuş, tarafların üzerinde tasarruf edebilecekleri, belirli veya belirlenebilir münferit bir alacak hakkı oluşturmaktadır.6 Başka bir ifade ile, iş hukukunda varlığından kuşku duyulmayan ve işçinin kesin olarak hak kazandığı işçilik alacağı ibra sözleşmesinin konusunu oluşturacaktır. Aksi halde, varlığı şüpheli olan örneğin iş kazasından doğan maddi ve manevi tazminat gibi işçilik alacaklarının ibra sözleşmesinden ziyade sulh sözleşmesinin konusunu oluşturacağı kabul edilmektedir.7 Belirtmek gerekir ki ibra sözleşmesi ile alacaklı işçi ödünde bulunarak işveren ile arasında mevcut uyuşmazlığa son vermekteyken sulh sözleşmesi ile her iki taraf da ödün vererek ileride doğması muhtemel uyuşmazlığa son vermektedir. Bu kapsamda, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi güncel kararında, "Varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesi mümkün olmadığından ve işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olması düşünülemeyeceğinden dava konusu alacaklar yönünden 30/03/2012 tarihli ibranameye itibarla karar verilmesi isabetsizdir." şeklinde hükmetmiştir.8 Aynı doğrultuda, işçinin fazlaya dair haklarını saklı tutmak suretiyle, eş deyişle, ihtirazi kayıt ile ibra sözleşmesini imzalaması durumunda Yargıtay kararlarında bahse konu ibra sözleşmesine hukuken geçerlilik tanınmamıştır. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi güncel kararında ihtirazi kayıt düşülerek verilen ibraya değer vermemiştir:

"Dosyaya sunulan ibraname içeriği dikkate alındığında ibranamenin kıdem ve ihbar tazminatları açısından miktar içerdiği, davacı tarafından ibranameye "fazlaya ilişkin haklarım saklıdır" şeklinde ihtirazı kayıt düşüldüğü görülmüştür. Dosyada mevcut bilirkişi raporunda, ibranamede yer alan kıdem ve ihbar tazminatı tutarları hesaplama sırasında mahsup edilerek hesaplama yapılmıştır. Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında, mahkemece ibraname içeriği dikkate alınarak, dosyada mevcut bilirkişi raporu değerlendirmeye tabi tutularak bakiye kıdem ve ihbar tazminatlarının hüküm altına alınması gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle kıdem ve ihbar tazminatlarının tümüyle reddi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir."9

Benzer şekilde, işverenin savunması ile ibra sözleşmesinin çelişmesi durumunda Yargıtay yerleşik içtihadı gereğince ibra sözleşmesinin hüküm doğurmayacağına kanaat getirmektedir. İşverenin uyuşmazlığa konu işçilik alacağının doğmadığını ve bu nedenle söz konusu işçilik alacağının ödenmemesi gerektiğini ileri sürerken diğer bir yandan söz konusu alacağın ibra edildiğini ileri sürmesi çelişkili kabul edilmektedir. Örnek vermek gerekir ise, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin karara konu somut olayda:

"Dosya içeriğine göre forman olarak davalı işyerinde çalışan davacının iş sözleşmesi 05.06.2008 tarihini taşıyan yazı ile 42 gün önel verilerek performans düşüklüğü sebebi ile feshedilmiştir. Fesih bildiriminde davacının imzası bulunmaktadır. Ancak imza yanında tarih bulunmadığı için bu bildirimin yazının tanzim edildiği tarihte tebliğ edilip edilmediği anlaşılmamaktadır. Diğer taraftan dosyaya sunulan ibranameye göre davacıya bildirim süresine ait ücret ödenmiştir. Bir taraftan fesih bildirimi ile önel verilmesi, diğer taraftan bildirim süresine ait ücretin ödenmiş olması açık çelişkidir. Fesih bildiriminin hangi tarihte yapıldığı araştırılmadan, fesih bildirim yazısı ile ibraname arasındaki çelişki giderilmeden yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi hatalıdır." şeklindeki değerlendirmesi ile çelişkili ibra sözleşmesine geçerlilik tanımamıştır.10

Öte yandan, TBK'nın 421. maddesinde yer alan "ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi" hükmü gereğince işçinin alacak kalemlerine ibra sözleşmesinde açıkça yer verilmesi gerekmekte olup aksi halde anılan hükmün ikinci fıkrası gereğince "Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir." Bu halde, alacak kaleminin belirtilmemiş olması, başlı başına ibra sözleşmesinin geçersizliğini gündeme getirecektir. Hukuken geçerlilik tanınmayan ibra sözleşmeleri ise, yalnızca içerdiği miktarla sınırlı olmak üzere işverenin işçiye ilgili bedeli ödediğini ispatlayan makbuz niteliğine haiz olacaktır. Benzer şekilde, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, "İbranamenin kural olarak işçiye veya hak sahiplerine yapılmış olan ödeme ile sınırlı olmak üzere bağlayıcılığı asıldır. Gerçek anlamda ibranameden söz edebilmek için işçiye veya hak sahiplerine yapılan ödemenin niteliği ve miktarı açık olarak ibranamede gösterilmelidir." şeklinde değerlendirmiştir.11

1.2. İbra Sözleşmesinin Düzenlenme Zamanı

Geçerli bir ibra sözleşmesi akdedilebilmesi adına TBK 420. maddesi bir aylık süre öngörmüş olup anılan bu süre iş sözleşmesinin sona erme sinden itibaren işlemeye başlayacaktır. İşverenin geçerli nedenle iş sözleşmesini feshetmesi yahut işçinin süreli feshi söz konusu ise anılan bir aylık süre bildirim süresinin sona erdiği tarihten itibaren işlemeye başlayacaktır.12

Ancak TBK'nın 420. maddesinin lafzında yalnızca "ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması" geçmesi ve ilgili düzenlemede halihazırda mevcut iş ilişkisi süresince ibra sözleşmesinin düzenlenmesinin yasaklanmaması, öğretide tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Öğretide Yargıtay tarafından da kabul gören bir görüş, iş sözleşmesinin sona ermesini takip eden bir ay sonunda ibra sözleşmesinin düzenlenebileceğini savunurken; diğer bir görüş feshe bağlı olmayan ücret, ikramiye, prim, fazla çalışma, hafta tatili, bayram ve genel tatil ücreti gibi alacaklar için mevcut iş ilişkisi süresince düzenlenen ibra sözleşmesinin geçerli olacağını ancak ihbar ve kıdem tazminatı gibi feshe bağlı alacaklar için iş sözleşmesinin sona ermesinin takip eden bir ayın sonunda düzenlenen ibra sözleşmesinin geçerli olacağını savunmaktadır.13

Ancak Yargıtay'ın benimsediği görüş uyarınca kararında, "Dosya içerisinde, 6098 Sayılı Borçlar Kanunu yürürlüğe girdikten sonra 13.08.2012 tarihinde düzenlenerek davacı tarafından imzalanmış ve istifa ederek iş yerinden ayrıldığını ve bir kısım ücret alacaklarını aldığını belirtir miktar içermeyen bir adet ibraname bulunmaktadır. Öncelikle 13.08.2012 tarihli ibraname yeni yasa döneminde imzalanmış ve miktar içermediğinden ve fesih tarihinde imzalanmış olduğundan geçersizdir." şeklinde hüküm kurmuştur.14

1.3. Ödemenin Banka Aracılığıyla Yapılması

TBK'nın 420. maddesinde ibra sözleşmesine konu alacakların nereye/nasıl ödeneceği hu- susu özel olarak kararlaştırılmış olup ödemenin banka aracılığıyla yapılması geçerlilik koşulu olarak düzenlenmiştir. Bu doğrultuda, Yargıtay yerleşik içtihadı gereğince bankaya ödeme yapılmamış olması halinde ibra sözleşmesine geçerlilik tanınmayacağını kararlarında ortaya koymuştur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, önüne gelen uyuşmazlıkta, "Dosya içeriğinden, davalı işveren tarafından banka aracılığı ile ödeme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte, yargılama sırasında beyanı alınan davacı işçi, davalı işverence kendisine ibraname ve makbuzu imzaladığı takdirde tazminatlarının ödeneceğinin söylendiğini, bu nedenle belgeleri imzaladığını ancak kendisine ödeme yapılmadığını beyan etmiştir. Yukarıda açıklanan bu maddi ve hukuki olgulara göre somut olayda, 6098 sayılı TBK'nın 420. maddesinde belirtilen banka aracılığı ile ödeme yapılması şartına aykırı davranıldığından, ibraname ve eki mahiyetindeki makbuz kesin olarak hükümsüzdür." şeklinde değerlendirmiştir.15

Yasa koyucunun, anılan düzenleme ile borçlar hukukuna aykırı olarak ifa ile ibrayı eşdeğer tutması öğretide isabetli bir yaklaşım olarak değerlendirilmemektedir.16 Nitekim borçlu işveren borcunu tam olarak ifa etmedikçe borç sona ermeyecektir ancak borcun tamamen ifa edilmesi durumunda ibradan söz edilmesi mümkün olmayacaktır.

SONUÇ

İşçinin ibra sözleşmesine taraf olurken kendi iradesiyle taraf olup olmadığına duyulan şüphe nedeniyle Türk Borçlar Kanunu'nun 420. maddesi ile ibra sözleşmesine sıkı geçerlilik koşulları getirilmiş olup Yargıtay tarafından da işçi lehine yorum ilkesinin yansıması olan ibra sözleşmesinin dar yorumlanması ilkesi benimsenmiştir. Buradan hareketle, Yargıtay içtihadı gereğince, işçinin hiçbir baskı altında kalmaksızın ibra sözleşmesine taraf olduğuna ve ibra sözleşmesinde tutarları belirtilen işçilik alacaklarının banka hesabı aracılığıyla ödendiğine kanaat getirilmesi durumunda işverenin ibra edildiğine hükmedilecektir. Bu kapsamda, TBK 420. maddesinin hükmünde yer verildiği üzere ibra sözleşmesinin akdedileceği tarih ile iş sözleşmesinin sona erdiği tarih arasında en az bir aylık sürenin bulunması koşuluna riayet edilmesi gerekmektedir. Aksi halde, yukarıda yer verilen koşulların gerçekleşmemiş olması durumunda, ibra sözleşmesinin geçersiz olacağı hükme bağlanmıştır.

Footnotes

1. EREN, Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 2020, 25. Bası, Yetkin Yayınları, Ankara, s.1422

2. SÜZEK, Sarper, İş Hukuku, 2020, 19. Bası, Beta Yayınları, İstanbul, s. 793

3. Lexpera Hukuk Bilgi Sistemi, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 03.02.2011 tarih ve E. 2009/460 K. 2011/2280 sayılı kararı, Erişim Tarihi: 25.05.2021

4. SARIHAN Banu Bilge, "Türk Borçlar Hukukunda ve İş Hukukunda İbranın Hukuki Boyutu", Erişim Tarihi: 25.05.2021 https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1179664

5. Kazancı Mevzuat ve İçtihat Bilgi Bankası, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 29.05.2001 tarih ve E. 2001/6498 K. 2001/9027 sayılı kararı, Erişim Tarihi: 25.05.2021

6. GÜMÜŞ, Mustafa Alper, Türk-İsviçre Borçlar Hukukunda İbra Sözleşmesi, Vedat Kitapçılık, 2015, İstanbul.

7. SEVİMLİ, Ahmet, "İş Hukukunda İbra ve İkale Sözleşmelerinin Geçerlilik Koşulları Konusundaki Gelişmeler" Erişim Tarihi: 25.05.2021 https://www.mess.org.tr/media/files/6327_P1AB8O0B2Z14.pdf

8. Kazancı Mevzuat ve İçtihat Bilgi Bankası, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 30.09.2020 tarih ve E. 2016/24645 K. 2020/9993 sayılı kararı, Erişim Tarihi: 25.05.2021

9. Kazancı Mevzuat ve İçtihat Bilgi Bankası, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 10.04.2019 tarih ve E. 2017/9388 K. 2019/8446 sayılı kararı, Erişim Tarihi: 25.05.2021

10. Lexpera Hukuk Bilgi Sistemi, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 31.05.2010 tarih ve E.2009/21779 K.2010/15114 sayılı kararı, Erişim Tarihi: 25.05.2021

11. Lexpera Hukuk Bilgi Sistemi, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi'nin 11.03.2010 tarih ve E. 2009/8728 K. 2010/2690 sayılı kararı, Erişim Tarihi: 25.05.2021

12. SARIHAN, a.g.m.

13. ÇİL, Şahin, "6098 Sayılı Borçlar Kanunu Hükümleri Çerçevesinde İş Hukukunda İbra Sözleşmelerinin Geçerliliği", Erişim Tarihi: 25.05.2021 https://www.mess.org.tr/media/files/6319_UGLKRBZTTH21.pdf

14. Lexpera Hukuk Bilgi Sistemi, Yargıtay 22. Hukuk Dairesi'nin 16.12.2019 tarih ve E. 2017/26287 K. 2019/23373 sayılı kararı, Erişim Tarihi: 25.05.2021

15. Lexpera Hukuk Bilgi Sistemi, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun, 09.06.2020 tarih ve E. 2018/642 K. 2020/372 sayılı kararı, Erişim Tarihi: 25.05.2021

16. ÇİL, a.g.m

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.